Çin'in Türkiye'de yaşayan Uygur Türkleri üzerindeki baskısı nasıl işliyor?
Selahaddin Kaşgarlı / QHA Muhabir / Ankara
Çin, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan Uygur Türklerini, Doğu Türkistan’da kalmış aile üyelerini rehin alarak veya onlar aracılığıyla tehdit ediyor. Çin istihbaratı, Türkiye’de Çin’in Doğu Türkistan’daki soykırım ve baskı politikasını kamuoyuna duyurmaya yönelik faaliyet yürüten insan hakları örgütleri hakkında bilgi topluyor.
"HEDEFLENEN TÜRKİYE: ÇİN'İN UYGURLARA KARŞI ULUSÖTESİ BASKISI"
Çin'deki insan hakları ihlallerini araştıran İspanya merkezli insan hakları örgütü Safeguard Defenders'in geçen hafta yayımladığı "Hedeflenen Türkiye: Çin'in Uygurlara Karşı Ulusötesi Baskısı" başlıklı raporunda, Çin yönetiminin, Türkiye'de yaşayan Uygur Türklerine Uygur diasporasını gözetlemeleri için giderek daha fazla baskı yaptığı ortaya çıktı. Raporun yazarı araştırmacı, Koç Üniversitesi Doktora Öğrencisi Uygur Türkü Yalkun Uluyol, elde ettiği bulgu ve analizleri QHA'ya aktardı.
"TÜRKİYE'DEKİ UYGUR TÜRKLERİNİN BİRBİRLERİNE OLAN GÜVENİNİ KAYBETMESİNE YOL AÇIYOR"
Raporda, Türkiye’de yaşayan 93 Uygur Türkü ile anket yaptığınız görülüyor. Onlara, nasıl tehdit edildiklerini sorduğunuzda tepkileri ne oldu?
Çin hükümeti, Türkiye'de yaşayan Uygurların günlük faaliyetlerini kontrol etmek ve izlemek için ulus ötesi baskı uyguluyor. Politik olarak aktif bireyler, özellikle kayıp aile üyelerinden bahsedenler, aktivizmlerini durdurmaları için baskı görüyor. Çin polisi, onların yakınlarını araçsallaştırıyor ve durmazlarsa sevdiklerinin tutuklanacağını söylüyor. Araştırma bulgurlarına göre Türkiye'deki Uygur Türkleri bir şekilde Çin polisi tarafından aranarak, Türkiye'de yaşayan Uygur Türkleri hakkında “bilgi vermeye” zorlanıyor. Reddetmeleri halinde sevdiklerine zarar verileceği söyleniyor. Para teklif edilebiliyor. Tüm bu yaşananlar, Türkiye'deki Uygur Türklerinin birbirlerine olan güvenini kaybetmesine yol açmakla beraber, dolaylı olarak Uygur diasporasındaki birlik ve beraberliği zedelemektedir. Tüm bunları bir kenara bırakırsak, bir yanda Çin hükumetinin tacizi, diğer yanda ailesine ve vatanına özlemi arasında kaybolan, ağır psikolojik travma yaşayan Uygur Türklerinin deneyimlerini dinledim. Uygur Türklerinin Türkiye'de ve başka yerlerde “normal” bir yaşam sürmeleri neredeyse imkansız hale gelmekte olduğunu gözlemliyoruz.
ÇİN’İN ELÇİLİK VE KONSOLOSLUK PERSONELLERİ UYGUR TÜRKLERİNİN PEŞİNDE
Raporda Çin’in, Türkiye’de yaşayan Uygur Türklerini büyükelçilik ve başkonsolosluk vasıtasıyla tehdit ettiğini gözlemliyoruz. Bu durumda Türkiye Cumhuriyetinin herhangi bir yaptırım gücü söz konusu olabilir mi?
"Çin’in konsolosluk veya elçilik personellerinin, Uygur diasporası üyeleriyle temasa geçtiği durumlar da saptandı. Bu gibi durumlarda, onlardan Çin yanlısı içerik üretmeleri, politik olarak aktif olmamaları talep ediliyor ve karşılığında aile üyeleriyle yeniden bağlantı kurmayı teklif ediyorlar. Konsolosluk veya elçilik ile alakalı bir boyut da bazı durumlarda polis tacizinin, Uygur Türklerinin pasaport yenileme başvurusunda bulunmasından hemen sonra başlamasıdır. Çin’in konsolosluk veya elçiliklerinin topladığı bilgileri, Doğu Türkistan'daki Çin polisi ile paylaşması, ulus ötesi baskı ağının bir parçası. Bu bakımdan Türkiye’nin önlem mekanizması geliştirmesi lazım. "
"UYGUR TÜRKLERİ PSİKOLOJİK DESTEK MEKANİZMALARINA ERİŞEBİLMELİDİR"
Son olarak Çin devletinin tüm bu tehdit ve baskılarının Türkiye’deki Uygur Türklerinin psikososyolojik durumuna nasıl etki ettiğini kısaca değerlendirebilir misiniz?
"Ulus ötesi baskı mağdurlarının yaşadıkları ev sahibi ülkelerde, buna Türkiye de dahil, koruma ve iyileştirme mekanizmaları eksik kalmaktadır. Öncelikle ulus ötesi baskı konusunda farkındalık yaratmamız gerekiyor. Ardından, hükumetler ve uluslararası mekanizmalar, ulus ötesi baskıya karşı çözümler ve koruma mekanizmaları üzerinde çalışmaları gerekiyor. Eş zamanlı olarak, mağdurlar psikolojik destek gibi iyileştirme mekanizmalarına erişebilmelidir"