SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Barış

QHA - Kırım Haber Ajansı - Barış haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Barış haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Azerbaycan ve Ermenistan'dan önemli adım: Maddeler tamam, barış ne zaman? Haber

Azerbaycan ve Ermenistan'dan önemli adım: Maddeler tamam, barış ne zaman?

Dilara Dilşah KAYA / QHA Ankara Bir süredir üzerinde çalışılan Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşması metninin müzakere süreci tamamlandı. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, 12. Küresel Bakü Forumu’nda Ermenistan ile yürütülen barış süreci hakkında açıklama yaptı. Bayramov, barış anlaşmasının metnine ilişkin müzakerelerin tamamlandığını ve Ermenistan’ın mutabakat sağlanamayan 2 maddede Azerbaycan’ın önerilerini kabul ettiğini duyurdu. İki ülke arasında mutabık kalınan anlaşma metnini, Ermenistan’ın izlemesi gereken süreci ve anlaşmanın önemini; Bayburt Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramin Sadık ve Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Analisti Tuğçe Tecimer, Kırım Haber Ajansı (QHA) için değerlendirdi. ERMENİSTAN’IN ATMASI GEREKEN ADIMLAR VAR Doç. Dr. Ramin Sadık, Azerbaycan ve Ermenistan’ın barış anlaşması taslağında bulunan 17 maddenin tamamı üzerinde anlaşarak önemli bir aşamayı geçtiklerini belirtti. Şimdiki sürecin bu maddelerin nasıl ve ne zaman uygulanacağı sorularıyla şekilleneceğini aktaran Sadık; “Ermenistan nihai barış anlaşmasının imzalanmasını ve maddelerin sonra uygulanmasını arzu ederken, Azerbaycan ise Ermenistan'ın atması gereken bazı adımlar olduğunu dile getiriyor.” değerlendirmesini yaptı. Analist Tuğçe Tecimer de İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından iki ülke arasında yapılması planlanan barış anlaşmasının neticesinin uzun zamandır beklendiğini kaydederken, anlaşma hakkında “Anlaşma sadece taraf devletler için değil aynı zamanda bölgede barış ve istikrarın kalıcı olarak sağlaması açısından da büyük önem arz ediyor.” şeklinde konuştu. Tecimer, 12. Küresel Bakü Forumu’nda Bayramov’un açıklamasından önce Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in konuşmasına da dikkat çekilmesi gerektiğini vurguladı. Analist, Cumhurbaşkanının konuşması hakkında “Aliyev Ermenistan’a güvenlerinin sıfıra yakın olduğunu, sözlere değil evraklara ihtiyaçları olduğunu ve bu sebeple Anayasalarında Azerbaycan’a karşı herhangi bir toprak iddiasının yer almamasının sağlanması ve Minsk Grubunun dağıtılması gerektiğini ifade etti.” şeklinde konuştu. ÇÖZÜLMESİ GEREKEN SORUNLAR NELER? Anlaşma metninde mutabık kalınmasının ardından giderilmesi gereken birtakım pürüzler olduğunu aktaran Sadık ve Tecimer, yaptıkları değerlendirmelerde kapsamlı açıklamalarda bulundular. Sadık, üzerinde anlaşılan maddelerden birisinin Ermenistan'da bulunan Avrupa Birliği (AB) gözlemcilerinin çekilmesi konusu olduğunu belirtti. Konuya ilişkin “Bilindiği gibi Ermenistan'da AB misyonu adı altında her gün sınıra giderek Azerbaycan tarafını gözetleyen, güya ateşkes rejimini kayda alan bir gözlemci heyeti var. Gözlemciler, Fransa'nın bölgedeki çıkarını temsil ediyor. Azerbaycan öncelikle gözlemcilerin çekilmesini talep ediyor. Ermenistan ise bunu nihai barış anlaşmasından sonraya bırakmaya çalışıyor.” açıklamasını yaptı. MİNSK GRUBU BİR AN ÖNCE FESH EDİLMELİ Tecimer ise üzerinde anlaşmaya varılmaktan zorlanılmış iki maddeye dikkat çekerek; bunlardan ilkinin üçüncü ülkelerin sınır boyunca konuşlandırılmaması olduğunu kaydetti. Analist, bu maddeyi Azerbaycan’ın özellikle üzerinde durduğu Minsk Grubu bağlamında ele aldı. Tecimer konuyla ilgili olarak “Söz konusu oluşum Karabağ Sorunu'nun bir an önce sonuçlandırılması için çözüm amacıyla oluşturulmuştu. Günümüzde