SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Bağımsızlık

QHA - Kırım Haber Ajansı - Bağımsızlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bağımsızlık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kosova Cumhuriyeti, bağımsızlığının 17. yılını kutluyor Haber

Kosova Cumhuriyeti, bağımsızlığının 17. yılını kutluyor

Kosova, bugün bağımsızlığının 17. yıl dönümünü kutluyor. Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) ile Sırp ordusu arasındaki çatışmanın ardından Birleşmiş Mlletler (BM) koruması altına giren Kosova, 17 Şubat 2008'de tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Priştine'yi ilk tanıyan ülke olan Türkiye Cumhuriyeti, Kosova'nın bağımsızlığını kutladı. Dışişleri Bakanlığının resmi sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "Bağımsızlıklarının 17. yıl dönümünde kardeş Kosova halkını kutlarız. İlişkilerimizi her alanda geliştirmeye devam edeceğiz" ifadeleri kullanıldı.  KOSOVA'NIN BAĞIMSIZLIĞI Yıllar boyunca egemenlik savaşı verecek olan Kosova, İkinci Dünya Savaşı esnasında Tito liderliğindeki Yugoslavya’da eyalet statüsü aldı. Ancak komünizm çatısı altında hürriyetinden yoksun olarak tutulan milletleri barındıran Yugoslavya nihayet kaçınılmaz sonunu tadacaktı. 1992 yılında dağılmaya başlayan Yugoslavya’dan Hırvatistan, Bosna Hersek, Slovenya ve Kuzey Makedonya bağımsızlığını ilan etti. O dönemde Sırplar, özgürlük savaşı veren Bosna Hersek’te binlerce sivili acımasızca katletti. Kosova topraklarına da müdahale eden Sırplar aynı acıyı aynı işkenceyi aynı insanlık suçunu burada da işledi. Bu, tarihe 1998-1999 Kosova Savaşı olarak geçti. SIRP SALDIRILARINDA 10 BİN KOSOVALI HAYATINI KAYBETTİ Kosova Kurtuluş Ordusu ile Sırbistan arasında 1998’de başlayan çatışmalar neticesinde çok sayıda Kosovalı, Sırp ordusu tarafından katledildi. Acıyı ülkenin tam ortasında hisseden Kosova’nın yaralarını askeri bir operasyon saracaktı. NATO’nun 78 günlük müdahalesi üzerine savaş 1999’da nihayet son buldu. Savaş son buldu ancak bağımsızlık savaşı hiçbir zaman bitmedi. Soykırımın sonunda 10 binin üzerinde Kosovalı hayatını kaybetti. KOSOVA 17 ŞUBAT'TA BAĞIMSIZLIĞINA KAVUŞTU Birleşmiş Milletler (BM) koruması altında olan Kosova’nın bir sonraki adımı toprak bütünlüğü ve egemenliği olacaktı. 2007 yılında BM’nin Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari, ülkenin bağımsızlık ateşini yakmak için BM Konseyine rapor sundu. Ahtisaari, Kosova Meclisi'nde 17 Şubat 2008’de bağımsızlık bildirgesini okudu. KOSOVA'YI TANIYAN İLK ÜLKE TÜRKİYE OLDU O gün Kosova bağımsızlığını tek taraflı olarak ilan etmiş oldu. Kosova’yı tanıyan ilk ülke ise Türkiye’ydi. Günümüzde 117 ülke Kosova ile diplomatik ilişkiler içinde. Ancak Rusya, İspanya, Yunanistan ve Sırbistan gibi ülkeler Kosova’yı tanımıyor. Bununla birlikte Aleksandr Vucic yönetimindeki Sırbistan’ın Kosova’nın kuzeyinde yarattığı güvenlik tehdidi hala devam etmekte.   Başkenti Priştine olan ülkenin bayrağı, lacivert zemin üzerinde Kosova haritası ve ülkede etnik grubu temsil eden 6 yıldızı barındırıyor. Yüzde 95’i Müslüman olan Kosova’da yaklaşık 20 bin Türk yaşamakta. Ayrıca 1 milyonu aşkın nüfuslu ülkede; Arnavutça, Sırpça, Romanca, Boşnakça, Türkçe ve Goranca konuşuluyor.  Egemenliği için mücadele veren Kosova’nın bağımsızlık günü kutlu olsun!

