SON DAKİKA
Hava Durumu

#Balkanlar

QHA - Kırım Haber Ajansı - Balkanlar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Balkanlar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

"Evliya Çelebi'nin İzinde: Bosna Hersek'te Osmanlı Eserleri Projesi" Saraybosna'da tanıtıldı Haber

"Evliya Çelebi'nin İzinde: Bosna Hersek'te Osmanlı Eserleri Projesi" Saraybosna'da tanıtıldı

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Balkan Araştırmaları Merkezi ile Konaklama ve Turizm İşletmeciliği Bölümü ortaklığında yürütülen “Evliya Çelebi'nin İzinde: Bosna Hersek'te Osmanlı Eserleri Projesi” tanıtıldı. Programa, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran ve Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi Sadık Babür Girgin katıldı. Ayrıca İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Prof. Mahmud Erol Kılıç ve IUS Rektörü Prof. Dr. Ahmet Yıldırım da tanıtım etkinliğinde yer aldı. Projeyle birlikte Bosna Hersek’teki Osmanlı dönemi yapılarının turizme kazandırılması, Bosna Hersek’in Türk turistler için bir güzergâh haline gelerek turizm sektörüne ve ekonomiye katkı sağlaması hedefleniyor. Projeyle ilgili detayların bulunduğu www.evliyaninizindebosna.com sitesinde ayrıca Osmanlı dönemi ve sonrasına dair eserler ve Bosna Hersek'in doğal güzelliklerine dair bilgilere de ulaşılabiliyor. Projenin diğer destekçileri arasında Bosna Hersek İslam Birliği, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Bosna Hersek ile İlişkileri Geliştirme Merkezi Vakfı (BİGMEV) bulunuyor. EVLİYA ÇELEBİ Evliya Çelebi, 17. yüzyılın önde gelen yazarlarından ve en büyük gezginlerindendir. Neredeyse ömrünün yarısını dünyayı gezerek geçiren Çelebi, gördüklerini ve şahit olduklarını “Seyahatname” adlı on ciltlik eserinde toplamıştır.

Balkanlar'daki elektrik kesintilerinin sebebi "uluslararası karışıklık" mı? Haber

Balkanlar'daki elektrik kesintilerinin sebebi "uluslararası karışıklık" mı?

Balkanlar bölgesindeki birçok ülkede 21 Haziran 2024 tarihinde sabahın erken saatlerinden bu yana elektrik kesintisi yaşandığı bildirildi. ELEKTRİKLER NEDEN KESİLDİ? Karadağ elektrik dağıtıcısı CEDIS, ülke genelinde büyük bir elektrik kesintisi yaşandığını duyurdu. Açıklamada, "Karadağ'ın neredeyse tüm bölgeleri, şebeke kesintileri nedeniyle elektriksiz kaldı." ifadesine yer verildi. Öte yandan, Karadağ Enerji ve Madencilik Bakanı Sasa Mujovic, basına yaptığı açıklamada elektrik sistemindeki arızanın sebebinin yüksek hava sıcaklığı nedeniyle artan elektrik kullanımından kaynaklı aşırı yüklenme olduğunu söyledi. Öte yandan Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna dahil olmak üzere Mostar ve Banja Luka kentlerinde de elektrik kesintilerinin yaşandığı kaydediliyor. Henüz elektrik kesintilerinin nedeni bilinmezken Hırvatistan'dan da eş zamanlı olarak aynı problemin yaşandığı bilgisi geldi. Vatandaşlar elektrik sorunun sebebine şüpheli yaklaşıyor.  Hırvatistan'ın enerji şirketi HEP, yaşanan elektrik kesintisinin "birkaç ülkeyi etkileyen uluslararası bir karışıklıktan" kaynaklandığı belirtti. HEP tarafından yapılan açıklamada kesintinin sebebini tespit etmek için komşu ülkelerle birlikte çalışma yaptıkları bildirdi. Hırvatistan devlet televizyonu HRT ise ülkenin birçok yerinde yoğun bir trafik oluştuğunu ve birçok yerden ambulans sesi duyulduğunu paylaştı.  Ayrıca Arnavutluk televizyonu Top Chanel, elektrik kesintisinin sebebinin ülkedeki bir enterkonnektörün arızalanması nedeniyle oluştuğunu belirtti. Henüz elektrik kesintilerinin sebebi tam olarak bilinmezken birçok medya kuruluşu sorunu yüksek sıcaklıklara dayandırdı.