gelinen noktada ise işgal altındaki topraklar Azerbaycan tarafından geri alınmış ve artık böyle bir sorun kalmamıştır. Dolayısıyla bu amaçla oluşturulan bir oluşuma da ihtiyaç yoktur.” şeklinde konuştu. Sadık da Minsk Grubu hakkında “hiçbir işlevi olmayan oluşum” yorumunu yaparak Azerbaycan’ın nihai barıştan önce bu grubun feshini istediğini aktardı. Ermenistan'ın da bu feshi resmî olarak istemesi gerektiğine dikkat çeken Sadık, ülkenin bu konuda henüz net yanıtlar vermediğini aktardı. ERMENİSTAN HIZLA SİLAHLANIRKEN ÜLKEDEKİ RÖVANŞİST DÜŞÜNCE DE ARTIYOR Ermenistan’ın hızla silahlanması hususuna da vurgu yapan Sadık, Azerbaycan’ın bu hususa şiddetle karşı çıktığını belirtti. Uzman, “Zira Ermenistan'ı silahlandıran güç, başta Fransa, diğeri Hindistan. Barışa can atması gereken Ermenistan'ın, hızla silahlanması ve ülkede rövanşist düşüncelerin giderek yükselmesi, Ermenistan'ın sınır hattında son zamanlarda sık sık ateşkesi bozması, Erivan yönetiminin samimi bir şekilde barışa niyetli olması konusunda kuşku uyandırıyor.” değerlendirmesini yaptı. AZERBAYCAN, ERMENİSTAN ANAYASASININ DEĞİŞMESİNİ TALEP EDİYOR Değerlendirmelerinde Ermenistan’ın toprak taleplerine de değinen Sadık ve Tecimer; ülkeler bir barış üzerinde anlaşacaksa bunun uluslararası alanda karşılıklı taleplerinin geri çekilmesiyle olacağına dikkat çekti. Ermenistan Anayasası'nda Azerbaycan ve Türkiye'ye yönelik toprak talepleri bulunduğunu vurgulayan Sadık, bu konunun Bakü yönetimi tarafından nihai barış için ciddi bir engel olarak görüldüğünü kaydetti. Uzman “Erivan yönetimi Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanıdığını söylüyor ancak yazılı en esas belgesinde Azerbaycan'a yönelik toprak talebi durmaya devam ediyor. Azerbaycan; Ermenistan Anayasada Karabağ'a olan iddia hükmünün ve Türkiye'nin doğu bölgesinin ‘Batı Ermenistan’ diye ifade edilmesinin kaldırılmasını talep ediyor.” Şeklinde konuştu. Aynı zamanda anayasanın değişmesinin referandum ile olabileceğini aktaran uzman, şu anda Ermenistan'da böyle bir hazırlığın olmadığını de kaydetti. Sadık, Ermenistan Anayasasında toprak taleplerinin bulunduğu maddelerin değiştirilmediği takdirde nihai barışın sağlanmasının zor olduğunu vurguladı. ERMENİSTAN ANAYASASI’NIN DEĞİŞTİRİLMESİ GELECEKTE BARIŞIN KORUNMASI İÇİN DE ELZEMDİR Ermenistan Anayasası’nın değiştirilmesinin barış sürecinin önündeki en temel engellerden biri olduğunu vurgulayan Tecimer, konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Bilindiği gibi anayasa devletlerin yönetim şeklini belirler ve bütün iç hukuk kuralları ve yapılarından üstündür. O sebeple devletin en yetkin metninde Azerbaycan’ın sınırları içinde yer alan Karabağ ile ilgili söz konusu atfın bulunmasının Azerbaycan için tehdit niteliği taşıdığı aşikardır. Bu konuda Paşinyan hükümeti mevcut Ermenistan Anayasası’nın modern Ermenistan’ın çıkarları ile örtüşmediği ve Azerbaycan’ın taleplerinden bağımsız olarak zaten bir değişiklik yapılması gerekliliğini belirterek öngörülen reform süreci için çalışmaları başlatmış, ancak referandumun 2027’de yapılabileceğini açıklamıştı. Günümüzde geldiğimiz noktada ise her ne kadar taraflar barış taslağı üzerinde mutabakata vardıklarını açıklamış olsalar da anayasa değişikliği konusu Azerbaycan için hala önemini koruyor. Zira barış anlaşması yapması beklenen iki devletin birbirlerinin toprak bütünlüğüne ve sınırlarına saygı duymasını ve hak talep etmemesini beklemek en doğal haklarıdır. Dolayısıyla haksız toprak taleplerine dayanak oluşturabilecek bağımsızlık bildirgesine atıfta bulunan Ermenistan Anayasası’nın değiştirilmesi sadece barış anlaşmasının imzalanması için değil aynı zamanda devletlerin gelecekte barışı koruyabilmeleri için elzemdir.” “BARIŞI SADECE YAZILI BARIŞ ANLAŞMALARI İLE SAĞLAMAK