SON DAKİKA
Hava Durumu

#Basın Açıklaması

QHA - Kırım Haber Ajansı - Basın Açıklaması haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Basın Açıklaması haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Batı Trakya'daki Türk okullarının encümen heyetlerinden ortak açıklama Haber

Batı Trakya'daki Türk okullarının encümen heyetlerinden ortak açıklama

İnsan hakları ihlaline maruz kalan Batı Trakya Türkleri, yeni eğitim-öğretim döneminde bir kez daha azınlık haklarından mahrum bırakıldı. İskeçe Azınlık Ortaokulu-Lisesi ve Gümülcine Celal Bayar Azınlık Ortaokulu-Lisesi encümen heyetlerine danışılmadan okul müdürlerinin atamasının yapılması konusunda tepkiler devam ediyor.  Encümen heyetleri, 21 Eylül 2024 tarihinde Doğu Makedonya-Trakya Eyaleti İlköğretim ve Ortaöğretim Eğitim Müdür Vekili Marigula Kosmidu'nun 11 Eylül 2024 tarihli açıklamasına ilişkin olarak ortak bir bildiri yayımladı.  "AZINLIK EĞİTİMİNİN VE AZINLIK OKULLARININ STATÜSÜNÜ ZAYIFLATMA GİRİŞİMLERİ İNSAN HAKLARI İHLALİDİR" Encümen Heyetleri'nin ortak basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "Müdür atamalarıyla ilgili itirazlarımız, sayın Kosmidu’nun iddia ettiği gibi gerçek dışı değil, haklı ve gerçek tepkilerdir. Zira (herhangi bir açıklama yapılmaksızın) göz ardı edilen Encümen Heyetleri azınlık eğitiminin çok önemli bir kurumu, uluslararası ve ikili anlaşmalar, devletin yasaları ve yıllardır uygulanan yöntem doğrultusunda görevlerini yerine getirmiştir. Bunun doğruluğunu kanıtlamak adına, geçen yıl müdürlerin görev sürelerinin uzatılmasına ilişkin sayın Kosmidu’nun kararını yazıya ekliyoruz. Bu kararda Okul Encümenlerinin görüş bildirdiğini görebilirsiniz. Ayrıca, bu yıl okullarımıza yeni müdürlerin atanmasına ilişkin Doğu Makedonya-Trakya Eyaleti İlköğretim ve Ortaöğretim Eğitim Müdür Vekili Sayın Marigula Kosmidu’nun kararını da ekliyoruz. Bu karar, Okul Encümenlerini göz ardı etmektedir. Ek olarak, bu yılki müdür atama kararında, Okul Encümen Heyetleri’nin görüş bildirdiği maddenin kasten çıkarıldığını belirtmek isteriz. Ayrıca, bilindiği üzere Türkçe programdaki öğretmenler, Okul Encümen Heyetleri ile iş sözleşmesi imzalamışlardır. Dolayısıyla Okul Encümen Heyetleri’nin, müdürlerin görev sürelerinin uzatılması ve atanması konusunda söz hakkı olması zorunludur. Bu durumda, Doğu Makedonya-Trakya İlköğretim ve Ortaöğretim Bölge Müdürlüğünün bugüne kadar 'yasa dışı mı davrandığı?' sorusu akıllara gelmektedir. Bu konuda tutum değişikliğinin sebebi nedir? Kararda 5. maddeyi atlayıp 4. maddeden doğrudan 6. maddeye geçilmiş olması (5. maddenin eksik olması) Okul Encümen Heyetleri'ni sürecin dışına itme kararını, aceleci ve hatalı olduğunu göstermektedir. Azınlık ve azınlık eğitimi ile ilgili önemli bir konuda görüş belirten dernekleri 'yetkisiz kuruluşlar' olarak nitelendirilmek son derece üzücüdür. Ayrıca Lozan Barış Antlaşması’nın sadece o dönemin zorunlu eğitimiyle ilgili olduğu şeklindeki sayın Kosmidu’nun ifadesi, ortaöğretimin Lozan Barış Antlaşması kapsamı dışında olduğuna dair bir ima içermediğini umuyor ve buna inanmak istemiyoruz. Azınlık eğitiminin statüsü Lozan Barış Antlaşması ile belirlenmektedir. Zorunlu eğitimin tamamını kapsamakta olup, devletin bu eğitimi güvence altına alması ve Lozan Barış Antlaşması’nın yanı sıra diğer uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere göre talep eden tüm öğrenciler için azınlık eğitimini sağlaması gerekmektedir. Bu durum, birçok Avrupa ülkesinde de geçerlidir. Okul Encümen Heyetleri, azınlık eğitiminin en önemli kurumlarından biri olmakla beraber, öğrencilerin velileri tarafından seçilmekte ve okulların yönetiminden, bina ve mali işlerinden sorumludur. Bu, 694/1977 sayılı yasanın 6. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Okul Encümenleri’nin yetkilerinin, sorumluluklarının, haklarının ve hatta heyet üyelerinin okula girişlerini sınırlandırma girişimleri, uluslararası ve ikili anlaşmalara ve uluslararası hukuka aykırı olup, kabul edilemezdir. Eğitim-öğretim yılının başından bu yana iki azınlık Ortaokul-Liselerinde Okul Encümenleri’ne karşı sergilenen ayrımcı tutumu anlamakta zorlanıyoruz. Sorun, pek çoklarının yanında sadece, Okul Encümen Heyetleri’nin yetkilerinin kısıtlanması değil, aynı zamanda azınlık eğitimi konularında ve taleplerinde sergilenen uzlaşmaz ve engelleyici tavırdır. Son olarak, azınlık eğitiminin ve azınlık okullarının statüsünü zayıflatma girişimlerinin insan haklarının ihlali anlamına geldiğini vurgulamak isteriz."

