SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kırım Araştırmaları Ağı'nda "Geraylar ve Osmanlılar" kitabı konuşuldu

Kırım Araştırmaları Ağı’nın Kitap Konuşmaları serisinde bu hafta Prof. Dr. Hakan Kırımlı'nın katılımıyla, Kırımlı'nın bu yıl okurla buluşan “Geraylar ve Osmanlılar” kitabı üzerine konferans gerçekleştirildi. Etkinlik, "Kırım Araştırmaları Ağı"nın YouTube kanalı üzerinden canlı olarak yayınlandı.

Haber Giriş Tarihi: 16.06.2022 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 16.06.2022 14:34
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Kırım Araştırmaları Ağı'nda "Geraylar ve Osmanlılar" kitabı konuşuldu

Kırım Araştırmaları Ağı’nın Kitap Konuşmaları serisinde bu hafta Prof. Dr. Hakan Kırımlı'nın katılımıyla, Kırımlı'nın bu yıl okurla buluşan “Geraylar ve Osmanlılar” kitabı üzerine konferans gerçekleştirildi. Etkinlik, "Kırım Araştırmaları Ağı"nın YouTube kanalı üzerinden canlı olarak yayınlandı.

Kırım ile ilgili konularda çalışan akademisyenler arasında iletişim sağlamayı ve çalışmalarını duyurmayı amaçlayan Kırım Araştırmaları Ağı (CSN – Crimean Studies Network) etkinliklerine devam ediyor. Kırım Araştırmaları Ağı’nın Kitap Konuşmaları Serisi’nin bu haftaki konuğu Prof. Dr. Hakan Kırımlı oldu. 15 Haziran 2022 tarihinde saat 21.00’de Zoom platformu üzeriden canlı olarak gerçekleşen programda, Prof. Dr. Kırımlı’nın “Geraylar ve Osmanlılar” başlıklı kitabı konuşuldu. Etkinlik, Kırım Araştırmaları Ağı'nın Youtube kanalı üzerinden canlı olarak yayınlandı.

“Geraylar ve Osmanlılar: Kırım Hanlık Hânedânının Osmanlı Devleti’ndeki Hikâyesi” tam başlığıyla, bu yıl Ötüken Neşriyat'tan yayımlanan kitap çerçevesinde, Geray Hanedânı’nın tarihi gelişimi içerisinde Osmanlı Devleti ile olan tarihi ve kültürel ilişkileri, Kırım Hanlığı'nı kuruluşundan, 1783'teki Rusya'nın Kırım'ın işgaline dek yöneten Geray sülalesinin tarihte Rumeli ve Kafkasya’da oynadığı roller konuşuldu. Etkinlik büyük oranda soru-cevap formatında gerçekleştirildi.

"ÇALIŞIRKEN 100'ÜN ÜZERİNDE AYRI ŞECERE ÇIKARDIM"

Geraylar üzerine çalışmaya ve saha araştırmalarını da kapsamasına nasıl karar verdiğini anlatarak başlayan Prof. Dr. Kırımlı, hem yazılı kaynaklar hem de sözlü kaynakları kapsayan geniş kapsamlı bir tetkik amaçladığını ifade etti. Yüzlerce yıl boyunca "Geray" ismini taşıyan ailenin yüzlerce mensubunun bulunduğunu ifade eden Kırımlı, aynı dönemde aynı ismi taşıyan onlarca aile mensubu olduğunu da belirtti.

Sadece Osmanlı'nın Rumeli topraklarında 250'nin üzerinde Gerayların yaşadığı çiftlik olduğunu söyleyen Kırımlı, çalışması esnasında 100'ün üzerinde ayrı şecere çıkardığını aktardı. Çalışması esnasında çok sayıda görüşme yaptığını belirten Kırımlı, "Pek çok insan Geray mensubu olduklarını benden öğrendi veya biliyorlardı, duymuşlardı ama bunun manasını bilmiyorlardı" dedi.

"Gerayların tarihlerinin hiç değilse ana hatlarını çıkarmaya gayret ettim." diyen Kırımlı, Geray hanedanı hakkında pek çok kimsenin basmakalıp bilgilere sahip olduğunu da ekledi. Çalışmasında Giray yerine Geray ibaresini tercih etmesini, ailenin Kırım'daki telaffuzuna göre adlandırdığını söyleyen Kırımlı, "Kelimenin orjinali Kerey-Gerey, yerleşmiş şekli 16'ncı yüzyıldan (1500'ler) itibaren Geray, o yüzden bu imlayı kullandım" diye kaydetti.