ZORDUR” Karşılıklı taleplerin geri çekilmesini iyi ilişkiler oluşturmak ve sürdürmek isteyen devletlerin doğal talebi olarak görülebileceğini belirten Tecimer; “Sınır komşusu olan ülkeler için barışı sadece yazılı barış anlaşmaları ile sağlamak zordur. Aynı zamanda toplumların da savaşın zihinlerde bıraktığı, geçmişten gelen travmaları ve düşmanlıkları zamanla aşması ya da yeni normale alışmaları gerekmektedir.” ifadelerini kullandı. Ülkelerin aktif olarak birbirlerini suçladıkları davalar görülürken toplumların barışa uyum sağlamasının zor olacağını kaydeden analist, “Ermenistan ve Azerbaycan’ın barış anlaşması taslağı üzerinde mutabakata vardıklarını açıklamalarının ardından Ermenistan’daki muhalif gruplar ve Karabağ Ermenilerinden davaların geri çekilmemesi yönünde gelen sert tepkiler de aslında bu durumun bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.” şeklinde konuştu. ERMENİSTAN, TÜRK DÜNYASININ KESİNTİSİZ KÖPRÜSÜ ZENGEZUR KORİDORUNA KARŞI ÇIKIYOR Ek olarak Azerbaycan’ın önemsediği Zengezur Koridoruna da değinen Sadık, ülkenin Ermenistan’dan bir adım beklediğini kaydetti. Önceki değerlendirmesinde Ermenistan’ın Zengezur’u bir “koridor” olarak kabul etmediğini belirten Sadık, yanına aldığı bazı devletlerin de desteğine güvenerek farklı talepler öne sürdüğünü söyledi. Sadık, bu hususu şöyle örneklendirdi: “Örneğin Paşinyan, koridor verilmesinin mümkün olmadığını (oysa 11 Kasım 2020 Üçlü Mutabakat'ın son maddesinde konu geçiyordu ve Paşinyan o belgeye imza atmıştı) dile getiriyor ve alternatif olarak ‘Barış Kavşağı’ diye bir projeden bahsediyor. Buna göre Ermenistan içinde Azerbaycan ile bağlantı kuracak ve 30 yıldır kapalı olan yollar açılabilir, Azerbaycan o yolları kullanarak Nahçıvan'a geçebilir. Ancak Bakü yönetimi o projeyi gereksiz buluyor, sadece Zengezur Koridorunun gerçekleşmesini istiyor. Zira koridoru sadece Nahçıvan'a uzanması açısından değil, Türk dünyası arasında kesintisiz ‘köprü’ rolünü oynaması açısından da önemli buluyor.” NİHAİ BARIŞ NASIL OLACAK? Sadık, bahsettiği konuların iki ülke arasında çözülmesi geren konular olduğunu belirtirken, çözüm sürecinde Ermenistan'ın nasıl bir tavır sergileyeceğinin bilinmediğini aktardı. Uzman, Azerbaycan’ın bu pürüzler giderilmeden nihai barış anlaşmasına imza atmak istemediğini kaydetti. Sadık, “Bundan dolayı iki ülke arasında hemen nihai barış yapılacağı zayıf bir ihtimal. Nihai barış olmadığı sürece ise bölge her an yeni bir gerilime ve çatışmaya müsait durumda.” değerlendirmesinde bulundu. Barış anlaşmasının ne zaman imzalanacağı konusunun belirsizliğini koruduğunu belirten Tecimer de  bu süreç boyunca özellikle Azerbaycan tarafından Ermenistan’ın Azerbaycan mevkilerine ateş açtığı yönünde açıklamalar yapıldığını aktardı. Ermenistan’ın ise bu açıklamaları reddettiğini ve böyle bir emrin verilmediği yönünde açıklamalar yaptığını belirten analist, “Bu durum, sınır tacizlerinin herhangi bir emir olmadan usulsüzce yapıldığı düşüncesini akıllara getirmektedir.” değerlendirmesini yaptı. Azerbaycan’ın Ermenistan Anayasası değiştirilmeden bir barış anlaşması imzalamayacağı yönünde açıklamaları olduğunu kaydeden Tecimer, söz konusu talep hakkında Ermenistan’da çalışmalara başlandığının belirtildiğini fakat henüz gerçekleştirilmediğini belirtti. Bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması adına anlaşmanın bir an önce imzalanmasının son derece önemli olduğuna dikkat çeken Tecimer, Azerbaycan’ın haklı endişelerinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydetti. Tecimer son olarak “Ermenistan anlaşma konusunu oldu bittiye getirerek kendi lehine bir durum yaratmaya çalışmakta ise, endişeleri giderilmeyen Azerbaycan süreci ağırdan almakta, stratejik bir bekleyiş sürdürmektedir.” ifadelerini kullandı.

