SON DAKİKA
Hava Durumu

#Çin Rejimi

QHA - Kırım Haber Ajansı - Çin Rejimi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çin Rejimi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çavuşoğlu: Çin, Doğu Türkistan konusunda yine sözünde durmadı Haber

Çavuşoğlu: Çin, Doğu Türkistan konusunda yine sözünde durmadı

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerdeki gerilemenin nedeninin Türkiye'nin Doğu Türkistanlı Uygur Türklerine verdiği destekten dolayı Çin'in duyduğu rahatsızlık olduğunu belirtti. Çavuşoğlu, "Türkiye'de yerleşik olan bizim vatandaşlarımız için iade talepleri var ve hiçbirini kabul etmiyoruz. Uygur Türklerinin haklarını uluslararası arenada savunmamız Çin'i rahatsız ediyor. Ancak bu insani bir konudur" diyerek BM İnsan Hakları Komiserliği tarafından Eylül ayında Uygur Türkleri ile ilgili rapora atıfta bulundu. TÜRK YETKİLİLERİN DOĞU TÜRKİSTAN'I ZİYARET ETMESİ ENGELLENDİ Çinli yetkililerin Türkiye'nin Pekin Büyükelçisinin Doğu Türkistan'ı serbestçe ziyaret etmesine izin vermediğini anımsatan Çavuşoğlu, "Büyükelçimiz henüz Doğu Türkistan'a gidemedi, izin vermiyorlar. Türkiye'den bir insani yardım heyetinin gelip bölgeyi inceleyebileceğini söylediler. Ancak Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in bu teklifinden bu yana beş yıl geçti" diyerek Çin tarafının sözünde durmadığının altını çizdi. Çavuşoğlu ayrıca, "Neden Çin'in propagandasına alet olalım? Türkiye'den insani yardım heyetinin gelip (bölgeyi) inceleyebileceğini söylediler. (Çin Devlet Başkanı) Şi Cinping bunu önereli beş yıl oldu. Beş yıldır bu heyetin ziyaretine neden engel oluyorsunuz, neden işbirliği yapmıyorsunuz?"  dedi. BM'in 48 sayfalık raporu Çin hükumetinin sözde "terörizm ve aşırıcılıkla mücadele politikaları" kapsamında Uygurlara ve diğer Müslüman halklara karşı ciddi insan hakları ihlalleri işlediğini gözler önüne seriyor.

500 bin Doğu Türkistanlı çocuk Çin kamplarında! Haber

500 bin Doğu Türkistanlı çocuk Çin kamplarında!

Kızıl Çin’in Doğu Türkistan'da devam ettirdiği asimilasyon politikası tüm sertliğiyle devam ediyor. Dünyanın görmezden geldiği Doğu Türkistan’daki soykırımı yaşayan Uygur Türkü küçük çocuklar ailelerinden koparılarak zorla alıkonuluyor. Çin hükumetinin son yıllarda inşa ettiği kamplarda Uygur Türkü çocuklar her türlü taciz ve asimilasyon politikalarına maruz kalıyor. Ailesin izni alınmaksızın Çin’in iç bölgelerine götürülen çocuklar asimilasyona tabi tutuluyor. ÇİN'İN DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ ASİMİLASYON KAMPLARI  İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne göre anne-babalar, çocuklarına verilecek eğitimi seçme konusunda hak sahibi iken Çin rejimi, Doğu Türkistanlı ailelerin bu hakkını gasp ediyor. Çin rejimi “Ülkeye sadakat aşılamak” adı altındaki sloganıyla yaklaşık yarım milyon Uygur Türkü çocuğu kamplara hapsederek onları asimile ediyor. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) ise Çin rejiminin Uygur Türkü çocukları ailelerinden ayırarak çocuk toplama kamplarına gönderdiğini delillere dayanan bir rapor yayımlayarak duyurdu. UAÖ raporunda, Doğu Türkistanlı ailelerin rızası olmadan Çin'in söz konusu "çocuk kamplarında" tutulan bütün Uygur Türkü çocukların özgürlüğüne kavuşturulması için çağrıda bulundu. DOĞU TÜRKİSTAN’DA ÇOCUK OLMAK Doğu Türkistan’ın geneline bakılacak olursa 2017 yılından beri yatılı okullarda eğitim gören çocukların sayısında yüzde 76,9 oranında artmış durumda. Hükumetin “çocuklara daha iyi eğitim vermek” bahanesiyle başlattığı yatılı okulları yaygınlaştırma projesiyle, Uygur Türkü öğrencilerin daha hızlı asimilasyon edilmesine kapı aralanıyor. Çin rejimi söz konusu yatılı okullarla ile ilgili yaptığı açıklamalar ise, Doğu Türkistan'daki okullarda çocukların kendi ana dillerini konuşmadığı, kültürlerini ve dinlerini yaşama hakkının tanımadığını ortaya çıkardı. DOĞU TÜRKİSTAN'DA BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğradı, uğruyor. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler bu baskının kurbanı olmaktadır. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise, Çin Komünist Partisi idaresinin kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor. Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyorlar. Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyor. Milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor. Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk- İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor. “Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.