Dr. Galip Çağ: Rusya, bu savaşı Balkanlara taşırsa bir anda herkese yakın bir savaş haline gelebilir Haber

Dr. Galip Çağ: Rusya, bu savaşı Balkanlara taşırsa bir anda herkese yakın bir savaş haline gelebilir

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Galip Çağ, Balkanların Türkiye için stratejik önemini, Balkan ülkelerinin Avrupa Birliği (AB) üyeliğini ve Rusya’nın 24 Şubat 2022 yılından itibaren başlattığı Ukrayna işgalinin Balkanlara yansımasına ilişkin Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirmelerde bulundu. Çağ, QHA'ya yaptığı açıklamada "Rusya bu savaşı bugünkü Balkanlara taşımaya kalkarsa savaş bir anda herkese yakın bir savaş haline gelebilir. Bu durumda bugün Ukrayna savaşına gayri insani manada gösterilen temkin Avrupa'nın başına büyük belalar açabilir" dedi.  “BALKAN BÖLGESİNDE TÜM SİYASİ, İKTİSADİ VE SOSYAL HADİSELERDE TÜRKİYE'NİN SÖZ SAHİBİ OLMASI KAÇINILMAZ” Balkanların Türkiye açısından stratejik önemi nedir? Dr. Galip Çağ: 20. yüzyılın başında Balkanlar dediğimiz Rumeli bölgesinde, Osmanlı Devleti’nin yavaş yavaş fiilen ortadan kalkmasıyla bağımsızlıkların ilan ettikten sonra asıl büyük sorunumuz buradaki Türk varlığı olmuştu. Dolayısıyla Rumeli bölgesini bir Avrupa bölgesi ve Avrupa ülkesi gibi görmek yerine buradaki Türk varlığı, sosyal, ekonomik, iktisadi ve tarihi köken üzerinden de stratejik açıdan değerlendirmeliyiz. Çünkü artık stratejik kavramı eskiye göre askeri ya da siyasi olmanın ötesinde birçok farklı yeni sosyal kavramla da eşleşik hale geldi. Kültür diplomasinden etnik diplomasiye kadar birçok meselemiz var. Buradaki en temel noktalardan birisi bugünkü Balkanlar dediğimiz bölge evvela Türkiye ile Avrupa arasındaki en önemli geçiş bölgesi ve bu bağlamda Balkan coğrafyası Avrupa'ya göre Doğulu bize göre de Batılı bir coğrafya. Türkiye için de bu çok söylenir. Dünyanın bilinen en Doğulu Batı ülkesiyiz. 20. Yüzyılın başından itibaren de bu tartışmalar hep sürdü. Çünkü Türkiye Balkanlara dair birliklerde yer aldı. Balkan Antantı, Avrupa Birliği süreci, Avrupa Ekonomi Topluluğu gibi topluluklar içerisinde de yer almışız. Diğer taraftan örneğin Sadabat Paktı ile Orta Doğu üzerine de ciddi söz sahibi olmuşuz. Ama Rumeli'nin, Balkanların en temel stratejik önemi Avrupa'ya geçiş noktasında hem buradaki Türk ve İslam varlığına olan ilgimiz, iktisadi açıdan bakıldığı zaman en önemli ilişki kurduğumuz bölgelerden bir tanesi olması, bir de tarihi bağlar üzerinden çok fazla söz hakkına sahip olduğumuz bir coğrafya olması. Bunları bir araya getirdiğimiz zaman Türkiye 20. yüzyıldan itibaren aslında Avrupa tarafından da bu coğrafyanın bir parçası kabul edildi. Yani biz bir Balkan ülkesi olarak da kabul ediliyoruz. Balkanlardaki tüm siyasi, iktisadi ve sosyal hadiselerde Türkiye'nin söz sahibi olması kaçınılmaz. Balkanlarda bir Türk’ün, Müslümanın ayağına diken battığı zaman bizim böğrümüze hançer giriyor. Öyle olduğu zaman batıda genelde siyasi konjonktür, bizim neden bu kadar bu konulara reflektif ya da bilinçli tepkiler verdiğimiz konusunda anlamlandırma sorunu da yaşıyorlar. Ancak siyasi tarih bilgisi ve o sürecin sonuçlarını biraz vakıf olan birisi aslında stratejik önemden öte bu coğrafyanın Anadolu’nun bir devamı olarak bizim bir parçamız olduğunu bilirse herhalde bu önemi anlamak nispeten daha kolay olur diye düşünüyorum. “AVRUPALI OLMAMAKLA İTHAM EDİLEN COĞRAFYA, YENİDEN AVRUPA'NIN BİR PARÇASI SAYILMASI GİBİ BİR NOKTAYA TAŞINIYOR” Balkan ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra AB’ye üye olma çalışmalarını