SON DAKİKA
Hava Durumu

#Balkanlar

QHA - Kırım Haber Ajansı - Balkanlar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Balkanlar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hırvatistan Müslümanlarının lideri Şevko Ömerbasiç son yolculuğuna uğurlandı Haber

Hırvatistan Müslümanlarının lideri Şevko Ömerbasiç son yolculuğuna uğurlandı

Hırvatistan'ın başkenti Zagreb şehrinde bugün ülkedeki Müslümanların kanaat önderi Müftü Şevko Ömerbasiç (Ševko Omerbašić) için cenaze töreni tertip edildi.  Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, Hırvatistan İslam Meşihatı’nın kurucu başkanı ve Hırvatistan Müslüman toplumunun lideri olan Şevko Ömerbasiç’in cenaze törenine katıldı. Dr. Mahmut Çevik, cenaze töreninde Türkiye’nin Hırvatistan İslam toplumuna yönelik taziye dileklerini iletti. TİKA BAŞKAN YARDIMCISI DR. MAHMUT ÇEVİK'TEN TAZİYE MESAJI Balkanlardaki Müslüman toplulukların güçlenmesi yolundaki çalışmaları ile bilinen Müftü Ömerbasiç'i rahmetle yad eden Dr. Çevik, onun Hırvatistan’daki İslam kültür mirasının korunması konusunda gösterdiği özverili çabaların unutulmaz olduğunu vurguladı. Çevik, TİKA’nın Hırvatistan İslam Birliği ile olan iş birliğini sürdüreceğini ve Ömerbasiç'in mirasına sahip çıkmak için çalışacaklarını kaydetti. Kılınan cenaze namazının ardından merhumun naaşı Mirogoj Mezarlığı’na defnedildi. TİKA Başkan Yardımcısı Mahmut Çevik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Bosna Hersek ve Hırvatistan İslam Birliğinin reisul-ulemaları Hüseyin ef Kavazoviç ve Aziz ef Hasanoviç başta olmak üzere Hırvatistan, Karadağ, Slovenya ve diğer Balkan ülkelerinden Müftülerin katılımı ile Ebediyete irtihal eden Hırvatistan Mešihat’ının ilk kurucu başkanı Müftü Ševko ef. Omerbašić’i Zagreb Mirogoj‘da gerçekleşen cenaze töreni ile ebediyete uğurladık.” ŞEVKO ÖMERBASİÇ KİMDİR? 9 Haziran 1945'te Bosna-Hersek'in Ustikolina kentinde doğan Muftü Ömerbasiç, yüksek öğrenimini Libya'nın Bingazi kentinde aldı ve buradan Arap Dili ve İslam Bilimleri alanında lisans derecesi ile mezun oldu. 1975 yılında Zagreb şehrine taşındı ve o tarihten itibaren şehirdeki ve daha sonra Hırvatistan Cumhuriyeti'ndeki İslam cemaatine 2012 yılında emekli olana kadar liderlik etti. 1988'de Hırvatistan ve Slovenya İslam Toplumu Başmüftüsü oldu. 1990'da Hırvatistan ve Slovenya İslam Topluluğu kuruldu ve buraya "Müftü" sıfatıyla başkan oldu. Zagreb Üniversitesi Cizvit Toplum Felsefesi Fakültesinde beş yıl ders verdi. On yıl boyunca Zagreb Dr. Ahmed Smajloviç Medresesi'nde İslam tarihi, Kur'an tefsiri, Arap Dili ve İslam Çalışmaları dersleri verdi. 2017 yılında Zagreb yerel seçimlerinde Milan Bandiç'in parti listesinden aday olarak Zagreb Şehir Meclisi üyeliğine seçildi. Şevko Ömerbasiç, 30 Ekim 2024 tarihinde 79 yaşında yaşamını yitirdi.

Balkanların en büyük camisi olan Namazgah Camisi ibadete açıldı! Haber

Balkanların en büyük camisi olan Namazgah Camisi ibadete açıldı!

