Şerife Beyza Satılmaz / QHA Ankara
Lübnan Türkmenleri, günümüzde milli kimliklerini kaybetme tehlikesi ile karşı kaşıya olan Türk toplulukları içerisinde yer alıyor. Lübnan’da çeşitli sorunlarla mücadele etmek zorunda kalan Türkmenler üzerine yeterince bilimsel araştırma yapılmamış olması da hukuki ve siyasi mücadelelerinin önüne set çekiyor. Lübnan Türkleri Öğrenci ve Gençler Derneği ve TürkDünyası.net Platformu Oğuz Türkleri Araştırmaları Birimi ortaklığıyla Lübnan Türkmenleri üzerine bir rapor hazırlandı. Lübnan Türkleri Öğrenci ve Gençler Derneği Başkanı Ömer Hussien ile rapora ilişkin röportaj yapan Türk dünyasının haber merkezi Kırım Haber Ajansı (QHA) bu kez Lübnan Türkmenlerinin sesi oldu.
LÜBNAN’DA TÜRK VARLIĞI TARİH İÇERİSİNDE NASIL YER ALMAYA BAŞLADI?
Lübnan Türkleri Öğrenci ve Gençler Derneği Başkanı Ömer Hussien Lübnan bölgesine Türklerin ilk ne zaman geldiklerine dair kaynaklarda net bir bilginin yer almadığını belirterek “Lübnan bölgesine Türklerin yerleşmesi farklı zaman ve periyotlarda gerçekleşmiştir. Kaynaklar; Tolunoğlu, Akşit, Memlük Hanedanlığı dönemlerinde ilk Türkmen yerleşimlerinin olduğunu gösterse de bu kaynakların tarih araştırmacıları tarafından incelenmesi gerekmektedir. Bunun yanında Selçuklu döneminde Türkmen akınları sonucunda çok sayıda Türk'ün bölgeye yerleştiğini söyleyebiliriz. Bekaa vadisi Türkmenleri Selçuklu döneminde gelen Türkmenlerin torunlarıdır. Bir Selçuklu atabeyliği olan Zengiler döneminde de stratejik önemi olan bölgelere Türkmen aşiretlerinin yerleştirildiği bilinmektektedir. Ayrıca Memlük Devleti döneminde 14. yüzyıl başlarında da Türklerin bir kısmının Lübnan bölgesine yerleştiği bilinmektedir.” dedi.
“OSMANLI DEVLETİ, BÖLGEDEKİ TÜRK VARLIĞINI GÜÇLENDİREREK GÜVENLİ BÖLGE OLUŞTURMAYI AMAÇLAMIŞTIR”
Hussien, Osmanlı döneminde Lübnan'a ilk Türk yerleşimi Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi öncesinde Osmanlı askerlerinin lojistik dinlenme ve güvenlik ihtiyacını sağlamak amacıyla bölgeye yerleştirilen Türkmenlerden meydana geldiğini söyledi. Bölgede Türk varlığının sağlanmasındaki amaçlara değinen Hussien “Osmanlı Devleti bölgedeki Türk varlığını güçlendirerek sefer dönüşü ve sonraki seferler sırasında Türkmen köylerini birer lojistik durağı olarak kullanmayı, istihbarat elde etmeyi ve olası saldırılara karşı güvenli bölge oluşturmayı amaçlamıştır. Ayrıca Osmanlı döneminde bölgedeki Türkmenler Hac yolunun korunması görevini üstlenmiştir. Bölge Osmanlı devrinde Türk aileler tarafından yönetilmiş ve Osmanlı dönemi boyunca lübnan'da huzur ve istikrar hakim olmuştur.” ifadelerini kullandı.
Lübnan Türkmen köylerini gösteren haritaya buradan ulaşabilirsiniz.
“TÜRKMENLERİN BAZILARI KENDİLERİNİ ARAP OLARAK BİLE TANIMLAYABİLİYOR”
Günümüzde Lübnan Türkmenleri ne durumdadır? Karşılaştıkları sorunlar nelerdir?
Ömer Hussien, “Lübnan'daki Türkmenler için durum, Türkmen hüviyetinin sürekli kaybından muzdarip olduklarıdır. Türkmen varlığı, hüviyet ve dil kaybının yanı sıra cehalet yüzünden tehlike altında. Türkçe artık kullanılmıyor ve yüzde yüz Türkçe konuşan sadece iki köy var. Yani çoğu Türkmen artık kendi dilini konuşmuyor veya geleneklerini bilmiyor.” dedi. Hussien, Lübnan Türkmenleri, unutuldukları ve hor görüldükleri için de bir Türklük bilincinin oluşmadığını kaydederek sözlerine “Bunun altında yatan en önemli sebep Lübnan’da zorunlu eğitimin 4 yaşında başlaması ve eğitim dilinin de arapça olması. Milli kimlik bilinci oluşumu sağlanmamış Türkmenlerin bazıları kendilerini Arap olarak bile tanımlayabiliyor.” şeklinde devam etti.
