İşgalcilerin Kırımoğlu'na karşı açtığı sözde davanın ön duruşması yapıldı

Rusya tarafından işgal edilen Kırım’da sözde Armanpazarı (Armyansk) Kent Mahkemesinde, 9 Temmuz 2020 tarihinde, işgalcilerin Kırım Tatarlarının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu hakkında kurguladığı sözde davanın ön duruşması yapıldı.

Kırım Dayanışması sivil teşkilatına konuşan avukat Nikolay Polozov ön duruşmanın kapalı olarak gerçekleştiğini bildirdi. Avukat, ön duruşma sırasında sözde mahkemeye, Kırımoğlu hakkında alınan sözde “Kırım’a giriş yasağı” belgesinin, FSB’den (Rusya Federal Güvenlik Servisi) talep edilmesine yönelik başvuruda bulunduğunu aktardı.

Avukat Polozov, “Bu belge çok tuhaf bir şekilde gizleniyor; dava belgelerine eklenmemiş. Dava dosyasına sadece bir FSB görevlisi tarafından onaylanmış ve böyle bir yasak belgesinin var olduğunu doğrulayan bir belge eklendi. Ben de yargıca, sadece bir FSB soruşturma görevlisi tarafından imzalanmış bir belgeye güvenemeyeceğimizi söyledim. Ne tuhaf ki, savcı talebime karşı çıkmadı. Savcı gizli belgede Kırım’a girişi yasaklanan başka insanların isimlerinin de yer alabileceğini belirtti. Böylece, mahkeme FSB’ye talep göndererek Kırımoğlu hakkında alınan yasak kararının metnini istedi.” ifadelerini kullandı.

Avukat Polozov ayrıca, mahkemeye verdiği bir başka talepte, “Rusya’ya giriş yasağı” kararının Kırımoğlu'na uygun bir şekilde bildirilmemesi nedeniyle güya "Rusya sınırını yasa dışı olarak geçmesi" ile ilgili açılan davada bir suç unsurunun bulunmadığına işaret etti. Bu talebi mahkemeye ileten avukat Polozov, sözde hakimin bunu da reddettiğini aktardı.

Nikolay Polozov, mahkemeden, işgalcilerin Kırımoğlu’na “Ateşli silahları dikkatsizce saklamak ve onların başka bir kişi tarafından kullanılması için koşullar yaratmak” suçlamaları çerçevesinde açtığı davanın zaman aşımına uğramasından dolayı düşürülmesini de istedi. Dava açılırken birçok usul hatasının yapıldığını ve bu durumda davanın incelenmesinin mümkün olmadığını belirten avukat, “Ben ve Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, onun siyasi nedenlerden ötürü kovuşturulduğu kanaatindeyiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz… Bu dava, Rus yönetiminin devam ettirdiği Kırım Tatarlarının sistematik kovuşturulması politikasını sergileyen bir dava daha." dedi.

Avukat bir sonraki duruşmanın 23 Temmuz 2020 tarihinde yapılacağını bildirdi.

İlgili haber: İşgalcilerin Kırımoğlu'na karşı açtıkları davada Ervin İbragimov tanık olarak gösterildi

İşgalciler, Kırımoğlu’nu güya “Rusya sınırını yasa dışı olarak geçmek”, “Patlayıcı maddeleri satın almak ve bulundurmak” ve “Ateşli silahları dikkatsizce saklamak ve onların başka bir kişi tarafından kullanılması için koşullar yaratmak” ile suçluyor. 

Bilindiği gibi Rusya işgal ettiği Kırım’ı kendi toprağı olarak kabul etse de uluslararası hukuka göre Kırım, Ukrayna toprağıdır. Buna rağmen işgalciler, 2014 yılında Kırımoğlu’nun Ukrayna anakarasından Kırım’a gelişinde, “Armyansk” kontrol noktasından (işgalcilerin oluşturduğu kontrol noktası) belge göstermeksizin geçerek sözde “Rusya devlet sınırını ihlal ettiğini” ileri sürüyor. Temeli olmayan bu suçlamadan dolayı Kırımoğlu, uluslararası hukuka göre de suçlanamaz.

Hayser Cemiloğlu, 27 Mayıs 2013 tarihinde yakın aile dostu Fevzi Edemov’u bir kaza sonucu ateşli silahla yaraladı. Olaydan sonra Edemov hayatını kaybetti. 2014 yılında Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilmesinden sonra Hayser Cemiloğlu, işgalci güçler tarafından yarımadadan yasa dışı bir şekilde Rusya’ya kaçırılarak, Krasnodar bölgesinde yasa dışı bir şekilde yargılanmaya başladı.

Rusya’nın Krasnodar Bölge Mahkemesi, 10 Haziran 2015 tarihinde Hayser Cemiloğlu’nu 5 yıl hapis cezasına çarptırdı. 2 Eylül 2015’te Rusya Yüksek Mahkemesi, Krasnodar Bölge Mahkemesinin Hayser Cemiloğlu’na verdiği 5 yıl hapis cezası kararını değiştirdi ve hapis cezasını 3,5 yıla indirdi. Astrahan şehrinde alıkonulan Hayser Cemiloğlu, 25 Kasım 2016’da serbest bırakıldı. Cemiloğlu, serbest bırakılmasının ardından avukatı Nikolay Polozov ile Ukrayna’ya gitmişti.

Kırım Tatar halkının milli liderine yönelik, “Patlayıcı madde bulundurma” ve “Ateşli silahların kullanılmasına yardım ve yataklık etme” gibi sözde suçlamalar da bu davadaki silahın evde bulundurulmasına dayandırılıyor.