Gazi Üniversitesinde, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı (TDAV) tarafından, Sakarya Üniversitesi bünyesinde yer alan Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi koordinatörlüğünde 21. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi düzenleniyor. Bu sene 21.'si düzenlenen kongrenin üçüncü günü yoğun bir programla devam etti. Cumhuriyetin 100. yılına özel Ankara'da düzenlenen etkinlikte; uzman ve akademisyenler Türk dünyasına yönelik bildiri sunumu yaptı.
GAZİ ÜNİVERSİTESİNDE İLGİYLE TAKİP EDİLEN OTURUM
Kongrenin 3. günündeki oturum, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi F Blok Konferans Salonu'nda gerçekleşti. "Türk Dünyasında Bilim, Kültür ve Sanat" başlıklı oturumun moderatörlüğünü; Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) Denetleme Kurulu Başkanı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Aydoğan'ın üstlendiği oturuma; Uluslararası Toktomamatov Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Tölögön Omoşev, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Sezai Türk, Kırım Tatar gazeteci-yazar Zera Bekirova ve Kazan Federal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Liliya Gafurova konuşmacı olarak katıldı. Konuşmacıların yanı sıra çok sayıda öğrencinin katıldığı etkinlik ilgiyle takip edildi.
"CUMHURİYET, KİMSESİZLERİN KİMSESİDİR"
Konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına ithaf edilen kongreye atıf yaparak cumhuriyetin önemine değinen Prof. Dr. Aydoğan, "Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Çünkü bir öğretmen evladını bu ülkede başbakan yapar. Bir asker çocuğunu bu ülkede cumhurbaşanı yapar. Sivil esnaf çocuğunu hakeza yine cumhurbaşkanı yapar. Ama totaliter rejimlerde hepimizin bildiği bir gerçeklik vardır. Hanedanlık yönetimi esası ve buna dayalı olarak devam edegelen yönetim biçimleri" ifadelerini kullandı.
"GASPIRALI, KIRIM TATAR HALKININ TARİHİNDE UYANIŞ DEVRİNİ BAŞLATTI"
Oturum kapsamında söz alan Kırım Tatar gazeteci-yazar Zera Bekirova, Kırım Tatar kültürünün ve dilinin günümüze aktarılması ve yaşatılmasına ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Bekirova, sunumunda İsmail Bey Gaspıralı ve Bekir Sıtkı Çobanzade'yi anlattı.
Türk dünyasında ve Kırım'da aydınlanma hareketlerinin büyük öncüsü, siyasetçi, düşünür, yazar, eğitimci ve yayıncı İsmail Bey Gaspıralı'nın faaliyetlerinin, Türk dünyasındaki yankıları hakkında konuşan Bekirova, "İsmail Gaspıralı ile birlikte gerçekten de Kırım Tatar halkının tarihinde uyanış devri başlandı. İsmail Gaspıralı, gazeteye başlamadan önce Kırım'da bir destek bulamadı. Eşi Zühre Akçura bütün altınlarını satarak İsmail Gaspıralı'ya destek verdi. Daha sonra Azerbaycan’a gitti ve Türk dünyasından destek bulmaya çalıştı. Ardından, Tercüman gazetesi kuruldu. Bununla birlikte bütün Türk dünyasını, 'Dilde, fikirde, işte birlik' şiarı etrafında toplamaya çalıştı" ifadelerini kullandı.
"BEKİR SITKI ÇOBANZADE'NİN KATLEDİLDİĞİ GÜN 13 EKİM"
Türk dil bilimi çalışmalarıyla Kırım Tatar diline katkıda bulunan şair, yazar ve fikir adamı Bekir Sıtkı Çobanzade'nin bugün vefatının 86. yılı. Türk dünyasına akademik çalışmalarıyla hizmet veren Kırım Tatar Türkolog Çobanzade, 13 Ekim 1937'de dönemin Sovyet yönetimi tarafından kurşuna dizilerek şehit edildi. Zera Bekirova, oturum kapsamında Bekir Sıtkı Çobanzade'yi anlattı.
Ömrünü Kırım Tatar dili ve kültürü başta olmak üzere Türk dünyasına ve Türk dünyasındaki dil birliğine adayan Kırım Tatar aydını Bekir Sıtkı Çobanzade'ye değinen Bekirova, "Bugün onu rahmetle anmak istiyorum. 13 Ekim onun katledildiği gündür. Çobanzade Türkolog ve alim ve aynı zamanda şair idi. O bir şiirinde, 'Bir ölü olayım mezarsız taşsız' demiştir. Gerçekten de mezarı ve taşı bulunmadı. Onun mezarı ve taşı bizim hatıramızdadır" dedi.
