Kırım Tatar Nakış Ustası ve Ressam Mayre Lüman, Kırım Tatar geleneksel kıyafetlerinin tarihî ve güncel sorunlarını QHA’ya anlattı

Kırım Tatar nakış ustası ve ressam Mayre Lüman, Kırım’da yaşayan Ulviye Alupkalı ile beraber hazırladığı “Kırım Tatar Kostümü ve Onun Sahne Temsilî” isimli resimli kılavuzun hazırlanma sürecini Kırım Haber Ajansına (QHA) anlattı. Lüman ayrıca, geleneksel olarak bilinen Kırım Tatar kıyafetlerinin tarihsel süreçte maruz kaldığı tehditleri de değerlendirdi.

Haber Giriş Tarihi: 20.12.2024 15:44
Haber Güncellenme Tarihi: 20.12.2024 15:44
https://www.qha.com.tr/

Geleneksel Kırım Tatar kıyafetleri alanında oldukça kapsamlı ve yol gösterici bir çalışma olan “Kırım Tatar Kostümü ve Onun Sahne Temsilî” isimli resimli kılavuzun iki yazarından biri olan Kırım Tatar nakış ustası ve ressam Mayre Lüman, 13 Aralık 2024 tarihinde Kırım Haber Ajansına (QHA) konuk oldu. Mayre Lüman yayımlanan resimli kılavuzun yazılma sürecini aktararak, geleneksel Kırım Tatar millî kıyafetlerinin tarihsel doğrultuda karşılaştığı asimilasyon sürecini ve güncel sorunlarını değerlendirdi.

Kırım Tatar nakış ustası ve ressam Lüman, geleneksel Kırım Tatar kıyafetleri alanında bir çalışma yapılması gerektiğini 20 seneden daha uzun bir süredir düşündüğünü belirterek konuşmalarına başladı. Buna rağmen, var olan kaynakların yeterli olmamasından dolayı uzun zaman çalışmalara başlayamadığını belirten Lüman, bunun üzerine geleneksel halk oyunları alanına yöneldiğini ve bu alanda sahne kıyafetleri tasarlamaya başladığını söyledi.

SÜRGÜN MADDÎ KÜLTÜRÜMÜZDE KAYIPLARA YOL AÇTI

Bununla beraber 2007 yılından itibaren Kırım’da faaliyet gösteren Kırım Topluluğu ile iş birliği içerisinde çalıştığını söyleyen Lüman, “Kırım Tatar Kostümü ve Onun Sahne Temsilî” isimli resimli kılavuzun ortaya çıkmasında, Kırım Tatar kültürün yaşadığı asimilasyon sorunlarının etkili olduğunu söyledi. Öyle ki Lüman, “Kırım Tatar halkının kültürünü tamamen kaybettiğini söyleyemeyiz fakat kültür bozulmalara uğradı. Bu da çok doğal çünkü halkımız 50 yıl sürgünde, gurbette yaşadı. Aynı bir ağacın toprağından alınıp başka yere ekildiğinde oranın iklimine alışması gibi. Bizim halkımıza da aynı böyle bir süreç geçirdi ve maddi kültürümüzde çok fazla kayıp yaşadık. Daha sonra güzel vatanımız Kırım’a döndük ama bu bozulmalar devam etti. Bu bozulmalar, bilmeyen; bu işle uğraşmayan insanlar için sorun değil ama bilen insanlar için sorun.” ifadelerini kullanarak imkânsızlıklardan dolayı bu alanda çalışan çok az insan olduğunun altını çizdi.

TÜRK VE AVRUPALI SEYYAHLARIN ESERLERİNDEN YARARLANDIM

Bu imkânsızlıkların ise, Kırım Tatar millî kıyafetleri alanında yapılmış çalışmaların yetersizliğinden veya yapılan çalışmaların ca Rusya topraklarda yaşayan “egzotik” halkları tanıtmak için yapıldığına dikkat çeken Lüman, resimli kılavuzu hazırlarken yararlandığı kaynakları açıkladı.

Lüman, Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinin kendisi için önemli bir kaynak olduğunu belirterek, Kırım Tatarlarına ilgili bir Rus seyyah olan Markov isimli bir seyyahın eserlerinden yararlandığını söyledi. Lüman aynı zamanda, 19. yüzyılın başında Kırım Yarımadası’na gelip Kırım Tatarlarının arasında yaşayarak onları resmeden Christian Gottfried Heinrich Geißler, Raffet Denis-Auguste-Marie ve Arthur Shkarovsky-Raffe isimli ressamların kitaplarının kendisi için kaynak olduğunu ifade etti.

RESİMLİ KILAVUZU DİĞERLERİNDEN AYIRAN GELENEĞİNE UYGUN OLMASI

Resimli kılavuzda çizmiş olduğu Kırım Tatar kıyafetlerinde realizmi yakalamaya çalıştığını vurgulayan Lüman, amacının Kırım Tatar kıyafetlerini geleneğine uygun olarak aktarmaya çalıştığını söyledi. İfadelerine “Petersburg şehrindeki Rus Etnografik Müzesi'nde çalışan bir Rus bilim insanı, 2001 yılında Kırım Tatar geleneksel kıyafetleri hakkında bir kitap yazmış. Ve onun eşyalara ulaşmaya, onları incelemeye, onları bilmeye ve araştırmaya imkân vardı. Ama o 19. yüzyılın ve 20. yüzyılın başında giyilen millî kıyafetleri, Rus emperyalist bakış açısıyla yazmış ve Rus kıyafetleri Kırım Tatarlarının millî kıyafetlerine tesir etmiş şeklinde yazmış.” dedi.

