KTMM Üyesi Gülnara Bekirova: Halkımızın anavatanında özgürce yaşayacağı günlere inanıyorum

Kırım Tatar Milli Meclisi Üyesi ve Geniçesk Kaymakam Yardımcısı Gülnara Bekirova, Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilişinin 10. yılında QHA'ya değerlendirmelerde bulundu.

Haber Giriş Tarihi: 27.02.2024 09:47
Haber Güncellenme Tarihi: 27.02.2024 09:47
https://www.qha.com.tr/

İşgalci Rusya, tam 10 yıl önce 2014'te Kırım'ı işgal ederek Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ihlâl etti. Dünyanın Kırım’ın işgaline yeterince tepki göstermemesi işgalci Putin’in iştahını kabarttı ve 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya Ukrayna’ya karşı topyekûn işgal girişimini başlattı. 

Putin Rusya'sının Ukrayna'ya yönelik geniş çaplı işgal girişimi ve topyekûn saldırılarını başlatması sonrasında, Kremlin kontrolündeki sözde yönetim Kırım’daki baskı ve zulüm politikasını daha da artırdı. Ayrıca Herson ve Zaporijjya kentlerinde Kırım Tatarların yoğun olarak yaşadığı bölgelerin işgal altına alınması sonrasında, başta 2015'te düzenlenen Kırım Sivil Ablukası olmak üzere Kırım’ın Rus işgalini protesto etmek için düzenlenen çeşitli eylemlere katılan Kırım Tatarları ve Ukrainler Rus işgal güçlerinin hedefi haline geldi.

Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi, Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) Üyesi, Geniçesk Kaymakam Yardımcısı, Kırım Tatar siyasi tutsak Edem Bekirov’un eşi Gülnara Bekirova ile ailesi bu baskılara yakından tanık oldu. Evi işgalci Rus askerleri tarafından gasp edilen ve bir karargâha dönüştürülen Gülnara Bekirova, Kırım Haber Ajansına (QHA) kendisinin ve ailesinin hikayesi üzerisinden Kırım Tatar halkına yönelik uygulanan zulümleri anlattı.

“KIRIM’IN MUTLAKA RUS İŞGALDEN KURTARILACAĞINA İNANIYORUM”

Annesinin ve babasının da tüm Kırım Tatar halkı gibi 18 Mayıs 1944’te diktatör Stalin’in emri ile hayvan vagonlarına doldurularak özvatanları Kırım'dan binlerce kilometre uzağa götürülen Kırım Tatarları olduğunu belirten Gülnara Bekirova, "Her Kırım Tatarı gibi vatan hasreti duyan ailemin en büyük hayali Kırım’da yaşamaktı. Ancak önce Sovyet yönetimi sonra ise Putin rejimi buna engel oldu. Fakat ne kadar zor olsa da biz mücadelemizden ve hayallerimizden hiçbir zaman vazgeçmedik. Kırım’ın Rus işgalinden mutlaka kurtarılacağına ve halkımızın anavatanında özgür bir şekilde yaşama ve gelişme fırsatına sahip olacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Taşkent'te 8 Nisan 1961'de dünyaya gelen Bekirova, "Annem Rozalye, 7 Mayıs 1941 tarihinde Akyar'da (Sivastopol) ve babam 23 Şubat 1931'de Bahçesaray'da doğdu. 18 Mayıs 1944'te bütün Kırım Tatar halkıyla birlikte hayvan vagonlarına doldurularak; annem 3 yaşında iken Ural’daki Mariyisk bölgesine, 13 yaşındaki babam Özbekistan'a sürgün edildi." dedi.

"Annem babam 5 Eylül 1967'de Sovyet hükûmetinin Kırım Tatarları hakkında çıkardığı karar bağlamında Kırım'a dönebileceklerini sanan binlerce Kırım Tatarı gibi sürgün yerinden Kırım'a geldi ama bunun da bir Sovyet Rusya aldatmacısı olduğu anlaşıldı." diyen Bekirova, Sovyet yönetiminin geri dönen Kırım Tatarlarının Kırım'a yerleşmesine izin vermediğini ve bir çoğunu yeniden sürgün ettiğini belirtti.

