“Kırım Müftülüğü’nün Noman Çelebicihan’ın adını dile getirmeye hakkı yok”

Kırım’ın sivil ablukası Koordinatörü Lenur İslâmov, Kırım Müftülüğü’nün Kırım’da Rus işgalcilerin kontrolü altında bulunan Kırım Müftüsü Emirali Ablayev’i 1917 yılına kadar Kırım’da faaliyet gösteren Tavriya Müftülüğü’nün (Rus Çarlığı'nın işgalindeki dönemde Kırım için "Tavrida guberniyası" tabiri kullanılırdı) yasal halefi olarak ilan etmesi ile ilgili çirkin kararını yorumladı.
 
Konuyla ilgili QHA’ya konuşan Lenur İslâmov, “Kırım Müftülüğü’nün Noman Çelebicihan’ın adını dile getirmeye hakkı yok. Noman Çelebicihan şehit olarak öldü ve bu kişi bizim için mübarek insandır. Düşmana direniş yolunda öldü. O sadece öldürülmedi. Naaşı parçalanarak denize atılmıştı. Bana ve diğer aktivistlere tehditler yapıldı, bizi de benzer bir kader bekleyebileceği söylendi. Ama onlar bir şeyi anlamıyor: bizim için böyle bir kader şereftir. Günümüzde Kırım’da tüm Kırım Tatar halkı adına konuşarak onun adını satmaya çalışanlar, rezil bir şekilde halktan kovulacak, çünkü halk hiçbir şeyi unutmuyor, her şeyi biliyor ve dedeleri ile babalarının günümüzde, bu halkın özlemlerini bilmeden Kırım Tatar halkının kaderine karar vererek işlediği rezaleti nesilden nesile aktarılacak. Herhangi bir halkta olduğu gibi bizim de rezaletimiz (müftünün açıklaması) var ve biz bunu yüzyıllar boyunca taşıyacağız ama Allah'a şükür, bu rezalet, yaptığımız iyiliklere kıyasla çok küçük” diye kaydetti.
 
Rus işgalcilerin kontrolü altında bulunan Kırım Müftülüğü, 16 Ocak tarihinde Rusya tarafından işgal edilen Kırım’ın başkenti Akmescit’te düzenlediği konferansta beklenildiği gibi Kırım Tatar milli hareketi liderlerini eleştiri yağmuruna tuttu. Böylece Kırım Müftülüğü, Kremlin'in güdümünde olduğunu herkese bir kez daha göstermiş oldu.
 
Ayrıca aynı konferansta, Kırım Müftüsü Emirali Ablayev, 1917 yılına kadar Kırım’da faaliyet gösteren Tavriya Müftülüğü’nün güya yasal halefi olarak ilan edildi. Tavriya Müfülüğü’nün asıl müftüsü, Kırım Tatar halkının her zaman hatırlayacağı Noman Celebicihan olduğu ve Rus denizciler tarafından kurşuna dizdikten sonra, naaşı parçalanarak Karadeniz’e atıldığı halde, Kremlin'in çıkarlarına göre hareket eden Kırım müftüsü hiç çekinmeden kendisini onun halefi gibi göstermeye kalkışabildi.