Kırım Tatar Teşkilatları Platformundan Nariman Celal açıklaması: Emeği geçenlere teşekkür ederiz Haber

Kırım Tatar Teşkilatları Platformundan Nariman Celal açıklaması: Emeği geçenlere teşekkür ederiz

Kırım Tatar Millî Meclisi (KTMM) Birinci Başkan Yardımcısı Nariman Celal 29 Haziran 2024 tarihinde Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleştirilen esir takası kapsamında serbest bırakıldı. 3 yıl aradan sonra Rus esaretinden kurtulan Nariman Celal'in serbest bırakılması geniş yankı uyandırdı.  KIRIM TATAR TEŞKİLATLARI PLATFORMUNDAN BASIN AÇIKLAMASI Kırım Tatar Teşkilatları Platformu, Rus esaretinden kurtulan Nariman Celal'in serbestliğine ilişkin olarak yazılı açıklama yayımladı. Platformun 1 Temmuz 2024 tarihli basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: İki yılı aşkın bir süredir işgalci Rusya Federasyonu tarafından haksız, hukuksuz ve mesnetsiz bir şekilde esir tutulan Kırım Tatar Millî Meclisi Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in hürriyetine kavuşması tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’deki Kırım Tatar diasporası tarafından da büyük memnuniyetle karşılanmıştır. Halihazırda Rusya tarafından esir tutulan bütün vatandaşlarımız serbest bırakılıncaya ve vatanımız Kırım işgalden kurtuluncaya kadar mücadelemiz devam edecektir. Nariman Celal’in serbest bırakılmasında emeği geçen tüm devlet yetkililerine ve şahıslara teşekkür ederiz. Kırım Tatar Teşkilatları Platformu Başkanı Ümit Şilit NARİMAN CELAL ESARETTEN KURTULDU! Rus işgali altındaki Kırım’da kurmaca suçlamalar çerçevesinde alıkonulan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı, siyasi tutsak Nariman Celal 29 Haziran 2024 tarihinde serbest bırakıldı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski), açıklamasıda Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleşen yeni esir takası sonucu 10 Ukrayna vatandaşının Rus esaretinden kurtarıldığını duyurmuştu. Cumhurbaşkanı Zelenskıy, Ukrayna’ya iade edilen vatandaşlar arasında KTMM Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in de yer aldığını belirtmişti. Nariman Celal'i, Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, KTMM Başkanı Refat Çubarov, Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov ve Kırım Özerk Cumhuriyeti Müftüsü Ayder Rüstemov karşıladı. Nariman Celal, hürriyetine kavuştuktan sonra eşi Leviza Celal ile telefonda görüştü.