GERAY MENSUPLARININ UNVANLARI NELERDİ?

"Birçok insan Gerayların hepsinin 'han' olduğunu zannediyor, 'han' tahta çıkanların unvanı ve tahttan inseler de ölene kadar bunu taşırlardı" diyen Kırımlı, istisnasız bütün hanedan mensubu erkeklerin "Geray Sultan" unvanını taşıdığını, ne şartlarda ne durumda olursa olsun, 6 ceddi tahta çıkmamış olsa bile muhakkak Osmanlılar nezdinde "Geray Sultan" olarak tanındığını belirtti. Bu açıdan imparatorlukta Osmanlı dışında sultan unvanını taşıyabilen yegane sülale olduğunu vurguladı.

Kadın mensuplarının da, "hanzade" olan yani Gerayların "geray sultanlarının" eşi, kız kardeşi olanların hanedan mensubu sayıldığını, onların çocuklarının ise (kadın soyundan gelenlerin) hanedandan sayılmadığını, "han"ların annelerinin "hanî" unvanı taşıdığını, kız kardeşlerin de "hanî" unvanını taşıdığını ifade eden Kırımlı, "Hanî demek baba tarafından "han" soyundan gelen demektir, kadınlar için kullanılan 'hanış', 'hanike', 'hanbike' bunların doğrudan unvanıdır. Cariyeler 'bikeç', hanımlar ise 'hanım' unvanını taşırdı." dedi.

KIRIMLI: KIRIM HANLIĞI KENDİSİNDE "ULUĞ ORDA" DİYORDU

Kırım Hanlığı'nın kendisini 18'inci yüzyılın (1700'ler) sonuna kadar Uluğ Orda dediğini vurgulayan Kırımlı, Kırım'ın "Uluğ Orda" yani "Altın Orda"nın hakimiyet bölgelerinden biri olduğunu belirtti. Ayrıca Altınordu'daki tabir ve kurumların, Osmanlı döneminde de uyarlanmaya başladığını ve belli isim ve vazifelerin buna göre değişikliğe uğradığını da ilave etti.

Gerayların protokolde sadrazamdan önde geldiğini, padişahın sağ tarafında oturabildiklerini hatırlatan Kırımlı, Geraylara "Selatin-i Cengiziyye" (Cengizli -Cengiz Han- Sultanları) denildiğini ve Tanzimat Fermanı'na (Gülhane Hatt-ı Hümayunu, 1839) kadar bu statülerinin devam ettiğini aktardı.

Tarihte dört istisna hariç Gerayların ağır suçlarda dahil idam edilmelerinin mümkün olmadığını da belirten Kırımlı, Gerayların suçlanmasının "Geray Sahib-i Arz"ı tarafından yapılabildiğini, kadı veya başka bir adli, idari merci tarafından yapılamadığını, bu durumun Tanzimat'a kadar sürdüğünü söyledi. Geraylarının gelirlerinin 20'inci yüzyıla kadar devam ettiğini söyleyen Kırımlı, imtiyazlarının kısmen sürdüğünü ancak Rumeli'nin imparatorluktan savaşlarla kopmaya başladığı süreçte, hanedanın da geçmişinden uzaklaştığını ifade etti.

KIRIMLI: MODERN KIRIM TATARLARININ REFERANSLARI GERAYLAR VE KIRIM HANLIĞI'DIR

Günümüzde Kırım Tatarlarının sembolü olan "Tarak Tamga"nın Geraylarla bağlantısına da değinen Kırımlı, tamgaların Türk ve Moğol kavimlerinde, Kafkaslarda yaşayan halklar arasında önemli olduğunu belirterek, "Elimizde yüzlerce binlerce tamga var. Bunlar içinde Gerayların tamgası olarak kesin yerleşmiş olan bugün de milli sembolü olan 'tarak tamga' da bunlardan birisi. Geraylar icat etmedi çok eskiden beri kullanılıyor, ne olduğuna dair çeşitli yorumlar var. (Şeklin) Bir hayvandan, kuştan oluşması ihtimali olduğunu düşünüyorum. Altın Orda'daki Edige Mirza'nın kullandığı tamga şahin ya da kartal gibi bir kuşa benziyor. Başında kuş başı görüldüğü için. Bundan gelmiş olabilir. Her halükarda Altın Orda'nın son zamanlarında 'tarak tamga' kullanılıyor. Altın Orda'da hanlık tamgası kırık üzengiydi. Altın Orda'daki 'tarak tamga' biraz farklı daha oval, yuvarlak hatlı. Mevcut şekliyle bildiğimiz tamga I. Hacı Geray Han (1397-1466) tarafından (itibaren) Geray hanedanınca kullanılıyor, sadece Kırım'da değil Kafkas ve Nogay kabilelerinde de kullanıılıyor ve 'han tamga' adıyla anılıyor, bugün bildiğimiz şekliyle. Modern Kırım Tatarlarının referansları Geraylar ve Kırım Hanlığı'dır" diye kaydetti. Bu bağlamda tarak tamgalı gök bayrağın ve tarihteki devlet referansının da birbiriyle bağlantılı olduğunu ifade etti.

