Denizli başta olmak üzere Türkiye'nin Güneybatı Anadolu coğrafyasındaki Türk varlığı üzerine çeşitli akademik çalışmaları bulunan Pamukkale Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı ve Türk Ocakları Denizli Şubesi Başkanı Prof. Dr. Turgut Tok, bölgenin tarihi önemi, taşıdığı kültürel miras, sahip olduğu nüfus ve nüfus gelişimini Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.
"DENİZLİ 1071’DEN ÖNCE TÜRKÇENİN HÂKİM OLDUĞU, TÜRKLERİN YOĞUNLUKLA YERLEŞTİĞİ BİR BÖLGE"
Prof. Dr. Turgut Tok, Selçuklu döneminin en önemli uzmanlarından birisi olan Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun bölgeye ilişkin olarak yapmış olduğu tespiti anımsatarak, Denizli'nin güney ve güneybatı bölgesinde; günümüzde Acıpayam ve Tavas ilçelerinin yer aldığı havzanın 900’lü yılların başında tamamıyla Türkçe konuşulan bir bölge olduğunu belirtti. Prof. Dr. Tok, “1071’den neredeyse yaklaşık 170 yıl önce Acıpayam, Tavas dediğimiz Denizli'nin güney ve güneybatı bölgesi Türkçenin hâkim olduğu, Türklerin yoğunlukla yerleştiği bir bölge. Ki, Denizli'nin ilk fethi Afşin Bey tarafından 1070 yılında yapılıyor. Bunlar hep 1071 öncesi tarihler.” dedi.
Kendisinin de genel yayın danışmanlığını yaptığı, TRT belgeselcisi Servet Somuncuoğlu tarafından hazırlanan “Tamgalar: Dengizli” belgeselinin Türk tarihine ve Türk kültürüne yeni bir bakış açısı sunduğunu belirten Prof. Dr. Tok, bölgedeki Türk varlığına ilişkin olarak şu ifadelere yer verdi:
Anadolu coğrafyasının özellikle Denizli ve çevresinde binli yıllardan çok öncesine ait, bu bölgede yaşayan Türk topluluklarının izleri, damgaları, yazıları, runik karakterli işaretleri, heykelleri, mezar taşları bulunuyor. Yani Denizli ve yöresinin tarihi dediğimizde, öncelikli olarak bizim 1071 öncesinde bu bölgedeki Türklerin varlığından bahsetmemiz gerekiyor. Kumanlar, Kıpçaklar, Uzlar, yani Oğuzların farklı boyları gelip yerleşmişler.
24 OĞUZ BOYUNDAN 23'Ü DENİZLİ BÖLGESİNE YERLEŞTİ
Bölgenin Türkleşme sürecinin 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı sonrasında yaşanan yoğun göçle ivme kazandığını belirten Tok, Denizli ve çevresinde 24 Oğuz boyunun yirmi üçünün yerleştiğini tespit ettiğini kaydetti.
Prof. Dr. Turgut Tok, Denizli’deki yer adları ve Türk boyları arasındaki ilişkiye değinerek, şöyle konuştu:
Denizli’nin Acıpayam, Serinhisar, Çameli bölgelerinde Oğuz’un, Avşar boylarının yoğun olarak yerleştiğini görürüz. Avşar adlı köyler vardır. Onun haricinde Denizli’nin yer adlarına baktığımızda, Yüreğil, Yazır, Dodurga, Garkın, Yuva, İlbeyli, Avşar gibi yer adlarında Oğuz beylerinin varlığını görürüz. Denizli’nin merkezi itibariyle düşündüğümüzde, Kayı ve Kınık boylarının daha yoğun olarak yerleştiğini görürüz. Tavas, Kale, Beyağaç dediğimiz havzada nispeten Kıpçak grupları olmakla birlikte, yine Savur ve Avşar boylarının çok yoğun bir yerleşimini görürüz. Sarayköy, Buldan ilçelerinin yer aldığı güney havzasında aynı şekilde Kayıların, Avşarların; Çivril bölgesinde Yuva’nın, İlbeyli’nin, Dodurga’nın ve Avşar’ın yerleştiğini görüyoruz.
Prof. Dr. Turgut Tok, ek olarak 400 civarında oğuz, oymak, aşiret ve cemaat adının bu bölgelerde kullanıldığının tespitini yaptığını da belirtti.
MİRYOKEFALON SAVAŞI, ANADOLU'NUN KESİN OLARAK TÜRK YURDU OLMASINI SAĞLADI
Denizli kentinin çok sayıda önemli tarihi olaya şahit olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tok, “Çivril yöresinde sonuçlanan Miryokefalon Savaşı, artık Avrupa’nın, Batı’nın, Haçlı dünyasının Türklerin Anadolu’daki varlığını kabullendiği bir savaştır. Anadolu’nun tapusunu Malazgirt Savaşı’yla alıyoruz, tescillemesini de Miryokefalon ile yapıyoruz. ‘Anadolu Türklerindir’ cümlesinin tescilinin yapıldığı, Miryokefalon Savaşı’nın geçtiği ve nihayetlendiği yer, Denizli’nin Çivril ilçesi sınırları içerisinde bulunan bir bölgedir.” İfadelerini kullandı.
Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos Seferi’ne bu bölgeden gittiğinin, iaşenin önemli bir kısmını bu bölgeden sağladığının ve Honaz’da yer alan Sultan Murat Camisi’nde Cuma namazı kıldığının tarihi kaynaklarda yer aldığını söyleyen Tok, bir başka örnek olarak Emir Timur’u gösterdi. Tok, Timur’un 1402’de Ankara Savaşı’nı kazandıktan sonra Yıldırım Beyazıt’ı da beraberinde getirerek Denizli bölgesinde bir kış boyunca Karcı Dağı’nın eteklerindeki “Tonguzlu” bölgesinde kışladığını söyledi.
"BURANIN ADI HEP TENGİZLİ, DENGİZLİ, DENİZLİ'DİR"
Öte yandan Denizli adının kökenine de değinen Prof. Dr. Tok, “Denizli'nin adının 'Domuzlu'dan geldiği yönünde yanlış bir anlayış vardır. Örneğin, Timur’un tarihçisi Şerafettin Yezdi, ‘Ordu bahar gelince Tonguzlu’dan Tengizli’ye hareket etti.’ der. Ki, Türkler tarafından kurulan bir şehir burası. Antik bir şehrin üzerine kurulmamıştır. Denizli, Mehmet Gazi’nin 1206 yılındaki fethinden sonra dönemin valisi Kara Sungur Bey tarafından yapılmıştır. Bugünkü Kaleiçi dediğimiz bölgede kurulmuş, bir İçkale bir Dışkale inşa edilmiş, daha sonra Kayalık’a Kurşunlu Camisi’ne doğru şehir büyümüştür. Buranın adı hep Tengizli, Dengizli, Denizli'dir. Domuzlu diye bir yer var ama o karşı dağların eteklerinde bir bölgedir. Timur’un tarihçisi Şerafettin Yezdi de bunu teyit ediyor.” açıklamasında bulunarak, yıllardır süregelen bir yanlış anlaşılmaya da netlik getirdi.