Kırım Derneği Genel Merkezinden Nariman Celal'in serbest bırakılmasına ilişkin basın açıklaması Haber

Kırım Derneği Genel Merkezinden Nariman Celal'in serbest bırakılmasına ilişkin basın açıklaması

Kırım Tatar Millî Meclisi (KTMM) Birinci Başkan Yardımcısı Nariman Celal 29 Haziran 2024 tarihinde Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleştirilen esir takası kapsamında serbest bırakıldı. 3 yıl aradan sonra Rus esaretinden kurtulan Nariman Celal'in serbest bırakılması geniş yankı uyandırdı.  KIRIM DERNEĞİNDEN BASIN AÇIKLAMASI Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi, Rus esaretinden kurtulan Nariman Celal'in serbestliğine ilişkin olarak yazılı açıklamada yayımladı. Derneğin 1 Temmuz 2024 tarihli basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: Vatanımız Kırım’ı işgal eden Rusya Federasyonu tarafından asılsız ve uydurma gerekçelerle yargılanarak mahkûm edilen Kırım Tatar Millî Meclisi Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in salıverilerek esir takası sırasında Ukrayna’ya iade edilmesi Kırım Tatar diasporası tarafından büyük sevinç ve memnuniyetle karşılanmıştır. Kırım’daki millî mücadelemizin önemli liderlerinden biri olan Nariman Celal’e, ailesine ve milletimize geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Daha evvel Rusya tarafından benzer şekilde asılsız ve uyduruk gerekçelerle, hukuksuz ve yetkisiz olarak tutuklanan diğer iki Meclis Başkan Yardımcımız İlmi Umer ve Ahtem Çiygöz vakalarında olduğu gibi Nariman Celal’in hürriyetine kavuşmasında emek ve desteği olan tüm yetkililere teşekkürlerimizi bildiririz. Umudumuz ve beklentimiz odur ki; halen Rusya tarafından insanlık dışı koşullarda esir tutulan tüm Kırım Tatar vatandaşlarımız ve diğer esirler en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşur. Kırım Tatar halkının Kırım’daki vahşi Rus işgaline karşı mücadelesi yılmaksızın devam edecektir. Saygılarımızla. NARİMAN CELAL ESARETTEN KURTULDU! Rus işgali altındaki Kırım’da kurmaca suçlamalar çerçevesinde alıkonulan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı, siyasi tutsak Nariman Celal 29 Haziran 2024 tarihinde serbest bırakıldı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski), açıklamasıda Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleşen yeni esir takası sonucu 10 Ukrayna vatandaşının Rus esaretinden kurtarıldığını duyurmuştu. Cumhurbaşkanı Zelenskıy, Ukrayna’ya iade edilen vatandaşlar arasında KTMM Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in de yer aldığını belirtmişti. Nariman Celal'i, Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, KTMM Başkanı Refat Çubarov, Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov ve Kırım Özerk Cumhuriyeti Müftüsü Ayder Rüstemov karşıladı. Nariman Celal, hürriyetine kavuştuktan sonra eşi Leviza Celal ile telefonda görüştü.

