Çubarov: "2014’te Kırım Parlamentosu ayrılıkçılığın merkezi oldu"

26 Şubat günü Kırım Tatar Milli Meclisi çağrısı üzerine binlerce Kırım sakini Parlamento binasının önüne gelerek anayasaya aykırı yasadışı kararların kabul edilmesine izin vermedi.

Haber Giriş Tarihi: 27.02.2017 23:54
Haber Güncellenme Tarihi: 27.02.2017 23:54
https://www.qha.com.tr/

Rusya, Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’ni 2014 yılında işgal etti. Ukrayna Verhovna Radası (Ukrayna Parlamentosu) 20 Şubat 2014 tarihini Kırım ve Sivastopol’ün (Akyar) Rusya tarafından işgalinin başladığı gün olarak ilan etti. BM (Birleşmiş Milletler) Genel Kurulu dahil olmak üzere önemli uluslararası teşkilatlar Rusya’nın eylemlerini kınadı ve Kırım’ın işgal ve ilhakının yasa dışı olduğunu kaydetti. Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlar uygulandı.

26 Şubat 2014 yılında binlerce Kırım sakini Kırım Tatar Milli Meclisi’nin çağrısı üzerine Parlamento binasının önünde toplanarak anayasaya aykırı illegal kararların kabul edilmesini engelledi. Fakat sabahın erken saatlerinde yönetim binalarını Rus özel timleri ele geçirdi.

Sadece Kırım Tatar Milli Meclisi gerçekten de işgale karşı koydu ve sözde “referandumu” boykot etmeye çağırdı. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve diğer liderler sürekli “Kırım Ukrayna’dır” sözünü tekrarladıkları eylem ve mitingleri organize ediyorlar, yönetiyorlardı. 

Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, QHA’ya verdiği demeçte ayrıntılı şekilde 26 Şubat mitingini ve o esnada yaşadıklarını anlattı.

 

QHA: 23 Şubat günü Akmescit’te Numan Çelebicihan’a ithafen yapılan mitingde siz, Ukrayna Verhovna Radası'na (Ukrayna Parlamentosu) Kırım Parlamentosunu dağıtm ve yeniden seçim düzenleme çağırısı yapmıştınız. Siz o zaman Kırımlı milletvekilleri arasındaki ayrılıkçılık hareketini hissetmiş miydiniz ya da herhangi bir bilgiye mi sahiptiniz?

 

Refat Çubarov: 23 Şubat günü Akmescit’in merkez meydanında Kırım Halk Cumhuriyeti'nin ilk hükümet başkanı, Kırım Müftüsü Numan Çelebicihan’ın anısına büyük miting başladı. O, 23 Şubat 1918 tarihinde Bolşevikler tarafından Sivastopol’de (Akyar) şehit edilmişti. Ve her sene biz, Sivastopol’de onun öldürüldüğü ve daha sonra cesedini Karadeniz’e attıkları hapishane binasının önünde anma ve matem mitingleri düzenliyorduk.

Bu defa 28 Ocak 2014 tarihinde bu mitingi hem Sivastopol’de hem de Akmescit’te düzenlemeyi planlaştırdık. Buna, Ukrayna Cumhurbaşkanı Kırım Temsilciliği önünde insanların Meydan’da (Kiev’deki Euromeydan eylemleri) öldürülmesine karşı düzenlenen protesto eylemi sırasında karar verilmişti. Ve o zaman 23 Şubat’ta olacaklardan henüz bihaberdik ancak Numan Çelebicihan’a ithaf edilen anma günümüz olduğunu biliyorduk.

Daha sonra Kiev’de olaylar çok hızlı gelişmeye başladı, eski Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç Ukrayna’dan kaçtı ve Meydan’ın zaferi sayesinde merkezi yönetim değişti. Ama bu zafer çok kanlı oldu, birçok barışçıl protestocunun ölümüne neden oldu.

Ve Kırım Tatar Milli Meclisi tarafından organize edilen 23 Şubat mitingi Numan Çelebicihan’ın anısına olduğu gibi o zamanki olaylara da ithaf edilmişti. Dönemler arası parallelik kurarak Numan Çelebicihan zamanındaki “Kırım’da herkes eşit olmalı”, burada yaşayan her topluluk bir demeti oluşturan her biri farklı çiçeklerdir mesajını veriyorduk. 