Kazakistan bağımsızlığının 33. yılını kutluyor Haber

Kazakistan bağımsızlığının 33. yılını kutluyor

Kazakistan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) dağılmasının ardından 16 Aralık 1991’de bağımsızlığını ilan etti. Türkistan coğrafyasında kurulan bu yeni ve bağımsız devleti ilk tanıyan ülke ise Türkiye Cumhuriyeti oldu. Aradan geçen 33 yılda Kazakistan Cumhuriyeti, gayrisafi yurt içi hasılasını (GSYİH) 18 kat artarak yaklaşık 200 milyar dolara ulaştırdı ve ülkenin nüfusu da bu yıl içerisinde 20 milyonun üzerine çıktı. KAZAKİSTAN'IN BAĞIMSIZLIK GÜNÜ Bağımsızlığını kazanmasının ardından hızlı bir dönüşüm sürecine giren Kazakistan, Sovyet mirasını da hızlıca terk etmek için önemli atılımlar gerçekleştirdi. Bunların başında, Semey’deki nükleer faaliyetlerden kendi iradesiyle vazgeçmesi yer aldı ve totaliter rejimden demokrasiye, planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçerek gelişimini sürdürdü. Kazakistan'ın bağımsızlığıyla ilgili kanunun kabul edildiği 16 Aralık tarihinde, bağımsızlık günü çerçevesinde 2 gün millî bayram ilan edildi. Bugünün anısına her yıl, resmî tatil olan Bağımsızlık Günü'nde ülke genelinde ve yurt dışı temsilciliklerinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. SOVYET EMPERYALİZMİNE KARŞI KAZAKİSTAN'IN UYANIŞI JELTOKSAN OLAYLARI VE 16 ARALIK Sovyetler Birliği, Kazakistan’da 1930’lu yıllarda Ukrayna’daki Holodomor ile eş zamanlı olarak büyük bir planlı kıtlık ve yüz binlerce Kazakistanlının ölümüne neden olan fiiller işlemişti. 1980’li yıllara gelindiğinde ise yönetimde yaşanan bir değişim, Kazakların sokaklara dökülmesine sebebiyet verdi. Dönemin Sovyetler Birliği Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov’un Kazakistan Komünist Partisine Kazak kökenli Dinmuhammet Kunayev yerine Rus kökenli Genadi Kolbin’i ataması büyük bir tepkiye yol açtı. 16 Aralık 1986’da, Kazakistan’ın o dönem başkenti olan Almatı’da olaylar patlak verdi. Jeltoksan, ayrıca Kazakça “Aralık” ayına verilen bir isimdir. 16 Aralık’ta 200-300 kadar öğrenci Almatı’daki Brejnev Meydanı’nda toplandı. Buradaki Komünist Partisi önüne gelen öğrenciler, daha sonra halkın da kendilerine dahil olmasıyla bin – bin 500 kişiye ulaştılar. Kalabalık parti binasına girerek binayı ele geçirdi. Sovyet Rus emperyalizminin yayın organı TASS, “Milliyetçilerin kışkırttığı bir grup öğrenci sokakları işgal etti. Polise saldırdı. Yiyecek deposunu ateşe verdi ve yöre halkına saldırdı.” şeklinde yalan ve dezenformasyon haberleri ile olayları saptırmaya çalıştı. Meydanı çembere alan güvenlik güçlerine müdahale emri verilse de olaylar yatıştırılamadı. Olaylar bir isyana dönüştü ve Çimkent, Karagandı gibi şehirlere de yayıldı. Olaylar ancak üç gün sonra 19 Aralık akşamında bastırılabildi. Çeşitli rakamlara göre olaylara 5 bin ile 15 bin arasında gösterici katılmıştı. Birçok kaynağa göre olaylarda 200’ü aşkın kişi öldürüldü. Bunların birçoğu OMON güçleri tarafından infaz edildi. Tutuklananların sayılarının ise en az bin civarında olduğu belirtiliyor. Jeltoksan Olaylarına karışan kişilerin cezaları Kazakistan bağımsızlığını kazandıktan sonra derhal affedildi. Jeltoksan Olayları, bugün “16 Aralık Bağımsızlık Bayramı” adı altında halen anılıyor.

