Kosova-Sırbistan geriliminin perde arkasında neler var?
Kosova-Sırbistan geriliminin perde arkasında neler var?
Balkanlarda Kosova ve Sırbistan arasında yaşanan gerilim son dönemde dünya kamuoyunun gündemine geldi. Kosovalı Sırpların yeni seçilen belediye başkanlarını protesto etmesiyle başlayan kriz, NATO'nun bölgedeki güçlerini artırmasıyla sonuçlandı. Gerilim halen sıcaklığını korurken Sırbistan ve Kosova tarafından yapılan açıklamalarla daha da tırmanıyor.
Haber Giriş Tarihi: 01.06.2023 23:44
Haber Güncellenme Tarihi: 02.06.2023 00:14
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Kosova’nın Sırp sınırına yakın ve Sırp nüfusun yoğunlukta olduğu bu kısmındaki dört Sırp belediye başkanının Kurti yönetiminin kararını protesto amaçlı istifası ile 2022 Kasımında artan gerilim NATO’nun müdahale kararına sebep olacak düzeyde büyüdü. Kosova'da artan gerilim, Sırbistan Savunma Bakanı Milos Vucevic'in 29 Mayıs'ta yaptığı açıklamayla tırmandı. Bakan Vucevic açıklamasında, "Ordunun teyakkuzda kalmaya devam ettiğini ve yerel saatle 14.00'e kadar ülkenin Kosova sınırına konuşlandırılacağını" dile getirdi.
Vucevic, Sırbistan Genelkurmay Başkanı Milan Mojsilovic'in, Kosova'daki Sırpların güvenliğini korumakla sorumlu NATO'nun Kosova'daki Barış Gücü (KFOR) yetkilileriyle irtibat halinde olduğunu ifade etti. Vucevic, Sırp ordusunun Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vucic'in her emrini yerine getirmeye hazır olduğunu söyledi. Sırbistan Başbakanı Ana Brnabic, Kosova'nın kuzeyinde yaşanan olaylara ilişkin olarak, "Durum oldukça zor ve gergin. Hatta durum hiç bu kadar zor olmamıştı" dedi.
Kosova'nın kuzeyinde yoğun olarak yaşayan Sırplar, belediye seçim sonuçlarını protesto etmek üzere Zveçan, Zubin Potok ve Leposaviç'teki belediye binlarına girmek üzere protesto düzenledi. Seçilen Arnavut asıllı belediye başkanlarını kabul etmeyen Sırplar 26 Mayıs 2023'ten bu yana taşkınlık çıkarıyor. Yaşanan arbedede 5 polis yaralanmış 4 ekip aracı hasar görmüştü. Kosovalı polisler ise söz konusu olayın üzerine güvenlik önlemlerini artırmıştı.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi, Balkanlar Uzmanı Galip Çağ, Kosova ve Sırbistan arasındaki son gerginliği değerlendirdi.
Bağımsız Kosova'da Arnavut Belediye Başkanlarının seçilmesini protesto eden ve gerginliği üst seviyeye taşıyan Sırpların asıl amacı nedir? Tüm bunlar çatışma çıkarmak için bir bahane mi?
Balkanlar, söz konusu olduğunda yaşanan hiçbir gerilim sadece o zamana ait bir neden sonuç ilişkisine bağlı değildir. Bazen bin yıllık bir hatıra devam edegelen kavganın sebebi olabilir. Keza Osmanlı sonrasında bölgede oluşan yeni düzende hemen her millete ait milliyetçi söylem ve semboller tarihten beslenerek yeni Balkan düzeninin kaos kaynağı haline gelebilmiştir. Osmanlı sonrasında çizilen sınırlar hep hegemon güçlerin belirlediği saiklere ve asla bitmeyecek sorunlar yaratacak şekilde bize göre de kasıtlı olarak inşa edildi.
Çünkü, 20. yüzyılın başından itibaren kıta Avrupası, Osmanlı Rumelisi’ni artık Avrupalı olma vasfından çıkardı ve bölge II. Dünya Savaşı sonrasında Doğu ile Batı bloğunun satranç tahtası haline geldi. Kendi coğrafyalarında yeni bir savaşı göze alamayan büyük devletler hesaplaşmalarını burada görmeye başladılar. Tıpkı Kore’de, Vietnam’da, Ortadoğu’da ve bugünlerde Ukrayna’da olduğu gibi. Dolayısıyla, Sırpların bize göre Rusya’nın da kışkırtması ve güvencesi ile burada yarattığı kaos zaten devam edegelen bir milliyetçi çatışmanın zahiri hale gelmesi çabasından başka bir şey değil. Çünkü, yaşanan her çatışma Doğu ile Batı bloğunun ya da NATO ile Rusya’nın müdahale hakkının onlara göre meşru gerekçesi oluyor.
