Batı Trakya Türkleri, Yunanistan'daki Osmanlı izlerini yaşatmaya çalışıyor

İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa, Batı Trakya'daki Türklerin Yunanistan'ın birçok şehrindeki gözle görülebilen Osmanlı mirasının izlerini yaşatmaya çalıştığını ifade etti.

Haber Giriş Tarihi: 08.10.2024 16:14
Haber Güncellenme Tarihi: 08.10.2024 16:14
https://www.qha.com.tr/

Batı Trakya Türkleri, Yunanistan'ın birçok şehrinde görülebilen ve bölge tarihine damga vuran Osmanlı izlerini yaşatmaya çalışıyor. İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa, Anadolu Ajansına (AA) verdiği bir röportajda bu konuda değerlendirmelerde bulundu.

Müftü Trampa, Osmanlı'nın şehirde inşa ettiği yapılar arasında cami medrese, çeşme ve kervansaray gibi yapılar olduğunu ve bu yapıların şehrin ruhuna hitap eden tarzda yapıldıklarını ifade etti. Şehrin sosyal ve manevi yapısını güçlendiren bu yapıların Osmanlı sonrası dönemde amacına uygun olarak kullanılmadığını belirten Trampa, yapıların Yunan hükûmeti tarafından yıkıldığını veya farklı amaçlarla kullanarak Türk-Osmanlı izlerinin silinmesini hedeflendiğini belirtti. Trampa, şu ifadeleri kullandı:

Yunanistan'da bazı Osmanlı camileri bar, kafe, müze ya da sergi salonuna çevrildi, hatta bazıları kiliseye dönüştürüldü. Bu durum, Osmanlı izlerini silme çabası olarak yorumlanabilir.

"OSMANLI, FETHETTİĞİ YERLERDE KENDİSİNDEN ÖNCEKİ MEDENİYETLERİN MİRASINA SAYGI GÖSTERDİ"

Müftü Trampa, Osmanlı'nın fethettiği topraklarda kendisinden önceki dönemlere ait yapılara zarar vermediğini "Osmanlı, fethettiği yerlerde kendisinden önceki medeniyetlerin mirasına saygı gösterdi. Bizans'tan kalma kiliseleri restore edip Hristiyanların kullanımına sundu, aynısını Yahudi havraları için de yaptı. Oysa bugün Yunanistan'da Osmanlı'dan kalan camiler ve diğer eserler ya yok ediliyor ya da amacı dışında kullanılıyor." ifadeleriyle belirtti.

ESERLERİN KORUNMAMASI, GÜNÜMÜZDEKİ İKİLİ İLİŞKİLERE ZARAR VERİYOR

Trampa, Yunanistan'daki Osmanlı eserlerinin korunması ve kullanılması hususundaki sorunların günümüzde ikili ilişkilere de zarar verdiğini vurguladı. Türkiye'deki Hristiyan eserlerinin korunduğunu ve restore edildiğini belirten müftü, aynı uygulamanın Yunanistan hükûmeti tarafından da yapılması gerektiğini belirtti. Müftü, şu ifadeleri kullandı:

Bu durum bölgede huzursuzluk yaratıyor. Batı Trakya Camiler ve Din Görevleri Derneği olarak, zaman zaman Osmanlı döneminden kalma camilerde ibadet etmek, mevlit programları düzenlemek gibi taleplerimiz oldu ancak bugüne kadar olumlu bir sonuç alamadık.

YUNAN HÜKÛMETİ, ESERLERİ TÜRK ESERİ YERİNE MÜSLÜMAN ESERİ OLARAK ADLANDIRIYOR

Ayrıca eserlerin hükûmet tarafından "Türk eseri" olarak değil, "Müslüman eseri" olarak belirtildiğini belirtti. Bunun bilinçli olarak yapıldığını belirten Trampa, Osmanlı'nın ve Türklerin bölgedeki izlerinin silinmeye çalışıldığını kaydetti.

ESERLERDEN OSMANLI İZLERİ SİLİNİYOR

Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Şükriye Mehmet de "Gümülcine ve Civarındaki Osmanlı Türk Eserleri" adlı kitabından bahsetti.

Osmanlı mirasını yaşatmak için çalışan Mehmet, şu ifadeleri kullandı:

Kitabımızda, Gümülcine'nin sembolü haline gelmiş Gümülcine Saat Kulesi de yer alıyor. Saat Kulesi, 21 Ekim 1884'te Sultan 2. Abdülhamid döneminde inşa edilmeye başlanmış ve 1885 yılında tamamlanmıştır. Yeni caminin yanında bulunan bu eser, Gümülcine'nin merkezinde yer alıyor. Aynı zamanda, Rusçuklu Vezir Hasan Paşa'nın eşi Fatma Hanım'ın türbesi de Saat Kulesi'nin hemen yanında bulunuyor. Saat Kulesi şehrin sembolü haline gelmiştir. Yalnızca Gümülcine'de değil, İskeçe'de de bir saat kulesi bulunuyor. Bu saat kulesi de kentin merkezinde. 1859 yılında İskeçeli Hacı Emin Ağa tarafından yaptırılan saat kulesi, 1938 yılında yenilendi ancak orijinal Osmanlı dokusundan eser kalmadı. 1972'de Albaylar Cuntası döneminde İskeçe Saat Kulesi'nin yıkılmasına karar verildi. Ancak Batı Trakya Türklerinin direnişi sayesinde kule ayakta kalmayı başardı.

Mehmet, "Bu eserler, sadece kültürel miras değil, aynı zamanda dünya mirasıdır ve sahip çıkılması gerekir." ifadeleriyle eserlere sahip çıkılması gerektiği çağrısında bulundu.

BATI TRAKYA TÜRKLERİ

Türkiye ve Yunanistan’ın taraf olduğu anlaşmalar uyarınca Batı Trakya’daki Türk nüfus ile İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’daki Rum Ortodoks nüfus, iki ülke arasındaki zorunlu mübadelenin dışında bırakılmıştır. Halihazırda Batı Trakya'da sayıları 150.000 civarında Müslüman Türk Azınlık bulunmaktadır. 1923 Lozan Barış Antlaşması’yla Batı Trakya Türk toplumuna “azınlık” statüsü tanınmıştır. Lozan Antlaşması’nın 37. ila 44. maddeleri, Türkiye’deki Müslüman olmayan Azınlıkların haklarına ilişkin düzenlemeleri içermekte; 45. maddesi ise, Türkiye’nin Müslüman olmayan Azınlıklara tanıdığı bu hakların Yunanistan tarafından da, topraklarında bulunan Müslüman Azınlığa tanındığını belirtmektedir.

Yunanistan’daki Türk varlığı Batı Trakya’yla sınırlı olmayıp, Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiadalar’da yaşayan ve sayıları 6 bin civarında olan bir Türk nüfus da bulunmaktadır. Ancak, Yunanistan 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması imzalandığında Onikiadalar’ın İtalyan yönetimi altında bulunduğu gerekçesiyle sözkonusu soydaşlarımıza azınlık statüsü tanımamaktadır.