12 Kasım Doğu Türkistan Milli Günü Haber

12 Kasım Doğu Türkistan Milli Günü

Bugün Doğu Türkistan'da 1933 ve 1944 yıllarında kurulan iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü. Diasporadaki Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım'ı unutturmamak için milli gün olarak kutluyor. Bilindiği üzere, Çin'in baskıcı ve soykırıma varan politikalarından dolayı günümüzde Doğu Türkistan halkı bir varoluş mücadelesi veriyor. DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ GÜNÜ  Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım 1933 ve 1944’te iki kez bağımsız bir devlet ilan etmişti. Bu nedenle, iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü “Doğu Türkistan Milli Günü” olarak kutlanıyor. Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım 1933 ve 1944’te iki kez bağımsız bir devlet ilan etmişti. Bu nedenle, iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü “Doğu Türkistan Milli Günü” olarak kutlanıyor. pic.twitter.com/6YZdPkfa0f — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 12, 2024 Dönemin Mançu rejimine karşı zafer elde eden Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım 1933 ve 1944’te iki kez bağımsız bir Türk-İslam devleti ilan etmişti. İlanından sonra sadece dört ay ayakta kalabilen Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti 1933 ile ilanından sonra beş yıl hüküm süren Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin (1944) kuruluşlarının yıl dönümü olan 12 Kasım; Doğu Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesinin hatırlanmasında ve Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri ile diğer Türk toplulukları için büyük bir önem taşıyor. BİRİNCİ DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ Bağımsızlık ateşini yakan Doğu Türkistanlılar, 12 Kasım 1933’te Birinci Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kurdu. Hoca Niyaz’ın Cumhurbaşkanı ve Sabit Damollam’ın Başbakan olduğu bu Cumhuriyet, Çinli Müslümanların (Tunganlar) diğer Çinliler ile anlaşması ve Rusların da bu düşman kuvvetlere destek vermesi sonucunda büyük katliamlara maruz kalarak yıkıldı. YIKILIŞA GÖTÜREN ÇİN'DE KOMÜNİST VE SOVYET MANEVRALARI Doğu Türkistan’da dört yıllık milli ayaklanma, Çin içerisindeki komünistlerin ve Sovyetlerin Doğu Türkistan’da manevra alanı bulmasına neden oldu. Milliyetçi Çin hükumetinin bölgedeki isyanlardan sonra nüfuzunu Komünist Çinli komutanlara bırakması, Türkistanlılar için işleri daha karmaşık hale getirdi. Niyaz Hoca sonrası askeri birliklere komutan olan Abdu Niyaz, 1937’de Kaşgar’ı aldı. Çinlilere ve Ruslara karşı savaşabilmek için Tungan komutanlarla işbirliği girişiminde bulundu. Bunun üzerine, bölge geneline yayılan isyanı bastırmak için komünist Çinli vali Sovyetlerden yardım istedi. Sovyetlerin askeri takviyesinden sonra 1938 sonlarında ayaklanmalar bastırıldı. OSMAN BATUR DİRENİŞİ VE İKİNCİ CUMHURİYET 1940 yılına gelindiğinde Altay, Gulca ve Urumçi'de isyanlar çıkmış, Altay bölgesinde başarılar elde edilmiştir. Vali isyancıların isteklerini, özellikle Rusların bölgeyi terk etmesini anlaşmayla kabul ettiyse de bir yıl sonra bozdu. Osman İslam (Batur) bunun üzerine, Altay’da görev yapan bütün Rusları kurşunu dizdirdi. Osman Batur, 1944’e gelindiğinde hala bölgesine hakimdi. Bu sırada Doğu Türkistan, Çin’deki komünist ihtilalcilerin, milliyetçi Çin hükumetine karşı rahat zemin bulduğu bir alan haline geldi. Bundan yararlanan Uygur aydınları ve siyasileri, ayaklanmalara başladı. Nihayetinde Gulca’da Ali Han Töre, 12 Kasım 1944’te İkinci Doğu Türkistan Cumhuriyetini kurarak Cumhurbaşkanı oldu. YIKILIŞ VE ÇİN İŞGALİ Uygur siyasetçiler, Milliyetçi Çin’e karşı Sovyetler ile yakınlaşmışlardı. Komünizm, Çin’de zafer elde ettikten sonra, Komünist Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olsalar da bu yeni yönetimi tanımadılar. Alma Ata’ya davet edilen Ahmetcan Kasimi, İshak Beğ, Abdülkerim Abbas ve Delil Han uçakları düşürülerek öldürüldüler. Cumhuriyetin en parlak önderlerinden Canım Han Hacı, Urumçi'de idam edildi. 1949’da Cumhuriyet tamamen Çin tarafından ortadan kaldırıldı. Osman Batur, son mücadeleleri sırasında Şubat 1951’de esir düştü. Nisan ayında Urumçi'de asılarak idam edildi. 1946’dan itibaren devlet başkanı Ahmetcan Kasimi oldu. Daha sonrasında Türkiye’ye iltica eden İsa Yusuf Alptekin ise bu hükumetin Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Bu Cumhuriyet’in en büyük talihsizliği, Sovyet Rusya’ya karşı fazla iyimser olan tavırlarıydı.

