İşgalci Rusya’nın 13 Şubat’ı 14 Şubat’a bağlayan gece Ukrayna’ya yönelik düzenlediği hava saldırısı sırasında yüksek patlayıcı başlıklı bir Rus silahlı insansız hava aracı (SİHA) Çornobıl (Çernobil) Nükleer Santrali'nin koruyucu kalkanına isabet etti.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy bu sabah sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Rusya'nın bir SİHA ile Çernobil Nükleer Santrali'ne saldırı düzenlediğini duyurdu. Zelenskıy, “Yüksek patlayıcı başlıklı bir Rus SİHA, bu gece Çernobil Nükleer Santrali'nin yıkılan 4. güç ünitesinden gelen radyasyondan dünyayı koruyan kalkanı vurdu.” ifadelerine yer verdi.
İlgili koruyucu kalkanının ABD ve Avrupa ülkeleriyle birlikte inşa edildiğine dikkat çeken Zelenskıy şunları kaydetti:
Ukrayna bu sığınağı Amerika, Avrupa ve dünyadaki diğer ülkelerle, insanlar için gerçek güvenlik isteyen herkesle birlikte inşa etti. Dünyada bu tür tesislere saldırabilen, nükleer santrallerin bulunduğu bölgeleri işgal edebilen ve sonuçlarını düşünmeden çatışmalara girebilen tek devlet, bugünkü Rusya'dır. Ve bu, tüm dünyaya yönelik bir terör tehdididir.
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki kalkanın saldırı sonucu hasar gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı, ayrıca çıkan yangının söndürüldüğünü aktardı. Öte yandan ilk değerlendirmelere göre, sığınakta meydana gelen hasarın önemli boyutta olduğunu kaydetti.
????Rusya, Çernobil Nükleer Santrali'ni vurdu! pic.twitter.com/M8VdEe3G9k
— QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) February 14, 2025Şu an itibarıyla santraldeki radyasyon seviyelerinin artmadığı uzmanların durumu sürekli olarak izlediği aktarıldı.
UAEA DA SALDIRIYI DOĞRULADI
Çernobil Nükleer Santrali'nde izleme yapan Uluslararası Atom Enerji Ajansının (UAEA) ekibi de gece saatlerinde 4 numaralı reaktörü koruyan Yeni Güvenlik Kalkanı (NSC) alanından bir patlama sesi duyulduğunu bildirdi.
UAEA tarafından açıklamaya göre, patlama sonucunda bir yangın meydana geldi.
UAEA Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi, Çernobil Nükleer Santrali'nde yaşanan olayın ve Zaporijjia Nükleer Santrali çevresinde son dönemde artan askeri hareketliliğin, nükleer güvenliğe yönelik devam eden riskleri gözler önüne serdiğini ifade etti.