görüyoruz. Bosna Hersek, Sırbistan, Kuzey Makedonya ve Arnavutluk aday ülke arasındalar. Balkan ülkeleri için Avrupa Birliği üyeliği nasıl bir önem arz etmektedir? Dr. Galip Çağ:  Kültürel, politik ve siyasi açıdan Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu gibi bölgeler  genel itibarıyla eskiden oryantalizm deniyordu ama şimdi yeni kavramlar Balkanizasyon, Balkanizm gibi yani Batı tarafından kurgulanmış, isimlendirilmiş, yeni ayrıntılar belirlenmiş bir coğrafya. Hâl böyle olunca bu tip bölgeler, yani Kafkaslar, Orta Doğu ve Balkan coğrafyası genelde Batılı olmak ya da olmamak arasında bir tercihle karşı karşıya bırakılırlar. Avrupa Birliği'nin (AB) temel sahiplerinin kendi gibileşebilmiş halkları, toplulukları ve devletleri bünyesine aldığını varsayarsak, bugün AB, özellikle ekonomik ve sosyal açıdan bir çok sıkıntıyla karşı karşıya kalmış Balkan ülkeleri için çok önemli bir kurtuluş noktası olarak duruyor. Bu bir anlamda yaklaşık 200 yıllık bir dönemde Avrupalı olmamakla itham edilen coğrafya, yeniden Avrupa'nın bir parçası sayılması gibi bir noktaya taşınıyor. Hırvatistan, Slovenya, Slovakya gibi üye ülkelerin temelde bu hakkı elde edebilmelerinde bilhassa kuzey bölgesinden Katolik Avrupa dünyasına daha yakın olmaları ve nüfusunun dini açıdan bakıldığında Avrupa'nın o kor kültürüne yakın bir hal taşıması, onları AB’ye üye hale getirdi ve bu durumun avantajlarını kullanır hale geldiler. Yunanistan zaten Avrupa Birliği'nin kurucu devletlerinden kor bir  kültür yani antikite AB’nin temel herkesi memnun eden kökü. Çünkü üye ülkelerinin tamamını böyle kapsayacak olan bir kültürel kök bulmak çok zor. “AB ÜYELİĞİ ÇOK UZUN VE ÇOK FAZLA ÇEKİŞMEYE DE GEBE BİR SÜREÇ” Böyle olunca bir Balkan ülkesinin örneğin Makedonya üzerinden gidersek yaşadığı ekonomik sıkıntılar sonunda AB üyesi bir ülke haline gelmesi, Yunanistan’ın geçmişte yaşayıp hala devam eden ekonomik sorunlarını özellikle Almanya üzerinden çözmesi nasıl gözüküyorsa bu ülkeler içerisinde dünyaya açılma ve 200 yıllık bir itham olarak Avrupalı olmama durumunun kurtulma bağlamında Avrupa Birliği'ne üye olmak her şeyden önce çok ciddi bir psikolojik üstünlük sağlayacak durumda. Ancak Bosna, Kosova ve Makedonya gibi çoğunluğu  Müslüman  olan bir ülke için bu geçişler başka türlü zorluklar da taşıyor, çaba sürüyor, tavizler geliyor. Malumunuz en son Makedonya'nın Yunanistan'la isim krizinin çözdürülmesi buna bağlıydı. Yani Yunanistan’ın ön şartlarından biri bu ismi kullanmamasıydı ve enteresan bir şekilde 21. yüzyılda bir devletin adı değişti. Yani yıllarca Makedonya diye bildiğimiz yer Kuzey Makedonya oldu ve bunun sebebi bu pazarlıktı. Dolayısıyla bu çok uzun ve çok fazla çekişmeyi de gebe bir süreç ama Balkanlı olma durumundan ve her şeyden önce psikolojik bağlarda o öteki olgusundan kurtulmak için Avrupa Birliği'ne girmek Balkan ülkeleri açısından çok önem arz ediyor şu an. “RUSYA BU SAVAŞI, BALKANLARA TAŞIRSA BİR ANDA HERKESE YAKIN BİR SAVAŞ HALİNE GELEBİLİR” 24 Şubat 2022 tarihi itibariyle de Rusya'nın Ukrayna'yı topyekun bir işgal girişimi var. Bu noktada bu durumun Balkan ülkeleri üzerinde doğurduğu siyasi ve ekonomik sonuçlar nelerdir? Siz farklı sonuçlar da öngörüyor musunuz? Dr. Galip Çağ: Bildiğiniz üzere yani bu işgal daha sosyokültürel boyutta yıllardır sürüyordu. Hatta biz sadece Kırım üzerinden bile bunu oturup uzun uzun konuşabilirdik. 