“LÜBNAN'DAKİ TÜRKMENLERİN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ İÇİN KURUMSAL ÇALIŞMA GEREKLİDİR”
Yeterli desteği alamadıkları için kurumsal faaliyetlerin zayıf olduğunu ve Lübnan Türkmenlerinin varlığı için teşkilatlanmanın ve şubeleşmenin hayati olduğunun üzerinde duran Hussien şöyle konuştu:
Kurumlarımız veya kurumsal çalışmalarımız yok; en iyi ihtimalle aynı aileden veya köyden beş üyeden oluşan bazı derneklerimiz var. Lübnan'daki tüm Türkmen bölgelerine yayılan bir dernek kurmaya çalıştım ancak sınırlı kaynaklar ve destek eksikliği nedeniyle, şu anda faaliyetlerimizi durdurduk. Öğrenci olmama ve hiçbir imkana sahip olmamama rağmen tüm maliyetleri ben karşılıyordum. Türkmen bölgelerini ziyaret edip gençlerle oturmak için bile desteğim yok. Türk hükûmet kurumlarından biriyle yaptığım bir toplantıda, öğrenci derneğinin faaliyetlerinin zayıf olduğunu söylediler. Onlara bütçemiz olmadığını ve yaptığımız faaliyetlerin kendi kendime finanse ettiğimi söyledim. Bana destek vereceklerini söylediler ancak bugüne kadar ne bir destek ne de mesajlarıma yanıt geldi. Lübnan'daki Türkmenlerin bugünü ve geleceği için kurumsal çalışma gereklidir. Lübnan Türkmenleri deyince sadece birkaç köy üzerine yoğunlaşılıyor ve birçok köy ihmal edilmiş durumda. Ayrıca Lübnan Türkmenlerinin yaşadığı yerlerin biribirne coğrafi uzaklığı da aralarında birlik sağlanmasının da önüne geçiyor. Bundan dolayı teşkilatlanmasında, şubeleşmesinde sorunlar yaşanırken siyasi tarafta da sıkıntılar mecvut.
Lübnan Türkmenlerinin varlığını koruyabilmek, yaşatabilmek ve yaşam şartlarını iyileştirmek adına neler yapılmalı?
Milli kimliği korumanın en önemli unsurunun dili ve milli kültürü yaşatmak olduğuna dikkat çeken Hussien şu ifadelere yer verdi:
Lübnan’da zorunlu eğitim 4 yaşından başlar. Türkmenler Arapça eğitim veren anaokullarına gitmek zorunda kalmıştır. Dil öğrenimi için küçük yaşların daha kritik olduğu bilinmektedir. Bu sebeple Lübnan Türkmenlerinde Türkçenin korunması için ilk yapılması gereken Türkmen yerleşimlerine Türkçe eğitim veren Türk kültürünü aşılayan anaokulları açmaktır. Lübnan’da eğitim kurumlarının %80’i özel %20’si devlet okuludur. Açılacak anaokulları Merkezi Türkiye’de bulunan bir vakıf bünyesinde olmalı ve ilk senelerde öğretmenler Türkiye’den gelmelidir. Hiç okul bulunmayan Türkmen Köyleri de mevcuttur. Örneğin Şeymiye kasabasında yaşayan Türkmenlerin eğitim seviyesi orta düzeydedir ve kasabada okul bulunmadığı için çocuklar Bid Neil adlı bir yerleşim yerine gitmek zorunda, Kızılay tarafından Arap Mahamiye Köyüne yapılan ve Arapça eğitim veren okulu ise kullanmadıklarını görüyoruz. Türkmenler, kasabanın tamamının Türkçe konuşmasına rağmen yeni neslin "Arab'ın medresesinde Arapça öğrenmek" zorunda kalmasından üzüntüyle bahsediyor, Lübnan hükumetinden önce Türkiye'den eğitim alanında yardım bekliyorlar.
TÜRKLÜK BİLİNCİ CANLANDIRILMALI
Hussien, Tüm Lübnan Türkmenlerinin bir araya gelebileceği kültürel etkinliklerle Türklük bilincinin yeniden canlandırılması ve bunun yanı sıra kültürel mirası koruma altına alınmasının gerekliliğini vurgulayarak “Sözlü kültür, müzikler, yemekler ve kıyafetler incelenmeli ve belgelenmelidir. Yaşlı nesillerin sözlü mirasının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için dokümantasyon çalışmaları yapılmalıdır. Bu dokümantasyon, ses ve video kayıtları ile yazılı materyalleri içermelidir. Ayrıca Lübnan Türkmen kültürü hakkında belgeseller, Türkmen köyleri ziyaret ve gezi programları yapılmalıdır.” şeklinde konuştu.
Ayrıca Hussien, yaşam şartlarını iyileştirebilmenin eğitim yoluyla sağlanabileceğine, iyi eğitim alan Türkmenlerin hem Lübnan siyasetinde daha etkili olacağını hem de daha müreffeh bir yaşam süreceklerini, her şeyden önemlisi eğitim sayesinde bilinçsizlik sorununun da çözüleceğini aktardı.
