Melek Maksudoğlu, Londra'da Cengiz Dağcı ile olan anılarını paylaştı
Haber Giriş Tarihi: 09.03.2021 23:22
Haber Güncellenme Tarihi: 10.03.2021 00:26
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Ünlü Kırım Tatar roman yazarı, eserlerinde Kırım Tatarlarının var olma mücadelesini, Rusların zulmü altındaki hayatını ele alan, sadece Kırım için değil yazdığı 30’a yakın eserle Türk edebiyatı içerisinde çok önemli bir yeri olan Cengiz Dağcı’nın bugün doğumunun 102.yıl dönümü. Melek Maksudoğlu, Cengiz Dağcı'nın doğum yıldönümünde, Emel Kırım Vakfının düzenlediği çevrimiçi toplantının konuğu oldu. Maksudoğlu, Londra'da ünlü yazar Cengiz Dağcı ile olan hatıralarını anlattı.
Emel Fikir ve Kültür Konferanslarının, bugün yapılan çevrimiçi toplantısında Melek Maksudoğlu, Cengiz Dağcı'nın Londra'daki yaşamını anlattı. Maksudoğlu'nun “Cengiz Dağcı Londra’da” ismini taşıyan konuşmasında ünlü Kırım Tatar yazarın Londra'daki yaşamı mercek altına alındı. Bugün saat 21.00'de başlayan çevrimiçi yayında Maksudoğlu, yaşamına tanık olduğu Dağcı'nın fikirlerini, eserlerini ve Vatan Kırım yolundaki mücadelesini dile getirdi. Cengiz Dağcı'nın Londra'daki hayat hikayesini anlatan Maksudoğlu, çalışma hayatını, fikri dünyasını ve eşi Regina Hanım ile yaşadıklarını aktardı. Maksudoğlu, Cengiz Dağcı için, "Baktığı gökyüzünde Kırım'ı gördü, yerdeki halının motiflerinde Kırım'ı gördü ve çok şükür vatanı Kızıltaş'ta gömülmek nasip oldu." dedi.
MELEK MAKSUDOĞLU CENGİZ DAĞCI'YI ANLATTI
Melek Maksudoğlu, konferansta Kırım'ın edebi sesi Cengiz Dağcı hakkında şu ifadeleri kullandı:
"Benim için Cengiz Dağcı, dedem gibiydi. En son 2009 yılında kendisini görebilmiştim. Cengiz Dağcı'nın cenazesini Kırım'a götürmek için Türkiye Cumhuriyeti üstlenmişti. Ama biraz zorlu bir süreç oldu. O zaman Kırım, Ukrayna'ya aitti. Cengiz Dağcı, İngiltere'den hiç ayrılmadığı için bir pasaportu yoktu. İhtiyarlık belgesi ve sağlık belgesi üzerinden bilgileri işlendi ve benim pasaportuma işlenerek Kırım'a getirdim. Atatürk Havalimanı'nda bir gece kaldık. Böylece, çok gelmek istediği Türkiye'de bir gece kalmış oldu. Oradan Kırım'a götürdük ve defnedildi. Ruhu şad olsun.
"BAKTIĞI GÖKYÜZÜNDE KIRIM'I GÖRÜRDÜ... ÇOK ŞÜKÜR VATANI KIZILTAŞ'TA GÖMÜLMEK NASİP OLDU"
Cengiz Dağcı, benim için her zaman çok önemli olmuştur. Yurt dışında yaşayanlar bilirler, bazen olur ki sadece ana dilinizi duymak istersiniz. Ana dilinizde şarkı söylemek, ana dilinizde film izlemek sadece ana dilinizi duyarak yaşamak istiyorsunuz. Bu ana baba özlemi gibidir ve burnunuzun direği sızlar. Biz şanslıyız, hele ki şimdi internet devrinde. Cengiz Aga'mın zamanında bunların hiç biri yoktu. Kendi el yordamıyla çizdiği hatırladığı evinin resmini ve Ayıdağı'nı masanın önüne koyardı. Oralara dalıp giderdi... kolay değildi. Kendi ana dilinde yazdı. Eğer İngilizce yazsa idi eserlerini tüm dünyada tanınırdı. Biliyorsunuz Almanlara, Nazilere karşı Yahudilerin büyük bir lobisi var. Muhakkak, orada Cengiz Dağcı'ya sahip çıkılırdı ve eserleri çoktan Hollywood'da büyük filmler olmuştu. Ama o kendi anasının konuştuğu dilde yazmak istedi. Baktığı gökyüzünde Kırım'ı gördü, yerdeki halının motiflerinde Kırım'ı gördü ve çok şükür vatanı Kızıltaş'ta gömülmek nasip oldu."