2018 yılında Bosna seçimleri yapıldığında Dodik seçimi kazandığı zaman bir açıklama yapmıştı. Bosna olarak Kırım’ın Rusya'nın bir parçası olduğunu kabul ettireceğiz şeklinde bir açıklama yapmıştı. Bu açıklama benim gibi bu bölge üzerine çalışan insanları şaşırtmıştı. Ukrayna'nın bir parçası olan bir bölge neden Rusya'nın bir parçası olsun? Aslında bu açıklama bir işaret vermiş, tam o dönemlerde Lavrov enteresan bir Balkan gezisine çıkmış, tabiri caizse gezi sırasında dokunduğu yeri yakıp geçmişti. Lavrov bölgeye ilişkin çok kapsayıcı söylemlerde bulunmuştu. Ukrayna- Rusya Savaşını Batı ve Doğu arasında yeni bir vesayet savaşı olarak değerlendiren çok kişi var. Aynı şey bu kez Balkanlara da yansıdı. Rusya'nın artık inkar edilemeyecek manada tesir ettiği Sırbistan’ın söylemlerinde Rusya yanlısı bakış, öte yandan Kırım ile ilgili diğer Balkan ülkelerinin kendilerini bir taraf belirleme zorunlulukları aslında NATO ve Rusya arasına sıkışmış yeni bir Balkan coğrafyası doğurdu. Bu bölge buna çok alışık. Yani soğuk savaş döneminde de böyleydi, şimdi de böyle. “RUSYA'NIN SIRBİSTAN ÜZERİNDE BÖLGEDE YARATTIĞI ETKİ ÇOK YIKICI” Rusya'nın Sırbistan üzerinde bölgede yarattığı etki çok yıkıcı. Yani bunu bir kere çok iyi görmek lazım. Bu belli ki Balkan ülkeleri bu savaş devam ettiği müddetçe Sırbistan üzerinden doğuda Rusya'ya,  aşağıda Kosova'nın da Almanya ve Amerika üzerinden batı bloğuna yakın olması bu çekişme de çok ciddi manada etkileyecek gibi duruyor. Ukrayna'da yaşanan işgal herkese uzak bir savaş olduğu için Batı dünyası bu savaşa böyle temkin uzak bakabilir ama Rusya bu savaşı bugünkü Balkanlara (Avrupa'nın güney doğusuna) taşımaya kalkarsa savaş bir anda herkese yakın bir savaş haline gelebilir. Bu durumda bugün Ukrayna savaşına bence gayri insani manada gösterilen temkin Avrupa'nın başına büyük belalar açabilir. Çünkü Balkanlarda yeni bir savaşın çıktığı zaman kimse buna şaşırmayacak. Defakto durumunda genelde devletler arasında belirli bir düzen var gibi dursada en yakın Kosova'nın kuzeyiyle Sırbistan arasında ciddi manada sıcak temas, NATO askerliğini yaralanmasına giden süreç şüphesiz ki Ukrayna'da yaşanan “Doğu-Batı çekişmesinin” biraz daha aşağıdaki karşılığı. Balkanlar bugün Doğu ve Batı arasında bir sınır hattıysa, Ukrayna'da kuzeyde aslında bu sınır hattın oluşturur hale geldi. Hatta balkanları bir belirli fiziki sınır değil de bir zihinsel politik sınır kabul ederseniz Balkanların kuzey sınırı yavaş yavaş Ukrayna'yla da birleşir hale geldi. “BİTMEYECEK BİR SAVAŞIN COĞRAFYASI” Biz evvela burda Kırım üzerinden bakıyoruz hadiseye ve tekrar söylüyorum, daha 2018 yılında, yani bundan 5-6 sene evvel Sırp tarafının meseleyi Kırım üzerine indirgemesi bile aslında bize gelecekte ne gibi bir sonuç doğuracağına dair fikir veriyor. Özellikle şunu söylemek lazım, başta Sırbistan olmak üzere bu bölgeler Rusya'nın Balkanlardaki vesayet unsuruysa aşağıda Kosova ve diğer ülkeler de Batı dünyasının buna karşı oluşturduğu bir denge unsuru haline gelecek. Yani bu bitmeyecek bir savaşın aslında coğrafyası, böyle bakmak lazım. Ama Ukrayna'nın buraya tesiri var mı? Yüzde 100 var yani Rusya buradaki baskıyı arttırabilmek için bu çekişmeyi muhakkak ki aşağıya indirmeye çalışacak. Ancak işte o herkese uzak olan savaş, bir anda herkese yakın bir savaş haline geldiği zaman yine bundan zarar görecek olanlar bu coğrafya olacak. Mesela mülteci meselesi de biraz böyle oldu. AB, mülteciler Türkiye'yi aşıp Avrupa'ya hareketlendiğinde hemen Balkanlarda bir mülteci koridoru oluşturdu. Aynı şekilde olası bir savaşı da Balkanlar'a hapsetmek isteyecekler ve bu da tabi bu bölgedeki zaten yüzyıllardır süren kaotik ortamı daha da koyu ve karanlık bir hale getirecek gibi duruyor.