ABD'li yetkililer, AB'nin barış anlaşmalarına dahil olması gerektiğini düşünüyor Haber

ABD'li yetkililer, AB'nin barış anlaşmalarına dahil olması gerektiğini düşünüyor

Ukrayna-Rusya Savaşı üçüncü yılını geride bıraktı. Savaşın adil bir barışla sonlanması için görüşmeler devam ediyor. Konuya yakın olan kaynakların verdiği bilgilere göre Amerika Birleşik Devletleri'nden (ABD) yetkililer, Rusya'nın Ukrayna ile yapılacak herhangi bir barış anlaşmasına Avrupa Birliği'nin (AB) dahil olması gerektiğini, zira anlaşmanın bir parçası olarak blok tarafından uygulanan yaptırımların hafifletilmesini istediğini söyledi. SÜRECE AB DE DAHİL EDİLECEK İsimlerinin açıklanmaması şartıyla konuşan yetkililer, ABD'nin yakın zamanda Avrupalılara, çatışmaların durdurulması ve ardından Ukrayna için olası güvenlik düzenlemeleri gibi konuların görüşülmesinin öncelik olduğu mesajını ilettiğini aktardı. Bloomberg'in aktardığına göre, ABD yakın zamanda Avrupalılara önceliğin çatışmaları durdurmak olduğunu açıkça belirterek, bundan sonra Ukrayna'ya yönelik olası güvenlik önlemleri gibi konuların görüşülebileceğini kaydetti. Yapılan bu tür açıklamalar, ABD'nin Avrupa liderlerinin katılımı olmadan bir anlaşma yapmaya çalışacağından ve bunun Ukrayna veya Avrupa'nın güvenliğini zayıflatabileceğinden endişe eden müttefik ülkelere bir miktar güvence hissettiriyor.  RUBİO, VAŞİNGTON'UN TUTUMUNUN YUMUŞAYACAĞI MESAJINI VERİYOR Kanada'daki G7 zirvesinde konuşan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, "Avrupa Birliği, Rusya Federasyonu'na ve Rusya'daki bireylere önemli yaptırımlar uyguladı. Dolayısıyla onlara danışılması, onların da bu sürece dahil edilmesi gerekecektir. Bu yüzden önyargılı olmayalım ya da aceleci davranmayalım.” ifadeleriyle Vaşington'un bu konu üzerindeki pozisyonunun biraz daha yumuşayacağı mesajını verdi. AB Konseyi Başkanı Antonio Costa da daha önce yaptığı bir açıklamada, AB'nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için müzakerelere katılması gerektiğini vurgulamıştı. Costa, "Ukrayna'daki savaş sadece Ukrayna ile ilgili değil, Avrupa'nın güvenliği ile ilgilidir" şeklinde konuşmuştu.

Starmer: Birleşik Krallık, Fransa ve Ukrayna bir ateşkes planı üzerinde çalışacak Haber

Starmer: Birleşik Krallık, Fransa ve Ukrayna bir ateşkes planı üzerinde çalışacak