Zoom üzerinden düzenlenen toplantı videosunun tamamına, Emel Kırım Vakfı Facebook sayfası üzerinden ulaşabilirsiniz.
"CENGİZ DAĞCI'NIN ZAMANI DURDURDUĞU" EVİ BELGESELİ GÖSTERİLDİ
Emel Kırım Vakfının düzenlediği Emel Fikir ve Kültür Konferansları kapsamında, bugün kaydedilen Cengiz Dağcı'nın doğum yıl dönümü kapsamında saat 22.00'de yönetmenliğini Neşe Sarısoy Karatay'ın yaptığı "Cengiz Dağcı'nın Zamanı Durdurduğu Evi" belgeseli gösterildi.
Genç Tatar ekibinin hazırladığı belgesel yayınını, Emel Kırım Vakfı'nın sosyal medya hesabı üzerinden izleyebilirsiniz.
KIRIM'IN EBEDİ VE EDEBİ SESİ CENGİZ DAĞCI KİMDİR?
Ünlü Kırım Tatar romancı Cengiz Dağcı, 9 Mart 1920’de Yalta’nın Gurzuf kasabasında dünyaya geldi. Cengiz Dağcı Türkiye’ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmış, kitaplarının ilk redaksiyonunu da şair Ziya Osman Saba yapmıştır. Türkiye’de yayınlanan eserleri sayesinde Türkiye’de birçok insan Kırım’ı ve Kırım Tatarlarının yaşantılarını öğrenmiş oldu. İlk ve orta öğrenimini köyünde ve Akmescit’te aldı. 1938’de ortaokulu bitirdi. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıktı. 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı. 1946`da Londra’da Wimbledon yakınlarına yerleşti.
Cengiz Dağcı vatanından ayrıldıktan sonra hiç Kırım’a dönemedi. Ancak Dağcı’nın naaşı, Türkiye’nin girişimleriyle 2 Ekim 2011’de Kırım’a getirilerek atalarının mezarlarının bulunduğu Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığına defnedildi. Dağcı’nın 3 Ekim’de düzenlenen cenaze törenine Türkiye’den dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yine dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da aralarında bulunduğu 200 kişilik bir heyet katıldı.
CENGİZ DAĞCI’NIN ESERLERİ
Eserleri savaştan önce yayınlanıyor olsa da, yazar asıl yurtdışına çıktığında tanınmaya başlandı.
Tüm hayatı boyunca gurbette Kırım’ın hayaliyle yaşadı, onun nefesini hissetti, romanlarının ve hikayelerinin her satırını sevgili Gurzuf köyüne, gençliğinin en mutlu yıllarını geçirdiği, Akmescit’e adadı. Dağcı’nın tüm eserlerinde vatanına olan sevgisi, Kırım Tatar ruhunun güzelliğine inancı yer alıyordu. Yazar, Kırım Tatar Halkının başına gelen trajik olayların halkın tarihi, kültürel, ahlaki ve ulusal bağlarının yavaş yavaş kopmasına zemin hazırladığını düşünüyordu.
Dağcı’nın, roman yazarken kendisine biçtiği bir misyon vardı. Dağcı, Kırım’ın hafızası olacaktı. İnsanlar, Kırım’daki Türk’ün dramını Dağcı’dan okuyacak ve gelecekteki kuşaklara aktaracaktı. Dolayısıyla Dağcı eserleriyle Kırım Tatarlarının tüm zorluklardan sonra tarihe meydan okumalarını ve kendi ruh güzelliklerine inanmalarını sağlamaya çalıştı. Kendi halkını dünyaya tanıtmak için yazar Türk dilini seçti.