Türkiye, PKK/YPG konusunda Çin'e haddini bildirdi Haber

Türkiye, PKK/YPG konusunda Çin'e haddini bildirdi

BM Güvenlik Konseyinde konuşan Feridun Sinirlioğlu, Türkiye'yi, Suriye'nin kuzeyini defalarca hava saldırıları, top atışları ve kara harekatında bulunmakla suçlayarak, bu saldırılara derhal son vermesini talep eden Çin'in BM Daimi Temsilcisi Yardımcısı Geng Şuang'a çok sert tepki verdi. Sinirlioğlu, "Hiçbir ülkenin terörle mücadelemiz konusunda bize ders vermeye hakkı yok. Bugün sınırlarımızı savunurken ve halkımızı korurken ne yapıp ne yapmamamız gerektiğini söylemeyi kendinde hak gören açıklamaları reddediyoruz." dedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, terörle mücadele kararlılığının her zamankinden daha güçlü bir şekilde ilerleyeceğinin altını çizen Sinirlioğlu, Türk halkını korumak ve sınır güvenliğini sağlamak için gerekli her adımı atmaya devam edeceğini vurguladı. "TERÖRİST ÖRGÜTÜ DESTEKLEMEK BM KARARLARINA AYKIRI" Sinirlioğlu, "PKK/YPG/SDG, kuzeydoğuda halka baskı yapıyor ve bölücü bir ajanda yürütüyor. DEAŞ'la mücadele bahanesiyle bu terörist/bölücü örgütü desteklemek, her şeyden önce Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik güçlü taahhüdü yeniden teyit eden BM kararlarına aykırıdır" diyerek Çin'in asılsız iddialarına sert tepki verdi. ÇİN'DEN PKK/YPG TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK Çin'in BM temsilcisi, Türkiye'in Suriye'deki harekatları durdurmasını isteyerek "Türkiye'nin Suriye'de operasyon hakkı yok, Suriye'nin kuzeyindeki hava saldırıları, top atışları, kara harekatı ve saldırılara derhal son verin” demişti.

ABD Senatosu, hükumet çalışanlarına TikTok'u yasakladı Haber

ABD Senatosu, hükumet çalışanlarına TikTok'u yasakladı

ABD Senatosu, ulusal güvenlik endişesi nedeniyle federal hükumet çalışanlarının devlete ait cihazlarda Çin menşeli TikTok uygulamasını kullanmasını yasaklayan kanun teklifini oy birliği ile kabul etti. Senato, Genel Kurulda, Hükümet Cihazlarında TikTok'a Hayır Yasası isimli yasa tasarısını oylamaya sundu. Tasarı bütün senatörlerin evet oyunu alarak kabul edildi. Söz konusu yasa ile federal hükümet çalışanlarının devlete ait cihazlarda TikTok uygulamasını kullanmasını yasaklandı. ÇİN MENŞELİ TİKTOK ULUSAL GÜVENLİĞE TEHDİT Daha önce de FBI direktörü, Çin menşeli TikTok'un ABD için Ulusal Güvenlik Endişesi olduğu görüşünü ifade etmişti. ABD'li siyasetçiler ve istihbarat servisleri, uzun süredir Pekin merkezli ByteDance Ltd tarafından geliştirilen TikTok uygulamasındaki kişisel bilgilerin, Çin rejimi tarafından kullanıldığını belirterek bunun bir Ulusal Güvenlik Endişesi teşkil ettiğini bildirmişlerdi. Daha önce de aralarında Alamaba, Utah ve Güney Dakota, Kuzey Dakota ve Lowa da bulunduğu bir çok eyalette resmi kurumlara ait cihazlardan Çin menşeli video paylaşım platformu TikTok'a erişim yasaklanmıştı. BİRÇOK ÜLKE TİKTOK’U YASAKLADI Çin Menşeli TikTok’ta paylaşılan içerikler aileleri, çocukları olumsuz etkilerken, güvenlik ve mahremiyet konularında da devletler uygulamaya karşı tavır almayı sürdürüyor. Ürdün'de de benzeri bir karara gidildi. Ülkede, petrol fiyatlarının yükselmesiyle yaşanan sokak gösterilerinin ardından, şiddeti teşvik eden paylaşımlar nedeniyle Çin menşeli TikTok'un geçici olarak erişiminin engellendiği belirtildi. Ayrıca Hindistan ve Tayvan dahil bir çok ülkenin ulusal güvenlik ve toplum ahlakını bozma endişeleri nedeniyle TikTok’u yasakladığı biliniyor.