Dün Zvoniç'teki arbedede Sırplara karşı savunmaya geçen NATO'nun Kosova Barış Gücü'nde çok sayıda asker yaralandı. NATO üyesi ülkelerin Sırbistan'a karşı tutumu ne olacak, NATO üyesi olan Türkiye bu gerginliği nasıl karşılamalı?
Öncelikle Kosova’da zaten savaş sonrasından beri var olan 3 bin 500 kadar NATO gücü var. Ve olaylar kontrol dışına çıkınca bir kısmı bölgeye gönderildi. Alınan haberlere göre de 30 kadar NATO askeri yaralandı. Bu noktada zaten NATO gücünün burada bulunma şartları müdahaleyi uluslararası hukuk açısından meşru hale getiriyor. Sorun ise halen devam eden Ukrayna Savaşı. NATO zaten Ukrayna’daki varlığı ya da bu ülke ile olan teması sebebi ile Rusya ile gerilen ilişkilerinin burada yeniden kontrolden çıkmasını istemiyor. Ancak hem Vucic’in kışkırtıcı açıklamaları hem de Sırp ordusunun sınır hattında teyakkuza geçirilmesi, en yakında bulunan İtalya’daki (Napoli) birliklerin buraya kaydırılması konusunda hazır hale getirilmesini kaçınılmaz kıldı.
Hâlihazırda net bir müdahale gerçekleşmemiş ise de Kurti’nin halen devam eden barışçıl söylemleri biraz daha cevapsız kalırsa en azından buraya bir miktar birliğin aktarılması çok da uzak bir ihtimal değil. Tabi bu Sırp sınırına dair bir silahlı müdahale ya da benzeri hareketi beraberinde getirir mi derseniz, zor görünüyor. Ki bunun olmaması için de diplomatik müzakereler devam ediyor.
Söz konusu gerginlik bir savaşa dönüşürse 1 yılı aşkın süredir devam eden Ukrayna-Rusya Savaşındaki gibi Batılı devletler nasıl bir pozisyon alır?
Kosova’da yaşananların Rusya’nın kontrolü ya da etkisi dışında gerçekleştiğini söylemek öncelikle bölgenin genel durumu söz konusu olduğunda ciddi bir yoksayma anlamına gelir. Çünkü her şeyi bir kenara koysak bile Kurti’nin de çete olarak adlandırdığı bahse konu belediye sınırlarında eylemlerde bulunan aşırı milliyetçi Sırpların protestolar sırasında kullandıklar “Z”, Ukrayna Savaşı’nda Rusların sıklıkla kullandığı bir sembol. Bu da üstü kapalı olarak Sırp eylemleri ile Ukrayna Savaşı arasındaki bağı ortaya koymakta. Öte yandan burada yaşananalar Ukrayna’daki gibi bir savaşa dönüşür mü derseniz açıkçası bu kadar cüretkâr bir hareket de beklemiyorum. Çünkü, Avrupa’ya bu kadar yakın bir bölgede yaşanan benzeri savaşta Rus etkisinin NATO sınırına bu denli yakın bir yerde kendini göstermesine evvela NATO ülkeleri Ukrayna’da verdiklerinden çok daha sert tepki verecektir.
Ayrıca, artık her yere bilhassa da kıta Avrupası’na bu kadar yakın bir savaşa izin verilmesi mümkün değil. Tabii, bu topyekün bir savaş için söz konusu. Yoksa Kosova ile Sırbistan arasındaki gerilim zaman zaman yükselen tansiyona bağlı silahlı çatışmalar, ölümlere sebebiyet verecek düzeyde devam edegeliyor zaten. Bu arada, yazı hazırlandığı sırada Kosova ve Sırp tarafı ile devlet başkanları düzeyinde gerçekleşen telefon görüşmeleri önemli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik amaçlı gerçekleşen görüşmelerde iki taraf ile yaşananlar konusunda müzakerelerde bulunulduğuna şüphe yok. Türk tarafının Ukrayna Savaşı’nda Rusya üzerinde yürüttüğü arabuluculuk çalışmaları ve bu sayede elde ettiği uluslararası prestij de göz önüne alındığında NATO’nun konuyu Rusya ile bir çekişmeye götüreceğini düşünmüyorum. Ancak NATO, zaten bu vekâlet savaşında Kosova’dan yana tavrını koydu.
Muhtemelen de gerilim stabilize edilerek gelecekte yeniden alevlenene dek bu süreç geçiştirilecektir. Belki Kosova’daki barış gücü asker sayısının artırılarak caydırıcı bir tavır ortaya konacaktır. Ancak bir kez daha ifade edilmelidir ki bu, Balkanlar için kati bir çözüm asla olmayacaktır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kosova-Sırbistan geriliminin perde arkasında neler var?