Türkiye genelinde Doğu Türkistan için ortak basın açıklaması Haber

Türkiye genelinde Doğu Türkistan için ortak basın açıklaması

Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı baskılar, Cuma namazı sonrası 77 ilde düzenleyeceği basın açıklamaları ile protesto edildi. Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen basın açıklaması ise, Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği ve İHH İnsani Yardım Vakfı ile ortaklığında gerçekleşti. Ankara’daki basın açıklaması ise, İHH İnsani Yardım Vakfı ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği tarafından Cuma namazı sonrası Hacı Bayram Veli Camii avlusunda gerçekleştirildi. Pek çok sivil toplum kuruluşunun destek verdiği basın açıklamasında, STK temsilcileri tarafından konuşmalar yapıldı. İHH İnsani Yardım Vakfı Gene Başkanı Bülent Yıldırım 24 Kasım Ürümçi’de meydana gelen yangına değinerek “Çin rejimi Uygur Müslümanlarının apartmanlarını toplama kampına çevirdi. İnsanları diri diri yaktılar. aç bıraktılar, susuz bıraktılar. Bu topraklar bizim topraklarımızdır. Kimin yanında olacağımıza biz karar veririz. Çin kaç nüfusa sahip olursa olsun, ondan büyük Allah vardır” diyerek Çin rejimine tepki gösterdi. Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan “Bizim burada toplanmamızdaki amacımız, Çin’in Doğu Türkistan’da uygulamakta olduğu soykırım ve asimilasyon politikasını kınamak ve uluslararası toplumu harekete geçirmektir. Buraya toplanıyoruz çünkü biz şuan Türkiye’de 84 milyon Müslüman huzur içerisinden yaşamaya devam ederken Doğu Türkistan’da milyonlarca Müslüman kardeşimiz toplama kamplarında şehit oluyor veya işkence görüyor.” ifadeleriyle toplanan kalabalığa Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan Çin işkencesini hatırlattı. İHH İnsani Yardım Vakfı ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği’nin basın bildiri şu şekilde: Çin hükumeti özellikle 2017 yılından beri sayılarının bin 200’ü geçtiği belirtilen toplama kamplarında 3 milyon kişiyi zorla alıkoyuyor! Çin zulmünün açıkça diğer adı: Adım adım soykırımdır! Doğu Türkistanlılar, inanmadıkları Çin Komünist Partisi (ÇKP) ideolojisinin söylevlerini, marş ve şiirlerini ezberlemek zorunda bırakılıyor! Sanki bir dinmiş gibi, Çin komünist partisinin liderine tazime zorlanıyor! Biz burada Uygur’u, Kazak’ı, Kırgız’ı… İslam inancına mensup insanların, ırkçı bir yaklaşımla topyekün ortadan kaldırmayı hedefleyen Çin’in soykırım içeren uygulamalarından vazgeçmesi adına bir kanaat oluşturmayı hedefliyoruz! Bosna’da nice soykırımlara şahitlik eden rahmetli Aliya İzzetbegovic “Unutulan soykırım tekrarlanır.” diyor. Hiçbir soykırım elbette unutulmasın ve insanlık ailesi bir daha asla soykırımlarla yüz yüze kalmasın duasıyla Çin’in bu zulmüne karşı; ulusal ve kamuoyunu farkındalığa çağırıyoruz! Doğu Türkistan, bir etnik gruba karşı girişilmiş en yaygın ve sistematik baskı rejimlerinden birine sahne olmaktal 2016 yılından bu yana 3 milyon Uygur, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı, işçi kölelere dönüştürüldü ve kısırlaştırma programlarının hedefi oldu. Uygurlar bugün en temel insani hakları ellerinden alınmış bir halk olarak kitlesel bir cezalandırma ile karşı karşıya bulunmaktadır. Çin’in Uygur bölgesinde uyguladığı terörle savaş ve güvenlik merkezli politikalan Uygur toplumunu kültürel kimliklerinden, dini inançlanından sıyrılmış ve “terbiye edilmiş” makul vatandaşlar haline getirecek kitlesel bir sosyal mühendislik projesi olarak görülmelidir. ÇİN KOMÜNİST PARTİSİ VE YÖNETİMİ, ZALİM VE KATİLDİR! Bugün geldiğimiz noktada, Uygur bölgesinde, Uygurca tüm eğitim kurumlarından kaldırılmış, din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış, Kur’an-ı Kerim dahil dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtü, uzun etek gibi dini kisveler kullanmak yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin irrasyonel “Sıfır Covid” nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi! Evlerin kapıları kaynak makineleriyle kapatılmakta, insanların en temel ihtiyaçlarını gidermek için dahi dışarı çıkmalarına müsaade edilmemektedir! En son yaşanan elim yangın faciası ve Çinli görevlilerin bu faciaya seyirci kalmaları bir kez daha göstermiştir ki, Çin Komünist Partisi ve yönetimi, zalim ve katildir! PEKİ YA NE YAPMALIYIZ? Öncelikle Çin’in bu tutumdan derhal vazgeçmesi gerektiğini ilkesel olarak hem uluslararası toplumun hem de kamuoyunun kabul etmesi gerekmektedir! Doğu Türkistan’da kurulan ve Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer topluluklarının evlerinin içine kadar takip edilmesini sağlayan yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetleme sistemleri derhal kaldırılmalı; sokak sokak, cadde cadde, ev ev bu uygulamalar yapan 1.400’ü aşkın güvenlik şirketi bölgeden çekilmelidir. Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nü ve bağımsız sağlık kurumlarımı derhal kamplara davet etmelidir. Birleşmiş Milletler, Çin’in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhal durduracak sahici adımlar atmalıdır! Çin’in veto engelini aşabilecek önlemler getirilmelidir! Toplama kamplan utancından kurtuluncaya kadar tüm ülkeler Çin ile siyasi, ticari ve askeri bağlanını koparmalıdır. Çin’in en büyük tican ortak İslam dünyasıdır! Bu çerçevede, ekonomik yaptnm mekanizmalarının etkinliği göz ardı edilmemelidir! Bu bir özeleştiri: İslam dünyası ve medya kuruluşlan Doğu Türkistan’daki hak ihlallerini yok görmekten vazgeçmeli ve bu konuya daha çok ilgili göstermelidir! Son olarak belirtmek isteriz ki; Dün olduğu gibi, bugün ve yann da her türlü hak ihlaline karşı mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz ve mazlumların yanında kalmaya devam edeceğiz. Çünkü, bizler inanıyoruz ki; Martin Luther King’in ifade ettiği gibi; “Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalete yönelik bir tehdittir.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.