Çinli diplomatlar Birleşik Krallık'tan kaçtı Haber

Çinli diplomatlar Birleşik Krallık'tan kaçtı

Birleşik Krallık’ta Çin’in Manchester Başkonsolosluğu önünde 16 Ekim 2022 tarihinde, Hong Kong’lu bir protestocu, Çinli Başkonsolos ve ekibi tarafından konsolosluk arazisine sürüklenerek darp edilmişti. Konuyla ilgili Birleşik Krallık hükumeti, Çinli Başkonsolos ve diğer beş diplomat hakkında soruşturma başlatmıştı. İngiliz hükumeti Çin’e 6 diplomatın haklarında soruşturma başlatılabilmesi için dokunulmazlıklarının kaldırmasına yönelik talepte bulunmuştu. Ancak Çin tarafı bu talebe cevap vermedi. Soruşturma devam ederken, Başkonsolos Ceng Şiyuan da dahil olmak üzere Manchester’daki diğer Çinli diplomatlar Birleşik Krallık’ı apar topar terk etti. “ONLARI HAFTALAR ÖNCE KOVMALIYDIK” Konuyla ilgili  İngiliz milletvekilleri, diplomatik olayın çözülme biçimiyle ilgili endişelerini dile getirdi. Kabinede görev yapmış eski bir Muhafazakar lider olan Iain Duncan Smith, "Hükumetimiz, Manchester’da barışçıl bir demokrasi savunucusuna yönelik apaçık saldırıda bulunan sorumluların Birleşik Krallık’ı bu denli rahat bir şekilde terk etmelerine izin vermekten daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. Çin’in onları geri almasına izin vermek adalet değil. Onları haftalar önce kovmalıydık" diyerek tepki gösterdi. “KORKAKLAR GİBİ BİRLEŞİK KRALLIK’TAN KAÇTILAR” İngiliz Avam Kamarası Dışişleri Komitesi Başkanı Alicia Kearns, altı Çinli diplomatın gelecekte Birleşik Krallık’a dönmelerini engellemek için istenmeyen adam olarak ilan edilmesi çağrısında bulundu. Kearns, “Britanya halkı haklı olarak kıyılarımızda suç işleyenlerin sonuçlarına katlanmasını bekliyor. Protestoculara saldıran Çinli diplomatlar suçluluklarını ortaya koyarak korkaklar gibi Birleşik Krallık’tan kaçtılar. Ülkeyi terk etmelerine ve ağır bir şekilde saldırıya uğrayan protestoculara adaleti tanımamalarına izin veren yedi günlük bir uyarı asla verilmemeliydi” dedi.