Bununla birlikte Lüman bu bakış açısının tamamen yanlış olduğunun altını çizdi. 2011 yılında söz konusu müzeye gitmek istediklerini ancak müzenin Kırım Tatarı oldukları için kendilerine yasak olduğunu öğrendiklerini söyledi.

TEKLİF UKRAYNA KÜLTÜR VAKFI VE KIRIM AİLESİNDEN GELDİ

Aynı şekilde Kırım Tatar Müzesi’nin de Kırım Tatarlarına kapalı olduğunu belirten Lüman, yayımlanan resimli kılavuzun yazılma teklifinin Ukrayna Kültür Vakfı ve Kırım Ailesinin kurucusu Anife Kurtseitova’dan geldiğini açıkladı ve “Proje ilk geldiğinde çok korktum çünkü daha çok fazla bilinmeyen kaynak ve detaylar var. Yine de biz bu kitapla çok fazla şey yapabildik.” ifadelerini kullandı.

KIRIM’DAN AVRUPA’YA KIRIM TATAR GELENEKSEL KIYAFETLERİ

Öte yandan yayımlanan resimli kılavuzun tıpkı bir yazbozun parçalarını tamamlamak gibi hazırlandığını vurgulayan Lüman, eserin hayata geçiriliş aşamasında karşılaşan ilginç bulguyu şu şekilde ifade etti:

Önceden bizim mırzalarımız vardı. Yani hanlardan sonra gelen; toprak sahibi, refah seviyesi yüksek insanlar: Karaçay, Şirin, Ergün sülaleleri… Onların giydiği dış kıyafetlerin (urbaların) kolları arkaya doğrudur. Aynı urba Polonya’nın zenginlerinde de görülür. Ve şimdi belli oluyor ki, onlar o kıyafeti Kırım’dan aynı Osmanlı memleketinden aldı. Hatta böyle bir hikâye var: Bir Polonya elçisi Vatikan’a gitmiş. Elçiyi gören Papa sormuş: ‘Sen Tatar mısın?’. Yani o zamanlar Avrupa’da öyle bir giyim şekli yoktu. Şimdi o kıyafete ‘Kontuş’ deniliyor. Ukrayna’da ise ‘Kuntuş’… Aynı şekilde Ukrayna’da şalvarlar var. Ukraynalılar bana soruyorlar ‘Şalvar bize nasıl geldi?’ diye. Ben diyorum, siz düşününüz

KILAVUZDA DAHA ÖNCE ÇİZİLMEYEN GELENEKSEL KIYAFETLER VAR

Öte yandan hazırlanan resimli kılavuzda bu zamana kadar resmedilmemiş bir çorap bağlama şeklinin de var olduğunu belirten Lüman, “Daha önce bir yerde resmini görmedik. Var ama nasıl bağlanıyor? Aşağıda mı, dizlerin üzerinde mi? El yazmalarında yazıyor: ‘Dizlerinin üstünde çorap üstüne sokma şıtan, şıtan’ın içine çorap giyerler. Ve bu çorap bağını da üstüne bağlayıp giyerler.’ Ama çizimi hiçbir yerde yok. Nasıl çizeceğiz? Ama ben ressam olarak onu kolayca gerçeğine uygun olarak tasvir ettim.” dedi.

KIRIM TATAR KIYAFETLERİNİN GÜNCEL SORUNLARI

Bununla birlikte Lüman Kırım’da ya da Kırım Tatar diasporalarında giyilen millî kıyafetlerin, asimilasyona uğramış olan kıyafetler olduğu belirtti. Lüman, “Şimdi Kırım Tatar millî kıyafetlerini sahnelerde veya bayramlarda görebiliyoruz. Ama hakikî bir tarzda kostüm yaratmak için yeterli bilgi yok. Ayrıca incelemelerimize göre, 18. asrın sonunda asimilasyonun başladığını anladık. Ve onun doruk noktası 20. asrın 80’li senelerinde oldu. Sovyetlerin propagandası için bir çizgi vardı; ressamlar kıyafetleri kendi kafalarına göre resmettiler. Böyle çok güzel olsun, çok parlak olsun. Mesela bizim elbiselerin aşağısında nakış olmaz. Anterin (gömleğin üzerine giyilen bel kısmı açık cübbe) uzun örnekli bir kumaşı vardı o kadar. Ve onlar etrafı şertli (şeritli) süslenen kostümlerdi. Ama Sovyetler Birliği devrinde süslemesi daha parlak olsun denildi. Şimdi Sovyetlerden ayrılan Özbekistan, Kazakistan, Gürcistan…Hepsi aynı sorunu yaşıyor.” değerlendirmesini yaparak, Kırım Tatarlarının bu asimilasyon sürecini birçok defa yaşadığını söyledi.

Bununla beraber Kırım Tatarlarının geleneksel kıyafetlerini gelecek nesillere aktarabilmesi için çalışması gerektiğini belirten Lüman, “Bu bir başlangıç, bir adım. Ben ve müellifdeşim bu eseri hazırladığımız için çok memnunuz. Ve biz isteriz ki bu eser, gelecekte bizim neslimize bir kaynak olur ve kostümlerimizle alakalı doğru çalışmalar yapılır.” ifadelerini kullanarak, Romanya ve Türkiye’de bulunan Kırım tatar diasporalarında Türkçe dilinde çalışmalar yapmak istediklerini belirtti.