İzmir'de "Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye ve Balkanlar Sempozyumu" yapıldı Haber

İzmir'de "Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye ve Balkanlar Sempozyumu" yapıldı

İzmir'de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı çerçevesinde kamu ve özel kurumlar ile sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Türkiye ve Balkanlar konuşuldu. TİKA Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, TİKA’nın Balkanlarda 11 ofis ile çalıştığını ve son 20 yılda 7 bine yakın projeyi hayata geçirdiklerini vurguladı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilciliği işbirliğiyle iki günlük bir bilimsel etkinlik hayata geçirildi. “Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye ve Balkanlar” başlıklı sempozyum, 14-15 Aralık 2023 tarihlerinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi kampüsünde gerçekleştirildi. 14 Aralık 2023 tarihi saat 10:30’da yapılan açılış konuşmalarının ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi İlhan Saygılı, “Türk Dış Politikası ve Balkanlar” başlıklı açılış konferansını verdi. Sempozyum, Dışişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcileri ile Türkiye’nin farklı üniversitelerinden davetli bilim insanlarından oluşan 25 katılımcı ile gerçekleştirildi. TİKA Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, YTB Başkan Yardımcısı Abdulhadi Turus ve Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Doç.Dr. Kutalmış Yalçın kurumlarının faaliyetlerinden bahsetti. YTB Başkan Yardımcısı Abdulhadi Turus, TİKA’nın gerçekleştirdiği kalkınma yardımları sayesinde beşeri sermayenin artırılması ve eğitilmesine katkı sağladıklarını ifade etti. Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Doç.Dr.Kutalmış Yalçın ise Türk kültürü ve dilinin daha geniş coğrafyaya yayılması için gayret ettiklerini ve ülke temsilciliklerinin artarak devam ettiğini vurguladı. TİKA BAŞKAN YARDIMCISI ÇEVİK: TİKA 11 OFİSİ İLE BALKANLARDA ÇALIŞIYOR TİKA Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik; dilde, edebiyatta, musikide, mimaride, el sanatlarında, eğlence anlayışında ve daha birçok alanda etkileşimle şekillenmiş bir yaşam biçiminin Balkanlarda hâlâ kendini gösterdiğini, TİKA nın Balkanlarda 11 koordinayon ofisi ile Balkanların kalkınmasına destek olduğunu ifade etti. Dr. Mahmut Çevik; uluslararası işbirliği ve kalkınma yardımları çerçevesinde TİKA’nın sosyal, ekonomik, kültürel, sağlık ve diğer birçok sektörde proje ve program uygularken; tarihi ve kültürel mirasın korunması için de azami gayret sarf ettiklerini belirtti. Çevik, Balkanlar ve Doğu Avrupa ülkelerine son 20 yılda yaklaşık 7 binden fazla projeyi hayata geçirdiklerini anlattı.

