Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Kasım 2024 tarihinde gerçekleşen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları 11. Zirvesi'nin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada Türk dünyasında ortak alfabe konusuna değindi. Ortak alfabeye geçilmesi durumunda tarihi bir eşiğin aşılacağını vurgulayan Erdoğan, bu konu üzerindeki çalışmaların da titizlikle devam ettiğini kaydetti.
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin 1992 yılında gerçekleşen ilk zirvesinden bu yana Türk devletlerinin gündeminde olan ortak Türk alfabesi, Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonunun 20 Eylül 2024 tarihinde 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi ile ilgili bir bildiri yayımlamasıyla hayat buldu. Yayımlanan bildiride, Nahçıvan Anlaşması ve Türk Dünyası 2040 Vizyonu'nda belirtilen ve Türk halkları arasında iletişimi kolaylaştırmayı, alfabe ve terminolojide birlik sağlamayı amaçlayan hedefler doğrultusunda oluşturulan ortak Türk alfabesi için özenle çalışıldığı vurgulandı.
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı ve Türk Ocakları Denizli Şubesi Başkanı Prof. Dr. Turgut Tok, Türk dünyasında ortak alfabe konusunu Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
TÜRK LEHÇELERİNDE TEMEL İFADELER ÇOĞUNLUKLA AYNI
Prof. Dr. Turgut Tok, Türk halklarının yaşadığı birçok yerde bulunduğunu ve konuşulan dillerdeki benzerliklere sık bir şekilde rastladığını aktardı. Dillerde ses ve diyalekt farklılıklarının bulunduğunu belirten Tok, bölgede bulunulan süre zarfında rahat bir şekilde oradaki insanlarla anlaşılabileceğini kaydetti.
Türk dünyasında konuşulan lehçeler arasındaki farkı, Muğlalı bir Türkün konuştuğu Türkçe ile Rizeli bir Türkün konuştuğu Türkçeye benzeten Tok, coğrafi yakınlıkların da dilin şekillenmesinde etkili olduğunu aktardı. Tok, durumu “Şimdi Muğlalı birinin konuştuğu Türkçe ile Rizeli birinin konuştuğu Türkçe ve Tebrizli ya da Bakülü birinin konuştuğu Türkçeyi düşündüğümüzde; Rizelinin, Erzurumlunun konuştuğu Türkçe, Muğlalının konuştuğu Türkçeye mi daha yakındır yoksa Bakülünün konuştuğuna mı? Tabii ki, Bakülünün konuştuğuna daha yakındır.” ifadeleriyle örnekledi.
Prof. Dr. Tok; bu lehçelerde temel ifadelerin, fiillerin, sayma sayılarının ve organların küçük değişiklikler olsa da çoğunlukla aynı olduğunu vurguladı.
ORTAK ALFABEDE MİLAT: 1991 YILI
Türk halklarının dönem dönem farklı alfabeler kullandığını belirten Tok; durumu şu ifadelerle aktardı:
1900'lü yılların başına kadar Türkçe konuşan dünyadaki bütün topluluklar, Arap kökenli, Osmanlı alfabesi dediğimiz alfabeyi kullanmış. Rusya hakimiyetinde kalan Türk boyları Latine geçiyor. Biz de 1928'de Latine geçiyoruz. Ama 1941'de bu sefer Rusya'dakiler Kirile geçiyor. Şimdi 1990'li yıllara geldiğimizde Rusya'dakiler kirili; Afgan, İran, Irak, Suriye'deki Türkler, Doğu Türkistan'da dair olmak üzere Arap kökenli alfabeyi; Batıdakiler ve Türkiye Latini kullanıyordu.
1991 yılının ortak alfabe için bir milat niteliği taşıdığını belirten Tok, Türk Dil Kurumunun önderliğinde kurultaylar ve konuyla alakalı çalışmalar yapıldığını aktardı. Ortak alfabe konusunda atılan ilk adımların bu dönemde gerçekleştiğini belirten Tok, aynı zamanda Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un Türk Dil Kurumu Başkanı olduğu dönemlerde Kültür Bakanlığı tarafından “Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü”nün hayata geçirildiğini ve bu sözlüğün Türk dünyasının karşılaştırmalı bir sözlüğü olma niteliğini taşıdığını kaydetti.
3 İLE 5 YIL İÇERİSİNDE BÜTÜN TÜRK DEVLETLERİ LATİN ALFABEYE GEÇECEK
Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın Latin alfabesine geçtiğini ve Kırgızistan ile Kazakistan’ın da yakın zamanda geçeceğini ifade eden Tok, Türk devletlerinin hepsinin 3 ile 5 yıl içerisinde Latin alfabeye geçmiş olacağını belirtti. Fakat Tok, günlük konuşma dilindeki farklı seslerin alfabelere yansıyacağını akardı.
TÜRK DİZİLERİ, TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN YAYGINLAŞMASINDA ETKİLİ
Tok, Türk dünyasında ortak konuşma dilinin Türkiye Türkçesi olduğunu aktarırken bu durumda kitapların, üniversitelerin, kurultayların, kursların yanı sıra; Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yunus Emre Enstitüsü tarafından yapılan çalışmaların da etkili olduğunu aktardı. En önemli etkiyi ise televizyonların, dizilerin oluşturduğunu belirten Tok, Türkiye Türkçesinin bütün dünyada öğrenilmesi açısından başarılı sonuçlar verdiğini aktardı. Türk dünyasında Doğu Türkistan ve Kırım gibi bölgelerde büyük baskı ve sıkıntıların olduğunu belirten Tok, bu sıkıntılı bölgelerde Türkiye Türkçesi yayın ile herkesin birbirinden haberdar olduğunu kaydetti.
Değerlendirmelerinde TDT'ye da değinen Tok, bu teşkilat ile dünyada Türk dünyasının adımlarının duyulmaya başladığını vurguladı. Tok, teşkilat bünyesinde Türk dünyası adına savunmadan eğitime birçok alanda iş birliklerinin yapıldığını ve önemli adımlar atıldığını da ifade etti.
Ukrayna-Rusya Savaşı sonucunda köklü değişikliklerin olabileceğini belirten Tok, Rusya’da yaşanacak yeni süreçte o topraklarda bulunan Türk toplulukları adına faydalı sonuçlar alınabileceğini aktardı.
Tok, açıklamasını “Türk dilinin, Türk milletin, Türk kültürünün, Türk tarihinin daha parlak geleceği adına hep birlikte elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.” ifadeleriyle sonlandırdı.