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı topyekûn işgal girişimi ve saldırılar 3 yılı geride bıraktı. Ukrayna ve müttefikleri, savaşın adil bir barışla sonlanması için çalışmaya devam ediyor. DÜNYA LİDERLERİNE BİRLİKTE ÇALIŞMA ÇAĞRISI Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, 2 Mart 2025 tarihinde BBC'ye verdiği bir röportajda Birleşik Krallık, Fransa ve Ukrayna'nın bir ateşkes planı üzerinde çalışacağını belirtti.  Londra'da gerçekleşecek liderler zirvesinin öncesinde konuşan Starmer, dünya liderlerini birlikte çalışmaya çağırdı. Cuma günü Oval Ofis'te Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump görüşmesindeki sahneleri kimsenin görmek istemediğini ifade etti. ÜZERİNDE ÇALIŞILACAK PLAN ABD İLE GÖRÜŞÜLECEK Starmer, verdiği röportajda "Hepimizin birlikte çalışabileceği bir yol bulmalıyız. Çünkü, sonunda, üç yıl kanlı bir çatışma yaşadık. Şimdi o kalıcı barışa ulaşmamız gerekiyor. Birleşik Krallık, Fransa ve muhtemelen bir veya iki ülke daha, Ukrayna ile çatışmaları durdurmak için bir plan üzerinde çalışacak ve daha sonra bu planı ABD ile görüşeceğiz." açıklamasını yaptı.  Gerçekleşecek zirve öncesinde açıklamalarda bulunan Başbakan, 28 Şubat'ta Oval Ofis'te yaşanan hararetli görüşmenin ardından ortak ateşkes girişiminin “ileriye dönük önemli bir adım” olacağını ifade etti. Starmer, “Bozulacak bir anlaşma yapamazsınız. Başkan Zelenskıy'ın de endişesi bu. Gayet de açıkça bunu söylüyor. Bundan önce Minsk Anlaşmaları vardı ancak sözler tutulmadı. Cumhurbaşkanı Zelenskıy, haklı olarak bir anlaşma olacaksa bunun tutması gerektiği konusunda endişeli. Bu nedenle garantilerin neler olduğu ve eğer anlaşma yapılırsa hepimizin anlaşmayı ne şekilde savunacağımız konusunda kapsamlı bir şekilde konuştuk.” şeklinde konuştu. "PUTİN'E GÜVENEMEM" Starmer aynı zamanda  ABD'nin Avrupa ülkeleriyle birlikte Ukrayna'nın güvenliğini sağlamada önemli bir rol oynayacağını ileri sürdü. Başbakan Starmer, bir anlaşma olacaksa bu anlaşmanın çatışmaları durdurması ve koruması gerektiğini vurguladı. Röportajında "Eğer geçici bir duraklama olacaksa Putin geri gelecektir. Geçmişte yaşandı. Bu riskin bulunduğunu düşünüyorum. Bu yüzden anlaşmanın kalıcı olduğundan, geçici olmadığından emin olmalıyız." değerlendirmesine yer verdi. Starmer, "Putin'e güvenmem, bu yüzden güvenlik garantisi istiyorum." ifadesini kullanarak Putin'in daha önce tekrar saldırıya geçtiğini kanıtladığını dile getirdi.  Başbakan, "Birkaç ay veya yıl sonra bozulacak bir anlaşmanın hiçbir anlamı yok." ifadelerini kullandı. STARMER KALICI BARIŞIN ÜÇ BİLEŞENİNİ AÇIKLADI Önerilen barış anlaşmasının temel unsurlarını "Kalıcı bir barışın bileşenleri açıktır: Kendini savunabilen güçlü bir Ukrayna, Avrupa'nın güvenlik garantileri ve bir ABD güvencesi. Paket bu. Üç parçanın da yerinde olması gerekiyor ve ben de bunu bir araya getirmek için çok çalışıyorum." ifadeleriyle sıraladı. Başbakan bu unsurların Ukrayna'da kalıcı barış için hayati önem taşıdığını söyledi. Ayrıca Starmer, Ukrayna'ya sağlanacak güvenlik garantileri kapsamında istekli olan Avrupa ülkelerinden oluşacak bir koalisyonun kurulma ihtimalinin yüksek olduğuna dikkat çekti. Fransa ve Birleşik Krallık'ın bu konuda adım atmaya oldukça arzulu olduğunu aktardı. Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile birlikte koalisyonun oluşturulması planı üzerine çalışacaklarını ve daha sonra bu konuyu ABD ile görüşeceklerini ifade etti. AVRUPALI LİDERLER TOPLANIYOR Avrupalı liderler, Ukrayna'daki son durumu ele almak üzere 2 Mart'ta Londra'da bir araya gelecek. Zirvede; Ukrayna, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Danimarka, İtalya, Hollanda, Norveç, Polonya, İspanya, Kanada, Finlandiya, İsveç, Çekya ve Romanya liderlerinin bulunması bekleniyor. Aynı zamanda toplantıya Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı temsilen Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa'nın katılacağı duyuruldu.  ZELENSKIY VE TRUMP GÖRÜŞMESİNDE NE OLDU? Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki basına açık toplantısı gergin anlara sahne oldu. İki lider görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı ancak birlikte yapılacak basın toplantısı iptal edildi ve beklenen mineral anlaşması imzalanmadı.

