Şerife Beyza Satılmaz / QHA ANKARA
İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hacı Mehmet Boyraz, Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Filiz Cicioğlu ile birlikte editörlüğünü yaptığı “Uluslararası Örgütler: Tarih, Kuram ve Örnekler” kitabında “Türk Devletleri Teşkilatı” (TDT) özelinde kapsamlı bir çalışma yaptı.
Boyraz, çalışmaları doğrultusunda, Kırım Haber Ajansının (QHA) TDT’nin askeri alanda iş birliği geliştirmesinin hangi boyutlarda gerçekleşebileceğini ve bu tür bir iş birliğinin ne tür riskler barındırdığına yönelik sorularını yanıtladı.
Uluslararası örgütlerin içerisinde askeri iş birliği yapmanın zorluğunu Avrupa Birliği (AB) üzerinden örneklendiren Boyraz, “Aslında siyasi entegrasyonu hedefleyen bu tür birlik ya da projelerin gayelerinden biri de askeri alanla iş birliklerinin tesis edilmesinden geçiyor. Ancak bu soruyu geçmeden önce şunu söylemek lazım: Günümüzde bir uluslararası örgütlenmenin geldiği en uç aşamalardan biri Birleşmiş Milletler (BM) ya da AB. AB'nin yaklaşık seksen yıla ulaşan bir mazisi var. AB deyince çok ciddi ilerleme kaydetmiş, bölgesel seviyede bugüne kadar insanlık tarihinin gördüğü aslında en uç ve en ileri uluslararası örgütlenmeden bahsediyoruz. Ancak buna rağmen AB'nin askeri alanda bütünleşebildiğini söyleyebilir miyiz? Çok zor. Çünkü sürekli tartışılan hâlâ gündemde olan bir konu olduğu halde AB üyesi ülkeler ortak askeri ve savunma politikaları geliştirme noktasında çok istekli değil ve bundan ötürü bu konuda ciddi bir ilerleme sağlanabilmiş değil. Her ülkenin ulusal çıkarlarını doğrudan ilgilendiren ve yüksek siyasetin alanına giren hassas bir konu ki bu tür konularda iş birliği yapmak çok daha zordur.” ifadelerini kullandı.
“TDT ASKERİ ALANDA BİR İLERLEME KAYDETMEK İSTİYORSA BUNUN İÇİN ÖNCELİKLE NAHÇIVAN ANLAŞMASI'NI GÖZDEN GEÇİRMESİ GEREKİYOR”
Boyraz, meseleyi TDT açısından şu ifadelerle değerlendirdi:
"Aslında teşkilat düzeyinde bu konuda henüz ciddi bir iradenin ortaya konmadığını görüyoruz. Ama burada bir istisna var. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ikili askeri anlaşmalar ve savunma alanındaki iş birlikleri hariç tutulduğunda TDT üyeleri arasındaki iş birliğinin askeri alana sıçraması/ yayılması şimdilik mümkün değildir. Yani Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ikili ilişkileri bir kenara koyduğumuz zaman ortada ciddi bir tartışma bile yok. Çünkü TDT’nin kurucu metni Nahçıvan Anlaşması’nda temel gaye olarak üye devletler arasındaki dostane ilişkilerin güçlendirilmesi belirlenmiştir. Burada askeri meselelere dair bir emare yok. Önümüzdeki süreçte eğer TDT askeri alanda bir ilerleme kaydetmek istiyorsa bunun için öncelikle Nahçıvan Anlaşması'nı gözden geçirmesi gerekiyor.”
TÜRKMENİSTAN’IN TDT’YE ÜYE OLMA İHTİMALİ ORTADAN KALKABİLİR
Üye devletler muhtemel revizyon konusunda mutabık kalsa bile askeri alandaki iş birlikleri kendi içinde iki önemli risk barındırdığını söyleyen Boyraz, “Birincisi askeri anlamda iş birliğinin yapılması durumunda şu anda sivil özellikleri ön plana çıkan TDT'ye aslında bir askeri boyut eklenmiş olacak. Bu da en çok gözlemci üye Türkmenistan’ı ilgilendiriyor. ‘TDT üyeliğine neden dahil olmuyor? Yani neden gözlemci üye? Neden hala üye olmuyor?’ diye bir tartışma var. Bunun da sebebi Türkmenistan'ın kalıcı olarak savunduğu ve sürdürmek istediği bu tarafsızlık statüsüyle ilgili. Şimdi TDT eğer askeri alana iş birliğine yönelecekse bu Türkmenistan'ı çok rahatsız eder. Üye olma ihtimalini artık ortadan kaldırmış oluruz. Şu an için askeri alanda bir iş birliğine yönelme ihtimalinin özellikle Türkmenistan'ın kaygılarından dolayı çok mümkün görmüyorum.
İkincisi de askeri iş birlikleri genellikle bir ortak tehdide karşı yapılır. Tabii her zaman değil ama genel itibariyle bir ortak bir tehdit vardır. Şimdi TDT üyesi ülkelerin askeri alanda iş birliklerine yönelmesi ki burada tabii ne tür iş birliği olacak? O da önemli ama bu bu türden bir iş birliği açıkçası Rusya'yı, Çin'i ve hatta İran'ı rahatsız edebilir. Somut bir tehdit tanımlamasının yapılmadığı senaryoda Rusya veya Çin, bu alandaki muhtemel iş birliklerini kendileri açısından bir tehdit olarak algılayabilir. Ciddi bir askeri iş birliği demek özellikle Rusya’nın TDT'ye yönelik algılarını menfi manada değiştirebilir. Bu da yine özellikle Orta Asya ülkeleri açısından pek tercih edilebilir bir durum değil. Bir de TDT üyeleri arasında, örneğin Kırgızistan ve Özbekistan TDT üyesi ama hala devam eden sınır anlaşmazlıkları var. Şimdi bu tür sınır anlaşmazlıklarının olduğu ülkeler arasında ciddi bir askeri işbirliği tesis edilmesi çok rasyonel gelmiyor. Bu nedenle TDT üyeleri, uzun vadede askeri açıdan bir ittifak oluşturmaktan ziyade sadece askeri alanda bilgi ve tecrübe değişimine öncelik verebilir ve yeni askeri teknolojileri birlikte geliştirme yoluna gidebilir.” dedi.