"LÜBNAN TÜRKMENLERİ ÜZERİNE YAPILAN ARAŞTIRMALARIN EKSİKLİĞİ HUKUKİ VE SİYASİ MÜCADELENİN ÖNÜNE GEÇİYOR"
Hussien, en fazla aciliyet gerektiren konunun bilimsel araştırmalar olduğunu, yeterince bilginin olmayışının hukuki mücadeleninde önüne geçtiğinin altını çizdi. Konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
Bilimsel araştırmalar yapılmalı, arşivler yeterince araştırılmamış, Özellikle Selçuklu öncesinde getirilen Türkmenler hakkında yeterince bilgi yok. Bilimsel anlamda dayandırılacak verilerin olmayışı hukuki mücadeleyide olumsuz etkiliyor. Sultan 2. Abdülhamit’in bölgede vakfettiği Türkmenlere araziler var. Ancak bu arazilere ilişkin hiçbir bilgi elimizde yok. Bunların tekrardan ortaya çıkarılması ve Türkmenlerin yararına kullanılması gerekiyor. Bir yol haritası belirlenip TDK, TTK. TİKA himayesinde koordineli bir şekilde çalışmalar yapılmalı, bu çalışmaları Osmanlı arşiv araştırmaları ve heyetler ile saha araştırmaları izlemelidir.
QHA muhabirinin “Lübnan yönetiminin Lübnan Türkmenlerini anayasada tanımamasının arkasındaki sebepler nelerdir? Bu konuda diplomatik girişimler daha önce oldu mu?” sorusunu ise Hussien şu ifadelerle yanıtladı:
Anayasada Lübnanlı Türkmenlerin tanınmamasının nedeni, Lübnan'daki çoğu insanın Türk karşıtı ve Arap milliyetçisi olmalarıdır. Aynı zamanda, İslam topluluğu bizi Türk olarak tanımayı olumsuz görüyor; Arap Müslümanlar olarak tanımak istiyorlar. Ermeni Süryani ve diğer azınlıklar tanınırken Türkmen kimliğinin tanınmamasının bir diğer nedeni de hukuki mücadele verirken kullanılacak bilimsel argüman yetersizliğidir. Lübnan Türkmenleri tarihi ve demografisi hakkında arşiv ve saha araştırmaları yapılmalıdır. Bir çalıştay organize edilebilir. yeterli araştırmalar yapılıp akademik tezlerle desteklenirse hukuki süreç başlatıldığında elimiz daha güçlü olur. Türkiye hükûmetinin bu konuyla ilgili olarak Lübnan hükûmetiyle herhangi bir diplomatik görüşme yapıp yapmadığına dair bir bilgim yok. Sordum ama yanıt alamadım.
“AMACIMIZ LÜBNAN TÜRKMENLERİNİ TEMSİL EDECEK BİR SİYASİ PARTİ OLUŞTURMAK”
Hussien, en büyük eksikliklerinin teşkilatlanma noktasında olduğunu ve Lübnan Türkmenlerinin ise siyasi alanda temsile ihtiyacı olduğunu söyledi ve Lübnan’da yaşayan Ermeniler örneğini anımsatarak “Amacımız, teşkilatlanma yapımızı güçlendirerek siyasi bir partiye sahip olmak. Türkmenlerin temsil edilebilmesi için önce siyasi partinin bu bayrağı taşıması gerekiyor. Ermeniler çok daha teşkilatlı bu noktada. Okulları, üniversiteleri, medya kuruluşları var. Bu şekilde politik bilinçlerini daima tazeleyebiliyorlar. Bizim de bu şekilde teşkilatlanıp faaliyet göstermemiz gerekiyor. Teşkilatlanma ve sivil toplum kuruluşları güçlendikçe Lübnan Türkmenleri politik anlamda güçlenip haklarını arayabilir. Bunun sonu meclise girme hatta daha bakanlığa gidebilir. Mesela şu an Ermenilerin bir bakanlığı halihazırda mevcut.” dedi.
Türkiye’de eğitim gören Lübnan Türkmeni öğrencilerin durumuna ilişkin ise “Türkiye'deki Türkmenler destek konusunda sıkıntı yaşayabiliyorlar, derneğimiz ise Lübnan’dan gelen her öğrenci ile kontak kurmakta sorun yaşayabiliyor. En fazla 15 öğrenci var ve Lübnan'ın ekonomik durumu kötü, bu yüzden öğrencilerin durumu da hiç iç açıcı değil.” açıklamasını yaptı.
Hussien, son olarak QHA aracılığıyla Lübnan Türkmenlerinin Türkiye’ye mesajını şu ifadelerle dile getirdi:
BİZ TÜRK'ÜZ. TÜRKİYE'DEKİ TÜRKLER BİZİ DESTEKLEMEZSE, KİM DESTEKLEYECEK? ERMENİLER Mİ, ARAPLAR MI?