"İLK EĞİTİMİNİ TÜRKİYE'DE ALDI VE ÖLENE KADAR TÜRK DÜNYASINA HİZMET ETTİ"
Bekir Sıtkı Çobanzade’nin hayatına ilişkin geçen yıl bir belgesel çektiklerini kaydeden Bekirova, "Biz geçen sene bir belgesel için Macaristan’a gittik. Macaristan’da Çobanzade hakkında bilim insanlarından bilgiler topladık, dinledik. Özbekistan‘a gittik ve Özbekistan‘daki Ali Şir Nevai Enstitüsü ve Uluğ Beğ Üniversitesindeki profesörlerden bilgi aldık. Onlar dediler ki, Özbekistan’daki ilim yurtlarının oluşmasında Çobanzade‘nin hizmeti çok büyüktür. Azerbaycan Milli İlimler Akademisi’nin Rektörü İsa Habibbeyli de aynı şeyi söyledi. 'Bu akademinin temelini kuran insanlardan birisi Bekir Sıtkı Çobanzade’dir. Azerbaycan İlim Mektebini kuran Çobanzade’dir'. O bir köy çocuğu idi ve ilk eğitimini Türkiye’de gördü ve ölene kadar Türk dünyasına hizmet etti” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, 18 Mayıs 1944 tarihindeki Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'na değinen Bekirova, o yıllarda işgalci Rusların medrese ve mektepleri nasıl talan ettiklerini anlattı ve Kırım’a dönüş başladığında Türkiye’nin yaptığı yardımları dile getirdi. Bekirova, “Biliyorsunuz ki, Kırım Tatarları, 1944 yılında sürgün edildikten sonra camiler kapatıldı. Medreseler kulüplere ve dükkanlara çevrildi. Depolara dönüştürüldü. Zincirli Medrese'yi akıl hastanesine çevirdiler. Hanlarımızın türbeleri olan yerlere de domuzları yerleştirdiler. Bizim büyük mirasımıza bu kadar ihanet edildi. Kırım Tatarları, Kırım’a dönmeye başladıktan sonra Türkiye’nin yardımı ve TİKA’nın desteğiyle Zincirli Medresesi yeniden hayata geçti. Kırım, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası. Tabii ki, Türk dünyası bize muhtaç demeye haddim yok ama bizim elbette ki çok ihtiyacımız var. Biz de Kırım Tatarları olarak; işimiz ile, ilmimiz ile, bilimimiz ile hizmet etmek ve bu teşekkürlerimizi bildirmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL, KAZAN VE KAHİRE'DE BASILAN ESERLER TÜM TÜRK DÜNYASINDA YANKI BULDU"
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Sezai Türk, oturum kapsamında sunduğu bildiride, Türkiye'de çekilen dizilerin Türk dünyasında büyük rağbet gördüğünü ifade etti. Prof. Dr. Türk, Orta Asya’daki Türkiye’nin konumu, Türkiye sevdası ve Türk televizyon dizilerine olan ilgiyi dile getirerek, "Türk dizileri şu anda dünyanın en fazla izlenen ve en fazla gelir ikinci dizileridir. İkinci sırada Türk dizileri var. Bunu sıradan bir şey olarak görmeyin" ifadelerini kullandı.
Öte yandan, geçen asırda Kazan, İstanbul ve Kahire'de basılan eserlerin tüm Türk dünyasında rağbet gördüğünü kaydeden Türk, "3 tane matbaa var ki, bunlar çok önemli. Birincisi Kazan’daki matbaa, ikincisi İstanbul, üçüncüsü Kahire. Burada basılan kitaplar, burada basılan dergiler o kadar önemli ki tüm Türk dünyasına sesleniyor ve tüm Türk dünyasında yankı buluyor" dedi.
"KIRGIZİSTAN'I İLK TANIYAN ÜLKE TÜRKİYE"
Kırgızistan’dan selam getirerek sözlerine başlayan Prof.Dr. Tölögön Omoşev, Kırgızistan’ın Atayurt olarak bilindiğine değinerek Kırgız ellerinden selam getirdiğini söyledi. Türkiye’nin Anayurt olduğunu kaydeden Omoşev, 1864 yılında Kırgızistan’ın Ruslar tarafından işgal edildiğini ve 1991 yılında Sovyetler Birliğinin yıkılması ile birlikte Kırgızistan’ın bağımsızlığını ilan ettiğini kaydetti. Omoşev, bağımsız Kırgızistan'ı ilk tanıyan ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.