Azerbaycan bağımsızlığını yeniden sağlamasının 33. yılını kutluyor Haber

Azerbaycan bağımsızlığını yeniden sağlamasının 33. yılını kutluyor

Türk dünyasının ayrılmaz parçası Azerbaycan bugün bağımsızlığının 33. yıl dönümünü kutluyor. Azerbaycan, 1920 senesinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) tarafından işgal edimiş ve yıllarca sömürü altında yaşamıştı. SSCB'nin çöküşüyle birlikte tarihteki varlığını bir kez daha kanıtlayan Azerbaycan, yeni yüzyılda önemli bir bölgesel aktör olarak öne çıkıyor. Azerbaycan'da her yıl, Sovyet idaresinden çıkarak egemen bir devlet olduğu gün olan 18 Ekim tarihi, Bağımsızlığın Yeniden Sağlanması Günü olarak kutlanıyor. AZERBAYCAN'IN BAĞIMSIZLIK SÜRECİ Azerbaycan Ali Meclisi, 18 Ekim 1991'de "Azerbaycan Cumhuriyeti Bağımsızlığı" adlı anayasal tasarıyı kabul etmişti. Bununla birlikte, 29 Aralık 1991'de anayasa tasarısının onayı için halk oylaması yapıldı. Azerbaycan halkının büyük çoğunluğu bağımsızlıktan yana oy kullandı ve Mayıs 1912'de Azerbaycan Milli Meclisi, Azerbaycan Milli Marşı kabul edildi. Ardından meclis tarafından 3 renkli ve ay yıldızlı Devlet Bayrağı ve Devlet Arması onaylandı. 18 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan, bugün farklı etkinliklerle kutlamalar yapıyor.  Azerbaycan daha önce Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki Milli Şura tarafından 28 Mayıs 1918'de bağımsızlığını ilan etmiş ancak bağımsız devlet iki sene ayakta kalabilmişti. AZERBAYCAN BAĞIMSIZLIĞINI KUTLUYOR Günümüzde Cumhurbaşkanlığını İlham Aliyev'in yaptığı Azerbaycan ve Türkiye ilişkisi "İki devlet, tek millet" felsefesiyle biliniyor. Azerbaycan bayrağında; kırmızı, mavi ve yeşil renkleri ile ortasında ay yıldızı taşıyor. Milli marşı Üzeyir Hacıbeyov'un bestesi ve Ahmet Cevad'ın şiiridir. Başkenti Bakü olan Azerbaycan'ın nüfusu 10 milyonu aşkın.  19 Eylül 2023 tarihinde Ermeni güçlerinin işgali altındaki Karabağ toprağına kısa zamanda "Antiterör Operasyonu" ile kavuşan Azerbaycan, bayrağını 30 yıl önce işgal edilen kentlerde yeniden göndere çekiyor.