Kırım'a yerleşmelerine izin verilmeyen Kırım Tatarlarının Kırım'a yakın bölgelere; Kerç boğazının karşı kıyısına veya Yarımada'nın kuzeyinde Kırım'a yakın bölgelere yerleştirildiğini söyleyen Bekirova, "Anne ve babam Kırım Yarımadası’nın hemen dışında Çongar yakınındaki Herson ili Geniçesk bölgesinde bulunan Novooleksiyivka kasabasına yerleşme kararı aldılar. Rus işgal güçleri Geniçesk bölgesini işgal altına almadan önce ailemle birlikte bu kasabada ikamet ediyordum. İki kız annesiyim. Eşim Edem Bekirov, 1961 doğumlu, ziraat mühendisi ancak 2000'den beri hasta. Birinci derece engelli, eski siyasi tutsak (12 Aralık 2018 tarihinde işgalci Rus idaresi tarafından hapse atıldı. 257 gün Akmescit'teki tutukevinde tutuldu). Şimdi Türkiye’de tedavisine devam ediyor ve ben de yanındayım." şeklinde konuştu.

VATAN KIRIM 10 YILDIR İŞGAL ALTINDA

İşgalin üzerinden 10 yıl geçmesine karşın hâlâ 26 Şubat 2014'te Kırım’ın işgal edildiği günün gözünün önünde olduğunu vurgulayan Bekirova, "26 Şubat'ta KTMM'nin çağrısı üzerine Herson Kırım Tatar Bölge Meclisinin üyeleri ve aktivistlerle, -ki, hepsi genç insanlardı- Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne destek amacıyla Kırım'a; Akmescit'e gittik. O dönemde de KTMM üyesiydim, birinci derece engelli eşim Edem Bekirov hastanede tedavi görüyordu. Üniversite öğrencileri olan olan  kızlarım annem ile Kırım'da yaşıyordu." ifadelerini kullandı.

Gülnara Bekirova, Kırım’ın Rusya tarafından işgaline karşı direnişinin sembolü haline gelen 26 Şubat 2014’teki efsanevi mitingi şu cümlelerle anlattı:

"Akmescit’te, meydanda, Kırım Tatar ve Ukrayna bayraklarını açan binlerce kişi, Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu önünde toplandı. Bu gerçek bir halk desteğiydi. Olumlu bir sonuç alana kadar eylemimize devam ettik ve görevin tamamlandığından emin olduk. Maalesef ertesi gün 27 Şubat 2014’de, Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamento binasının ele geçirildiğini öğrendik. O dönemde 24 saat yayın yapan Kırım Tatar televizyon kanalı ATR, Yarımada'da olup bitenleri aktarıyordu ve biz de gelişen olayları ATR’den takip ediyorduk. Ayrıca akraba ve dostlar kendi gözleriyle gördükleri olayları telefonda bize anlatıyorlardı."

"KTMM, RUS ORDUSUNUN KIRIM’I İŞGALİNE KARŞI AÇIKLAMA YAPAN İLK KURUMDU"

"Biz Herson bölgesinde yaşayan Kırım Tatarları bütün bu olayları büyük bir endişeyle takip ettik çünkü ailelerimiz bölünmüştü. Çoğumuzun çocukları Kırım’daki üniversitelerde okuyordu veya evlenip Kırım’a yerleşmişlerdi." diyen Bekirova, sözlerine şu şekilde devam etti.

"2014 yılında, ne kadar savunmasız olduğumuzu ancak KTMM'nin net ve zamanında aldığı kararların doğru ve etkili olduğunu anladık. 2013 yılının ekim ayında yapılan KTMM seçimlerinde başkan olarak Refat Çubarov ve yeni 33 üye seçilmişti. Bu, yenilenmiş bir kadro idi ve bunlardan dördü kadındı. KTMM, Rus ordusunun Kırım’ı işgaline karşı açıklama yapan ilk kurumdu. Milletimiz, Meclisimizin arkasındaydı. Kırım’da düzensizlik ve kanunsuzluk başladığında önceliğimizin halkı korumak ve nüfusu güvence altına almak olduğunu anlıyorduk."

Kırım’ın işgali sonrasında ilk şehit Reşat Ametov'un 3 Mart 2014’de kaçırılması sonrasında işkence edilmiş naaşının 15 Mart 2014’de bulunduğunu hatırlatan Bekirova, "DQTK Yönetim Kurulu Üyesi ve Bahçesaray Kırım Tatar Bölge Meclisi Üyesi Ervin İbragimov, 24 Mayıs 2016’da işgal altında bulunan Kırım’da evinin önünden işgalciler tarafından kaçırıldı ve hâlen nerede olduğu bilinmiyor. İşgalin ilk gününden itibaren keyfi aramalar, gözaltı alınmalar aracılığıyla halkımıza baskılar uygulanmaya başladı, bu yüzden KTMM sık sık toplanarak önemli kararlar aldı. Bu kararlar halkımız tarafından desteklendi." dedi.