RUBASAM Başkanı Çobanoğlu, Balkanlardaki Rus tehdidini değerlendirdi Haber

RUBASAM Başkanı Çobanoğlu, Balkanlardaki Rus tehdidini değerlendirdi

Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yönelik topyekun saldırı ve işgal girişimi başlatan Rusya, yayılmacı emellerine devam ediyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy, 15 Kasım 2023 tarihli açıklamasında, Rusya'nın yeni hedefinin Balkanlar olduğunu söyleyerek; dikkatleri Balkan ülkelerine çekti. Bunun üzerine Kırım Haber Ajansı (QHA) merak edilenleri, Rumeli Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM) Başkanı, Emekli Albay Süheyl Çobanoğlu'na sordu.  Rusya Balkanlarda yeni bir tehdit mi? Emekli Albay, RUBASAM Başkanı Süheyl Çobanoğlu QHA’ya anlattı ???? https://t.co/MVB3No5FF0 ???? https://t.co/0y6xU3eUJy pic.twitter.com/7sucIZlc5G — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 24, 2023 RUSYA, BALKANLARDA BİR TEHDİT UNSURU MU? Çobanoğlu, Rusya'nın bir müddet Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliği hayalini yeniden canlandırmak için askerî ve siyasî anlamda güçlenmeyi beklediğini bu nedenle Batı ile ılımlı bir ilişki içinde olduğunu belirtti. Ancak tek kutuplu dünya eğiliminin artmasıyla Rusya ve Batı dünyası arasında yeni gerilimler meydana geldiğini kaydetti. Çobanoğlu, "Eski Sovyet devletlerinin AB ve NATO üyesi olma girişimleri Rusya'yı rahatsız etmeye başladı. Dolayısıyla Rusya, bunu bir tehdit olarak algıladı. Güya Rus kökenli azınlığı bahane ederek 2014 yılında Ukrayna'nın Kırım bölgesini işgal etti ve geçen sene de Ukrayna'ya karşı topyekun bir savaş başlattı" dedi. "RUSYA, YENİ CEPHELER OLUŞTURMAK ARZUSUNDA" Rusya'nın savaşta başarısız olduğunu ifade eden Çobanoğlu, ülkenin yeni arayışlar içerisinde olduğunu vurguladı. "Rusya, Ukrayna'nın Batı dünyasında desteklenmesini engelleyemese bile kısıtlamak için farklı cepheler oluşturmak arzusunda" diyen Çobanoğlu, Balkan ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklara değindi. Çobanoğlu, buna bağlı olarak Sırbistan'ın Kosova ve Bosna Hersek'teki hedeflerini destekleyecek tek ülkenin Rusya olduğunu dile getirdi. 1992-1995 yılları arasında Bosna Hersek'te Sırpların katliamını durduran şeyin NATO olduğunu belirten Çobanoğlu, bugün de Ukrayna cephesinde benzer bir durum olduğunu belirtti. Çobanoğlu, "Rusya kendi ordusu içinde sıkıntı yaşarken, Balkanlarda bir çatışma başlatması kısa vadede zor görünüyor. Batı dünyası Ukrayna'nın yanındayken Rusya'nın o bölgede yeni bir çatışmaya yol açması için arkasına alacağı bir güç yok" değerlendirmesini yaptı.  Sırbistan'ın Rusya'ya askeri güç veremeyeceğini vurgulayan Çobanoğlu, Belgrad hükûmetinin AB'ye girme yolunda olduğunu bu yüzden sıcak çatışmaya giremeyeceğini söyledi. Çobanoğlu, "Dodik (Milorad, Bosna Hersek'e bağlı Sırp Cumhurbaşkanı) hırslarını ve amaçlarını ifade edebilir ancak hem uluslararası konjektür hem de ülke içindeki yapı onun amacını karşılamayabilir" ifadesini kullandı.  SIRBİSTAN VE KOSOVA ARASINDA YAKIN ZAMANDA BİR ÇATIŞMA MÜMKÜN MÜ? Öte yandan Balkan ülkeleri arasındaki mevcut durumu değerlendiren Çobanoğlu, QHA'nın "Yakında Sırbistan ve Kosova arasında bir savaş görecek miyiz?" sorusuna kapsamlı bir yanıt verdi. Çobanoğlu, Sırbistan'ın Kosova'nın kuzeyindeki bölgelere hakim olmak isteme amacıyla hareket ettiğini ifade etti. Çobanoğlu, Balkan ülkelerinin kendi aralarındaki gerginlikleri nedeniyle henüz AB'ye üye olamadıklarını ve NATO'ya girmek için çaba sarf ettiğini bildirdi. Çobanoğlu değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Sırbistan, ekonomik kalkınmasını da Batı dünyasına entegre ederek sağlamak arzusunda. Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic de bunu böyle düşünüyor. Ancak kaba güçle, silah unsurlarıyla değil de yumuşak güç unsurlarıyla yavaş yavaş entegrasyon sağlayarak, belki de ileride referandum ile Kosova'nın kuzeyini almayı tercih edebilir. Ya da paramiliter unsurlarla o bölgeyi çözümsüzleştirmek isteyebilir. Fakat Kosova da bu konuda dirençli, mukavim, hazırlıklı ve bilinçli."

Sırbistan-Kosova geriliminde Çin etkisi mi var? Haber

Sırbistan-Kosova geriliminde Çin etkisi mi var?