KIRIM HANLIĞI VE OSMANLI: TÂBİYET Mİ İTTİFAK MI?

Kırım Hanlığı'nın Osmanlı Devleti'ne tâbi olup olmadığı meselesinin dönemine göre farklılaştığını söyleyen Kırımlı, erken zamanlarda çok farklı, sonraki dönemlerde çok farklı olduğunu belirtti. "Kırım'da bu bir ittifak olarak anlaşılıyor. Bu ittifak 50, 100 yıl içinde giderek tâbiyete dönüşüyor" diyen Kırımlı, bu dönemde Mengli Geray Han (1445-1515) ve Saadet Geray Han'ın (1494-1538) yazışmalarında padişahtan "biraderim" diye bahsettiklerini, Osmanlı padişahlarının da Sultan I. Süleyman Han (Kanuni, 1494-1566) da dahil "han kardeş", "karındalım" diye hitap edebildiğini söyledi.

Bu durumun 17'nci yüzyıla kadar çeşitli şekillerde böyle devam ettiğini söyleyen Kırımlı, ancak belli kırılma noktaları sonrasında, Osmanlı payitahtının müdahaleleri neticesinde Kırım Hanlığı üzerindeki Osmanlı tesirinin arttığını söyledi. Bu tâbiyetin, 17 ve 18'inci yüzyıllarda sıkılaştığını, 18'inci yüzyılda zirveye ulaştığını belirten Kırımlı, yine de pratik ve teorik ayrıntıların söz konusu olduğunu söyledi. Örneğin Osmanlı padişahlarının hanlara yazdıkları mektubun "name-i hümayun" olduğunu, bunun yabancı hükümdarlara yazılan mektup statüsü olduğunu vurgulayarak Osmanlı vasallarıyla bu şekilde yazışma yapılmadığını hatırlattı.

Kırım hanlarının payitaht İstanbul'a geldiğinde merasimle karşılandıklarını belirten Kırımlı, "Osmanlı protokolünün en yüksek şekli" dedikleri bu merasimde, bizzat sadrazamın Kırım Hanı'nı karşılamak için ta Küçükçekmece'ye kadar gittiğini ifade etti. Osmanlı hanedanına alternatif olarak görülmeleri meselesinin de tarihi gerçeklikten ziyade Gerayların tartışılmaz meşruiyetlerinden kaynakladığını belirtti.

Etkinliğin kaydını bu bağlantıya tıklayarak Kırım Araştırmaları Ağı'nın YouTube sayfasından izleyebilirsiniz.

Kitap hakkında detaylı bilgiler için QHA'nın ilgili haberlerine bakabilirsiniz:

(Kırımlı ile yeni kitabı üzerine söyleşi): Prof. Dr. Hakan Kırımlı: Geraylar, Türk ve İslam tarihinin en önemli hanedânlarından birisidir

(Kitabın çıkış haberi, künye ve arka kapak bilgileri): Prof. Dr. Hakan Kırımlı'nın Geraylar ve Osmanlılar kitabı çıktı

KIRIM ARAŞTIRMALARI AĞI NEDİR?

Kırım Araştırmaları Ağı (Crimean Studies Network) hakkında Kırım Haber Ajansına bilgi veren Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu, iki ay arayla Türkçe ve İngilizce dillerinde olmak üzere düzenlenecek olan çevrim içi seminerler (Webiner) ile Kırım konusunda çalışan akademisyenleri bir araya getirmeyi hedeflediklerini kaydetmişti. Kırım Araştırmaları Ağı; Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu’nun öncülüğünde Türkiye, Polonya Romanya ve Ukrayna’dan akademisyen ve araştırmacıların öncülüğünde oluşturulmuş bir organizasyon. Bu organizasyon Kırım, Karadeniz, Doğu Avrupa, Kıpçak bozkırı ve bu alanlarla ilişkili çalışanlar arasında haberleşmeyi ve işbirliğini artırmayı amaçlıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.