Zelenskıy ve Macron, Ukrayna'ya askeri birlik konuşlandırılmasını görüştü Haber

Zelenskıy ve Macron, Ukrayna'ya askeri birlik konuşlandırılmasını görüştü

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında 13 Ocak 2025 tarihinde bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Zelenskıy, gerçekleşen görüşmenin detayları hakkında yaptığı açıklamada; savaş alanındaki durum ve Kursk operasyonunda Ukrayna güçlerinin ilerleyişinin ele alındığını bildirdi.  ZELENSKIY, ETKİLİ GÜVENLİK GARANTİLERİNİN OLUŞTURULMASINI VURGULADI Cumhurbaşkanı Zelenskıy, Macron ile konuşmasında kendisine ve Fransız halkına, "sadece hayat kurtarmaya yardımcı olmakla kalmayan, aynı zamanda bizi Avrupa'da kalıcı barış ve istikrara bir adım daha yaklaştıran sarsılmaz destekleri için" şükranlarını sunduğunu kaydetti.  Ayrıca Zelenskıy, barışın sağlanması ve etkili güvenlik garantilerinin geliştirilmesi konusunda kilit müttefiklerle yakın bir şekilde çalışma konusunda da mutabakata vardıklarını belirtti.  I spoke with President of France @EmmanuelMacron. We had a detailed discussion about the situation on the battlefield and the progress of Ukrainian forces in the Kursk operation. I expressed gratitude to President Macron and the French people for their unwavering support, which… pic.twitter.com/z7SYj4U85H — Volodymyr Zelenskyy / Володимир Зеленський (@ZelenskyyUa) January 13, 2025 UKRAYNA'DA FRANSIZ ASKERİ BİRLİKLERİ Mİ KONUŞLANDIRILACAK? Aynı zamanda Zelenskıy, bahsi geçen güvenlik garantilerinden birinin, Ukrayna'ya askeri birliklerin konuşlandırılması olduğunu kaydetti. Görüşmede, bu konunun da ele alındığını belirten Zelenskıy; girişimin uygulanması, potansiyel genişlemesi ve diğer ulusların bu çabaya katılımı için pratik adımların ele alındığını duyurdu.  UKRAYNA'DAN AVRUPA'YA BARIŞ GÜCÜ ÇAĞRISI Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski), 19 Aralık 2024 tarihindeki Avrupa Konseyi toplantısında bir konuşma gerçekleştirdi. Zelenskıy, Avrupa Birliği (AB) liderlerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Ukrayna'da bir Avrupa askerî birliğinin konuşlandırılmasına ilişkin fikrine katılma önerisinde bulundu.  Avrupa'nın güvenlik garantilerine katkıda bulunmasının hayati bir önem taşıdığını belirten Zelenskıy, "Bu garantilerin bir parçası olarak Fransa'nın Ukrayna'da bir askerî birlik kurma girişimini destekliyoruz ve diğer ortakları da bu çabaya katılmaya çağırıyoruz, bu savaşın sona ermesine yardımcı olacaktır." ifadeleriyle Avrupalı liderlere seslendi.

Avrupa Konseyinden çağrı: Ukrayna'ya sağlanan yardımlar artırılmalı Haber

Avrupa Konseyinden çağrı: Ukrayna'ya sağlanan yardımlar artırılmalı

Avrupalı liderler, 19 Aralık 2024 tarihinde Belçika'nın başkenti Brüksel'de gerçekleşen Avrupa Konseyi toplantısında bir araya geldi. Konsey, Ukrayna'nın Rus saldırganlığına karşı savunmasına yardımcı olmak amacıyla Ukrayna'ya sağlanan askerî destek çalışmalarını gözden geçirdi. Liderler, Rusya'nın topyekûn saldırı ve işgal girişimlerini devam ettirdiği Ukrayna'ya ilişkin bir karar aldı.  UKRAYNA'YA SAĞLANAN YARDIMLARIN ARTIRILMASI ÇAĞRISI Kararla ilgili yayımlanan belgede "Avrupa Konseyi, özellikle hava savunma sistemleri, mühimmat ve füzelerin tedariğinin yanı sıra Ukrayna tugaylarına gerekli eğitim ve teçhizatın sağlanması yönündeki çabaların acilen artırılması çağrısında bulunuyor." ifadelerine yer verildi. Liderler, özellikle Ukrayna'nın savunma sanayisinin daha fazla desteklenmesi ve geliştirilmesine yönelik çalışmaların yoğunlaştırılması çağrısında bulunurken Avrupa Birliği (AB) savunma sanayisi ile iş birliğinin derinleştirilmesinin de önemine dikkat çekti. Ayrıca Konsey; Ukrayna'ya askerî desteğin belirlenen üye devletlerin güvenlik ve savunma politikalarına tam uyum sağlaması ve tüm üye devletlerin güvenlik ve savunma çıkarlarının dikkate alınması koşuluyla sağlanacağının da altını çizdi.  BARIŞ, BARIŞ FORMÜLÜ'NE UYGUN OLMALI Aynı zamanda açıklamada, Avrupa Konseyi'nin Ukrayna'nın Barış Formülü'nün temel ilke ve hedeflerine uygun olarak, Birleşmiş Milletler (BM) Şartı ve uluslararası hukuk ilkelerine dayanan kapsamlı, adil ve kalıcı bir barışı desteklediği belirtildi. Konsey, Ukrayna'ya ilişkin hiçbir girişimin Ukrayna'nın katılımı olmadan gerçekleştirilmemesi gerektiğini vurguladı.