Sırbistan ile Kosova arasındaki tansiyon yükselmeye devam ediyor. Sırbistan'ın Raska kentindeki terör yapılanması "Sırbistan'ın Kosova'nın kuzeyine yönelik tehditleri Kosova'yı harekete geçirecek mi?" sorusunu akıllara getiriyor.  SIRP ORDUSUNUN TERÖR YAPILANMASI ÇİN SİLAHI KULLANIYOR! Kosova Başbakanı Albin Kurti, Sırbistan'ın Raska kentinde Milan Radoicic ve grubunun paramiliter terör yapılanması olduğunu duyurdu. Başbakan Kurti, Sırp ordusunun Çin üretimi silahlar kullandığına dikkat çektiği sosyal medya paylaşımında şunları dile getirdi: "FK-3 füze sistemi (HQ-22'nin ihraç versiyonu), CH-92 dronları da dahil olmak üzere Sırp Ordusu tarafından kullanılan Çin silahlarından biridir. Bu, Sırbistan'ı Avrupa'da Çin silahlarının ilk ve tek operatörü yapıyor ve Kosova'ya karşı açıkça şiddet içeren saldırganlık sergiliyor" The missile system FK-3 (export version of HQ-22) is one of the Chinese weapons used by the Serbian Army, including CH-92 drones. This makes Serbia the first and only operator of Chinese weapons in Europe while openly showing violent aggression towards Kosova. — Albin Kurti (@albinkurti) November 21, 2023 RUSYA BALKANLARDA YENİ BİR TEHDİT Mİ? Ayrıca Kurti, Rusya'nın Balkanlarda yeni bir savaşa hazırlıkta olduğuna dikkat çekti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy 15 Kasım 2023 tarihinde, işgalci Rusya'nın Ukrayna'dan sonraki hedefinin Balkanlar olduğunu ve orada yeni bir savaş açacağını söyledi. Zelenskıy, "Balkanlara dikkat edin. İnan bana, bilgi alıyoruz. Rusya'nın uzun bir planı var" dedi.

"Pelijesac Köprüsü, Bosna Hersek'in tüm egemenlik haklarını yok sayıyor" Haber

"Pelijesac Köprüsü, Bosna Hersek'in tüm egemenlik haklarını yok sayıyor"