1 Eylül Özbekistan Bağımsızlık Günü Haber

1 Eylül Özbekistan Bağımsızlık Günü

Özbekistan, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılma sürecine girmesi üzerine, 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti. Özbekistan Yüksek Konseyi, 31 Ağustos 1991'de tarihi kararla Özbekistan'ın Devlet Bağımsızlığı Yasası'nı kabul ederek 1 Eylül tarihini Bağımsızlık Günü olarak kabul etti. ÖZBEKİSTAN YENİDEN BAĞIMSIZ OLDU Sovyet Rusya’nın dağılmaya başlaması ile Özbekistan, yeniden bağımsız bir devlet oldu. Yer altı kaynakları ve verimli toprakları sayesinde Türkistan bölgesinin önemli devletlerinden birisi halini aldı. Ülkenin ilk Cumhurbaşkanı olan İslam Kerimov Eylül 2016’ya kadar ülkeyi yönetmeye devam etti. Uzun yıllardır ülkenin başbakanı olan Şevkat Mirziyoyev, Aralık 2016’da seçilerek ülkenin 2. cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. Özbekistan’da 11 Temmuz 2023 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı erken seçimi sonuçlarına göre mevcut Cumhurbaşkanı Şevkat Mirziyoyev yeniden seçildi. ÖZBEKİSTAN'I İLK TANIYAN ÜLKE TÜRKİYE OLDU Özbekistan'ı 16 Aralık 1991'de tanıyan ilk ülke ise Türkiye oldu. Tarihler 4 Mart 1992'yi gösterdiğinde ise iki ülke arasında diplomatik ilişkiler tesis edildi. Türkiye'nin Özbekistan'daki Büyükelçiliği Nisan 1992'de, Özbekistan'ın Türkiye'deki Büyükelçiliği ise Ocak 1993'te faaliyete geçti. Özbekistan'ın Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRKSOY'a üyeliği bulunuyor. Özbekistan'ın Rus işgali altındaki Kırım ve Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı topyekûn işgal girişimi ve saldırıları hususunda çekimser tavrı ise devam ediyor. Bu husus özellikle uluslararası kuruluşlardaki oylamalarda kendini gösteriyor.

105. yılında Erzurum Kongresi: Vatan bir bütündür, bölünemez! Haber

105. yılında Erzurum Kongresi: Vatan bir bütündür, bölünemez!

Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları, 23 Temmuz 1919'da Erzurum'da toplandı. Türk milletinin kurtuluş mücadelesi, bağımsızlığı ve hür iradesi için atılan adım, "Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz" ifadesiyle ünlenmişti. Tam 105 yıl önce bağımsızlık mücadelesinin temel taşı Erzurum Kongresi'nde önemli kararlara imza atıldı.  ERZURUM KONGRESİ 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum'da yapılan kongre, Sivas Kongresi'ne yeni kapılar açacaktı. Milli bağımsızlık için verilen mücadele Erzurum Kongresi'yle başladı. Erzurum Kongresi, Türk milletinin hiçbir baskı ve yönlendirmeyi tanımaksızın kendi hür iradesiyle milli bir refleksin hayata geçirilmesiyle, Türk milletinin var olduğu ve var olmaya devam edeceğinin en önemli ilanı oldu. İŞGAL ALTINDAKİ 5 İLİN ULUSAL BAĞIMSIZLIK KARARI Kongrede, düşman işgali altındaki 5 il; Trabzon, Erzurum, Sivas, Bitlis, Van'dan ve 62 ilden gelen delege katılımıyla ilk kez ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verildi. Kongre başkanlığını yürüten Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum Kongresi'nin kapanış konuşmasında "Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir" diyerek bundan 105 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin inşası olan kongrenin önemini böyle vurguladı. ERZURUM KONGRESİ İLE MİLLİ MÜCADELENİN "İLKLERİ" ''Milli sınırlar" ifadesi ve vatanın bütünlüğü ve bölünmezliği ilk kez vurgulandı. Bağımsızlığın önemine vurgu yapılarak manda ve himaye reddedildi. İlk kez ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verildi. İlk kez milli sınırlardan bahsedildi ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı anda Türk vatanı topraklarının parçalanamayacağı açıklandı. İlk defa geçici bir hükumetin kurulacağından bahsedildi. İlk kez başkanlığını Mustafa Kemal'in yaptığı dokuz kişilik bir Temsil Heyeti oluşturuldu. Bu Temsil Heyeti bir hükumet gibi görev yapacaktı. (Temsil Heyeti'nin görevi TBMM'nin açılmasına kadar devam etti) Erzurum Kongresi'nin bir önemi de Batı Anadolu'da Yunan kuvvetlerine karşı mücadele eden Kuva-yı Milliye üzerinde büyük moral etkisi yaptı. Erzurum Kongresi, Mustafa Kemal'in sivil olarak görev aldığı ilk yerdir. ERZURUM KONGRESİNİN MADDELERİ Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin var olmasında ve Milli Mücadele ruhunun Anadolu'ya taşınmasında en önemli mihenk taşlarından biri olan Erzurum Kongresi'nin maddeleri şu şekilde: 1) Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz (Bildiri, madde 6; Tüzük madde 3'ün açıklaması) 2) Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükûmeti'nin dağılması halinde, millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir. (Tüzük madde 2 ve 3; Bildiri, madde 3) 3) İstanbul Hükûmeti vatanı koruma ve istiklâli elde etme gücünü gösteremediği takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet üyeleri millî kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Heyet-i Temsiliye (38) yapacaktır. (Tüzük, madde 4; Bildiri, madde 4) 4) Kuva-yı Milliye'yi (39) tek kuvvet olarak tanımak ve millî iradeyi hâkim kılmak esastır (Bildiri, madde 3). 5) Hristiyan azınlıklara siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez (Bildiri, madde 4). 6) Manda ve Himaye kabul olunamaz (Bildiri, madde 7). 7) Millî Meclis'in derhal toplanmasını ve hükûmetin yaptığı işlerin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır (Bildiri, madde 8).

