Kuruluşunun 41. yılında KKTC: Uluslararası tanınma şart mı?

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Şahin, kuruluşunun 41. yıl dönümünde KKTC'nin uluslararası alandaki konumunu ve Türkiye ile TDT'nin sağladığı ve sağlayabileceği katkıları Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. 

Haber Giriş Tarihi: 15.11.2024 20:37
Haber Güncellenme Tarihi: 15.11.2024 20:37
https://www.qha.com.tr/

Dilara Dilşah Kaya / QHA Ankara

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunu ilan etmesinin üzerinden tam 41 yıl geçti. KKTC, 1983 yılından bu yana uygulanan izolasyon, ambargo ve kısıtlamalara rağmen 41 yıldır bağımsızlığını sürdürüyor.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Şahin, KKTC'nin 41 yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen uluslararası arenada yalnızca Türkiye tarafından tanınmasını ve Türk Devletleri Teşkilatına (TDT) üyeliğinin uluslararası tanınma yolunda ne gibi somut fırsatlar yaratabileceğini Kırım Haber Ajansına (QHA) için değerlendirdi. 

KKTC, ULUSLARARASI TANINMANIN TÜM ŞARTLARINI KARŞILIYOR 

Devletler hukukuna göre uluslararası tanınmanın bir devletin varlığı için şart olmadığını belirten Prof. Dr. Şahin, uluslararası tanınmanın uluslararası sisteme entegrasyonu için önem arz ettiğine dikkat çekti. Şahin; 1933 yılında kabul edilen Montevideo Sözleşmesi'ne atıfta bulunarak, anlaşmada devletlerin siyasi varlığı için dört şart bulunduğunu ve bu şartları KKTC’nin varlığında görmenin mümkün olduğunu kaydetti.

KKTC’NİN DEVLETLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE ÖNEMLİ ROL OYNADI

KKTC’nin kuruluş sürecinde zorlukların yaşandığını aktaran Prof. Dr. Şahin, bu zorlukların aşılmasında Türkiye’nin desteğine dikkat çekti. Şahin, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: 

KKTC büyük ekonomik, toplumsal ve siyasi zorlukların sonunda kurulmuş bir devlettir. Fakat kısa süre zarfında Türkiye’nin de desteğiyle devletleşme ve uluslaşma aşamalarını tamamlayarak gerçek bir başarıya imza atmıştır. KKTC’nin 41 yıl boyunca yalnızca Türkiye tarafından tanınmasına rağmen, birçok tanınan ülkeden daha yüksek bir gelişmişlik düzeyine sahip olduğunu aklımızdan çıkarmamız gerekiyor.

KKTC’nin yalnızca Türkiye tarafından tanınmasına dikkat çeken Şahin, “Türkiye gibi küresel siyasette ve ekonomide stratejik bir rol oynayan, güçlü bir askerî ve diplomatik kapasiteye sahip büyük bir devlet tarafından tanınmak, birçok küçük devlet tarafından tanınmaktan daha avantajlıdır.” değerlendirmesini yaptı. 

TDT, KKTC’NİN GÖRÜNÜRLÜĞÜ  İÇİN ÖNEMLİ BİR PLATFORM

Şahin, KKTC’nin Türkiye dışındaki devletler tarafından de jure (yasal) olarak tanınmamasının diplomatik ilişki kurmak ve uluslararası örgütlere katılmak gibi konularda zorluklar yarattığını ifade etti. Bu durumun KKTC’nin uluslararası alandaki görünürlüğünü kısıtladığına ve dış politika stratejilerini zorlaştırdığını kaydeden Şahin, TDT'nin KKTC’nin görünürlüğü için önemli bir platform olacağını vurguladı. Şahin, “Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesi, bu engellerin aşılmasında kritik bir rol oynayabileceği gibi önemli bir kaldıraç işlevi de görebilir. Öncelikle, TDT'nin üye ülkeleri, KKTC’nin statüsünü destekleyerek, ülkenin uluslararası alanda daha fazla tanınması için diplomatik bir platform sağlayacaktır. Teşkilat, Türk dünyasında güçlü bir dayanışma sağlayarak, KKTC’nin uluslararası ilişkilerde daha fazla söz sahibi olmasına katkıda bulunabilir. Bu üyelik, KKTC’nin diğer ülkelerle ticaret anlaşmaları, kültürel değişim ve ekonomik iş birlikleri kurmasına imkân tanıyabilir. Bu gelişme, KKTC’ye diplomatik alanda daha fazla fırsat yaratırken, uluslararası ulaşıma ve ticarete katılma konusunda da zorlukların aşılmasına yardımcı olabilir.” dedi.

Teşkilata üye ülkeler tarafından sağlanacak desteğin KKTC’nin diğer ülkelerle yapılacak ikili anlaşmalara da yansıyacağını belirten Prof. Dr. Şahin, bu sayede ülkenin daha geniş bir uluslararası ağın parçası haline gelmesini olası kılacağını aktardı.

KIBRIS TÜRKÜNÜN TALEPLERİ ETKİLİ ŞEKİLDE DİLE GETİRİLEBİLİR

Şahin, ayrıca TDT'te KKTC’nin var olmasının Kıbrıs Türk halkının haklarının savunulmasında kritik bir rol oynayacağına da dikkat çekti. Şahin, son olarak konuyla ilgili “Teşkilat üyelerinin sağladığı diplomatik destek, müzakerelerde Türk tarafının güçlü bir pozisyonda olmasını, özellikle Kıbrıs Türklerinin eşit haklar ve siyasi eşitlik taleplerini daha etkili bir şekilde dile getirmesini mümkün kılabilir.” ifadelerini kullandı.