Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz 18 Mayıs şehitlerini andı
Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz 18 Mayıs şehitlerini andı
Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, Kırım Haber Ajansı (QHA) aracılığıyla 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı şehitlerini andı.
Haber Giriş Tarihi: 18.05.2024 16:26
Haber Güncellenme Tarihi: 06.11.2024 20:29
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
İrem Kaya / QHA Ankara
Kırım Tatar halkı, 18 Mayıs 1944'te Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) eli kanlı lider Josef Stalin'in emriyle vatanına sığındı. Hayvan vagonlarında Türkistan, Urallar ve Sibirya bölgelerindeki Kırım Tatarlarının yüzde 46'sı ise yolda ve sürgünü takip eden günler hayatını kaybediyor.
Türk Dünyası üzerinden 80 yıl geçiyor; SSCB'nin Türk halklarına yönelik olarak yürüttüğü soykırım uygulamalarını bir örnek olan Kırım Tatar Sürgünü'nü unutmadı.
Başta Türkiye olmak üzere, tüm Türk coğrafyalarından Kırım Haber Ajansına (QHA) video mesajı gönderen resmi, sürgünde şehit olan Kırım Tatarlarını yad etti.
Türk Ocakları Genel Başkanı Mehmet Öz'ün 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 80. yıl dönümü mesajı pic.twitter.com/XafaETOVM6
— QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) 18 Mayıs 2024
"HAKTAN, HUKUKTAN YANA OLAN MİLLETLERİN KIRIM TÜRKLERİNİN DAVASINI DESTEKLEMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ"
Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, QHA'ya ilettiği video mesajında, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü şehitlerini andı.
Vatan Kırım'ın bir gün bağımsız bağımsız olarak inanmadığını söyleyen Prof. Dr. Öz, mesajında şu ifadelere yer verdi.
"Aziz Türk milleti, hiç şüphesiz insanlık tarihinde büyük kıyımlar, katliamlar, sürgünler, çeşitli dönemler yaşanmıştır. Tabii bütün bu yaşananlar içinde bir halkın gençlik yıllarında yaşadığı yerden bir gecede sürgün edildiği olaylar anında örneğine çok az rastlanan olaylardan biridir. Bu başlangıçta 18 Mayıs 1944 tarihinde. Vatanlarından Kırım Türklerinin sürgününün 80. yıl dönümünde bu konu hakkında ayrılmakmi istiyorum.Kırım Tatar Sürgünü'nün 80. yılında Kırım hala çile çekiyor ve işgal altında. Vatanlarıydı. 'ne bağlı olarak orada yaşadılar. 1475'ten 1774'e kadar olan süreçte Küçük Kaynarca Transferi'na kadar olan süreçte Kırım, Osmanlı Devleti'ne bağlıydı. 1774'te tabii ki Osmanlı'nın Küçük Kaynarca'yla mağlup olmasından sonra bir aralık dönemi var gibi ama aslında bu Rusya'nın Kırım'ı ilhakının sadece bir aşamasıydı. 1783'ten sonra Kırım ilhak edildi. Daha sonraki dönemlerde, Kırım Türkleri Sovyetler Birliği döneminde yaşayan büyük acılar, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nda büyük gelişmelerle karşı karşıya geldi. Nihayet 18 Mayıs 1944'te Kırım halkının bir gecede yurtlarından sürülerek, binlercesi hayatta hayatlarını kaybetti. Uzunca yıllar vatanlarına dönüş mücadelesi verdiler. Nihayet çekilen birçok acıdan sonra bu süreç başladı. Sovyetler Birliği'nin giderek dağılma yoluyla ilerleyen yıllarda bir şekilde dönüşler olmuştu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra daha da hızlandı. Nisbi bir huzur ve barış ortamı Kırım Türkleri için kendi ana vatanlarında oluşmaya başladı. Bu mücadeleye önderlik eden Mustafa Ağa başta olmak üzere o mücadelenin kahramanlarını saygıyla anıyorum. Hayatını kaybedenleri, şehitleri rahmetle anıyorum. Ama tabii bu da uzun sürmedi. Daha sonra modern çağın, belki Stalin'i veyahut Yeniçar diyebileceğimiz Putin Kırım döneminde tekrar Ruslar tarafından ilhak edildi. 2014'teki bu olaydan sonra Kırım Türklerinin lideri ve Kırım Tatar Milli Meclisi Ukrayna'ya gitmek zorunda kaldı. Oradaki çileleri de bitmedi. Biliyorsunuz iki yılı aşkın bir süre önce 2022'nin Şubat ayında Rusya Ukrayna'ya saldırdı. Bu da yine Kırım Türkleri açısından son derece olumsuz yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bugün de Kırım Türkleri vatanlarına dönme arzusuyla mücadelelerini sürdürüyorlar. Biz Türk Ocakları olarak, Türkiye olarak her zaman Kırım'ın özerk yapısından ve Ukrayna'ya bağlı varlığından yanaydık. Bu tutumumuzda herhangi bir değişiklik yoktur.Kırım Türklerinin acılarının bir an önce sona ermesi için Türkiye'nin, Türk dünyasının; bütünleşik haktan, hukuktan yana olan ülkelerin, devletlerin, milletlerin; Kırım Türklerinin bu davasını desteklemesi genişlemektedir. Ben bu vesileyle tekrar bu mücadele sırasında hayatlarımızı kaybettiğimiz bütün insanlarımıza, Kırım Tatar Türkü kardeşlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Mustafa Ağa, başta olmak üzere mücadelenin devamını sürdürmekenlere de, her zaman onların yanında yedeklerini burada tekrar ifade edeceğimi ifade ediyor. Bu taraflarla sizleri saygıyla karşılarken, vatan Kırım'ın umarım bir gün bağımsız inancımı da birlikte paylaşmak isterim."
— QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) 16 Mayıs 2024
Sovyet hükûmeti, Stalin'in emriyle 18 Mayıs 1944'te Kırım'daki tüm Kırım Tatarlarını sürgüne gönderdi. Sürgün sırasında Kırım Tatarlarının büyük bir çoğunluğu Kızılordu'da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. genellikle kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya'ya sürgün edildi. Kırım'dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46'sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatlarını kaybetti.
Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım'da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere Yarımada'daki binden fazla yerleşim yerinde Kırım Tatarca olan reklamlar değiştirildi.
Sovyet yönetimi, Vatan Kırım'ın demografik değişimini değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koptukları o aziz Vatanı, Kırım'ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet yıl 1989'da gösterildiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş at topraklarına dönmeye başladı. Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü.
Kırım Tatarları, 1989'un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım'a geri dönme girişimleri, hapis ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engellemeler nedeniyle Türkistan'da kaldı.
2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihinde “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.
2019 yılında Letonya ve Litvanya parlamentoları, 2022'de ise Kanada parlamentosunun alt kanadı olan avam kamarası 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.
18 Mayıs 1944 günü bir ömür vaktinde, milletler hapishanesi Sovyetler Birliği'nin eli kanlı lider Stalin'in verdiği emirle, Kırım Tatar halkının öz vatanlarından koparıldı #18Mayıs1944 pic.twitter.com/7aCjv0XSkz
— QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) 18 Mayıs 2024
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz 18 Mayıs şehitlerini andı
Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, Kırım Haber Ajansı (QHA) aracılığıyla 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı şehitlerini andı.
İrem Kaya / QHA Ankara
Kırım Tatar halkı, 18 Mayıs 1944'te Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) eli kanlı lider Josef Stalin'in emriyle vatanına sığındı. Hayvan vagonlarında Türkistan, Urallar ve Sibirya bölgelerindeki Kırım Tatarlarının yüzde 46'sı ise yolda ve sürgünü takip eden günler hayatını kaybediyor.
Türk Dünyası üzerinden 80 yıl geçiyor; SSCB'nin Türk halklarına yönelik olarak yürüttüğü soykırım uygulamalarını bir örnek olan Kırım Tatar Sürgünü'nü unutmadı.
Başta Türkiye olmak üzere, tüm Türk coğrafyalarından Kırım Haber Ajansına (QHA) video mesajı gönderen resmi, sürgünde şehit olan Kırım Tatarlarını yad etti.
"HAKTAN, HUKUKTAN YANA OLAN MİLLETLERİN KIRIM TÜRKLERİNİN DAVASINI DESTEKLEMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ"
Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, QHA'ya ilettiği video mesajında, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü şehitlerini andı.
Vatan Kırım'ın bir gün bağımsız bağımsız olarak inanmadığını söyleyen Prof. Dr. Öz, mesajında şu ifadelere yer verdi.