Arnavutluk'un başkenti Tiran'da, yapımına 2015 yılında başlanan ve Türkiye'nin de katkılarıyla inşa edilen Balkanların en büyük camisi olan Namazgah Camisi, 10 Ekim 2024 tarihinde ibadete açıldı. Caminin açılışı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş eşliğinde gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfının katkılarıyla inşa edilen Namazgah Camisi'ne sağlanan destek için Arnavutluk Başbakanı Edi Rama başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, cami alanındaki Balkan Kültürleri Birlikte Yaşam Müzesi ile Arnavutluk'un zengin kültür mirasını yansıtmayı hedeflediklerini dile getirdi. Caminin 6 asrı aşan ortak tarih ve kardeşliğin en yeni nişanesi olarak hafızalardaki yerini alacağına işaret eden Erdoğan, konuşmasında "Namazgah Camii'nin aramızdaki dostluğun, kardeşliğin, dayanışmanın sembolü olacağından şüphe duymuyorum." ifadelerini kullanarak ikili ilişkilere de dikkat çekti. Erdoğan şu ifadeleri kullandı: Şunu özellikle vurgulamak isterim, sıkı kardeşlik hukukuyla bağlı olduğumuz Arnavutluk ile kültürel ve sosyal ilişkilerimizin daha da derinleştirilmesi önceliğimizdir. İki millet birbirlerini her vesileyle desteklemiş, derdine ve sevincine ortak olmuştur. Ülkelerimizdeki deprem felaketlerinde Türk ve Arnavut halklarının gösterdiği dayanışma uluslararası camiaya örnek teşkil etmiştir. Fier ilinde inşa ettiğimiz Türkiye Arnavutluk Dostluk Hastanesi ve Laç'ta yaptığımız deprem konutları bu dayanışmamızın en somut eseridir. İnşallah bundan sonra da devletimizle, kurumlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla Arnavutluk'un yanında yer almaya devam edeceğiz. Arnavutluk Başbakanı Edi Rama da Namazgah Camisinin yaptırılmasında desteği olan Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarını sunarak, "Nesiller sizin jestinize şahit olacak ve iki ülke arasındaki bağdan bahsedecek." ifadelerini kullandı.

Balkanlarda kartlar yeniden mi dağıtılıyor? Haber

Balkanlarda kartlar yeniden mi dağıtılıyor?

 Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, New York Times gazetesine verdiği röportajda başkent Tiran'da "Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti" olarak adlandırılacak bir oluşum kuracaklarını duyurdu. Ancak Rama, bu yapının planlarını yakın gelecekte açıklayacağını söyledi. Yeni kurulacak devletin ordusunun, sınır muhafızlarının ve mahkemesinin olmayacağı, pasaport renginin ise yeşil olacağı bildirildi. Rama’nın bu açıklamaları oldukça dikkat çekti ve birçok soruyu da beraberinde getirdi. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tarih Bölümü Doç. Dr. Öğretim Üyesi Galip Çağ, Arnavutluk’ta kurulacak bir “Bektaşi devleti” planını Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. "TİRAN MERKEZLİ VE VATİKAN MODELLİ ALEVİ/BEKTAŞİ MİKRO DEVLET PLANI" Çağ,  Arnavutluk’un Katolik Hıristiyan Başbakanı Edi Rama’nın New York’ta 79. BM Genel Kurulunda açıkladığı Tiran merkezli ve Vatikan modelli Alevi/Bektaşi mikro devlet planının gündemi oldukça meşgul ettiğini söyleyerek “Zira bir süredir İran ve Katolik Kilisesinin Alevilik-Bektaşilik üzerindeki faaliyetleri uzmanlar ve yetkililerce takip edildiğinde bu hamlenin yapılması bazılarınca tedirgin edici bulundu. Ancak bu tedirginliğe rağmen özellikle Türkiye Alevi ve Bektaşi önderlerinin tepkileri oldukça ivedi ve sert bir şekilde ortaya kondu. Bu noktada ilk itiraz kurulması planlanan 27 dönümlük devletin başına geçirileceği ilan edilen Baba Mondi'ye (Edmond Brahimaj) geldi.” dedi. Türkiye’deki Bektaşilerinin konuya tepkisiz kalmadığını ve en üst temsil makamı olan Ali Haydar Ercan Dedebaba’nın talimatıyla bir açıklama yapıldığını dile getiren Çağ, “Bu açıklama ile yüzyıllardır merkezi Anadolu olan Bektaşiliğin Arnavutluk’a taşınma planı reddedildi.” ifadelerini kullandı. Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu’nun kaleme aldığını açıklama ise şöyle: Arnavutluk’ta ikâmet eden Baba Mondi’nin kendisini Dedebaba ilan etmesi, Bektaşilik erkânına göre geçersizdir. Çünkü Enver Hoca döneminden sonra Arnavutluk’tan Reşat Bardi Baba’ya, Bektaşi camiasının lideri rahmetli Doç. Dr. Bedri Noyan Dedebaba tarafından İzmir’de halifebabalık verilmiş ve kendisi halifebaba olarak Arnavutluk’a gönderilmiştir. O zaman derviş olan Mondi, Reşat Bardi Halifebaba’dan babalık almıştır. Reşat Bardi Halifebaba’nın vefatından sonra kimse halifelik erkânı görmediği için Bektaşi erkânına göre Arnavutluk’ta bırakın dedebabayı, halifebaba bile yoktur. Baba Mondi’nin dedebabalığı bir yana; dedebabalığın bir alt mertebesi olan halifebabalık erkânı dahi kendisine uygulanmamıştır.  ARKA PLANDA NE VAR?           Rama’nın bu kadar spekülatif bir kararı açıklamak için Amerika’yı seçmesi ve bunu New York Times gibi bir gazetede konuşmasının ayrıca manidar olduğunu söyleyen Çağ, arka planı şu şekilde değerlendirdi: Öte yandan Rama’nın açıklamalarında sıklıkla dillendirilen İslam hoşgörüsünün yeniden bu devlet sayesinde ortaya konacağı, sınırsız bir özgürlük alanı oluşturulacağı ve Tanrı’nın hiçbir şeyi yasaklamadığı söylemleri projenin önemli ölçüde İslam inancının Katolikleştirilmesi planının bir parçası olduğu düşüncesini güçlendirdi. Ayrıca Balkanlar’da bir süredir kendini hissettiren İran’ın Şiileştirme faaliyetlerine karşı bir hamle olarak da düşünülen bu planın Amerika merkezli bir kurgu olması da ihmal edilmemesi gereken bir realite olarak karşımızda duruyor. Çağ, tüm bu olanlar sonunda devletin ne zaman kurulacağı, tam olarak mevkii ve siyasi, dini, diplomatik sınırlarının muhtevasının belirsiz olduğunu ve Rama’nın bu cüretkar çıkışını, daha bölgesel bir ulusçu kimlik çatışması çabası olarak görmek ve buna göre bir tavır almak gerektiğini vurguladı. “TÜM BALKANLARIN TÜRK İSLAM KALMASINDA EN ÖNEMLİ ROLÜ OYNAYAN ALEVİ-BEKTAŞİ KİMLİK BU ÖLÜ DOĞMUŞ MENFİ PLAN İLE BİR KEZ DAHA HIRPALANMASIN” Çağ, Tiran merkezli bir devlet kurma planının Balkanlar’daki Türk İslam nüfusu üzerine etkisine ilişkin ise “Balkanlar’daki Türk İslam nüfusunun bu vesile ile zerre miskal bir yeni tartışmaya çekilmesi, zaten yeteri kadar kaotikleşen mikro kimliklere bir yenisinin eklenmesi en başta Arnavutluk’taki Bektaşi nüfusu etkileyecek gibi duruyor. Durumun salt bir diplomatik hamle olarak değil dini ve sosyal bir gelişme olarak da değerlendirilmesi dış işleri bazında atılacak adımlar için çok değerli. Umulur ki, sadece tüm Balkanların İslamlaşmasında değil, devamında Türk İslam kalmasında da en önemli rolü oynayan Alevi-Bektaşi kimlik bu ölü doğmuş menfi plan ile bir kez daha hırpalanmasın.” ifadelerine yer verdi.