8 MART 2016’DA KADINLAR İŞGALE HAYIR DEDİ

KTMM'nin 1-2 Mart 2014’te düzenlediği olağanüstü toplantısında kadınların işgale karşı protesto eylemi düzenlemesi fikrinin ortaya çıktığını kaydeden Bekirova, "Eylem güzergâhları KTMM kararıyla belirlendi. Çoğu çocukları ile birlikte farklı yaştaki kadınlar, 3-4 Mart'ta belirlenen güzergâh boyunca ellerinde Ukrayna ve Kırım Tatar bayrakları ile işgali kınayan pankratlarla eyleme çıkmaya başladılar. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde ise binlerce kadın Kırım’ın Rusya tarafından işgalini ve sözde referandum düzenleme kararını protesto etmek ayrıca Rusya’dan askerini geri çekmesini talep etmek için sokaklara döküldü." şeklinde konuştu.

Geniçesk bölgesinde yaşayan kadınlar olarak 8 Mart 2014'te Herson bölgesi ile Kırım arasındaki idari sınırda bulunan Çongar’a yürüdüklerini belirten Bekirova, "Melitopol, Kahovka ve Herson'dan gelen kadınlar da bize katıldı. Kırım Tatar kadınlar ile Ukraynalı kadınlar ayağa kalkarak, omuz omuza yürüdü. Yanımızda erkekler de vardı. İşgalci Rus yönetimi hâlâ 2014 yılındaki eylemlere katılanların peşini bırakmıyor." ifadelerini kullandı.

KIRIM TATARLARI 10 YILDIR VATANINDA BASKI ALTINDA YAŞIYOR

 Gülnara Bekirova,işgal altındaki Kırım'ın mevcut durumuna ilişkin olarak şu bilgileri paylaştı:

"Milletimiz 10 yıldır baskı altında. Ruslar, işgalci güce ve Kremlin saldırganlığına karşı çıkan Ukraynalıları ve Kırım Tatarları hapsetmeye devam ediyor. Ev baskınları, keyfi aramalar ve tutuklamalar, insan kaçırma olayları, siyasi tutsaklar ve baskılardan dolayı evlerini terk etmek zorunda kalan aileler; tüm bunlar Kırım’da yaşanmaya devam ediyor. Kremlin rejimi tarafından alıkonulan siyasi tutsaklar arasında babalar, ciddi hastalıkları olan kişiler, gazeteciler ve insan hakları savunucuları var. 

Kırım Dayanışması sivil teşkilatı verilerine göre, halihazırda Kırım’da işgalci Rus yönetimi tarafından yasa dışı olarak alıkonulan siyasi tutsak sayısı 204 kişidir. Bunların 123’ü Kırım Tatarıdır. Bu siyasi tutsaklar içinde 30'dan fazla kişi 55 yaşın üzerindedir. İşgalci yönetim, işgale karşı çıkan ve işgal altındaki yarımadadaki gerçek durumu dünyaya aktaran insanlara karşı baskı uygulamakta; siyasi tutsakların 16’sı gazeteci.

Kırım Çocukluğu girişiminin verilerine göre, babaları işgalcilerce haksız yere alıkonuldukları için Kırım’da 334 çocuk babasız büyüyor, bunların 228’i reşit değil. Reşit olmayan çocuklardan 41’i okul öncesi çağındadır. "

İşgalci Rus yönetiminin KTMM'nin faaliyetlerini yasakladığını hatırlatan Bekirova, "Kırım Tatarları bunu Kırım'ın yerli halkının haklarına yönelik bir zulüm ve kısıtlama olarak görüyor. Kırım Tatar halkının mili lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, KTMM Başkanı Refat Çubarov ve bir çok Kırım Tatar aktivistin işgal edilen Kırım topraklarına girişleri yasaklandı. KTMM’nin Birinci Başkan Yardımcısı Nariman Celal düzmece bir dava çerçevesinde 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı.  Şu an Rusya'da Kırım’a 5 bin 330 kilometre uzaklıktaki  Minusinsk hapishanesinde çok kötü şartlarda alıkonuluyor." dedi.

EDEM BEKİROV’UN ALIKONULMASI

Gülnara Bekirova, eşinin alıkonulmasını ise şu sözlerle anlattı:

"İşgalcilerin uyguladığı baskılara ailem çok yakından tanık oldu. Rus işgali altındaki Kırım'da yaşayan annemi ziyaret etmek için 12 Aralık 2018'de Yarımada'ya giriş yapmak isteyen Kırım Tatar aktivist, Novooleksiyivka sakini eşim Edem Bekirov, Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) memurları tarafından alıkonuldu."