Savaş devam ederken, Ukrayna NATO üyesi olabilir mi? Haber

Savaş devam ederken, Ukrayna NATO üyesi olabilir mi?

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya'nın Ukrayna topraklarına karşı başlattığı topyekûn işgal girişimi ve saldırılar devam ederken, Ukrayna NATO üyeliğine davet alma konusunda devletlere çağrı yapmaya devam ediyor.  Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy'ın (Volodimir Zelenski) duyurduğu Zafer Planı'nın ilk maddesi olan NATO'ya davet hususu, bütün devlet yetkilileri tarafından dünya gündeminde tutuluyor. UKRAYNA, NATO ÜYELİĞİNE DAVETİ GÜNDEMDE TUTUYOR Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sıbiha (Andrii Sybiha), 3-4 Aralık’ta Belçika'nin başakenti Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde ve sırasında konuyu gündeme taşıdı. Bakan Sıbiha, NATO dışişleri bakanlarına gönderdiği bir mektupla, toplantı sırasında Ukrayna’ya üyelik davetin yapılmasını istedi. Aynı zamanda konu, NATO-Ukrayna Konseyinin de gündeminde yer aldı.  NATO'YA DAVET ÜYE ÜLKELERİN DE GÜNDEMİNDE BBC'nin gündeme getirdiği habere göre; Ukrayna’nın bir gün İttifak’a katılacağı vurgusunu  ilk kez 2008’deki Bükreş Zirvesi’nde yapan NATO liderleri, savaşın başladığı 2022 yılından bu yana şiddetlenerek artan üyelik taleplerine rağmen Ukrayna'ya üyelik konusunda bir davet yapmadı. Aynı zamanda, tüm NATO üyelerinin aynı görüşte olmadığı biliniyor. Bu ülkelerin başında ise Macaristan'ın yer aldığı biliniyor. NATO'nun en güçlü üyesi ve Ukrayna'nın müttefiki ABD ise üyelik daveti için zamanlamanın doğru olmadığını düşünüyor. Aynı zamanda Ukrayna'nın NATO üyeliğinin savaşı tırmandıracağı yönünde de bir görüş bulunuyor. Ukrayna'nın olası bir üyeliğinin, ittifak üyelerini doğrudan savaşın tarafı haline getirmesi durumu da üyeler tarafından göz önünde bulunduruluyor. Çoğu ittifak üyesi, bu yükün altına girmek istemediği için Ukrayna'nın üyeliği konusuna temkinli yaklaşıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ise önceliğin üyelik davetten ziyade, Ukrayna'nın barış görüşmelerine masaya güçlü bir pozisyonda oturmasına yoğunlaşmanın önemli olduğunu belirtiyor. TÜRKİYE UKRAYNA'NIN ÜYELİĞİNE KARŞI DEĞİL  Türkiye, Ukrayna'nın üyeliği hakkında verilecek kararı diğer ülkelerin adımlarını da dikkate alarak atmayı tercih ediyor. Ukrayna konusunda savaşa müdahil olmaksızın elinden gelenin en fazlasını yapma çabasında olan Türkiye, diplomasiye şans verilmesini istiyor.  GÖZLER TRUMP'TA  20 Ocak 2025 tarihinde Donald Trump'ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla, kendisinin Ukrayna konusundaki tavrının NATO’daki dengeleri etkileme potansiyeli taşıdığı düşünülüyor. Bazı ülkeler ise Ukrayna'nın üyeliği konusundaki tavrını belirlemek için ABD tarafından atılacak adımı bekliyor. 

