Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Brüksel'de Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında sığınmacı krizi konusunda varılan mutabakatın içeriğiyle ilgili bir açıklama yayınladı.
Haber Giriş Tarihi: 25.03.2016 18:29
Haber Güncellenme Tarihi: 25.03.2016 17:30
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Soru-cevap şeklinde 18 maddede mutabakat çerçevesinde sığınmacı krizinin çözümü konusunda atılacak adımların anlatıldığı açıklamada, Türkiye'nin 7 Mart'ta tamamen insani mülahazalarla sunduğu öneriyle Ege'de sığınmacı ölümlerinin önlenmesi, insan kaçakçılığı zincirinin kırılması ve yasa dışı göçün yasal göçle ikame edilmesinin amaçlandığı ifade edildi.
Mutabakatın etkin şekilde uygulanması halinde…
Brüksel'de 18 Mart’ta yapılan 3'üncü Türkiye-AB Zirvesi'nde önerinin hayata geçirilmesinin kararlaştırıldığı hatırlatılan açıklamada, mutabakatın etkin şekilde uygulanması halinde, Türkiye'nin özellikle 2015 yılında doruk noktaya ulaşan, AB’ye yönelik yasa dışı geçişlerdeki "transit" konumunun ortadan kalkacağı bildirildi.
Geçişler kayda değer biçimde azalacak
Mutabakat sonucu Ege'de düzensiz göçün kontrol altına alınmasıyla bu güzergâhın, insan kaçakçıları bakımından caydırıcı olacağı, dolayısıyla Türkiye'deki sığınmacı sayısının artmasının beklenmediği, aksine yasa dışı yollardan AB'ye ulaşmak üzere ülkemize yapılan geçişlerin kayda değer biçimde azalacağı ifade edildi.
En önemli unsur "1'e 1" formülü
Açıklamada AB ile varılan mutabakatın en önemli unsuru olan "1'e 1" formülü çerçevesinde Yunan adalarından 4 Nisan itibariyle alınacak her bir Suriyeli için, yine 4 Nisan'da başlamak üzere Türkiye'de geçici koruma altındaki bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirileceği anlatılarak bu mekanizmanın da Türkiye'nin mülteci deposuna dönüşmesini önleyeceğine dikkat çekildi.
"1'e 1" formülüyle, Türkiye'den alınacak Suriyelilerin, BM Kırılganlık Kriterleri çerçevesinde BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği halinde belirleneceğine, bu mekanizmanın, Türkiye'nin öteden beri savunduğu AB ile yük ve sorumluluk paylaşımının hayata geçirilmesi bakımından önem taşıdığı dikkat çekilen açıklamada AB'nin ayrıca "1'e 1" formülü tecrübesi ışığında, Gönüllü İnsani Yeniden Yerleştirme Programı'nı başlatarak, çeşitli kotalar belirlemek suretiyle Türkiye'den Suriyelilerin üye ülkelere yeniden yerleştirilmesini sürdüreceğine, bu programın yasal göçün önemli bir bileşeni olduğuna değinildi.
"Yeniden yerleştirme" kotaları
Açıklamada mutabakatta AB tarafının açıkladığı 72 bin sayısının, AB Konseyi'nin "yeniden yerleştirme" ve "yer değiştirme" kotaları konusunda 20 Temmuz 2015 ve 22 Eylül 2015 tarihlerinde üye ülkelerin taahhütleri ışığında alınan kararları yansıttığı kaydedilerek, bu çerçevede Türkiye'nin Yunan adalarından alınacak düzensiz sığınmacılar arasında Suriyelilerin toplam sayısının 72 bini geçmesi halinde AB tarafından yeni kararlar alınarak sayıların belirlenebileceği anlatıldı.
Vize serbestisi
Vize serbestisi tarihinin, 29 Kasım 2015 tarihinde Brüksel'deki 1'inci Türkiye-AB Zirvesi'nde Ekim 2016 olarak belirlendiği, bununla bağlantılı biçimde Geri Kabul Anlaşması'nın 1 Haziran 2016'da tüm hükümleriyle uygulanmasının kararlaştırıldığı bildirilen açıklamada, 18 Mart mutabakatının en önemli unsurlarından birinin, vize serbestisi tarihinin 2016 yılı Haziran ayının sonuna çekilmesi olduğu, Geri Kabul Anlaşması için belirlenen 1 Haziran'ın ise mutabakatta muhafaza edildiği belirtildi.