Ayrıca miting sırasında Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosunun ayrılıkçılık merkezi haline geldiğini de söylüyorduk. Parlamento kendisini itibarsızlaştırmakla kalmayıp Kırım’da şiddeti de provoke ediyordu. Ve o zaman gerçekten de Ukrayna Verhovna Radası'na bu Kırım parlamentosunu dağıtma ve bu temsil yapısında Kırım Tatarlarına eşit temsil hakkı sağlayacak Kırım Parlamentosu seçimlerine ilişkin yasayı kabul etme çağrısında bulunduk.

 

QHA: Sayın Çubarov, önceki demeçlerinizde birkaç kez anlattığınız gibi 25 Şubat günü Kırımlı milletvekilleriyle konuşarak onlara ayrılıkçılık hareketleri desteklememe, Kiev’e başvurarak onların izniyle Kırım parlamentosunu ve başbakanı yeniden seçme ricasında bulundunuz. Sizce o zaman milletvekilleri Rusya’nın istediğini yapmamak için neden ikna edilemediler?

Refat Çubarov: Eğer üç yıl önceki o günleri hatırlayacak olursak 23 Şubat'taki mitingde bir taraftan havada öyle bir gerginlik hissediliyordu, diğer taraftan da önemli değişiklikler olacağına dair neşeli bir beklenti vardı.

Tabii ki Kırım Tatarlarının çoğu iyiye doğru ciddi bir değişiklik bekletisi içerisindeydi ve birçok Rus, Ukrain ve diğer milliyet mensupları, Yanukoviç’in gidişiyle Ukrayna’nın önünde bambaşka bir yol açıldığının farkındaydı.

Ama Yanukoviç’le beraber olmakla kalmayıp ekonomik ve siyasi alanlarda hesap vermek zorunda kalacakları eylemlerde bulunan insanların da olduğunu unutmamak gerekiyor.

Bu da Kırım toplumunda belirli gerginlik yarattı ve bazıları, Kırım bakanlar Kurulu binasına girebilecek miting eylemcileri tarafından şiddet eylemlerinin başlayabileceğinden ya da karşı tarafın kontrolü kaybedip demokratik miting katılımcılarına saldırabileceğinden endişe ediyordu.

O zaman Akmescit merkez meydanındaki Lenin heykelinin yıkılması konusu gündeme getirilmişti. Bir grup genç heykeli miting sırasında yıkmak istiyordu ve ben onlarla uzun bir süre bu konuda konuştum. O zaman biz yönetime bu konuda çağrı yapma ve heykeli yıkmak için ona 10 gün süre verme konusunda anlaştık.

İkinci gün Krasnoperekopsk ve Akmescit’ten iki belediye başkanı beni arayarak bu heykellerden nasıl kurtulacaklarını anlatıyorlardı.

Ve aynı zamanda Kırım Tatarları ile Kırım Tatar Milli Meclisi yarımadada şiddetin meydana gelmemesi için gayret ediyordu. Bu sebeple Kırım’ın genelindeki durumu mümkün olduğunca geniş şekilde gözlemiyor ve sürekli tetikte olan bölge meclisi üyelerimiz olanlar hakkında bizi haberdar ediyorlardı. O zaman biz Kırım Tatar Milli Meclisi düzeyinde üyelerimizin yerel yönetim organlarının temsilcileriyle temas halinde olması yönünde bir karar aldık.

Birçok insanın ve Kırımlı devlet görevlilerinin durumu kontrol altında tutmak ve suküneti korumaktan yana olduğunu net anlıyorduk. Ve bunu yapıyorduk.

Aynı zamanda 24 ve özellikle 25 Şubat’ta Konstantinov’un olağanüstü oturum toplamaya çalıştığına dair bilgi almaya başladım. Bu nedenle ayın 25’inde Kırım Parlamentosunda olmak için onun yanına gittim, çünkü onlar o zaman Kurultay-Ruh grubunu haberdar etmediler, oysa o sırada biri daha önce Mogilyov’un takımına iştirak ettiği için sadece 4 milletvekilimiz vardı.

