İstanbul’da 5 Şubat Gulca Katliamı kurbanları anıldı
Doğu Türkistan’ın Gulca şehri konumu itibarıyla Çin için çok önemli stratejik bir şehir olarak biliniyor. 5 Şubat 1997 tarihinde Ramazan ayının son günlerinde, Gulca'da kanlı bir katliam meydana geldi. Doğu Türkistanlılar, aradan geçen 26 yıla rağmen yaşanan vahşeti unutmuyor.
Doğu Türkistan STK’lar Birliği tarafından 5 Şubat Gulca Katliamı'nı anmak amacı ile bugün Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması düzenlendi.
Basın açıklamasına Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan, Doğu Türkistan Ulemalar Birliği Başkanı Prof. Dr. Alimcan Buğda, Doğu Tükistan İnsan Hakları İzleme Derneği Başkanı Nur Muhammed Türkistani, İstanbul'da yaşayan Doğu Türkistanlu Uygur Türkleri ve basın mensupları katıldı.
Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplanan kalabalık havanın yağmurlu olmasına rağmen Çin yönetimi tarafından 5 Şubat 1997 Gulca'da şehit edilen soydaşları için hep bir ağızdan Pekin yönetimini kınadı.
Basın açıklaması Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan tarafından gerçekleşti. Oğuzhan basın açıklamasında, "Bugün biz burada 5 Şubat 1997 Doğu Türkistan’ın Gulca şehrinde işgalci Çin tarafından gerçekleştirilen katliamın 26.yıl dönümü münasebetiyle bulunmaktayız. Biz bugün bu münasebet ile işgal altındaki Doğu Türkistan’da Gulca katliamından bugüne kadar gittikçe vahşileşen zulmü ve insan hakları ihlallerini kısa özet olarak basın mensuplarının ve dünya kamuoyunun dikkatine sunmak isteriz" ifadelerini kullandı.
UYGUR SOYKIRIMI
11 Eylül 2001 olaylarından nemalan Çin yönetiminin Doğu Türkistan'da sözde terörizimle mücadele kisvesine bürünerek binlerce Uygur Türkünü katlettiğine dikkat çeken Oğuzhan şöyle konuştu:
"İşgalci Çin 11 Eylül 2001 olaylarından sonra küresel terörizme karşı savaşa katıldığını söyleyerek Doğu Türkistanlıları terörist olarak dünyaya lanse etmeyi başardı. Bu tarihten sonra İşgalci Çin Doğu Türkistan’da yaptığı soykırım dahil her türlü insan hakları ihlallerini meşru olarak göstermeye çalıştı ve Doğu Türkistan’ın asıl halklarını topyekûn terörist ilan etti. Bölge halkını Çinlileştirmek için asimilasyon politikalarını sıklaştırdı. Uygur ve Kazak dilin okullarda öğretilmesini sınırlandırdı. 2017 senesine gelindiğinde ise Uygurca ile Kazakça eğitim dili statüsünden çıkarıldı. Çin asimile politikaları çerçevesinden Doğu Türkistan’a büyük miktarda Çinli yerleşimci getirerek Doğu Türkistan’ın demografisini değiştirdi.
İşgalci Çin 2014 senesinden itibaren Doğu Türkistan milli kimliğini yok etme, Çinlileştirme, asimilasyonu hızlandırma amaçlı 1200’ü aşkın devasa toplama kampları inşa etti. Bu kamplarda BM’nin verilerine göre en az 3 milyonu aşkın, tanıklar ve Çin kaynaklı belgelere göre ise dönüşümlü olarak 8 milyondan fazla insan zorla tutulmaktadır."
BAĞIMSIZ UYGUR SOYKIRIMI MAHKEMESİ
Londra'da düzenlenen Bağımsız Uygur Soykırımı Mahkemisini hatırlatan Oğuzhan, "2021’de Londra’da duruşmalar yapılan bağımsız Uygur Soykırım Mahkemesi Çin’in baskıcı politikaları ve gözaltı kampları sistemi hakkındaki delilleri göz önünde bulundurarak soykırımcı Çin’i Doğu Türkistan’da Uygurlara ve diğer kardeş topluluklara yönelik soykırım, insanlığa karşı suç ve işkenceden suçlu buldu. ABD, Belçika, Birleşik krallık, Kanada, Fransa, Hollanda, Çek, Litvanya, AB ülkeleri Doğu Türkistan’daki durumu parlamentolarında soykırım olarak tanıdı. ABD Uygurları köle işçi olarak çalıştırılan ürünlerin kendi ülkesine tedarik edilmesini yasaklayan yasalar çıkarttı" dedi.
ÜRÜMÇİ'DE TÜRKİYE KONSOLOSLUĞU AÇILSIN!
Türkiye'nin Doğu Türkistan mücadelesindeki rolüne değinen Oğuzhan, "Biz Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği olarak, Çin’in Doğu Türkistan halkına uyguladığı soykırıma dikkat çekmeye çalıştığımız gibi Türkiye devletinden Doğu Türkistan’da yaşananların Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinde soykırım olarak tanınmasını, soykırımın sona ermesi için İslam dünyasında öncü olarak etkili adımların atılmasını, Doğu Türkistan’a bağımsız ve gitmeden önce Doğu Türkistan diasporasından meşveret alan gözlemci heyet gönderilmesini ve Urumçi'de Türkiye konsolosluğu açılmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
SORUMLULUKLAR ACİLEN YERİNE GETİRİLMELİ
Oğuzhan ayrıca, "Bütün dünya ülkelerine bu insanlık ve soykırım suçlarının bir an önce durdurulması için Çin'e acil baskı yapmalarını, İnsan Hakları Örgütlerinin ülkelerin adım atmalarını için ön ayak olmalarını talep ediyoruz. BM ve İslam İş Birliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütlerin kuruluş misyonlarını yerine getirmeleri için çağrıda bulunuyoruz. Türk Konseyi gibi milletimizin ismini taşıyan kuruluşların ise tarihi ve milli sorumluluklarını acil yerine getirmelerini talep ediyoruz" dedi.
İSLAM ALEMİ DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİNDE HASSAS OLMALI
Son olarak İslam alemine seslenen Oğuzhan, "Biz Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği olarak Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Dünya Müslüman Topluluklar Konseyi (TWMCC)’nin 8-12 Aralık’ta Doğu Türkistan’a yaptığı ziyareti ve ziyaret sırasında Çin’in Doğu Türkistan’da yürüttüğü insanlık dışı uygulamalarını destekleyen açıklamaları kesinlikle reddediyor ve bu kurumun Doğu Türkistan tutumunu kınıyoruz. Ayrıca İslam alemini, İslam İş birliği Teşkilatı başta olmak üzere tüm Müslüman devletlerin Doğu Türkistan konusunda daha hassas davranmalarını umut ediyoruz. Son olarak İslam ülkeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’ni 15 Şubat BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nin 73.oturumunda Doğu Türkistan’ının yanında durmaya çağırıyoruz. Birliğimiz ve Doğu Türkistan halkı adına bize destek verip burada hazır olan tüm sivil toplum kuruluşları, kıymetli misafirlerimiz ve gazetecilere şükranlarımız sunuyoruz" ifadelerini kullandı.