Vize serbestisinin Haziran 2016 sonunda başlayabilmesi için AB Komisyonu'nun en geç mayıs ayı başında AB Konseyi'ne ve Avrupa Parlamentosu'na 3'üncü ve son vize ilerleme raporu ile vize serbestisi önerisini sunması gerektiği, dolayısıyla Türkiye'nin, Vize Serbestisi Yol Haritası'nda kayıtlı maddeleri nisan ayı sonuna kadar karşılaması gerektiği, bu yönde gerekli çalışmaların süratle tamamlanmakta olduğu da kaydedildi.
“Türk ekonomisi bugün itibarıyla, oldukça farklı bir noktadadır”
Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1996 tarihinden bu yana yürürlükte olan Gümrük Birliği'nin, Türkiye'nin AB ile ticari açıdan bütünleşmesinde ve kendi iç pazarını uluslararası normlarla uyumlaştırmasında başat itici unsur olduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Türk ekonomisi bugün itibarıyla, Gümrük Birliği’nin tesis edildiği 1996 yılından oldukça farklı bir noktadadır. Örneğin ülkemizin, Gümrük Birliği uyarınca AB’nin dış ticaret politikasına ve ortak gümrük tarifelerine uyum yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu çerçevede, AB’nin üçüncü ülkelerle akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmaları ülkemiz açısından da geçerli olmakta, üçüncü ülke malları da gümrüksüz ithal edilmekte, bununla birlikte, ülkemiz ürünleri aynı ayrıcalıklı konumdan faydalanamamaktadır. Söz konusu asimetrik ilişkinin dengelenmesi için bu ülkelerle AB’nin akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarına (STA) uyumlu olacak şekilde yeni STA’lar akdedilmesi yoluna gidilmektedir."
Suriyeliler için taahhüt edilen 3 milyar+3 milyar avroluk mali kaynak
Brüksel’de 18 Mart'ta gerçekleştirilen 3. Türkiye-AB Zirvesi sonuçlarında AB’nin Türkiye-AB Göç Eylem Planı çerçevesinde Türkiye'de bulunan Suriyelilerin ihtiyaçlarına yönelik olarak proje bazlı taahhüt ettiği 3 milyar avroluk ilk kısım mali kaynağın tahsisi sürecinin hızlandırılmasının kararlaştırıldığı bildirilen açıklamada, bunun doğru yönde atılmış olumlu bir adım ve AB üyesi ülkelerin sürecin ivme kazanması yönündeki desteğinin memnuniyet verici olduğu da kaydedildi.
Türkiye-AB müzakere süreci
Zirve sonuçları ışığında, 3 milyar avroluk ilk kısım kaynak tamamen kullanıldıktan sonra 2018 yılı sonuna kadar tahsis edilmesi öngörülen ilave 3 milyar avro kaynakla çalışmalara hız kesmeden devam edilmesinin amaçlandığına işaret edilen açıklamada AB üyeliği hedefinin Türkiye'nin stratejik tercihi olduğu vurgulanarak Türkiye-AB ilişkilerinin temelini oluşturan müzakere sürecinin hızlandırılarak sürdürülmesine öncelik verildiği anlatıldı.
“Teknik düzeyde hazırlık çalışmaları başlatılması yönünde mutabık kalınmıştır”
Açıklamada, 2005 yılında başlayan fasıl müzakerelerinde bugüne kadar 35 fasıldan toplam 15 faslın açıldığı ve bir faslın (25- Bilim ve Araştırma) geçici olarak kapatıldığı ifade edilirken, "29 Kasım 2015’te gerçekleştirilen ilk Türkiye-AB Zirvesi’yle müzakere sürecimizin hızlandırılmasına karar verilmiş ve 17 nolu 'Ekonomik ve Parasal Politika' faslı 14 Aralık’ta müzakerelere açılmıştır. Zirvede ayrıca, özellikle beş müzakere faslının (15-Enerji, 23-Yargı ve Temel Haklar, 24-Adalet, Özgürlük ve Güvenlik 26-Eğitim ve Kültür ve 31-Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası) açılması amacıyla AB Komisyonuyla teknik düzeyde hazırlık çalışmaları başlatılması yönünde mutabık kalınmıştır” diye belirtildi. Üçüncü Türkiye-AB Zirvesi’nde, 1 Temmuz’da sona erecek Hollanda Dönem Başkanlığı sırasında 33 nolu “Mali ve Bütçesel Hükümler” faslının açılmasına karar verildiği belirtilen açıklamada, söz konusu faslın müzakere sürecinde açılan 16. fasıl olacağı ve diğer fasılların açılmasına yönelik hazırlık çalışmalarının hızlandırılarak devam edilmesi üzerinde mutabık kalındığı belirtildi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bakanlık Türkiye-AB mutabakatının içeriğini açıkladı
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Brüksel'de Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında sığınmacı krizi konusunda varılan mutabakatın içeriğiyle ilgili bir açıklama yayınladı.