Haber

"Evliya Çelebi'nin İzinde: Bosna Hersek'te Osmanlı Eserleri Projesi" Saraybosna'da tanıtıldı

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Balkan Araştırmaları Merkezi ile Konaklama ve Turizm İşletmeciliği Bölümü ortaklığında yürütülen “Evliya Çelebi'nin İzinde: Bosna Hersek'te Osmanlı Eserleri Projesi” tanıtıldı. Programa, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran ve Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi Sadık Babür Girgin katıldı. Ayrıca İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Prof. Mahmud Erol Kılıç ve IUS Rektörü Prof. Dr. Ahmet Yıldırım da tanıtım etkinliğinde yer aldı. Projeyle birlikte Bosna Hersek’teki Osmanlı dönemi yapılarının turizme kazandırılması, Bosna Hersek’in Türk turistler için bir güzergâh haline gelerek turizm sektörüne ve ekonomiye katkı sağlaması hedefleniyor. Projeyle ilgili detayların bulunduğu www.evliyaninizindebosna.com sitesinde ayrıca Osmanlı dönemi ve sonrasına dair eserler ve Bosna Hersek'in doğal güzelliklerine dair bilgilere de ulaşılabiliyor. Projenin diğer destekçileri arasında Bosna Hersek İslam Birliği, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Bosna Hersek ile İlişkileri Geliştirme Merkezi Vakfı (BİGMEV) bulunuyor. EVLİYA ÇELEBİ Evliya Çelebi, 17. yüzyılın önde gelen yazarlarından ve en büyük gezginlerindendir. Neredeyse ömrünün yarısını dünyayı gezerek geçiren Çelebi, gördüklerini ve şahit olduklarını “Seyahatname” adlı on ciltlik eserinde toplamıştır.

Balkanlar'daki elektrik kesintilerinin sebebi Haber

Balkanlar'daki elektrik kesintilerinin sebebi "uluslararası karışıklık" mı?