Cengiz Dağcı’nın Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağladığı ve önemli eserleri arasında “Yoldaşlar”, “Anneme mektuplar”, “Onlar da insandı”, “Badem Dalına Asılı Bebekler”, “Yurdunu Kaybeden Adam”, “Korkunç Yıllar” adlı eserler yer alıyor. Yazdıkları belgesellere (Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler, 2005), çeşitli film (Kırımlı, 2014) ve dizi uyarlamalarına (Yurdumda Ölmek İstiyorum-“Onlar da insandı” uyarlaması-1993) konu oldu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Melek Maksudoğlu, Cengiz Dağcı'yı anlattı: Baktığı gökyüzünde Kırım'ı görürdü
Melek Maksudoğlu, Londra'da Cengiz Dağcı ile olan anılarını paylaştı
Ünlü Kırım Tatar roman yazarı, eserlerinde Kırım Tatarlarının var olma mücadelesini, Rusların zulmü altındaki hayatını ele alan, sadece Kırım için değil yazdığı 30’a yakın eserle Türk edebiyatı içerisinde çok önemli bir yeri olan Cengiz Dağcı’nın bugün doğumunun 102.yıl dönümü. Melek Maksudoğlu, Cengiz Dağcı'nın doğum yıldönümünde, Emel Kırım Vakfının düzenlediği çevrimiçi toplantının konuğu oldu. Maksudoğlu, Londra'da ünlü yazar Cengiz Dağcı ile olan hatıralarını anlattı.
Emel Fikir ve Kültür Konferanslarının, bugün yapılan çevrimiçi toplantısında Melek Maksudoğlu, Cengiz Dağcı'nın Londra'daki yaşamını anlattı. Maksudoğlu'nun “Cengiz Dağcı Londra’da” ismini taşıyan konuşmasında ünlü Kırım Tatar yazarın Londra'daki yaşamı mercek altına alındı. Bugün saat 21.00'de başlayan çevrimiçi yayında Maksudoğlu, yaşamına tanık olduğu Dağcı'nın fikirlerini, eserlerini ve Vatan Kırım yolundaki mücadelesini dile getirdi. Cengiz Dağcı'nın Londra'daki hayat hikayesini anlatan Maksudoğlu, çalışma hayatını, fikri dünyasını ve eşi Regina Hanım ile yaşadıklarını aktardı. Maksudoğlu, Cengiz Dağcı için, "Baktığı gökyüzünde Kırım'ı gördü, yerdeki halının motiflerinde Kırım'ı gördü ve çok şükür vatanı Kızıltaş'ta gömülmek nasip oldu." dedi.
MELEK MAKSUDOĞLU CENGİZ DAĞCI'YI ANLATTIMelek Maksudoğlu, konferansta Kırım'ın edebi sesi Cengiz Dağcı hakkında şu ifadeleri kullandı:
"Benim için Cengiz Dağcı, dedem gibiydi. En son 2009 yılında kendisini görebilmiştim. Cengiz Dağcı'nın cenazesini Kırım'a götürmek için Türkiye Cumhuriyeti üstlenmişti. Ama biraz zorlu bir süreç oldu. O zaman Kırım, Ukrayna'ya aitti. Cengiz Dağcı, İngiltere'den hiç ayrılmadığı için bir pasaportu yoktu. İhtiyarlık belgesi ve sağlık belgesi üzerinden bilgileri işlendi ve benim pasaportuma işlenerek Kırım'a getirdim. Atatürk Havalimanı'nda bir gece kaldık. Böylece, çok gelmek istediği Türkiye'de bir gece kalmış oldu. Oradan Kırım'a götürdük ve defnedildi. Ruhu şad olsun.
"BAKTIĞI GÖKYÜZÜNDE KIRIM'I GÖRÜRDÜ... ÇOK ŞÜKÜR VATANI KIZILTAŞ'TA GÖMÜLMEK NASİP OLDU"Cengiz Dağcı, benim için her zaman çok önemli olmuştur. Yurt dışında yaşayanlar bilirler, bazen olur ki sadece ana dilinizi duymak istersiniz. Ana dilinizde şarkı söylemek, ana dilinizde film izlemek sadece ana dilinizi duyarak yaşamak istiyorsunuz. Bu ana baba özlemi gibidir ve burnunuzun direği sızlar. Biz şanslıyız, hele ki şimdi internet devrinde. Cengiz Aga'mın zamanında bunların hiç biri yoktu. Kendi el yordamıyla çizdiği hatırladığı evinin resmini ve Ayıdağı'nı masanın önüne koyardı. Oralara dalıp giderdi... kolay değildi. Kendi ana dilinde yazdı. Eğer İngilizce yazsa idi eserlerini tüm dünyada tanınırdı. Biliyorsunuz Almanlara, Nazilere karşı Yahudilerin büyük bir lobisi var. Muhakkak, orada Cengiz Dağcı'ya sahip çıkılırdı ve eserleri çoktan Hollywood'da büyük filmler olmuştu. Ama o kendi anasının konuştuğu dilde yazmak istedi. Baktığı gökyüzünde Kırım'ı gördü, yerdeki halının motiflerinde Kırım'ı gördü ve çok şükür vatanı Kızıltaş'ta gömülmek nasip oldu."