Balkanlarda Kosova ve Sırbistan arasında yaşanan gerilim son dönemde dünya kamuoyunun gündemine geldi. Kosovalı Sırpların yeni seçilen belediye başkanlarını protesto etmesiyle başlayan kriz, NATO'nun bölgedeki güçlerini artırmasıyla sonuçlandı. Gerilim halen sıcaklığını korurken Sırbistan ve Kosova tarafından yapılan açıklamalarla daha da tırmanıyor.
Kosova’nın Sırp sınırına yakın ve Sırp nüfusun yoğunlukta olduğu bu kısmındaki dört Sırp belediye başkanının Kurti yönetiminin kararını protesto amaçlı istifası ile 2022 Kasımında artan gerilim NATO’nun müdahale kararına sebep olacak düzeyde büyüdü. Kosova'da artan gerilim, Sırbistan Savunma Bakanı Milos Vucevic'in 29 Mayıs'ta yaptığı açıklamayla tırmandı. Bakan Vucevic açıklamasında, "Ordunun teyakkuzda kalmaya devam ettiğini ve yerel saatle 14.00'e kadar ülkenin Kosova sınırına konuşlandırılacağını" dile getirdi.
Vucevic, Sırbistan Genelkurmay Başkanı Milan Mojsilovic'in, Kosova'daki Sırpların güvenliğini korumakla sorumlu NATO'nun Kosova'daki Barış Gücü (KFOR) yetkilileriyle irtibat halinde olduğunu ifade etti. Vucevic, Sırp ordusunun Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vucic'in her emrini yerine getirmeye hazır olduğunu söyledi. Sırbistan Başbakanı Ana Brnabic, Kosova'nın kuzeyinde yaşanan olaylara ilişkin olarak, "Durum oldukça zor ve gergin. Hatta durum hiç bu kadar zor olmamıştı" dedi.
Kosova'nın kuzeyinde yoğun olarak yaşayan Sırplar, belediye seçim sonuçlarını protesto etmek üzere Zveçan, Zubin Potok ve Leposaviç'teki belediye binlarına girmek üzere protesto düzenledi. Seçilen Arnavut asıllı belediye başkanlarını kabul etmeyen Sırplar 26 Mayıs 2023'ten bu yana taşkınlık çıkarıyor. Yaşanan arbedede 5 polis yaralanmış 4 ekip aracı hasar görmüştü. Kosovalı polisler ise söz konusu olayın üzerine güvenlik önlemlerini artırmıştı.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi, Balkanlar Uzmanı Galip Çağ, Kosova ve Sırbistan arasındaki son gerginliği değerlendirdi.
Bağımsız Kosova'da Arnavut Belediye Başkanlarının seçilmesini protesto eden ve gerginliği üst seviyeye taşıyan Sırpların asıl amacı nedir? Tüm bunlar çatışma çıkarmak için bir bahane mi?
Balkanlar, söz konusu olduğunda yaşanan hiçbir gerilim sadece o zamana ait bir neden sonuç ilişkisine bağlı değildir. Bazen bin yıllık bir hatıra devam edegelen kavganın sebebi olabilir. Keza Osmanlı sonrasında bölgede oluşan yeni düzende hemen her millete ait milliyetçi söylem ve semboller tarihten beslenerek yeni Balkan düzeninin kaos kaynağı haline gelebilmiştir. Osmanlı sonrasında çizilen sınırlar hep hegemon güçlerin belirlediği saiklere ve asla bitmeyecek sorunlar yaratacak şekilde bize göre de kasıtlı olarak inşa edildi.
Çünkü, 20. yüzyılın başından itibaren kıta Avrupası, Osmanlı Rumelisi’ni artık Avrupalı olma vasfından çıkardı ve bölge II. Dünya Savaşı sonrasında Doğu ile Batı bloğunun satranç tahtası haline geldi. Kendi coğrafyalarında yeni bir savaşı göze alamayan büyük devletler hesaplaşmalarını burada görmeye başladılar. Tıpkı Kore’de, Vietnam’da, Ortadoğu’da ve bugünlerde Ukrayna’da olduğu gibi. Dolayısıyla, Sırpların bize göre Rusya’nın da kışkırtması ve güvencesi ile burada yarattığı kaos zaten devam edegelen bir milliyetçi çatışmanın zahiri hale gelmesi çabasından başka bir şey değil. Çünkü, yaşanan her çatışma Doğu ile Batı bloğunun ya da NATO ile Rusya’nın müdahale hakkının onlara göre meşru gerekçesi oluyor.