Soru-cevap şeklinde 18 maddede mutabakat çerçevesinde sığınmacı krizinin çözümü konusunda atılacak adımların anlatıldığı açıklamada, Türkiye'nin 7 Mart'ta tamamen insani mülahazalarla sunduğu öneriyle Ege'de sığınmacı ölümlerinin önlenmesi, insan kaçakçılığı zincirinin kırılması ve yasa dışı göçün yasal göçle ikame edilmesinin amaçlandığı ifade edildi.
Mutabakatın etkin şekilde uygulanması halinde…
Brüksel'de 18 Mart’ta yapılan 3'üncü Türkiye-AB Zirvesi'nde önerinin hayata geçirilmesinin kararlaştırıldığı hatırlatılan açıklamada, mutabakatın etkin şekilde uygulanması halinde, Türkiye'nin özellikle 2015 yılında doruk noktaya ulaşan, AB’ye yönelik yasa dışı geçişlerdeki "transit" konumunun ortadan kalkacağı bildirildi.
Geçişler kayda değer biçimde azalacak
Mutabakat sonucu Ege'de düzensiz göçün kontrol altına alınmasıyla bu güzergâhın, insan kaçakçıları bakımından caydırıcı olacağı, dolayısıyla Türkiye'deki sığınmacı sayısının artmasının beklenmediği, aksine yasa dışı yollardan AB'ye ulaşmak üzere ülkemize yapılan geçişlerin kayda değer biçimde azalacağı ifade edildi.
En önemli unsur "1'e 1" formülü
Açıklamada AB ile varılan mutabakatın en önemli unsuru olan "1'e 1" formülü çerçevesinde Yunan adalarından 4 Nisan itibariyle alınacak her bir Suriyeli için, yine 4 Nisan'da başlamak üzere Türkiye'de geçici koruma altındaki bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirileceği anlatılarak bu mekanizmanın da Türkiye'nin mülteci deposuna dönüşmesini önleyeceğine dikkat çekildi.
"1'e 1" formülüyle, Türkiye'den alınacak Suriyelilerin, BM Kırılganlık Kriterleri çerçevesinde BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği halinde belirleneceğine, bu mekanizmanın, Türkiye'nin öteden beri savunduğu AB ile yük ve sorumluluk paylaşımının hayata geçirilmesi bakımından önem taşıdığı dikkat çekilen açıklamada AB'nin ayrıca "1'e 1" formülü tecrübesi ışığında, Gönüllü İnsani Yeniden Yerleştirme Programı'nı başlatarak, çeşitli kotalar belirlemek suretiyle Türkiye'den Suriyelilerin üye ülkelere yeniden yerleştirilmesini sürdüreceğine, bu programın yasal göçün önemli bir bileşeni olduğuna değinildi.
"Yeniden yerleştirme" kotaları
Açıklamada mutabakatta AB tarafının açıkladığı 72 bin sayısının, AB Konseyi'nin "yeniden yerleştirme" ve "yer değiştirme" kotaları konusunda 20 Temmuz 2015 ve 22 Eylül 2015 tarihlerinde üye ülkelerin taahhütleri ışığında alınan kararları yansıttığı kaydedilerek, bu çerçevede Türkiye'nin Yunan adalarından alınacak düzensiz sığınmacılar arasında Suriyelilerin toplam sayısının 72 bini geçmesi halinde AB tarafından yeni kararlar alınarak sayıların belirlenebileceği anlatıldı.
Vize serbestisi
Vize serbestisi tarihinin, 29 Kasım 2015 tarihinde Brüksel'deki 1'inci Türkiye-AB Zirvesi'nde Ekim 2016 olarak belirlendiği, bununla bağlantılı biçimde Geri Kabul Anlaşması'nın 1 Haziran 2016'da tüm hükümleriyle uygulanmasının kararlaştırıldığı bildirilen açıklamada, 18 Mart mutabakatının en önemli unsurlarından birinin, vize serbestisi tarihinin 2016 yılı Haziran ayının sonuna çekilmesi olduğu, Geri Kabul Anlaşması için belirlenen 1 Haziran'ın ise mutabakatta muhafaza edildiği belirtildi.