"Aziz Türk milleti, hiç şüphesiz insanlık tarihinde büyük kıyımlar, katliamlar, sürgünler, çeşitli dönemler yaşanmıştır. Tabii bütün bu yaşananlar içinde bir halkın gençlik yıllarında yaşadığı yerden bir gecede sürgün edildiği olaylar anında örneğine çok az rastlanan olaylardan biridir. Bu başlangıçta 18 Mayıs 1944 tarihinde. Vatanlarından Kırım Türklerinin sürgününün 80. yıl dönümünde bu konu hakkında ayrılmakmi istiyorum.Kırım Tatar Sürgünü'nün 80. yılında Kırım hala çile çekiyor ve işgal altında. Vatanlarıydı. 'ne bağlı olarak orada yaşadılar. 1475'ten 1774'e kadar olan süreçte Küçük Kaynarca Transferi'na kadar olan süreçte Kırım, Osmanlı Devleti'ne bağlıydı. 1774'te tabii ki Osmanlı'nın Küçük Kaynarca'yla mağlup olmasından sonra bir aralık dönemi var gibi ama aslında bu Rusya'nın Kırım'ı ilhakının sadece bir aşamasıydı. 1783'ten sonra Kırım ilhak edildi. Daha sonraki dönemlerde, Kırım Türkleri Sovyetler Birliği döneminde yaşayan büyük acılar, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nda büyük gelişmelerle karşı karşıya geldi. Nihayet 18 Mayıs 1944'te Kırım halkının bir gecede yurtlarından sürülerek, binlercesi hayatta hayatlarını kaybetti. Uzunca yıllar vatanlarına dönüş mücadelesi verdiler. Nihayet çekilen birçok acıdan sonra bu süreç başladı. Sovyetler Birliği'nin giderek dağılma yoluyla ilerleyen yıllarda bir şekilde dönüşler olmuştu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra daha da hızlandı. Nisbi bir huzur ve barış ortamı Kırım Türkleri için kendi ana vatanlarında oluşmaya başladı. Bu mücadeleye önderlik eden Mustafa Ağa başta olmak üzere o mücadelenin kahramanlarını saygıyla anıyorum. Hayatını kaybedenleri, şehitleri rahmetle anıyorum. Ama tabii bu da uzun sürmedi. Daha sonra modern çağın, belki Stalin'i veyahut Yeniçar diyebileceğimiz Putin Kırım döneminde tekrar Ruslar tarafından ilhak edildi. 2014'teki bu olaydan sonra Kırım Türklerinin lideri ve Kırım Tatar Milli Meclisi Ukrayna'ya gitmek zorunda kaldı. Oradaki çileleri de bitmedi. Biliyorsunuz iki yılı aşkın bir süre önce 2022'nin Şubat ayında Rusya Ukrayna'ya saldırdı. Bu da yine Kırım Türkleri açısından son derece olumsuz yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bugün de Kırım Türkleri vatanlarına dönme arzusuyla mücadelelerini sürdürüyorlar. Biz Türk Ocakları olarak, Türkiye olarak her zaman Kırım'ın özerk yapısından ve Ukrayna'ya bağlı varlığından yanaydık. Bu tutumumuzda herhangi bir değişiklik yoktur.Kırım Türklerinin acılarının bir an önce sona ermesi için Türkiye'nin, Türk dünyasının; bütünleşik haktan, hukuktan yana olan ülkelerin, devletlerin, milletlerin; Kırım Türklerinin bu davasını desteklemesi genişlemektedir. Ben bu vesileyle tekrar bu mücadele sırasında hayatlarımızı kaybettiğimiz bütün insanlarımıza, Kırım Tatar Türkü kardeşlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Mustafa Ağa, başta olmak üzere mücadelenin devamını sürdürmekenlere de, her zaman onların yanında yedeklerini burada tekrar ifade edeceğimi ifade ediyor. Bu taraflarla sizleri saygıyla karşılarken, vatan Kırım'ın umarım bir gün bağımsız inancımı da birlikte paylaşmak isterim."
18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI
Sovyet hükûmeti, Stalin'in emriyle 18 Mayıs 1944'te Kırım'daki tüm Kırım Tatarlarını sürgüne gönderdi. Sürgün sırasında Kırım Tatarlarının büyük bir çoğunluğu Kızılordu'da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. genellikle kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya'ya sürgün edildi. Kırım'dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46'sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatlarını kaybetti.
Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım'da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere Yarımada'daki binden fazla yerleşim yerinde Kırım Tatarca olan reklamlar değiştirildi.
Sovyet yönetimi, Vatan Kırım'ın demografik değişimini değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koptukları o aziz Vatanı, Kırım'ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet yıl 1989'da gösterildiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş at topraklarına dönmeye başladı. Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü.
Kırım Tatarları, 1989'un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım'a geri dönme girişimleri, hapis ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engellemeler nedeniyle Türkistan'da kaldı.
2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihinde “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.
2019 yılında Letonya ve Litvanya parlamentoları, 2022'de ise Kanada parlamentosunun alt kanadı olan avam kamarası 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.
Son Haberler