Zoom üzerinden düzenlenen toplantı videosunun tamamına, Emel Kırım Vakfı Facebook sayfası üzerinden ulaşabilirsiniz.
"CENGİZ DAĞCI'NIN ZAMANI DURDURDUĞU" EVİ BELGESELİ GÖSTERİLDİEmel Kırım Vakfının düzenlediği Emel Fikir ve Kültür Konferansları kapsamında, bugün kaydedilen Cengiz Dağcı'nın doğum yıl dönümü kapsamında saat 22.00'de yönetmenliğini Neşe Sarısoy Karatay'ın yaptığı "Cengiz Dağcı'nın Zamanı Durdurduğu Evi" belgeseli gösterildi.
Genç Tatar ekibinin hazırladığı belgesel yayınını, Emel Kırım Vakfı'nın sosyal medya hesabı üzerinden izleyebilirsiniz.
KIRIM'IN EBEDİ VE EDEBİ SESİ CENGİZ DAĞCI KİMDİR?Ünlü Kırım Tatar romancı Cengiz Dağcı, 9 Mart 1920’de Yalta’nın Gurzuf kasabasında dünyaya geldi. Cengiz Dağcı Türkiye’ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmış, kitaplarının ilk redaksiyonunu da şair Ziya Osman Saba yapmıştır. Türkiye’de yayınlanan eserleri sayesinde Türkiye’de birçok insan Kırım’ı ve Kırım Tatarlarının yaşantılarını öğrenmiş oldu. İlk ve orta öğrenimini köyünde ve Akmescit’te aldı. 1938’de ortaokulu bitirdi. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıktı. 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı. 1946`da Londra’da Wimbledon yakınlarına yerleşti.
Cengiz Dağcı vatanından ayrıldıktan sonra hiç Kırım’a dönemedi. Ancak Dağcı’nın naaşı, Türkiye’nin girişimleriyle 2 Ekim 2011’de Kırım’a getirilerek atalarının mezarlarının bulunduğu Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığına defnedildi. Dağcı’nın 3 Ekim’de düzenlenen cenaze törenine Türkiye’den dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yine dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da aralarında bulunduğu 200 kişilik bir heyet katıldı.
CENGİZ DAĞCI’NIN ESERLERİ
Eserleri savaştan önce yayınlanıyor olsa da, yazar asıl yurtdışına çıktığında tanınmaya başlandı.
Tüm hayatı boyunca gurbette Kırım’ın hayaliyle yaşadı, onun nefesini hissetti, romanlarının ve hikayelerinin her satırını sevgili Gurzuf köyüne, gençliğinin en mutlu yıllarını geçirdiği, Akmescit’e adadı. Dağcı’nın tüm eserlerinde vatanına olan sevgisi, Kırım Tatar ruhunun güzelliğine inancı yer alıyordu. Yazar, Kırım Tatar Halkının başına gelen trajik olayların halkın tarihi, kültürel, ahlaki ve ulusal bağlarının yavaş yavaş kopmasına zemin hazırladığını düşünüyordu.
Dağcı’nın, roman yazarken kendisine biçtiği bir misyon vardı. Dağcı, Kırım’ın hafızası olacaktı. İnsanlar, Kırım’daki Türk’ün dramını Dağcı’dan okuyacak ve gelecekteki kuşaklara aktaracaktı. Dolayısıyla Dağcı eserleriyle Kırım Tatarlarının tüm zorluklardan sonra tarihe meydan okumalarını ve kendi ruh güzelliklerine inanmalarını sağlamaya çalıştı. Kendi halkını dünyaya tanıtmak için yazar Türk dilini seçti.
Cengiz Dağcı’nın Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağladığı ve önemli eserleri arasında “Yoldaşlar”, “Anneme mektuplar”, “Onlar da insandı”, “Badem Dalına Asılı Bebekler”, “Yurdunu Kaybeden Adam”, “Korkunç Yıllar” adlı eserler yer alıyor. Yazdıkları belgesellere (Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler, 2005), çeşitli film (Kırımlı, 2014) ve dizi uyarlamalarına (Yurdumda Ölmek İstiyorum-“Onlar da insandı” uyarlaması-1993) konu oldu.
Son Haberler