Aralarında İlmi Ümerov, Ahtem Çiygöz ve diğerlerinin olduğu arkadaşlarımı yanıma aldım. O zaman İoffe, Konstantinov ve Doniç, beni sadece hükümeti ve başkanını değiştirme amacı güttükleri konusunda ikna etmeye çalıştılar. Ben onlara, önerdikleri yolun yasal olmadığını ve kabul edilmeyeceğini, yürürlükteki tüm yasalar uyarınca Kırım Bakanlar Kurulu Başkanı'nın sadece Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın onayıyla atanabileceğini ve istifaya gönderebileceğini gösterdi. O dönemde bunun Ukrayna Cumhurbaşkanı vekili Turçinov’la yapılması gerekiyordu. Konstantinov’a heyetle Kiev’e gitmeyi teklif ettim. Ve Bakanlar Kurulu başkanı ve Kırım Özerk Cumhuriyeti parlamentosu seçimlerine ilişkin yeni yasa ile ilgili konuyu orada çözüme kavuşturmayı önerdim. Hep birlikte masaya oturarak müzakereler yapıldıktan sonra seçim yasasının kabul edilmesi gerekiyordu. Korktuğunu bahane ederek teklifimi reddetti. Sözlerini tam hatırlamıyorum ama genel hatlarla orada yabancı oldukları için kendilerini parçalayacaklarını söyledi. Ona güvenliğini garanti ettiğimi, Kiev’in resmi yönetimiyle anlaşabileceğimizi bu nedenle kendisine yönelik tehlikenin söz konusu olmadığını söyledim

Konstantinov ve Doniç beni Mogilyov’u çekemeyenlerden biri olduğumu söyleyerek ikna etmeye çalıştılar. Ve o zaman bana, "Mogilyov'un herkesi Kırım Tatarlarına karşı kışkırttığını biliyorsun ya. O bize Meclis’i ezme talimatı veriyordu. Ve şimdi de onu uzaklaştırmak istediğimizde sen onu koruyorsun” diyorlardı. Ben ise onlara, “Ben onu korumuyorum, sadece tehdit olmamasını ve Mogilyov’u görevden alma bahanesiyle daha ileri giderek Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılmasına yönelik şartlar yaratmamanızı istiyorum” diyordum.

Doniç kanepede, Konstantinov sandalyede oturuyordu ve oturdukları yerden bir anda zıplayarak birleşik Ukrayna’dan yana olduklarını söylüyorlardı. O sırada böyle konuşuyorlar ama aslında çok farklı şeyler düşünüyorlardı.

 

QHA: Onları ikna edemedikten hemen sonra Meclis’i topladınız...

Refat Çubarov: 26 Şubat tarihine olağanüstü toplantı düzenlerlerse Kırım’a yönelik tehdit oluşturan ve vaziyeti fena bir yere sürükleme tehlikesi taşıyan kararlar almalarını engellemek için insanları Parlamento önüne çağıracağım konusunda kendilerini uyardım. O zaman gündüz Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanlık Divanını topladım ve büyük bir çoğunlukla 26 Şubat günü miting organize etme kararını aldık. Bazı Meclis üyeleri benden bu kararın Meclis tarafından, yani tam toplantıda onaylanmasını istedi. Aynı gün akşam Kırım Tatar Milli Meclisi toplantısı gerçekleştirdik ve orada sabah Başkanlık Divanı tarafından alınan karar onaylandı.

Basın aracılığıyla insanlara seslenerek, onları Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu önüne çağırma kararımızın gerekçelerini anlattık, yani parlamento oturumunda olabileceklere dair endişelerimizi anlattık. Böyle konuşmak için ciddi nedenlerim vardı çünkü, bazı Rus milletvekili ve senatörlerinden oluşma bir grubunun Kırım’a ziyaretine dair bilgi vardı elimizde. Ve onların buraya Mogilyov’u görevden almak için değil, Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu milletvekillerini farklı amaçlarla kullanmak için gelecekleri çok açıktı.

Aynı akşam tüm Kırımlı milletvekillerini arayacak çalışma grubu oluşturduk. Bu grupta, günümüzde Kırım Tatar işbirlikçilerden biri olan Remzi İlyasov da yer alıyordu. Birçok milletvekili bizim çağrılarımızı karşılıksız bırakmadı.

 

QHA: 26 Şubat 2014 tarihinde Kırım Parlamentosu önünde iki miting yapılıyor, biri Rus yanlısı, diğeri Ukrayna yanlısı. O anda “iki cephede” hem Parlamento içinde hem dışarda aynı anda nasıl çalışabildiğinizi anlatır mısınız?