Ömer Cihad KAYA Denizlerdeki uluslararası hukuk ihlalleri, ülkeleri önemli güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya bırakıyor. Türkiye'nin çevresindeki güvenlik sorunlarından birisi olarak Doğu Akdeniz'deki üzere gelişen olaylar, bu durumun en bariz örneğiydi ve denizlerdeki hakimiyetin önemini gün yüzüne çıkardı. Adriyatik'te ise Bosna Hersek, benzer bir meydan okumayla karşı karşıya. Hırvatistan'ın yapımına Nisan 2018'de başladığı 300 milyon avroluk köprü projesi, Bosna Hersek'in açık denize tek çıkış kapısını kapatıyor ve açık bir uluslararası hukuk ihlali içeriyor. Köprünün, 2022'de inşasının tamamlanacağı düşünüldüğünde, durumun bölge ülkelerini de ilgilendirecek bir krize yol açması an meselesi. Konunun önemine dikkat çekmek ve Türkiye kamuoyunun gündemine getirmek adına Bosna Hersek'in bağımsızlığından bu yana bölgeyi takip eden akademisyenlerden Doktor Öğretim Üyesi Galip Çağ ile yaşanan son süreci konuştuk. Çağ, "Pelijesac Köprüsü'nün Bosna Hersek'in tüm egemenlik haklarını yok sayıyor" değerlendirmesinde bulundu. Hırvatistan'ın, güneydeki ve kuzeydeki topraklarını birbirine bağlamak amacıyla yapılan Pelijesac Köprüsü, bir uluslararası hukuk ihlali ve Bosna Hersek'in açık denize çıkışını kapatıyor. Hırvatistan'ın 2018'de Çinli bir şirkete yaptırdığı köprünün 2022'de bitmesi bekleniyor. Köprü tamamlandığında, Bosna Hersek'e Dayton Anlaşmasıyla bırakılan tek deniz çıkışı olan Neum'un da etkisinin ortadan kalkması, Bosna Hersek'te endişeyle karşılanıyor. Türkiye'de müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, Türkiye'nin bu konuda acilen bir adım atması gerektiğini ifade etti ve Hırvatistan'ın yaptığının açık bir uluslararası hukuk ihlali olduğunu dile getirdi. (14 Aralık 1995: Bosna Savaşı'nı bitiren Dayton Anlaşması imzalanıyor) Bosna Hersek'in Adriyatik Denizi'ne tek çıkışı olan Neum kasabası, stratejik bir öneme sahip. Hırvatistan, Dayton Anlaşması sırasında bu bölgeyi Bosna Hersek'e bırakmamak için yoğun çaba sarf etmişti. Ancak, Bosna Hersek'in merhum lideri Aliya İzetbegoviç'in ısrarlı direnişleri sonrasında bölge, Bosna-Hersek sınırlarında kalmıştı. Hırvatistan, o gün yapamadığını bugün Pelijesac Köprüsü sayesinde yapmaya çalışıyor. Deniz yetki alanları bakımından Bosna'nın egemenliğini ihlal eden Hırvatistan'a karşı bir yaptırımın gelip gelmeyeceği ise merak konusu. Bosna Hersek'teki kritik süreci, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi, Balkan Uzmanı Galip Çağ, Kırım Haber Ajansına değerlendirdi. Çağ'ın açıklamaları şöyle: "KÖPRÜ, BOSNA HERSEK'İN TÜM EGEMENLİK HAKLARINI YOK SAYIYOR" Pelijesac Köprüsü sorunu aslında Dayton Anlaşması sonrası sözde barışı kurgulayan egemen güçlerin bölgede yeni bir çatışma ve kaos için oluşturdukları ve bugün halen çözülemeyen Bosna Hersek idari düzeninin başka bir noktası. Dayton sonrasında tüm Adriyatik kıyılarının haksız şekilde Hırvatistan’a bırakıldığını ama ülkeyi kuzey ve güney olarak ikiye ayıran Neum şehrinin (12 kilometrelik kıyı şeridi), Bosna Hersek’e bağlı kaldığını alanın uzmanları muhakkak ki hatırlayacaklardır. Bu adaletsiz paylaşıma rağmen Neum şehrinin Bosna için açık denizlere bir çıkış kapısı olması sebebi ile belirli bir süre bahse konu düzen devam etmiş idi. 2007 yılında Pelijesac Yarımadası üzerinden kuzeyde Komarna, güneyde Brijesta ile bağlanarak Neum’u by-pass eden 2,5 kilometrelik Pelijesac Köprüsü projesi Bosna’nın tüm egemenlik haklarını yok sayarak devreye sokulduğunda konunun artık bir diplomatik krize gebe olacağı aşikar oldu. Ancak neyse ki o vakitler bu çapta büyük bir proje için gerekli maddi imkan bulunamayınca projeye askıya alınmıştı. (Yapımı devam eden Pelijesac Köprüsü'nün konumu) HIRVATLAR, KÖPRÜYÜ ÇİNLİ ŞİRKETE YAPTIRIYOR 2013 yılında Hırvatistan’ın AB’ye dahil edilmesi ile bir anda elde ettiği ayrıcalık, konunun AB’nin dev desteği ile (370 milyon avro) yeniden gündeme gelmesini sağladı. 2017 yılında konuya dair tepkisini açıkça ifade eden Bakir İzzetbegoviç, Bosna’nın açık denizlere inme hakkının iade edilmemesi durumunda projenin gerçekleşemeyeceğini belirtmiş lakin bir yıl sonra bu tepkiyi yok sayan Hırvatlar adına Hırvatistan Karayolları Müdürü Josip Skoric ile China Road and Bridge Corporation (CRBD) firması adına Zhang Xiaoyuan köprünün inşasına ilişkin anlaşmayı 2018 yılında imzalamışlardı. Pelijesac Köprüsü'nün inşaatından görüntüler "KÖPRÜ, BOSNA HERSEK İÇİN BARİYER ETKİSİ YAPACAK" Tüm bunlar olurken konuya dair değerlendirmeler yapan birçok stratejist, olası bir savaş ya da diplomatik kriz durumunda sadece köprünün ayakları vesilesi ile dahi Bosna’nın açık denize çıkışının engellenebileceğinin farkında. Köprü, bir anlamda Bosna için bir bariyer etkisi de yapacak. Bu durumda ya köprünün biçimsel dizaynının, ki yüksekliği 55 metre civarında olacak gibi duruyor, savaş ya da ticaret gemilerinin geçişine uygun hale getirilmesi, belki Bosna’nın kullanımına açılması hatta Bosna için yeni bir sınırın teşkil edilmesi düşünülmeli gibi duruyor. Projenin tahmini tamamlanma sürecinin de 2022 olduğu düşünülürse bu konunun daha uzunca bir süre tartışılacağı da açık. Neum/Bosna Hersek

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.