Balkanlar bölgesindeki birçok ülkede 21 Haziran 2024 tarihinde sabahın erken saatlerinden bu yana elektrik kesintisi yaşandığı bildirildi. ELEKTRİKLER NEDEN KESİLDİ? Karadağ elektrik dağıtıcısı CEDIS, ülke genelinde büyük bir elektrik kesintisi yaşandığını duyurdu. Açıklamada, "Karadağ'ın neredeyse tüm bölgeleri, şebeke kesintileri nedeniyle elektriksiz kaldı." ifadesine yer verildi. Öte yandan, Karadağ Enerji ve Madencilik Bakanı Sasa Mujovic, basına yaptığı açıklamada elektrik sistemindeki arızanın sebebinin yüksek hava sıcaklığı nedeniyle artan elektrik kullanımından kaynaklı aşırı yüklenme olduğunu söyledi. Öte yandan Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna dahil olmak üzere Mostar ve Banja Luka kentlerinde de elektrik kesintilerinin yaşandığı kaydediliyor. Henüz elektrik kesintilerinin nedeni bilinmezken Hırvatistan'dan da eş zamanlı olarak aynı problemin yaşandığı bilgisi geldi. Vatandaşlar elektrik sorunun sebebine şüpheli yaklaşıyor.  Hırvatistan'ın enerji şirketi HEP, yaşanan elektrik kesintisinin "birkaç ülkeyi etkileyen uluslararası bir karışıklıktan" kaynaklandığı belirtti. HEP tarafından yapılan açıklamada kesintinin sebebini tespit etmek için komşu ülkelerle birlikte çalışma yaptıkları bildirdi. Hırvatistan devlet televizyonu HRT ise ülkenin birçok yerinde yoğun bir trafik oluştuğunu ve birçok yerden ambulans sesi duyulduğunu paylaştı.  Ayrıca Arnavutluk televizyonu Top Chanel, elektrik kesintisinin sebebinin ülkedeki bir enterkonnektörün arızalanması nedeniyle oluştuğunu belirtti. Henüz elektrik kesintilerinin sebebi tam olarak bilinmezken birçok medya kuruluşu sorunu yüksek sıcaklıklara dayandırdı.

Dr. Galip Çağ: Rusya, bu savaşı Balkanlara taşırsa bir anda herkese yakın bir savaş haline gelebilir Haber

Dr. Galip Çağ: Rusya, bu savaşı Balkanlara taşırsa bir anda herkese yakın bir savaş haline gelebilir

Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Galip Çağ, Balkanların Türkiye için stratejik önemini, Balkan ülkelerinin Avrupa Birliği (AB) üyeliğini ve Rusya’nın 24 Şubat 2022 yılından itibaren başlattığı Ukrayna işgalinin Balkanlara yansımasına ilişkin Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirmelerde bulundu. Çağ, QHA'ya yaptığı açıklamada "Rusya bu savaşı bugünkü Balkanlara taşımaya kalkarsa savaş bir anda herkese yakın bir savaş haline gelebilir. Bu durumda bugün Ukrayna savaşına gayri insani manada gösterilen temkin Avrupa'nın başına büyük belalar açabilir" dedi.  “BALKAN BÖLGESİNDE TÜM SİYASİ, İKTİSADİ VE SOSYAL HADİSELERDE TÜRKİYE'NİN SÖZ SAHİBİ OLMASI KAÇINILMAZ” Balkanların Türkiye açısından stratejik önemi nedir? Dr. Galip Çağ: 20. yüzyılın başında Balkanlar dediğimiz Rumeli bölgesinde, Osmanlı Devleti’nin yavaş yavaş fiilen ortadan kalkmasıyla bağımsızlıkların ilan ettikten sonra asıl büyük sorunumuz buradaki Türk varlığı olmuştu. Dolayısıyla Rumeli bölgesini bir Avrupa bölgesi ve Avrupa ülkesi gibi görmek yerine buradaki Türk varlığı, sosyal, ekonomik, iktisadi ve tarihi köken üzerinden de stratejik açıdan değerlendirmeliyiz. Çünkü artık stratejik kavramı eskiye göre askeri ya da siyasi olmanın ötesinde birçok farklı yeni sosyal kavramla da eşleşik hale geldi. Kültür diplomasinden etnik diplomasiye kadar birçok meselemiz var. Buradaki en temel noktalardan birisi bugünkü Balkanlar dediğimiz bölge evvela Türkiye ile Avrupa arasındaki en önemli geçiş bölgesi ve bu bağlamda Balkan coğrafyası Avrupa'ya göre Doğulu bize göre de Batılı bir coğrafya. Türkiye için de bu çok söylenir. Dünyanın bilinen en Doğulu Batı ülkesiyiz. 20. Yüzyılın başından itibaren de bu tartışmalar hep sürdü. Çünkü Türkiye Balkanlara dair birliklerde yer aldı. Balkan Antantı, Avrupa Birliği süreci, Avrupa Ekonomi Topluluğu gibi topluluklar içerisinde de yer almışız. Diğer taraftan örneğin Sadabat Paktı ile Orta Doğu üzerine de ciddi söz sahibi olmuşuz. Ama Rumeli'nin, Balkanların en temel stratejik önemi Avrupa'ya geçiş noktasında hem buradaki Türk ve İslam varlığına olan ilgimiz, iktisadi açıdan bakıldığı zaman en önemli ilişki kurduğumuz bölgelerden bir tanesi olması, bir de tarihi bağlar üzerinden çok fazla söz hakkına sahip olduğumuz bir coğrafya olması. Bunları bir araya getirdiğimiz zaman Türkiye 20. yüzyıldan itibaren aslında Avrupa tarafından da bu coğrafyanın bir parçası kabul edildi. Yani biz bir Balkan ülkesi olarak da kabul ediliyoruz. Balkanlardaki tüm siyasi, iktisadi ve sosyal hadiselerde Türkiye'nin söz sahibi olması kaçınılmaz. Balkanlarda bir Türk’ün, Müslümanın ayağına diken battığı zaman bizim böğrümüze hançer giriyor. Öyle olduğu zaman batıda genelde siyasi konjonktür, bizim neden bu kadar bu konulara reflektif ya da bilinçli tepkiler verdiğimiz konusunda anlamlandırma sorunu da yaşıyorlar. Ancak siyasi tarih bilgisi ve o sürecin sonuçlarını biraz vakıf olan birisi aslında stratejik önemden öte bu coğrafyanın Anadolu’nun bir devamı olarak bizim bir parçamız olduğunu bilirse herhalde bu önemi anlamak nispeten daha kolay olur diye düşünüyorum. “AVRUPALI OLMAMAKLA İTHAM EDİLEN COĞRAFYA, YENİDEN AVRUPA'NIN BİR PARÇASI SAYILMASI GİBİ BİR NOKTAYA TAŞINIYOR” Balkan ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra AB’ye üye olma çalışmalarını görüyoruz. Bosna Hersek, Sırbistan, Kuzey Makedonya ve Arnavutluk aday ülke arasındalar. Balkan ülkeleri için Avrupa Birliği üyeliği nasıl bir önem arz etmektedir? Dr. Galip Çağ:  Kültürel, politik ve siyasi açıdan Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu gibi bölgeler  genel itibarıyla eskiden oryantalizm deniyordu ama şimdi yeni kavramlar Balkanizasyon, Balkanizm gibi yani Batı tarafından kurgulanmış, isimlendirilmiş, yeni ayrıntılar belirlenmiş bir coğrafya. Hâl böyle olunca bu tip bölgeler, yani Kafkaslar, Orta Doğu ve Balkan coğrafyası genelde Batılı olmak ya da olmamak arasında bir tercihle karşı karşıya bırakılırlar. Avrupa Birliği'nin (AB) temel sahiplerinin kendi gibileşebilmiş halkları, toplulukları ve devletleri bünyesine aldığını varsayarsak, bugün AB, özellikle ekonomik ve sosyal açıdan bir çok sıkıntıyla karşı karşıya kalmış Balkan ülkeleri için çok önemli bir kurtuluş noktası olarak duruyor. Bu bir anlamda yaklaşık 200 yıllık bir dönemde Avrupalı olmamakla itham edilen coğrafya, yeniden Avrupa'nın bir parçası sayılması gibi bir noktaya taşınıyor. Hırvatistan, Slovenya, Slovakya gibi üye ülkelerin temelde bu hakkı elde edebilmelerinde bilhassa kuzey bölgesinden Katolik Avrupa dünyasına daha yakın olmaları ve nüfusunun dini açıdan bakıldığında Avrupa'nın o kor kültürüne yakın bir hal taşıması, onları AB’ye üye hale getirdi ve bu durumun avantajlarını kullanır hale geldiler. Yunanistan zaten Avrupa Birliği'nin kurucu devletlerinden kor bir  kültür yani antikite AB’nin temel herkesi memnun eden kökü. Çünkü üye ülkelerinin tamamını böyle kapsayacak olan bir kültürel kök bulmak çok zor. “AB ÜYELİĞİ ÇOK UZUN VE ÇOK FAZLA ÇEKİŞMEYE DE GEBE BİR SÜREÇ” Böyle olunca bir Balkan ülkesinin örneğin Makedonya üzerinden gidersek yaşadığı ekonomik sıkıntılar sonunda AB üyesi bir ülke haline gelmesi, Yunanistan’ın geçmişte yaşayıp hala devam