Ankara'da İnsan Hakları Günü'nde Haber

Ankara'da İnsan Hakları Günü'nde "Çin Soykırımının Arka Planı" konuşuldu

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 10 Aralık 1948 yılında BM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Pek çok ülkenin bu bildiriyi kabul etmesiyle de dünya genelinde her yıl 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanıyor. Bu bağlamda Doğu Türkistan’da, Çin rejimi tarafından işlenmekte olan asimilasyon, soykırım ve zulüm ile ilgili Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği tarafından bugün Türkiye’nin başkenti Ankara’da “Çin Soykırımının Arka Planı” başlıklı program düzenlendi. Program, Hamamönü’ndeki Doğu Türkistan Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Gazeteci Yazar Mir Kamil Kaşgarlı’nın sunumuyla başlayan programda, Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan soykırım ve çeşitleri örneklerle anlatıldı. Kaşgarlı, Çin rejiminin Doğu Türkistan’da uyguladığı soykırım politikalarının arka planını, tarihi sürecini ve çeşitlerini örneklendirerek anlattı. Kaşgarlı, Doğu Türkistan’da Çin rejimi tarafından uygulanmakta olan soykırım çeşitlerini hatırlatarak “Tarihte Nazi Almanyası’nın işlediği ve uluslararası yasalar tarafından resmen soykırım olarak tanınan suçların tamamı bugün Doğu Türkistan’da işlenmektedir. Çin’in Doğu Türkistan’da işlemekte olduğu soykırım suçlarına karşılaştırmalı olarak göz atmak önemlidir. Ümmetin ve Türk dünyasının yetimi Doğu Türkistan halkı, duyarlı, vicdanlı uluslararası avukatların ve uluslararası kurum, kuruluş ve sivil toplum kuruluşlarının acilen harekete geçmesini beklemektedir” ifadelerini kullandı. Programa Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkin Ekrem,  Uygur Araştırma Enstitüsü Başkan Yardımcısı Abdülkerim Buğra, siyasi parti temsilciler ve öğrenciler katıldı.

Ankara'da Uygur teşkilatlarından ortak basın açıklaması: Çin, Doğu Türkistan'da soykırım suçu işlemektedir Haber

Ankara'da Uygur teşkilatlarından ortak basın açıklaması: Çin, Doğu Türkistan'da soykırım suçu işlemektedir