Macaristan Moskova'da barış arıyor Haber

Macaristan Moskova'da barış arıyor

Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto 2 Aralık 2024 tarihinde Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile bir araya geldi. Görüşmede Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik topyekûn işgal girişimi ve saldırıları ile enerji kaynakları gündemdeydi. "ÇÖZÜM ANCAK MÜZAKERE MASASINDA BULUNABİLİR" Macar Bakan Szijjarto, görüşmede devam eden savaşın Macaristan da dahil olmak üzere komşu ülkeler üzerinde olumsuz bir etki oluşturduğuna ve Budapeşte'nin "barıştan yana" olduğunu dile getirdi. Szijjarto, yaptığı açıklamada “Tam da tırmanma tehdidinin özellikle büyük olduğu bir dönemde, barışı teşvik etmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu çatışmanın savaş alanında bir çözümü yok, çözüm ancak müzakere masasında bulunabilir. Müzakerelerin yapılabilmesi için de diplomatik kanalların açık olması gerekir.” ifadelerini kullanarak barış çağrısında bulundu. Rus Bakan Lavrov da Rusya'nın “barışı savunanların doğru pozisyon aldıklarını” kabul ettiğini fakat Batı'daki ateşkes konuşmalarından da endişe duyduklarını söyledi. YAPTIRIMLAR ELE ALINDI Bakan aynı zamanda ziyareti esnasında Rusya'nın geniş enerji sektöründen sorumlu danışmanı Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak ve büyük Rus enerji şirketleriyle petrol ve gaz ithalatını görüştü. Bakan, Batı ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından Gazprombank şirketine uygulanan yaptırımların, Rus enerji kaynaklarını kullanan ülkeleri zor durumda bıraktığını öne sürdü. Macaristan, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı topyekûn işgal girişimi boyunca Kremlin yönetimi ile bağlarını koruyan tek NATO ve AB ülkelerinden biri olma özelliği taşıyor. Aynı zamanda Macaristan, Ukrayna'ya silah gönderme konusunda diğer Batılı ülkelere katılmayı da reddediyor.

Çin-Rus ilişkileri: Küresel barış için tehdit mi? Haber

Çin-Rus ilişkileri: Küresel barış için tehdit mi?

Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Wang Yi, Rusya ve Çin arasındaki diplomatik ilişkilerin 75. yıl dönümüne ilişkin bir makele yayımladı. İki ülkenin ilişkilerinin canlılığını vurgulayan Wang Yi, bu iş birliğinin küresel güvenlik için potansiyel bir tehdit oluşturduğunu saklayamadı. Wang'ın hükûmet kontrolündeki Ribao gazetesi için kaleme aldığı makalede, Çin-Rus ilişkilerinin stratejik içeriği ve geçmişi üzerinde durulması, dünya barışı açısından ciddi kaygıları da beraberinde getiriyor. Wang, “75 yıl çok hızlı geçti. Çin-Rusya ilişkileri, stratejik içeriği ve geçmişiyle yeni dönemde de canlılığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı. Bununla birlikte söz konusu bu canlılığın, uluslararası istikrar açısından kaygı verici bir durum ortaya çıkardığı yönünde değerlendirmeler yapılıyor. STRATEJİK İŞ BİRLİĞİNİN TEHLİKELERİ Wang, iki ülkenin birbirlerine destek vererek “kalkınma ve canlanmalarını ortaklaşa gerçekleştireceklerini” kaydetti ancak bu iş birliği, Batı dünyası ile artan gerginlikler ve hegemonya mücadelesi bağlamında incelendiğinde, uluslararası istikrar için bir tehdit unsuru olarak değerlendiriliyor. Çin ve Rusya'nın, çok kutuplu bir dünyanın inşasını desteklemesi ve “insanoğlunun kaderini belirleyici topluluk” kavramını benimsemesi, küresel hegemonya karşısında birleşik bir güç oluşturma amacını taşıyor. KÜRESEL GÜVENLİK ENDİŞELERİ Wang, “Çin ve Rusya, bağımsızlık ve karşılıklı yarar sağlayan iş birliğini aktif şekilde yönlendirecek” diyerek, iki ülkenin iş birliğinin kendi çıkarları doğrultusunda devam edeceğini belirtiyor. Ancak bu durum, ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ve uluslararası normları ihlal etme potansiyeli taşıması nedeniyle dikkatle izlenmesi gereken bir süreç olarak dikkat çekiyor. Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi platformlar aracılığıyla artan etkileşimleri, dünya düzeninde güç dengelerini sarsma riski taşıyor. Ayrıca Wang'ın “Çin-Rus ilişkilerinin özel değeri ortaya çıkarılacak” ifadelerini kullanması, bu ilişkilerin güçlenmesinin sadece ekonomik faydalar değil, aynı zamanda askerî ve stratejik tehditler doğurabileceğıni gözler önüne seriyor. GELECEK İÇİN RİSKLER Çin ve Rusya’nın artan iş birliği, hem bölgesel hem de küresel güvenlik için büyük bir tehdit oluşturuyor. Öte yandan Wang Yi’nin ifadeleri, iki ülke arasındaki iş birliğinin, yalnızca ekonomik ve siyasi açıdan değil, aynı zamanda küresel güvenlik bağlamında da ciddiyetle değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgali, bu iş birliğinin tehlikeli boyutlarını gözler önüne seriyor. Çin-Rus ilişkilerinin geliştirilmesi, uluslararası istikrar ve barış için ciddi tehditler barındırıyor. Bu bağlamda, dünya kamuoyunun, Moskova ve Pekin arasındaki bu derinleşen iş birliğini dikkatle takip etmesi hayati önem taşıyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.