Kırım Tatar Milli Meclisi Türkiye Temsilcisi, Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay, 79. yıldönümünde 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nda hayatını kaybedenleri andı ve Kırım Haber Ajansına özel açıklama yaptı.
Zafer Karatay, Kırım Tatarlarının, Çeçenlerin, İnguşların, Ahıska Türklerinin sürgün edilmesinin temel nedeni olarak Türkiye’nin Boğazlar Meselesini gösterdi. Karatay, “Kırım Tatarlarının, Çeçenlerin, İnguşların, Ahıska Türklerinin sürgün edilmesinin bir numaralı sebebi, Stalin'in Boğazlar meselesinde Kars ve Ardahan'ı talep etmesidir. Bu Yalta Konferansında, Tahran, Potsdam bu konferansların tutanaklarında açıkça yazılır” dedi.
"VATANIMIZ, MİLLETİMİZ VE HALKIMIZIN GELECEĞİ İÇİN MÜCADELEDEN ASLA VAZGEÇMEMELİYİZ"
Sovyetler Birliği’nin olası Türkiye işgaline karşı plan tasarladığını vurgulayan Karatay, sürgünlerin Türkiye’ye yönelik desteği durdurmak için yapıldığının altını çizdi. Karatay, “Türkiye'ye saldırdığında cephe gerisinde bir Türkiye'ye yardım etmesinden şüphelendiği muhtemel destekçileri sınır bölgelerinden temizlediler. Ahıska Türkleri hiç Alman işgaline uğramadılar. Ahıska bölgesi, Kars, Ardahan'ın hemen öte tarafında ama sadece ve sadece Türk oldukları için sürgün edildiler” dedi.
Sovyetler Birliği’nin Kırım Tatarlarına yönelik sürgün ve soykırım emellerine rağmen Kırım Tatarlarının vatanına geri dönmeyi başardığını ifade eden Karatay, “18 Mayıs Sürgünü, bütün bu ağır tramvaya bir milleti her şeyiyle, medeniyetiyle, halkıyla, nüfusuyla yok etmeye, diri diri mezarlığa gömmeye yönelik bir eylemdi. Bu, Sovyetler Birliği gibi çok gaddar ve totaliter rejimin bütün baskılarına rağmen sürgünden 1990'lara kadar direndiler, inanılmaz bir mücadele vererek, her türlü olumsuz şartlara rağmen, kötü şartlara rağmen birlik oldular ve Kırım'a dönmeyi başardılar” dedi.
18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI
Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Orta Asya, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti.
Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere yarımadadaki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.
Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz Vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü.
Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Orta Asya’da kaldı.
2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.
2019 yılında Letonya ve Litvanya, 2022’de ise Kanada 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.