Dünyada ikinci bir benzerine rastlanılmayan zulüm ve soykırım altında olan Doğu Türkistan, Çin rejiminin gün geçtikçe artan zulmüne maruz kalıyor. Türk İslam devletleri ise Çin rejimine karşı sessizliğini korumaya devam ediyor. Dünyanın çeşitli devletlerinde Doğu Türkistan’daki Uygur Soykırımı’nı anlatmaya ve farkındalık oluşturmaya gayret eden Uygur teşkilatları, 9 Aralık Uygur Soykırım Günü münasebetiyle ortak basın açıklaması düzenliyor. Bu bağlamda başkent Ankara’da Dünya Uygur Kurultayı, Uygur Akademisi Vakfı ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı “ 9 Aralık Uygur Soykırım Günü Basın Toplantısı” gerçekleştirdi. Programa Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı ve Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkin Ekrem, Dünya Uygur Kurultayı Sözcüsü ve Ankara Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkin Emet, Doğu Türkistan Dayanışma ve Kültür Derneği Başkanı Hayrullah Tümtürk, Dünya Uygur Kurultayı Vakfı Başkanı Abdureşit Abdulhamit, Uygur Araştırma Enstitüsü Başkan Yardımcısı Abdülkerim Buğra, Prof. Dr. Alimcan İnayet ve çok sayıda basın mensubu katıldı. 9 ARALIK UYGUR SOYKIRIM GÜNÜ Doğu Türkistan’daki Çin toplama kamplarından sağ kurtula bilen 70’ten fazla tanık Haziran 2021’de 4 gün, Eylül 202’de 4 gün ve Kasım 2021’de 1 oturum olmak üzere mağdurlar, tanıklar ve araştırmacıların dinlendiği Bağımsız Uygur Halk Mahkemesi (Uyghur Tribunal) Londra’da kurulmuştu. Mahkemenin tüm yargılama süreci tamamen bağımsız bir şekilde uluslararası yargılama kurallarına uygun olarak kamuya açık bir şekilde cereyan etmişti. Nihai olarak mahkeme 9 Aralık 2021 tarihinde kararını açıklamış  “Çin’in, Doğu Türkistan’da Uygur, Kazak ve diğer Müslüman halklara karşı soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekte olduğu” hükmüne varmıştır. Mahkeme kararının açıklandığı 9 Aralık, Uygur soykırımının tanınması ve kurbanları anma günü olarak hatırlanması amacıyla, Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa tarafından “9 Aralık Uygur Soykırım Günü” olarak ilan edilmişti. “ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM SUÇU İŞLEMEKTEDİR” Üç Uygur Teşkilatın ortak basın açıklaması şu şekilde: Doğu Türkistan’da Çin, özellikle Türk Müslüman halklara uygula geldiği asimilasyon politikasını 2016 yılından itibaren , sözde mesleki beceri eğitim merkezleri yalanı ile aleni toplama kampları inşa ederek 1 ila 3 milyon Uygur, Kazak ve diğer Müslüman Türk halkı kamplarda olacak şekilde dönüşümlü olarak tutmakta ve hala devam etmektedir. Kamplara kapatılanlar arasında çok sayıda Uygur bilim insanı, üniversite hocaları, doktorlar, yazarlar, din adamları, memurlar, yöneticiler, sanatçılar, sporcular, iş insanları, esnaflar, öğrenciler ve çiftçiler bulunmaktadır. Kamplar ile ilgili değişik ülkelerde faaliyet yürütmekte olan Doğu Türkistan & Uygur teşkilatları bununla ilgili açıklamalarda bulunmuş ve uluslararası kamuoyunu bilgilendirmeye çalışmış olsa da ta ki 2018 yılında ABD hükümet yetkilileri ve uluslararası medyalar tarafından kamplarla ilgili açıklama ve haberler  yayınlanana kadar Çin, kampları inkar etmiş daha sonra bu tesislerin kamp değil mesleki beceri geliştirme merkezleri, radikal ideolojileri dönüştürme merkezleri olduğu yalanını söylemek zorunda kalmıştır ( Kampa atılanların profili Çin’in yalanını açıkça göstermektedir). Çin’in buradaki uygulamaları insanlık dışıdır. Hukuki açıdan hiçbir geçerliliği bulunmamaktadır. BAĞIMSIZ UYGUR MAHKEMESİ Çin’in Doğu Türkistan’daki bu uygulamaları asla kabul edilebilir değildir. Bu duruma karşı Doğu Türkistanlıların uluslararası sahnedeki en itibarlı siyasi örgütü olan Dünya Uygur Kurultayı(DUK) yapılabilecekler hususunda hukukçular ve akademisyenlerin görüşlerini almış ve Sn. Dolkun İsa, Haziran 2020’de ünlü yargıç Sir Geoffrey Nice QC’den Uygurlara karşı sistematik olarak devam etmekte olan vahşet ve olası bir soykırımı araştırmak adına bağımsız bir halk mahkemesi kurmasını ve yönetmesini resmi olarak talep etmiş ve 3 eylül 2020 tarihinde Bağımsız Halk Mahkemesi (Uyghur Tribunal) Londra’da kurulmuştur. 15 ay süren yargılama sürecinde binlerce sayfa evrak incelenmiş, 70’ten fazla tanık Haziran 2021’de 4 gün, Eylül 202’de 4 gün ve Kasım 2021’de 1 oturum olmak üzere mağdurlar, tanıklar ve araştırmacılar dinlenmiştir. Mahkemenin tüm yargılama süreci tamamen bağımsız bir şekilde uluslararası yargılama kurallarına uygun olarak kamuya açık bir şekilde cereyan etmiştir.  Nihai olarak mahkeme 9 Aralık 2021 tarihinde kararını açıklamış  “Çin’in, Doğu Türkistan’da Uygur, Kazak ve diğer Müslüman halklara karşı soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekte olduğu” hükmüne varmıştır. Mahkeme kararının açıklandığı 9 Aralık, Uygur soykırımının tanınması ve kurbanları anma günü olarak hatırlanması amacıyla, DUK Reisi Sn. Dolkun İsa tarafından “9 Aralık Uygur Soykırım Günü” olarak ilan edilmiştir.  DÜNYA DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİNDE İKİYE AYRILMIŞ DURUMDA Bugüne kadar Avrupa parlamentosu ve 10’dan fazla devletin hükümet veya parlamentoları Çin’in Uygur ve diğer Müslüman Türk halklarına karşı uyguladığı politikalarının insanlığa karşı ve soykırım olduğunu kabul etmiştir. BM de Uygur meselesi artık daha ciddi ele alınan mesele olmaktadır. Neredeyse dünya devletleri Doğu Türkistan’ı destekleyen veya Çin’i destekleyen diye ikiye ayrılmış durumdadır. Özellikle BM İnsan Hakları Konseyinde durum daha da belirgindir. Karar alma süreçlerinde ne yazık ki konseye üye çoğu Müslüman ülke Çin’in tarafında yer almaktadır. Çin’in Uygur ve diğer halklara karşı uygulamalarının hiçbir hukuk normlarına uygun olmadığı zaten bilinen bir realitedir. Herhangi bir olaya karşı davranışlarının asgarisi ve maksimumu bulunmayan ÇKP ve aveneleri hiçbir ahlaki değer gözetmeksizin insanlık dışı davranışlarla müdahale etmektedir (Sıfır Kovid Politikası göz önümüzdeki en taze örneklerdendir). Her şey keyfi olarak insan hayatı, haysiyeti, gururu, namusu hiçe sayılarak sürdürülmektedir. DOĞU TÜRKİSTAN TEŞKİLATLARINDAN ÇAĞRI Biz Doğu Türkistan Uygur teşkilatları olarak “9 Aralık Uygur Soykırım Günü”  münasebetiyle devam eden soykırımın durdurulmasıyla ilgili uluslararası kuruluşları, devletleri ve liderleri Çin’den hesap sorulması konusunda harekete geçmeye, siyasi , ekonomik, ticari ve askeri ilişkilerde 9 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Kurulu tarafından kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesindeki sorumluluklarını yerine getirmeye ayrıca 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde belirtilen hakların neredeyse tamamından mahrum bırakılmaya çalışılan bu insanlara karşı sorumlu, hakkaniyetli, vicdanlı olmaya ve savunulduğu değerlere sahip çıkmaya çağırıyoruz. Uygur mültecilere her konuda destek olunmasını insan haklarını, özgürlükleri, hukuku ve adaleti savunan tüm devlet ve STK’lardan talep ediyoruz. Doğu Türkistan’daki durum bir sonuçtur. Bu sonucu ortaya çıkaran sebep bellidir. Sebep ortadan kalkmadan sonucu değiştiremeyiz. Onun içindir ki bütün uğraşlarımız ve mücadelemiz siyasi geleceğimizi belirleme hakkını elde etmek içindir. Bunu yapabiliriz ancak ve ancak siz dostlarımızın destek ve yardımlarıyla."