17 Kasım Azerbaycan Milli Diriliş Günü kutlu olsun! Haber

17 Kasım Azerbaycan Milli Diriliş Günü kutlu olsun!

Azerbaycan'ın bağımsızlık tarihinde önemli bir yere sahip olan ve bağımsızlık hareketinin başladığı gün olarak kabul edilen 17 Kasım 1988, Azerbaycan'da Milli Diriliş Günü olarak adlandırılmakta ve kutlanmaktadır. Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde, Ermeniler 1988 yılından itibaren Azerbaycan Türklerine karşı saldırı ve katliamlara girişmişlerdir. Karabağ toprakları üzerinde hak iddia etmeye başladığı yıl olan 1988'den başlayarak 1994 tarihine kadar Ermenilerin saldırıları sonucunda bin 500'den fazla kişi hayatını kaybederken, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştır. Azerbaycan'ın bine yakın yerleşim yerine düzenlenen saldırılarda yüzbinlerce insan yurtlarını terk etmek zorunda kalmıştır. Yaklaşık bir milyon insanın Azerbaycan'ın diğer bölgelerine göç etmesi neticesinde "kaçkınlar" olarak adlandırılan insanlar, yıllarca zor şartlar altında çadırlarda yaşamak zorunda kalmışlardır. 1987 yılı sonları ve 1988 yılı başlarındaki bu olaylara Sovyetler Birliği yönetimi ve Azerbaycan'ın yerel idarecileri sessiz kalınca halk hareketleri başlamıştır. Gittikçe büyüyen ve destek gören hareketler mitinglere dönüşmüştür. Bu mitinglerin sonucunda 17 Kasım 1988 günü, şimdiki Azadlık o zamanda kullanılan ismiyle “Lenin” meydanında toplanan Azerbaycan Türkleri, SSCB'nin anti-Azerbaycan tutumuna karşı tek yumruk olarak sürekli mitinge başladı. Günlerce dağıtılamayan kalabalığa müdahaleler olsa da özgürlük için artık yola çıkanlar 18 gün boyunca meydanı terk etmedi. Sovyet yönetimi ilk defa olağanüstü hâl ilan ederek Kızıl Ordu askerleri ile meydanı kuşatmış, birçok insanı tutuklayarak mitinge son verebilmiştir. SOVYETLER BİRLİĞİNE KARŞI AZERBAYCAN TÜRKLERİ TEK YÜREK OLDU Bu olaylar, Azerbaycan'da bağımsızlık hareketlerini daha da alevlendirmiş ve ileride kurulacak bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin temelini atmıştır. Artık halk birlik olarak ayağa kalkmış ve kendi gücünü görmüştü bir kere. Bağımsızlık yolunda hiçbir güç engel olamazdı o halka. Nitekim olamadı da. Tarihte Milli Azadlık Harekâtı adıyla yerini alan bu olay, 18 Ekim 1991'de kazanılan bağımsızlığın zeminini oluşturdu ve alt yapısını hazırladı. Haziran 1989'da Azerbaycan Halk Cephesi kuruldu. Aynı yılın eylül ayında Azerbaycan Yüksek Sovyet’inin Azerbaycan'ın egemenliği hakkında Anayasal Bildirgeyi kabul etmesi Moskova’yı biraz daha körükledi ve 1990 yılında 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece Kızıl Ordu birlikleri Bakü'ye girdi. Bu birliği Bakü'ye sokmamak için el-ele tutuşarak tankların önüne dizilen ve "Bizi ezmeden Bakü'ye giremezsiniz" diyen insanları ezerek Bakü'ye dahil olan Kızıl Ordu, yüzlerce insanı acımasızca katletti. Ancak Rusya'nın baskısı ve katliamları, halkın direncini hiçbir şekilde kıramadı; tam aksine bağımsızlık sürecini daha da hızlandırdı. Ve bunun sonucunda 18 Ekim 1991 tarihinde Azerbaycan bağımsızlığını kazandı. 1992 senesinin mayıs ayında Azerbaycan Halk Cephesi iktidara geldi ve kısa süre içinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı için tehdit oluşturan Rus askeri birlikleri ülkeden çıkartıldı. 17 Kasım tarihi ise Ebülfez Elçibey tarafından Milli Diriliş (Uyanış) Günü olarak ilan edildi.

104. yılında Erzurum Kongresi: Vatan bir bütündür, bölünemez! Haber

104. yılında Erzurum Kongresi: Vatan bir bütündür, bölünemez!

Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları, 23 Temmuz 1919'da Erzurum'da toplandı. Türk milletinin kurtuluş mücadelesi, bağımsızlığı ve hür iradesi için atılan adım, "Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz" ifadesiyle ünlenmişti. Tam 104 yıl önce bağımsızlık mücadelesinin temel taşı Erzurum Kongresi'nde önemli kararlara imza atıldı.  MSB'DEN ERZURUM KONGRESİ'NİN 104. YILI PAYLAŞIMI Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Erzurum Kongresi'nin 104. yıldönümü ile ilgili paylaşımda bulundu. Bakanlığın sosyal medya hesabında yer alan paylaşımda, "Millî Mücadelemiz için büyük önem taşıyan ve tüm dünyaya 'Vatan bir bütündür, parçalanamaz!' kararlılığını haykıran Erzurum Kongresi’nin 104’üncü yıl dönümünde Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bağımsızlık mücadelemizin tüm kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyoruz" ifdeleri kullanıldı.  Millî Mücadelemiz için büyük önem taşıyan ve tüm dünyaya “Vatan bir bütündür, parçalanamaz!” kararlılığını haykıran Erzurum Kongresi’nin 104’üncü yıl dönümünde Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bağımsızlık mücadelemizin tüm kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyoruz.… pic.twitter.com/K64hL4kCNg — T.C. Millî Savunma Bakanlığı (@tcsavunma) July 23, 2023 ERZURUM KONGRESİ 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum'da yapılan kongre, Sivas Kongresi'ne yeni kapılar açacaktı. Milli bağımsızlık için verilen mücadele Erzurum Kongresi'yle başladı. Erzurum Kongresi, Türk milletinin hiçbir baskı ve yönlendirmeyi tanımaksızın kendi hür iradesiyle milli bir refleksin hayata geçirilmesiyle, Türk milletinin var olduğu ve var olmaya devam edeceğinin en önemli ilanı oldu. İŞGAL ALTINDAKİ 5 İLİN ULUSAL BAĞIMSIZLIK KARARI Kongrede, düşman işgali altındaki 5 il; Trabzon, Erzurum, Sivas, Bitlis, Van'dan ve 62 ilden gelen delege katılımıyla ilk kez ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verildi. Kongre başkanlığını yürüten Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum Kongresi'nin kapanış konuşmasında "Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir" diyerek bundan 104 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin inşası olan kongrenin önemini böyle vurguladı. ERZURUM KONGRESİ İLE MİLLİ MÜCADELENİN "İLKLERİ" ''Milli sınırlar" ifadesi ve vatanın bütünlüğü ve bölünmezliği ilk kez vurgulandı. Bağımsızlığın önemine vurgu yapılarak manda ve himaye reddedildi. İlk kez ulusal bağımsızlığın koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verildi. İlk kez milli sınırlardan bahsedildi ve Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı anda Türk vatanı topraklarının parçalanamayacağı açıklandı. İlk defa geçici bir hükumetin kurulacağından bahsedildi. İlk kez başkanlığını Mustafa Kemal'in yaptığı dokuz kişilik bir Temsil Heyeti oluşturuldu. Bu Temsil Heyeti bir hükumet gibi görev yapacaktı. (Temsil Heyeti'nin görevi TBMM'nin açılmasına kadar devam etti) Erzurum Kongresi'nin bir önemi de Batı Anadolu'da Yunan kuvvetlerine karşı mücadele eden Kuva-yı Milliye üzerinde büyük moral etkisi yaptı. Erzurum Kongresi, Mustafa Kemal'in sivil olarak görev aldığı ilk yerdir. ERZURUM KONGRESİNİN MADDELERİ Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin var olmasında ve Milli Mücadele ruhunun Anadolu'ya taşınmasında en önemli mihenk taşlarından biri olan Erzurum Kongresi'nin maddeleri şu şekilde: 1) Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz (Bildiri, madde 6; Tüzük madde 3'ün açıklaması) 2) Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükûmeti'nin dağılması halinde, millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir. (Tüzük madde 2 ve 3; Bildiri, madde 3) 3) İstanbul Hükûmeti vatanı koruma ve istiklâli elde etme gücünü gösteremediği takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet üyeleri millî kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Heyet-i Temsiliye (38) yapacaktır. (Tüzük, madde 4; Bildiri, madde 4) 4) Kuva-yı Milliye'yi (39) tek kuvvet olarak tanımak ve millî iradeyi hâkim kılmak esastır (Bildiri, madde 3). 5) Hristiyan azınlıklara siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez (Bildiri, madde 4). 6) Manda ve Himaye kabul olunamaz (Bildiri, madde 7). 7) Millî Meclis'in derhal toplanmasını ve hükûmetin yaptığı işlerin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır (Bildiri, madde 8).

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.