Refat Çubarov: Uzun yıllar boyunca Meclis'in çabası hangi kararlar alırsa alsın en önemli şeyin insanların güvenliğini sağlamak ve insanlar toplandığı sırada oluşabilecek trajedileri önlemek oldu. Bu defa da bu kararı aldığımız sırada Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne destek amaçlı 26 Şubat mitinginin gerçekleştirilmesinin en önemli noktası da bu oldu. İnsanların güvenliğini garantilemek için İçişleri Bakanlığı ve Ukrayna Güvenlik Servisi temsilcilerini aradım. Onlar da Meclis binasına kendi görevlilerini gönderdiler. Yardımcım Zaur Smirnov ile birkaç Meclis üyesi ve aktiviste Ukrayna kolluk kuvvetleri temsilcileri ile miting sırasında düzenin sağlanması konusunda organizasyon meselelerini görüşme talimatı verdim.

O ana kadar Sergey Aksyonov’un da Rus Birliği yanlılarını Parlamento binasının önündeki meydana çağırdığını öğrenmiştik, ama o toplantı saatini 14.00 olarak belirlemişti. Biz ise kendi mitingimizin saatini 10.00 olarak ilan etmiştik. O zaman elimde olan bilgiyi teyit etmek amacıyla Aksyonov’la telefonlaştım ve o “Belki o saate kadar kendi etkinliğinizi bitirirsiniz ve oturum gerçekleşmez. O zaman da biz kendi meselelerimizi çözeriz” sözleriyle bilgiyi doğruladı.

Ertesi sabah insanlar polis görevlileri ile birlikte sınırları belirledikleri sırada Rus yanlısı temsilcilerin de sabah toplanmaya başladığını gördüler, sayıları Kırım Tatarları kadar olmasa da. Ancak daha sonra sayıları artmaya başladı, özellikle Sivastopol’den (Akyar) çok insan geldi ve saat 14.00 itibarıyla sayıları 7 bini bulmuştu, Kırım Tatarları ve Ukrainlerin sayısı ise farklı hesaplamalara göre 13-15 bin civarındaydı.

Tüm miting iştirakçilerinin ortak bir amaç, Kırım’ın Ukrayna ile birlikte kalması amacı etrafında birleşmesi için çabalıyorduk. Esas sembollerimiz iki bayraktı-Ukrayna devlet bayrağı ve Kırım Tatar milli bayrağı. İştirakçilerden biri, anladığım kadarıyla “Sağ Sektör” temsilcisi olan bir şahıs kırmızı-siyah bayrak kaldırdı. Bu, Rusları daha çok hareketlendirdi. Gerçi onlar zaten bizi her türlü provoke etmeye çalışıyorlardı.

Saat 14.00 sularında, bu küçük meydandaki en büyük gerginliklerden biri sırasında, çok sayıda insanın karşı karşıya geldiği sırada Ukrayna Güvenlik Servisi Kırım Şubesi Başkanı Gennadiy Kalaçev beni arayarak, “Refat, bizim görevlilerimiz kalabalıkta Sivastopol’den gelen ve Kalaşnikof tüfekleri olan iki kişi olduğunu bildiriyor” dedi. O zaman, “Onların vazifesi ne?” diye sordum. Ama olayın ne yönde geliştiğini anlıyordum, bu olanlar benim olası şiddet senaryosuna dair tahminlerimi doğrulamıştı. Ve ben, “Hangi tarafa ateş edecekler?” diye sorunca, farketmediğini, onların esas amacının mümkün olduğunca çok insanı öldürerek panik yaratmak olduğunu söyledi. Ve bu bilgiyle mitingin sonuna kadar yaşadım, bu bilgiye hiçbir şekilde tepki veremez ya da bunu etkileyemezdim çünkü Ukrayna Güvenlik Servisi görevlileri bile bu insaları tanmıyorlardı. Allah'a şükürler olsun ki onlar mitingin sonuna kadar silah kullanma talimatı almadılar.

Şimdi anlıyoruz ki, Rus özel tim görevlileri yarımadayı doldurarak bu mitingi kendi amaçları için kullanmak istemişlerdi.

Birkaç kez, diğer insanlarla, Aksenov da dahil olmak üzere bağlantı kurdum. Orada benim yardımcılarım da vardı,  özellikle 26 mitinginin şiddete dönüşmemesini sağlayan Ahtem Çiygöz de oradaydı. İşgalci yönetimin Ahtem Çiygöz’ü mahkum etmeye çalışmasına rağmen tüm video materyaller bu mitingin katliama dönüşmediğini kanıtlıyor. Bu nedenle mitinge katılan herkes Ahtem Çiygöz’e teşekkür etmeli.