eden ekonomik sorunlarını özellikle Almanya üzerinden çözmesi nasıl gözüküyorsa bu ülkeler içerisinde dünyaya açılma ve 200 yıllık bir itham olarak Avrupalı olmama durumunun kurtulma bağlamında Avrupa Birliği'ne üye olmak her şeyden önce çok ciddi bir psikolojik üstünlük sağlayacak durumda. Ancak Bosna, Kosova ve Makedonya gibi çoğunluğu  Müslüman  olan bir ülke için bu geçişler başka türlü zorluklar da taşıyor, çaba sürüyor, tavizler geliyor. Malumunuz en son Makedonya'nın Yunanistan'la isim krizinin çözdürülmesi buna bağlıydı. Yani Yunanistan’ın ön şartlarından biri bu ismi kullanmamasıydı ve enteresan bir şekilde 21. yüzyılda bir devletin adı değişti. Yani yıllarca Makedonya diye bildiğimiz yer Kuzey Makedonya oldu ve bunun sebebi bu pazarlıktı. Dolayısıyla bu çok uzun ve çok fazla çekişmeyi de gebe bir süreç ama Balkanlı olma durumundan ve her şeyden önce psikolojik bağlarda o öteki olgusundan kurtulmak için Avrupa Birliği'ne girmek Balkan ülkeleri açısından çok önem arz ediyor şu an. “RUSYA BU SAVAŞI, BALKANLARA TAŞIRSA BİR ANDA HERKESE YAKIN BİR SAVAŞ HALİNE GELEBİLİR” 24 Şubat 2022 tarihi itibariyle de Rusya'nın Ukrayna'yı topyekun bir işgal girişimi var. Bu noktada bu durumun Balkan ülkeleri üzerinde doğurduğu siyasi ve ekonomik sonuçlar nelerdir? Siz farklı sonuçlar da öngörüyor musunuz? Dr. Galip Çağ: Bildiğiniz üzere yani bu işgal daha sosyokültürel boyutta yıllardır sürüyordu. Hatta biz sadece Kırım üzerinden bile bunu oturup uzun uzun konuşabilirdik. 2018 yılında Bosna seçimleri yapıldığında Dodik seçimi kazandığı zaman bir açıklama yapmıştı. Bosna olarak Kırım’ın Rusya'nın bir parçası olduğunu kabul ettireceğiz şeklinde bir açıklama yapmıştı. Bu açıklama benim gibi bu bölge üzerine çalışan insanları şaşırtmıştı. Ukrayna'nın bir parçası olan bir bölge neden Rusya'nın bir parçası olsun? Aslında bu açıklama bir işaret vermiş, tam o dönemlerde Lavrov enteresan bir Balkan gezisine çıkmış, tabiri caizse gezi sırasında dokunduğu yeri yakıp geçmişti. Lavrov bölgeye ilişkin çok kapsayıcı söylemlerde bulunmuştu. Ukrayna- Rusya Savaşını Batı ve Doğu arasında yeni bir vesayet savaşı olarak değerlendiren çok kişi var. Aynı şey bu kez Balkanlara da yansıdı. Rusya'nın artık inkar edilemeyecek manada tesir ettiği Sırbistan’ın söylemlerinde Rusya yanlısı bakış, öte yandan Kırım ile ilgili diğer Balkan ülkelerinin kendilerini bir taraf belirleme zorunlulukları aslında NATO ve Rusya arasına sıkışmış yeni bir Balkan coğrafyası doğurdu. Bu bölge buna çok alışık. Yani soğuk savaş döneminde de böyleydi, şimdi de böyle. “RUSYA'NIN SIRBİSTAN ÜZERİNDE BÖLGEDE YARATTIĞI ETKİ ÇOK YIKICI” Rusya'nın Sırbistan üzerinde bölgede yarattığı etki çok yıkıcı. Yani bunu bir kere çok iyi görmek lazım. Bu belli ki Balkan ülkeleri bu savaş devam ettiği müddetçe Sırbistan üzerinden doğuda Rusya'ya,  aşağıda Kosova'nın da Almanya ve Amerika üzerinden batı bloğuna yakın olması bu çekişme de çok ciddi manada etkileyecek gibi duruyor. Ukrayna'da yaşanan işgal herkese uzak bir savaş olduğu için Batı dünyası bu savaşa böyle temkin uzak bakabilir ama Rusya bu savaşı bugünkü Balkanlara (Avrupa'nın güney doğusuna) taşımaya kalkarsa savaş bir anda herkese yakın bir savaş haline gelebilir. Bu durumda bugün Ukrayna savaşına bence gayri insani manada gösterilen temkin Avrupa'nın başına büyük belalar açabilir. Çünkü Balkanlarda yeni bir savaşın çıktığı zaman kimse buna şaşırmayacak. Defakto durumunda genelde devletler arasında belirli bir düzen var gibi dursada en yakın Kosova'nın kuzeyiyle Sırbistan arasında ciddi manada sıcak temas, NATO askerliğini yaralanmasına giden süreç şüphesiz ki Ukrayna'da yaşanan “Doğu-Batı çekişmesinin” biraz daha aşağıdaki karşılığı. Balkanlar bugün Doğu ve Batı arasında bir sınır hattıysa, Ukrayna'da kuzeyde aslında bu sınır hattın oluşturur hale geldi. Hatta balkanları bir belirli fiziki sınır değil de bir zihinsel politik sınır kabul ederseniz Balkanların kuzey sınırı yavaş yavaş Ukrayna'yla da birleşir hale geldi. “BİTMEYECEK BİR SAVAŞIN COĞRAFYASI” Biz evvela burda Kırım üzerinden bakıyoruz hadiseye ve tekrar söylüyorum, daha 2018 yılında, yani bundan 5-6 sene evvel Sırp tarafının meseleyi Kırım üzerine indirgemesi bile aslında bize gelecekte ne gibi bir sonuç doğuracağına dair fikir veriyor. Özellikle şunu söylemek lazım, başta Sırbistan olmak üzere bu bölgeler Rusya'nın Balkanlardaki vesayet unsuruysa aşağıda Kosova ve diğer ülkeler de Batı dünyasının buna karşı oluşturduğu bir denge unsuru haline gelecek. Yani bu bitmeyecek bir savaşın aslında coğrafyası, böyle bakmak lazım. Ama Ukrayna'nın buraya tesiri var mı? Yüzde 100 var yani Rusya buradaki baskıyı arttırabilmek için bu çekişmeyi muhakkak ki aşağıya indirmeye çalışacak. Ancak işte o herkese uzak olan savaş, bir anda herkese yakın bir savaş haline geldiği zaman yine bundan zarar görecek olanlar bu coğrafya olacak. Mesela mülteci meselesi de biraz böyle oldu. AB, mülteciler Türkiye'yi aşıp Avrupa'ya hareketlendiğinde hemen Balkanlarda bir mülteci koridoru oluşturdu. Aynı şekilde olası bir savaşı da Balkanlar'a hapsetmek isteyecekler ve bu da tabi bu bölgedeki zaten yüzyıllardır süren kaotik ortamı daha da koyu ve karanlık bir hale getirecek gibi duruyor.

