Nariman Celal, Avrupa Parlamentosunda konuştu: Kırım’ın işgali sürdükçe barış mümkün değil
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy tarafından Ankara Büyükelçisi olarak atanan, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal, Avrupa Parlamentosunda yaptığı konuşmada, işgal altındaki Kırım’da yaşanan hak ihlallerine dikkat çekerek uluslararası topluma güçlü mesajlar verdi. Celal, Rusya’nın 2014’ten bu yana süren işgali altındaki Kırım’da, halkın güvenlikten ve özgürlükten yoksun yaşadığını ifade etti. Kırım’ın işgalden kurtarılmasının yalnızca Ukrayna’nın değil, Avrupa’nın da güvenliği için hayati olduğunu vurgulayan Celal, işgalin sürdüğü her günün yeni insan hakları ihlalleri anlamına geldiğini belirtti.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de, 12-16 Mayıs tarihleri arasında, ilk kez Kırım Haftası düzenleniyor. Kırım Haftası çerçevesinde gerçekleştirilecek çeşitli etkinliklerin odak noktasında, Rus işgali altındaki Kırım’da yaşanan insan hakları ihlalleri ve Kırım Tatar halkının kimliğini koruma mücadelesi yer alacak.
Kırım Haftası etkinlikleri çerçevesinde 13 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosunda Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 81. yıl dönümü ve Kırım'daki baskılar konularının ele alındığı özel bir oturum düzenlendi. Toplantıda konuşma yapan KTMM Başkan Yardımcısı Nariman Celal önemli açıklamalarda bulundu.
"11 YILDIR KIRIM’DA HİÇBİR UKRAYNA VATANDAŞI KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR"
Konuşmasına, 6 Mayıs’ta Kırım’da kaybolan ve daha sonra Rus işgal güçleri tarafından gözaltına alındığı öğrenilen Kırım Tatar genç kadın Hatice Buyuhçan’ın hikâyesini anlatarak başlayan Celal, bu olayın Kırım’daki baskının sadece en güncel örneği olduğunu söyledi.
Celal, “Kırım 11 yıldır Rus işgali altında. 11 yıldır Kırım’da hiçbir Ukrayna vatandaşı kendini güvende ve gerektiğinde haklarını, özgürlüklerini ve hayatını koruyabileceğinden emin hissetmiyor. İnsanlar, korku, şüphe, güvensizlik ortamında yaşamak ve işgalci yönetimin baskısı altında kendi iradelerine aykırı hareket etmek zorunda kalıyorlar.” ifadelerini kullandı. İşgalin ardından binlerce kişinin Kırım’ı terk etmek zorunda kaldığını, kalanların ise sürekli gözaltı, arama, tutuklama gibi uygulamalarla karşılaştığını belirtti.
“TOPRAK KADAR İNSANLARI DA DÜŞÜNMELİYİZ”
Nariman Celal, konuşmasında yalnızca Kırım topraklarının değil, orada yaşayan insanların kaderinin de göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
Kırım toprakları Rus işgali altında olduğu sürece, Ukrayna vatandaşlarının hakları, özgürlükleri ve yaşamları için tehlike devam edecektir. Zorla kaybetmeler, yas adışı gözaltılar, aramalar, tutuklamalar gibi siyasi zulüm devam edecektir.
ULUSLARARASI HUKUKA AÇIK MEYDAN OKUMA
“Geçici olarak işgal altında bulunan Kırım üzerindeki Rus egemenliğinin tanınması kabul edilemez” diye vurgulayan Celal, böyle bir tanımanın, uluslararası hukukun temel ilkelerinin açık bir ihlali olduğunu, Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne doğrudan saldırı anlamına geldiğini ifade etti. Aynı zamanda bunun, Kırım Tatar halkının temel haklarına yönelik bir saygısızlık olduğunu ve Rusya’nın işgal ettiği bölgelerde işlediği suçların meşrulaştırılması anlamına geleceğini söyledi. Bu tanımanın ayrıca, Kırım Tatar halkına yönelik yürütülen soykırımı pekiştireceğini ve saldırgan devletin cezasız kalmasına zemin hazırlayacağını vurguladı.
“SADECE KIRIM YETMEZ, HEDEF TÜM UKRAYNA”
Celal, Rusya’nın sadece Kırım’la yetinmeyeceğini, 2014’ten bu yana Kırım’ı işgal altında tutarken, 2022 yılında Ukrayna’ya karşı geniş çaplı bir savaş başlattığını hatırlatarak şu ifadelere yer verdi:
Kendinizi aldatmanıza izin vermeyin. Rusya sadece Kırım’la yetinmeyecek. 2014 yılından bu yana, Kırım Yarımadası’nın kontrolünü fiilen elinde tutuyor, ancak 2022’de Ukrayna’ya karşı tam ölçekli bir savaş başlattı. Çünkü Rusya’nın amacı tüm Ukrayna’yı ele geçirmektir. Bu nedenle, Ukrayna-Rusya Savaşı'nın sona ermesi ve sürdürülebilir, adil bir barışın sağlanması için tek yol, Kırım ve diğer işgal altındaki bölgelerin işgalden kurtarılması ve Ukrayna’nın uluslararası olarak tanınan sınırlarında toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasıdır. Diğer herhangi bir seçenek, milyonlarca insan için, özellikle de yıllardır temel hakları ihlal edilen Kırım Tatar halkı için yeni acılar tehdidi oluşturmaktadır. Ayrıca, Kırım’ın statüsü ile ilgili herhangi bir anlaşma yalnızca Ukrayna devletinin ve yerli Kırım Tatar halkının katılımı ve onayı ile kabul edilmelidir.
“KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ SOYKIRIM OLARAK TANINMALIDIR”
Konuşmasının sonunda, 18 Mayıs 1944’te Sovyet yönetimi tarafından gerçekleştirilen Kırım Tatar Sürgünü'nü hatırlatan Celal, bu trajedinin bir soykırım olarak tanınması için Avrupa ülkelerine çağrıda bulundu. Sürgün sırasında Kırım Tatarlarının yüzde 46’sının, özellikle yaşlılar, kadınlar ve çocukların hayatını kaybettiğini belirterek, bu tarihi adaletsizliğin giderilmesi gerektiğini ifade etti.