1060’lı yıllarda, Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan, Türk dostlarının Ermenistan ve Anadolu’ya göç etmesine izin verdi. Göç eden Türkler, buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleşti. 1068 yılında, Bizans İmparatoru Romen Diyojen bu bölgedeki Türklere karşı bir sefer düzenledi. Diyojen’in zaferle sonuçlanan bu seferi, Türk atlılarını yakalamayı başaramadı.
TÜRKLER VE BİZANS: MALAZGİRT’E YÖNELİŞ
1070 yılında, Sultan Alp Arslan komutasındaki Türkler, günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikerti ve Erciş kalelerini fethetti. Diyarbakır ve Urfa’yı kuşattılar, ancak bu şehirleri ele geçiremediler. Sultan Alparslan, Türk Beylerinden Afşin Beyi ile birlikte Halep'i de aldı ve Türk akınlarının Bizans şehirlerine yönelmesine izin verdi. Bu durum, Bizanslılar arasında rahatsızlığa neden oldu ve Romen Diyojen tahttan indirildi.
BİZANS ORDUSUNUN HAZIRLIĞI VE İLERLEYİŞİ
Bizans ordusu, Rum ve Ermeni birlikleri dışında Slav, Got, Alman, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek ve Kıpçak askerlerinden oluşuyordu. İmparator Diyojen, Sivas’a ulaştığında halkın dertlerini dinledi, Ermeni taşkınlıklarını cezalandırdı ve Ermeni mahallelerini yıktı. Erzurum’a vardıktan sonra, Selçuklu bölgesine ilerlemeye karar verdi.
SULTAN ALPARSLAN’IN STRATEJİSİ
Alparslan, Ahlat’tan ayrılarak Malazgirt ile Ahlat arasındaki Rahve ovasında karargâh kurdu. Bizans ordusunun büyüklüğü karşısında hemen bir meydan savaşı yapma kararı almadı. Barış teklifinde bulunmak suretiyle düşmanın durumunu tespit etmek için İmparatora bir elçilik heyeti gönderdi. İmparator bu teklifi reddetti ve elçileri, Hristiyan topluluğuna geçmeleri için haçlar vererek geri yolladı.
SULTAN ALPARSLAN’IN ÜNLÜ KONUŞMASI
Cuma günü öğleye kadar orduyu denetleyen Sultan Alparslan, askerlere hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek, arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşir; yenilirsek, şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada emreden bir sultan değil, bir savaşçı olarak sizinle birlikte olacağım. Benimle savaşmak isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbesttir.” Bu konuşmanın ardından Sultan Alparslan ilk hücumu başlattı.
MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ: SELÇUKLU ZAFERİ
Sultan Alparslan, Kurt Kapanı (Turan, Hilal Taktiği) ile Bizans ordusunu çembere aldı. Bizans ordusundaki Peçenek, Uz ve Kıpçak askerleri, Selçuklu komutanlarının Türkçe emirleriyle etkilenerek Selçukluların tarafına geçti. Ermeni askerleri savaş alanından kaçınca, Bizans ordusunun durumu daha da kötüleşti. İmparator Diyojen, kaçma girişiminde bulundu ancak başarılı olamayarak savaş esiri olarak yakalandı.
SONUÇ VE BARIŞ ANTLAŞMASI
Sultan Alparslan, İmparator Diyojen’e savaş esiri olarak değil, bir konuk hükümdar gibi muamele etti. İki hükümdar arasında yapılan müzakerelerin ardından bir barış antlaşması imzalandı. Malazgirt Meydan Muharebesi, Türklerin Anadolu’daki varlığını sağlamlaştırdığı ve Bizans’ın bölgedeki etkisinin azaldığı önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçti.
TÜRK MİLLETİNİN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ: BÜYÜK TAARRUZ'UN 102. YIL DÖNÜMÜ
Türkiye, 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayarak 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'un 101. yıldönümünü coşkuyla kutluyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde gerçekleşen bu tarihi harekat, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin en önemli kilometre taşlarından biri olarak kabul ediliyor.
Büyük Taarruz, Türk ordusunun, Yunan işgaline son vermek ve Anadolu'nun tam bağımsızlığını sağlamak amacıyla, büyük bir strateji ve cesaretle gerçekleştirdiği bir askeri operasyon olarak tarihe geçti. 26 Ağustos 1922 sabahı, Türk ordusu geniş bir cephe hattında düşman mevzilerine karşı taarruza geçti. Dört gün süren yoğun çatışmaların ardından, 30 Ağustos'ta Başkomutan Gazi Mustafa Kemal'in önderliğindeki Türk ordusu zaferle İzmir'e doğru ilerlemeye devam etti ve 9 Eylül'de İzmir'in kurtuluşu sağlandı.