Dün Zvoniç'teki arbedede Sırplara karşı savunmaya geçen NATO'nun Kosova Barış Gücü'nde çok sayıda asker yaralandı. NATO üyesi ülkelerin Sırbistan'a karşı tutumu ne olacak, NATO üyesi olan Türkiye bu gerginliği nasıl karşılamalı?
Öncelikle Kosova’da zaten savaş sonrasından beri var olan 3 bin 500 kadar NATO gücü var. Ve olaylar kontrol dışına çıkınca bir kısmı bölgeye gönderildi. Alınan haberlere göre de 30 kadar NATO askeri yaralandı. Bu noktada zaten NATO gücünün burada bulunma şartları müdahaleyi uluslararası hukuk açısından meşru hale getiriyor. Sorun ise halen devam eden Ukrayna Savaşı. NATO zaten Ukrayna’daki varlığı ya da bu ülke ile olan teması sebebi ile Rusya ile gerilen ilişkilerinin burada yeniden kontrolden çıkmasını istemiyor. Ancak hem Vucic’in kışkırtıcı açıklamaları hem de Sırp ordusunun sınır hattında teyakkuza geçirilmesi, en yakında bulunan İtalya’daki (Napoli) birliklerin buraya kaydırılması konusunda hazır hale getirilmesini kaçınılmaz kıldı.
Hâlihazırda net bir müdahale gerçekleşmemiş ise de Kurti’nin halen devam eden barışçıl söylemleri biraz daha cevapsız kalırsa en azından buraya bir miktar birliğin aktarılması çok da uzak bir ihtimal değil. Tabi bu Sırp sınırına dair bir silahlı müdahale ya da benzeri hareketi beraberinde getirir mi derseniz, zor görünüyor. Ki bunun olmaması için de diplomatik müzakereler devam ediyor.
Söz konusu gerginlik bir savaşa dönüşürse 1 yılı aşkın süredir devam eden Ukrayna-Rusya Savaşındaki gibi Batılı devletler nasıl bir pozisyon alır?
Kosova’da yaşananların Rusya’nın kontrolü ya da etkisi dışında gerçekleştiğini söylemek öncelikle bölgenin genel durumu söz konusu olduğunda ciddi bir yoksayma anlamına gelir. Çünkü her şeyi bir kenara koysak bile Kurti’nin de çete olarak adlandırdığı bahse konu belediye sınırlarında eylemlerde bulunan aşırı milliyetçi Sırpların protestolar sırasında kullandıklar “Z”, Ukrayna Savaşı’nda Rusların sıklıkla kullandığı bir sembol. Bu da üstü kapalı olarak Sırp eylemleri ile Ukrayna Savaşı arasındaki bağı ortaya koymakta. Öte yandan burada yaşananalar Ukrayna’daki gibi bir savaşa dönüşür mü derseniz açıkçası bu kadar cüretkâr bir hareket de beklemiyorum. Çünkü, Avrupa’ya bu kadar yakın bir bölgede yaşanan benzeri savaşta Rus etkisinin NATO sınırına bu denli yakın bir yerde kendini göstermesine evvela NATO ülkeleri Ukrayna’da verdiklerinden çok daha sert tepki verecektir.
Ayrıca, artık her yere bilhassa da kıta Avrupası’na bu kadar yakın bir savaşa izin verilmesi mümkün değil. Tabii, bu topyekün bir savaş için söz konusu. Yoksa Kosova ile Sırbistan arasındaki gerilim zaman zaman yükselen tansiyona bağlı silahlı çatışmalar, ölümlere sebebiyet verecek düzeyde devam edegeliyor zaten. Bu arada, yazı hazırlandığı sırada Kosova ve Sırp tarafı ile devlet başkanları düzeyinde gerçekleşen telefon görüşmeleri önemli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik amaçlı gerçekleşen görüşmelerde iki taraf ile yaşananlar konusunda müzakerelerde bulunulduğuna şüphe yok. Türk tarafının Ukrayna Savaşı’nda Rusya üzerinde yürüttüğü arabuluculuk çalışmaları ve bu sayede elde ettiği uluslararası prestij de göz önüne alındığında NATO’nun konuyu Rusya ile bir çekişmeye götüreceğini düşünmüyorum. Ancak NATO, zaten bu vekâlet savaşında Kosova’dan yana tavrını koydu.
Muhtemelen de gerilim stabilize edilerek gelecekte yeniden alevlenene dek bu süreç geçiştirilecektir. Belki Kosova’daki barış gücü asker sayısının artırılarak caydırıcı bir tavır ortaya konacaktır. Ancak bir kez daha ifade edilmelidir ki bu, Balkanlar için kati bir çözüm asla olmayacaktır.
Son Haberler