Parlamentoda Konstantinov’un odasında olduğum o gün birçok kişinin gri renkte aynı sivil kıyafeti giydiğine ve örgülü şapka taktığına dikkat ettim. Ancak daha sonra bu insanların kim olduğunu anladım, oysa o zaman onları Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu etrafındaki durumu kontrol etmek için kendi görevini yapan SBU görevlileri sanmıştım. Daha sonra bu insanların Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) temsilcileri olduğu ortaya çıktı.

 

QHA: Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu'nda olağanüstü toplantı yapılmasına rağmen milletvekillerinin çoğu gelmedi. O sırada Kırım Parlamentosu toplantı salonunda neler oluyordu?

Refat Çubarov: Konstantinov, mitingin milletvekillerinin kendi yerlerini almalarını engellediğini savunuyor. Ama bu gerçek değil çünkü birçok milletvekili farklı bahanelerle oturuma katılmadı. Bazıları hasta olduğunu, bazıları arabasının bozulduğunu söyledi, bazıları ise mitingi görünce girmemeye karar verdi.

Onlar gerçekten de bir gün önce 25 Şubat günü yaptığımız konuşmaya kulak verdi. O gün şahsen onlarca milletvekilini aradım, meslektaşlarım da bunun üzerine çalıştı.

Konstantinov belirlenen saatte öğleden sonra toplantı salonuna indi ve yerine geçti. O sırada toplantı için salona geçtim, orada Leonid Pilunskiy ve Ukrayna milletvekili Andrey Sençenko da bulunuyorlardı. Konstantinov salonda bulunan milletvekili sayısını öğrenmek için kayıt işlemlerini yapılacağını söylemeye başladığı sırada ben, mikrofonla meslekdaşlarıma seslenerek onları tek tek sayacağımız uyarısında bulundum.  Saydığımız milletvekili sayısı tabloda çıkan sayıyla aynı olmalıydı. Eğer sayılar aynı çıkmaz ise bu sahtecilik anlamına gelecekti ve bu halde çok az zamanları kalacaktı, çünkü o durumda dışarıda bulunan insanları kimse tutamazdı.

Ben onlara insanların sadece toplantının birkaç gün ertelenmesini istediklerini anlattım, çünkü insanlar Kırım’a tehdit oluşturacak kararların alınabileceğinden korkuyordu. Bu nedenle insanların milletvekillerinden birkaç gün içinde kararlarını değiştirmelerini ve Kiev’le müzakere gerçekleştirmelerini rica ettiğini anlattım.

Tabloda 49 sayısı belirdi ve aynı sayı benim hesaplamalarıma göre çıktı. O zaman Aksyonov bunun, insanların milletvekillerinin parlamentoya girişlerini engellemesi sonucu olduğunu söyledi ve oturumu 20 dakikaya erteledi.

Milletvekillerinden konuşacaklarımız olduğunu söyleyerek salonu terketmemelerini istedim. 49 milletvekilinden 15’i gitti.  O zaman benden başka Pilunskiy ve Sençenko da konuşma yaptı. Salonda kalan milletvekilleri de neler olup bittiğini gayet iyi anlıyorlardı. Hemen hemen hepsi söylediklerimizi destekliyordu. Şimdi duyduğunuzda garipsiyeceksiniz ama bizi o sırada günümüzde Rusya Federasyonu Federal meclisi baş senatörü olarak atanan Kovitidi de destekledi. O, “Refat kesinlikle haklı. Biz Kırım’da barışı korumak için elimizden geleni yapmalıyız bu sebeple Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılmasına ilişkin spekülasyonlara yol açabilecek kararları alamayız” demişti. Yani böyle samimi bir devletçiydi....

20 dakika sonra Konstantinov geldi ve gereken sayı toplanmadığı için oturum yapılmayacağını söyledi. O zaman insanların yanına indik ve onları sakinleştirdik. Eylemciler çok sevindi ve bir-bir buçuk saat sonra herkes dağıldı, her zaman mitingden sonra kalan marjinal insan grupları hariç, bunlar da “Rus dünyası” yanlılarıydı.

Kırım Parlamentosu binası polis ve Ukrayna Güvenlik Servisi görevlileri tarafından kuşatıldığı için ben ve meslektaşlarım kendimizi, Kırım'ı ve Ukrayna’yı koruduğumuz kanaatiyle oradan memnuniyetle ayrıldık.

Devam edecek...

Söyleşi: Elina Sulima