Vize serbestisinin Haziran 2016 sonunda başlayabilmesi için AB Komisyonu'nun en geç mayıs ayı başında AB Konseyi'ne ve Avrupa Parlamentosu'na 3'üncü ve son vize ilerleme raporu ile vize serbestisi önerisini sunması gerektiği, dolayısıyla Türkiye'nin, Vize Serbestisi Yol Haritası'nda kayıtlı maddeleri nisan ayı sonuna kadar karşılaması gerektiği, bu yönde gerekli çalışmaların süratle tamamlanmakta olduğu da kaydedildi.
“Türk ekonomisi bugün itibarıyla, oldukça farklı bir noktadadır”
Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1996 tarihinden bu yana yürürlükte olan Gümrük Birliği'nin, Türkiye'nin AB ile ticari açıdan bütünleşmesinde ve kendi iç pazarını uluslararası normlarla uyumlaştırmasında başat itici unsur olduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Türk ekonomisi bugün itibarıyla, Gümrük Birliği’nin tesis edildiği 1996 yılından oldukça farklı bir noktadadır. Örneğin ülkemizin, Gümrük Birliği uyarınca AB’nin dış ticaret politikasına ve ortak gümrük tarifelerine uyum yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu çerçevede, AB’nin üçüncü ülkelerle akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmaları ülkemiz açısından da geçerli olmakta, üçüncü ülke malları da gümrüksüz ithal edilmekte, bununla birlikte, ülkemiz ürünleri aynı ayrıcalıklı konumdan faydalanamamaktadır. Söz konusu asimetrik ilişkinin dengelenmesi için bu ülkelerle AB’nin akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarına (STA) uyumlu olacak şekilde yeni STA’lar akdedilmesi yoluna gidilmektedir."
Suriyeliler için taahhüt edilen 3 milyar+3 milyar avroluk mali kaynak
Brüksel’de 18 Mart'ta gerçekleştirilen 3. Türkiye-AB Zirvesi sonuçlarında AB’nin Türkiye-AB Göç Eylem Planı çerçevesinde Türkiye'de bulunan Suriyelilerin ihtiyaçlarına yönelik olarak proje bazlı taahhüt ettiği 3 milyar avroluk ilk kısım mali kaynağın tahsisi sürecinin hızlandırılmasının kararlaştırıldığı bildirilen açıklamada, bunun doğru yönde atılmış olumlu bir adım ve AB üyesi ülkelerin sürecin ivme kazanması yönündeki desteğinin memnuniyet verici olduğu da kaydedildi.
Türkiye-AB müzakere süreci
Zirve sonuçları ışığında, 3 milyar avroluk ilk kısım kaynak tamamen kullanıldıktan sonra 2018 yılı sonuna kadar tahsis edilmesi öngörülen ilave 3 milyar avro kaynakla çalışmalara hız kesmeden devam edilmesinin amaçlandığına işaret edilen açıklamada AB üyeliği hedefinin Türkiye'nin stratejik tercihi olduğu vurgulanarak Türkiye-AB ilişkilerinin temelini oluşturan müzakere sürecinin hızlandırılarak sürdürülmesine öncelik verildiği anlatıldı.
“Teknik düzeyde hazırlık çalışmaları başlatılması yönünde mutabık kalınmıştır”
Açıklamada, 2005 yılında başlayan fasıl müzakerelerinde bugüne kadar 35 fasıldan toplam 15 faslın açıldığı ve bir faslın (25- Bilim ve Araştırma) geçici olarak kapatıldığı ifade edilirken, "29 Kasım 2015’te gerçekleştirilen ilk Türkiye-AB Zirvesi’yle müzakere sürecimizin hızlandırılmasına karar verilmiş ve 17 nolu 'Ekonomik ve Parasal Politika' faslı 14 Aralık’ta müzakerelere açılmıştır. Zirvede ayrıca, özellikle beş müzakere faslının (15-Enerji, 23-Yargı ve Temel Haklar, 24-Adalet, Özgürlük ve Güvenlik 26-Eğitim ve Kültür ve 31-Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası) açılması amacıyla AB Komisyonuyla teknik düzeyde hazırlık çalışmaları başlatılması yönünde mutabık kalınmıştır” diye belirtildi. Üçüncü Türkiye-AB Zirvesi’nde, 1 Temmuz’da sona erecek Hollanda Dönem Başkanlığı sırasında 33 nolu “Mali ve Bütçesel Hükümler” faslının açılmasına karar verildiği belirtilen açıklamada, söz konusu faslın müzakere sürecinde açılan 16. fasıl olacağı ve diğer fasılların açılmasına yönelik hazırlık çalışmalarının hızlandırılarak devam edilmesi üzerinde mutabık kalındığı belirtildi.
Son Haberler