"Eşim Edem Bekirov, Ocak 2018'de, çok ağır bir kalp ameliyatı geçirmişti, Kendisine 4 şant takılmıştı. Sağ bacağı ampute olduğu için çıkarılabilir bir protez kullanıyor." diyen Bekirova, sözlerine şöyle devam etti:

"FSB eşimi 'yasa dışı silah ticareti ve patlayıcı maddeleri yasa dışı satın alma, depolama veya bir başkasına temin etmek' ile suçladı. Rus yargıçlar, engelli olan, şeker ve ağır kalp hastası olan bir kişi hakkında tutuklama kararı aldı. Daha sonra Kremlin kontrolündeki sözde mahkeme, eşimi 200 bin ruble para cezası ile 7 yıl hapis cezasına çarptırdı. Edem, 23 Ağustos 2019'a kadar gözaltı merkezinde alıkonuldu ve 7 Eylül 2019'da Rusya ile Ukrayna arasında yapılan mahkum takası sırasında Ukrayna'ya iade edildi."

"Yıllar geçtikçe, siyasi tutsakların aileleri ile iletişim kurdukça halkımızın çilesini çok daha iyi anladım." şeklinde konuşan Bekirova, "Eşim Edem Bekirov işgalcilerce alıkonulurken birçok kişi bize destek oldu. Bu destek için minnettarım. Eşim Edem eve döndükten sonra, halen devam eden uzun bir tedavi ve rehabilitasyon dönemi başladı. Bir çok şey yaşadık, Allah’a çok minnettarız ki, bu zor dönemde bizi bir çok iyi insanla karşılaştırdı." ifadelerini kullandı.

Eşinin alıkonulması sonrasında işgalcilerin aynı zamanda Kırım’da yaşayan kızlarına ve annesine de baskı uygulamaya başladığı kaydeden Bekirova, "FSB'nin baskısı nedeniyle annem, kızlarım ile torunum anavatanlarını terk etmek zorunda kaldılar ve bizim yanımıza yerleştiler. En büyüğü okulda çalışmaya başladı ayrıca çeşitli etkinliklere katılarak Rus işgali altındaki Kırım’daki baskıları insanlara anlattı." dedi.

24 ŞUBAT 2022: RUSYA GENİŞ ÇAPLI İŞGAL SALDIRISI BAŞLATTI

Gülnara Bekirova, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı topyekûn saldırılar ve işgal girişiminin başlangıç gününü ise, "Kırım’ın işgaliyle yetinmeyen Rusya, 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı geniş çaplı işgal saldırısı başlattı. O gün, sabah erken saatlerinde korkunç patlama sesleriyle uyandık, gün ağarırken düşman ordusunun zırhlı araçları, tankları ve diğer askeri teçhizatı Herson bölgesine girmeye başladı. Rus askeri konvoyları, Çongar, Novooleksiyivka, Partızanı, Geniçesk yerleşim yerlerinden geçti." cümleleriyle anlattı.

Eşinin esir değişimi ile Ukrayna’ya iade edildikten sonra Kıyiv’de tedavi gördüğünü söyleyen Bekirova, "Kasım 2021'den sonra 7 ameliyat geçirdi. Savaş başladığında, kritik durumunda olan Edem, sığınak olarak kullanılan Kıyiv'deki hastanenin bodrum katına indirilmişti. Rus saldırıları altındaki Kıyiv’de ölüm kalım mücadelesini veren eşimin hayatını kurtarmak için çok sayıda kişi ve kurum çaba gösterildi. Sonunda KTMM girişimi, Ukrayna ve Türkiye'nin iş birliği ile tedavi için İstanbul’a nakledildi." dedi.

"DOKUZ GÜN BOYUNCA BİR BİNANIN BODRUM KATINDA SAKLANDIM"

Rusya'nın geniş çaplı saldırıya geçtiği gün, Geniçesk ilçesinin Novooleksiyivka kasabasındaki evinde olduğunu kaydeden Bekirova, "Herson iline bağlı Geniçesk ilçesi, saldırının ilk gününde Rus işgal güçleri tarafından kontrol altına alındı. Geniçesk Kaymakam Yardımcısı, KTMM üyesi, 2015 yılında düzenlenen Kırım Sivil  Ablukasının aktif bir katılımcısı ve Rusya geniş çaplı işgal saldırısı başlattıktan sonra 6 Mart 2022'de Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü desteklemek için kasabamızda eylem düzenleyen ben, Rus özel servislerinin takibine girdim. Rus işgal güçleri beni aramaya başladılar. 9 gün boyunca konut dışı bir binanın bodrum katında saklandım. 15 Mart 2022'de işgal altındaki Novooleksiyivka'dan ayrılabildim. Ailem, arkadaşlarım ve güvenilir refakatçıların sayesinde Ukrayna devletinin kontrolündeki bölgeye 4 gün içinde ulaşmaya başardım. Bu uzun yolculuk sırasında 32 kez kontrolden geçtim, 32 kere kalbim duracak gibi heyecan ve korku yaşadım." şeklinde konuştu.