Uluslararası Uygur teşkilatlarından İslam ülkelerine çağrı: Soykırımı kınayın Haber

Uluslararası Uygur teşkilatlarından İslam ülkelerine çağrı: Soykırımı kınayın

Suudi Arabistan’a iki günlük ziyaret gerçekleştirecek olan Şi Cinping, ziyaret sırasında 30’dan fazla devlet başkanı ve uluslararası kuruluşların başkanları ile bir araya gelecek. Ayrıca bu iki günlük ziyaret sırasında Suudi Arabistan-Çin ve Arap-Çin zirveleri de dahil olmak üzere çeşitli zirveler gerçekleşecek. Dünyanın 20 ülkesinde bulunan 52 Uygur teşkilatı, yapılacak zirveye katılan Müslüman liderlere çağrıda bulundu. Çin rejiminin Uygur Türklerine karşı işlemekte olduğu soykırım politikasına yönelik kesin tavır alma ve soykırımı kınama görevlerini hatırlattı. İSLAMIN DEĞERLERİNE İHANETTİR 52 Uygur teşkilatının ortak yayımladığı bildiride “Çin rejiminin Doğu Türkistan’da işlediği Uygur Soykırım politikasını kınamamak, İslam ümmetin ve ortak İslam’ın değerlerine bir ihanet olacaktır” ifadesi yer aldı. Suudi Arabistan’da Şi Cinping ile bir araya gelecek devlet başkanlarının, Uygur Türklerine karşı soykırım yapan bir rejimin başı işe görüştüklerinin farkında olması gerektiğinin altını çizen Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa, “Özellikle Müslüman çoğunluklu devletlerin başkanları, Uygur soykırımı konusundaki sessizliğini acilen bozmalı. İslami değerlere sahip çıkmak onların dini sorumluluğudur” dedi. DOĞU TÜRKİSTAN’DA İSLAMİ DEĞERLER YASAK Dünya Uygur Kurultayı tarafından yayımlanan bildiride, “Uygur teşkilatları, milyonlarca Uygur Türklerinin keyfi olarak toplama kamplarında dini inançlarından ve ritüellerinden vazgeçmeye zorlandıkları Uygur soykırımı konusunda Müslüman çoğunluklu ülkelerin sessiz kalmasından duydukları büyük hayal kırıklığını çeşitli vesilelerle dile getirdi. Ayrıca Doğu Türkistan’da binlerce cami, türbe, mezarlık ve dini öneme sahip diğer yerler yıkıldı veya hasar gördü. Doğu Türkistan’da birçok dini uygulama yasaklandı. Örneğin, Uygurların çocuklarına İslami isimler vermesi ve Ramazan ayında oruç tutması engellenirken, domuz eti yemeye ve içki içmeye zorlanmaktadır” ifadeleri yer aldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.