İzmir'de Haber

İzmir'de "Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye ve Balkanlar Sempozyumu" yapıldı

İzmir'de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı çerçevesinde kamu ve özel kurumlar ile sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Türkiye ve Balkanlar konuşuldu. TİKA Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, TİKA’nın Balkanlarda 11 ofis ile çalıştığını ve son 20 yılda 7 bine yakın projeyi hayata geçirdiklerini vurguladı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilciliği işbirliğiyle iki günlük bir bilimsel etkinlik hayata geçirildi. “Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye ve Balkanlar” başlıklı sempozyum, 14-15 Aralık 2023 tarihlerinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi kampüsünde gerçekleştirildi. 14 Aralık 2023 tarihi saat 10:30’da yapılan açılış konuşmalarının ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi İlhan Saygılı, “Türk Dış Politikası ve Balkanlar” başlıklı açılış konferansını verdi. Sempozyum, Dışişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcileri ile Türkiye’nin farklı üniversitelerinden davetli bilim insanlarından oluşan 25 katılımcı ile gerçekleştirildi. TİKA Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, YTB Başkan Yardımcısı Abdulhadi Turus ve Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Doç.Dr. Kutalmış Yalçın kurumlarının faaliyetlerinden bahsetti. YTB Başkan Yardımcısı Abdulhadi Turus, TİKA’nın gerçekleştirdiği kalkınma yardımları sayesinde beşeri sermayenin artırılması ve eğitilmesine katkı sağladıklarını ifade etti. Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Doç.Dr.Kutalmış Yalçın ise Türk kültürü ve dilinin daha geniş coğrafyaya yayılması için gayret ettiklerini ve ülke temsilciliklerinin artarak devam ettiğini vurguladı. TİKA BAŞKAN YARDIMCISI ÇEVİK: TİKA 11 OFİSİ İLE BALKANLARDA ÇALIŞIYOR TİKA Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik; dilde, edebiyatta, musikide, mimaride, el sanatlarında, eğlence anlayışında ve daha birçok alanda etkileşimle şekillenmiş bir yaşam biçiminin Balkanlarda hâlâ kendini gösterdiğini, TİKA nın Balkanlarda 11 koordinayon ofisi ile Balkanların kalkınmasına destek olduğunu ifade etti. Dr. Mahmut Çevik; uluslararası işbirliği ve kalkınma yardımları çerçevesinde TİKA’nın sosyal, ekonomik, kültürel, sağlık ve diğer birçok sektörde proje ve program uygularken; tarihi ve kültürel mirasın korunması için de azami gayret sarf ettiklerini belirtti. Çevik, Balkanlar ve Doğu Avrupa ülkelerine son 20 yılda yaklaşık 7 binden fazla projeyi hayata geçirdiklerini anlattı.