"Rusya Ukrayna’ya karşı topyekun işgal saldırısı başlattıktan ve ben Mart 2022'de kasabadan ayrıldıktan sonra annem 10 ay daha evimizde yaşadı. Bu sürede işgalciler evimize 3 kere baskın düzenledi. Yine Rusların baskısı nedeniyle kızlarım ve annem sadece bir çanta eşya alarak evlerini terk etmek zorunda kaldı." diyen Gülnara Bekirova sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Küçük kızım Kıyıv’de çalışmalarına devam etti. Büyük kızım ise Kıyiv’deki okulda çalışmaya başladı ve hala işgalcilerin işgal altındaki topraklarda yaşayanlara uyguladığı baskıları insanlara aktarmaya devam ediyor."

İŞGALCİLER EVİMİZE EL KOYDU

"Bir yıl önce, 9 Şubat 2023'te işgalciler, kırk yıldır yaşadığımız Novooleksiyivka'daki evimize baskın yaparak ona el koydular. Eşyalarımızı yağmalayan işgalciler, arabamıza Rus işgal güçlerinin sembolü olan Z harfleri çizdiler. Evimiz ise halen işgalcilerce karargâh olarak kullanıyor." diyerek işgal altındaki bölgelerde yaşanan hukuksuzlukları anlatan Bekirova ayrıca, "Herson bölgesinden gelen bilgilere göre, işgalciler keyfi olarak yerel sakinlerin arabalarına ve evlerine el koyuyor. Çoğunlukla, işgal nedeniyle bölgeden ayrılan insanların evlerini gasp ediyorlar ama insanların yaşadığı evlere de yerleşiyorlar. Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre işgalciler, Herson ve Zaporijjya bölgelerinde Nusurulla Seydaliyev, Rustem Gugurik, Appaz ve Halil Kurtamet, Oleksiy Kisilev dahil omak üzere 140 civarında insanımızı alıkoydu." dedi.

Eşi ile ben hâlâ İstanbul'da hastanede olduklarını ve eşinin 22 aydır tedavi gördüğünü söyleyen Bekirova, "Burada 5 ameliyat daha geçirdi. Hastanede geçirdiğimiz ilk 10 ay en zordu. Şimdi rehabilitasyona devam ediyoruz. İstanbul'daki hastanede uygulanan tedavinin başarılı olacağından eminim. Umuyorum Edem, en kısa sürede tekrar Rus işgalcilere karşı mücadele edenlerin arasında yerini alacak." ifadelerini kullandı.

"YAŞAMAK VE TEKRAR İLERLEMEK İÇİN GÜÇ BULMALIYIZ"

Gülnara Bekirova konuşmasını şu sözlerler sonlandırdı:

"Bu dünyadaki herkes, işgalci Rusya'nın durdurulmaması durumunda dünyanın her yerini cehenneme çevireceğini anlamalıdır. O her şeyi yok edecek bir düşmandır. 

Son yıllarda hepimiz zor zamanlardan geçiyoruz, ancak toprağımızı korumak, Anavatan'da yaşama hakkımız, onur ve haysiyetimiz, Kırım dahil Ukrayna toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı için mücadele ediyoruz. İşgalcilere karşı devletimizi savunan askerlerimizin her biri için dua ediyoruz.

Ailem de çok zor sınavlardan geçti. Ayrıca savaş, hayatımızı daha da zorlaştırdı ve büyük acılar getirdi. Ama hayat devam ediyor. Yaşamak, mücadele etmek, düştüğümüzde ayağa kalkmak ve tekrar ilerlemek için güç bulmalıyız. 

Ne olursa olsun, düşüncelerimle baş başa kaldığımda her zaman mutlu bir insan olduğumu biliyorum. Herkesin kendi mutluluğu vardır. Mücadelemizi ve vatanımıza dönme hayalimizi sürdürmek ayrıca annem, ailem, çocuklarım benim mutluluğumdur. Herkesin mutluluğa ihtiyacı vardır çünkü mutluluk olmadan yapamazsınız!"