RUBASAM Başkanı Çobanoğlu, Balkanlardaki Rus tehdidini değerlendirdi Haber

RUBASAM Başkanı Çobanoğlu, Balkanlardaki Rus tehdidini değerlendirdi

Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yönelik topyekun saldırı ve işgal girişimi başlatan Rusya, yayılmacı emellerine devam ediyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy, 15 Kasım 2023 tarihli açıklamasında, Rusya'nın yeni hedefinin Balkanlar olduğunu söyleyerek; dikkatleri Balkan ülkelerine çekti. Bunun üzerine Kırım Haber Ajansı (QHA) merak edilenleri, Rumeli Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM) Başkanı, Emekli Albay Süheyl Çobanoğlu'na sordu.  Rusya Balkanlarda yeni bir tehdit mi? Emekli Albay, RUBASAM Başkanı Süheyl Çobanoğlu QHA’ya anlattı ???? https://t.co/MVB3No5FF0 ???? https://t.co/0y6xU3eUJy pic.twitter.com/7sucIZlc5G — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 24, 2023 RUSYA, BALKANLARDA BİR TEHDİT UNSURU MU? Çobanoğlu, Rusya'nın bir müddet Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliği hayalini yeniden canlandırmak için askerî ve siyasî anlamda güçlenmeyi beklediğini bu nedenle Batı ile ılımlı bir ilişki içinde olduğunu belirtti. Ancak tek kutuplu dünya eğiliminin artmasıyla Rusya ve Batı dünyası arasında yeni gerilimler meydana geldiğini kaydetti. Çobanoğlu, "Eski Sovyet devletlerinin AB ve NATO üyesi olma girişimleri Rusya'yı rahatsız etmeye başladı. Dolayısıyla Rusya, bunu bir tehdit olarak algıladı. Güya Rus kökenli azınlığı bahane ederek 2014 yılında Ukrayna'nın Kırım bölgesini işgal etti ve geçen sene de Ukrayna'ya karşı topyekun bir savaş başlattı" dedi. "RUSYA, YENİ CEPHELER OLUŞTURMAK ARZUSUNDA" Rusya'nın savaşta başarısız olduğunu ifade eden Çobanoğlu, ülkenin yeni arayışlar içerisinde olduğunu vurguladı. "Rusya, Ukrayna'nın Batı dünyasında desteklenmesini engelleyemese bile kısıtlamak için farklı cepheler oluşturmak arzusunda" diyen Çobanoğlu, Balkan ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklara değindi. Çobanoğlu, buna bağlı olarak Sırbistan'ın Kosova ve Bosna Hersek'teki hedeflerini destekleyecek tek ülkenin Rusya olduğunu dile getirdi. 1992-1995 yılları arasında Bosna Hersek'te Sırpların katliamını durduran şeyin NATO olduğunu belirten Çobanoğlu, bugün de Ukrayna cephesinde benzer bir durum olduğunu belirtti. Çobanoğlu, "Rusya kendi ordusu içinde sıkıntı yaşarken, Balkanlarda bir çatışma başlatması kısa vadede zor görünüyor. Batı dünyası Ukrayna'nın yanındayken Rusya'nın o bölgede yeni bir çatışmaya yol açması için arkasına alacağı bir güç yok" değerlendirmesini yaptı.  Sırbistan'ın Rusya'ya askeri güç veremeyeceğini vurgulayan Çobanoğlu, Belgrad hükûmetinin AB'ye girme yolunda olduğunu bu yüzden sıcak çatışmaya giremeyeceğini söyledi. Çobanoğlu, "Dodik (Milorad, Bosna Hersek'e bağlı Sırp Cumhurbaşkanı) hırslarını ve amaçlarını ifade edebilir ancak hem uluslararası konjektür hem de ülke içindeki yapı onun amacını karşılamayabilir" ifadesini kullandı.  SIRBİSTAN VE KOSOVA ARASINDA YAKIN ZAMANDA BİR ÇATIŞMA MÜMKÜN MÜ? Öte yandan Balkan ülkeleri arasındaki mevcut durumu değerlendiren Çobanoğlu, QHA'nın "Yakında Sırbistan ve Kosova arasında bir savaş görecek miyiz?" sorusuna kapsamlı bir yanıt verdi. Çobanoğlu, Sırbistan'ın Kosova'nın kuzeyindeki bölgelere hakim olmak isteme amacıyla hareket ettiğini ifade etti. Çobanoğlu, Balkan ülkelerinin kendi aralarındaki gerginlikleri nedeniyle henüz AB'ye üye olamadıklarını ve NATO'ya girmek için çaba sarf ettiğini bildirdi. Çobanoğlu değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Sırbistan, ekonomik kalkınmasını da Batı dünyasına entegre ederek sağlamak arzusunda. Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic de bunu böyle düşünüyor. Ancak kaba güçle, silah unsurlarıyla değil de yumuşak güç unsurlarıyla yavaş yavaş entegrasyon sağlayarak, belki de ileride referandum ile Kosova'nın kuzeyini almayı tercih edebilir. Ya da paramiliter unsurlarla o bölgeyi çözümsüzleştirmek isteyebilir. Fakat Kosova da bu konuda dirençli, mukavim, hazırlıklı ve bilinçli."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.