Dr. Rıza Heyet: Ekolojik tahribat, İran'ın "Türksüz Güney Azerbaycan" hedefine hizmet etmektedir

Dr. Mehmet Rıza Heyet, İran'ın Urmiye Gölü'nde ve Aras Nehri'nde görmezden geldiği ekolojik tahribatı Kırım Haber Ajansına anlattı. Dr. Heyet, "İran rejimi asimilasyon politikalarından istediği sonucu alamayınca Güney Azerbaycan Türklerine yönelik bir ekolojik ve biyolojik savaş başlatmıştır" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 25.07.2023 17:39
Haber Güncellenme Tarihi: 25.07.2023 17:39
https://www.qha.com.tr/

Güney Azerbaycan'ın tamamen kurumaya yüz tutmuş su kaynağı Urmiye Gölü için çevre aktivistleri ve kanaat önderleri harekete geçti. 18 Temmuz 2023 tarihinde Urmiye Gölü'nde yaşanan kuraklığı protesto etmek için harekete geçen Güney Azerbaycan Türkleri, sosyal ağlarda bir kampanya başlatarak; İran hükumetinin bu konuda bir adım atmasını talep etti.

Güney Azerbaycan Türkü akademisyen Dr. Mehmet Rıza Heyet, İran hükumetinin Urmiye Gölü’ne kayıtsız kalmasının altında yatan sebepleri ve bölgedeki güncel gelişmeleri Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.

Urmiye Gölü’nün kurumasına karşı İran rejiminin harekete geçmemesinin nedeni nedir?  

Dr. Mehmet Rıza Heyet: Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Urmiye Gölü’nün kurumasının asıl nedeni iklim değişikliği değil. Uzmanlara göre, iklim değişikliğinin Urmiye Gölü üzerindeki etkisi yüzde 10-15 civarındadır. Oysaki, biz bugün bu gölün yüzde 95 oranında kuruduğuna tanıklık ediyoruz. Kuruma hızı beklenen hızın çok daha üstündedir. Bunu hemen hemen aynı iklimsel ortama sahip olan Van Gölü ile karşılaştırabiliriz. Bildiğiniz üzere, Türkiye’nin Van Gölü için de kuraklık riski ve yağışların mevsim dışı yağması nedeniyle buharlaşmadan kaynaklı kuruma söz konusu. Fakat Urmiye Gölü’nün kuruma sorunu çok daha farklı boyutlara ulaşmış durumda. Bunun da sebebi ortadadır. Urmiye Gölü kurumuyor, kasıtlı ve planlı bir şekilde kurutuluyor. İran rejimi bırakın gölün kurumasını engellemeyi, bu süreci hızlandırmaya çalışıyor. İran’ın resmi verilerine göre, 2022 ve 2023 yıllarında Urmiye bölgesinde yağış oranı ortalamanın 2 kat üzerinde olmuştur.

Fakat İran rejimi, Urmiye Gölü’nün su girişleri üzerinde yaptığı gereksiz 79 adet baraj sayesinde resmen gölün kurutulması için çaba sarf etmiştir.

URMİYE GÖLÜ’NÜN KURUTULMASINDA İRAN'IN KASTI VAR

Dr. Mehmet Rıza Heyet: Bir devletin kendi sınırları içinde bulunan ve hayati önem taşıyan bir gölü kurutmaya çalışmasının dünyada başka bir örneği olacağını sanmıyorum. Bu yüzden de Urmiye Gölü’nün İran rejimi tarafından kasıtlı olarak kurutulduğunu izah etmek oldukça zor bir iştir. Fakat İran’ın Güney Azerbaycan Türklerine yönelik baskıcı, ayrımcı ve ırkçı politikalarını göz önünde bulundurduğumuzda bunun mantığını ve amacını anlamak mümkündür.  

İran bölgede demografik yapıyı bu şekilde çevre felaketleriyle mi değiştirmeye çalışıyor?

Dr. Mehmet Rıza Heyet: Bunun için "Urmiye Gölü’nün kuruması ile İran rejimi hangi amacına ulaşmış olacak?” sorusunu yanıtlamamız gerekir. Bilindiği üzere, İran nüfusunun büyük bir kısmı Türklerden oluşuyor. Türklerin bir bütün olarak, birleşik bir coğrafya içerisinde yaşadığı bölge ise Güney Azerbaycan’dır. Güney Azerbaycan, içinde bulundurduğu milyonlarca Türk nüfusun yanı sıra Azerbaycan ve Türkiye ile ortak sınırlara sahip olması itibarıyla da jeopolitik bir öneme sahiptir. Bu sebeple 1925’ten itibaren İran’da iktidarda bulunan Fars hükumetler, bir yandan asimilasyon politikaları ile Türkleri Farslaştırmaya çalışırken, diğer yandan da Güney Azerbaycan Türklerini farklı ekonomik ve toplumsal yöntemlerle o bölgeden başka bölgelere göç etmeye zorlamıştır. Fakat Sovyetlerin dağılması ve yeni Türk cumhuriyetlerin, özellikle de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulması ve öte yandan modern teknolojilerin sayesinde, bölge Türkleri arasındaki tarihsel bağların yeniden canlanmasıyla İran’ın uyguladığı politikalar kendi açılarınca verimliliğini kaybetmiş, eski yöntemler yetersiz kalmıştır. Dolayısı ile Güney Azerbaycan’ın Türklerden boşaltılması için yeni ve daha etkili yöntemler gerekiyordu. Bunun için de İran rejimi en uygun yöntem olarak Urmiye Gölü ve Aras Nehri üzerinden bir çevre felaketi senaryosu hazırlayarak, bölgenin yaşanılmaz hale gelmesini planlamıştır. Seçilen bölgelere dikkat edilirse, Güney Azerbaycan’ın en büyük ve en kalabalık şehirleri olan Tebriz, Urmiye ve Erdebil’in hedef alındığını görmek mümkündür.

URMİYE GÖLÜ'NÜN KURUMASI İNSANLARDA ÖLÜMCÜL HASTALIKLARA NEDEN OLABİLİR

Dr. Mehmet Rıza Heyet: Urmiye Gölü’nün kurumasıyla oluşacak ve oluşmakta olan tuz fırtınaları, ilk başta Urmiye ve Tebriz sakinlerini etkileyecek. Uzmanlara göre, tuz fırtınaları yalnız nefes yoluyla değil tarım yoluyla da insanlarda ölümcül hastalıklara neden olabilir. Aynı zamanda Aras Nehri'nin Ermenistan tarafından radyoaktif maddeler ve ağır metaller içeren sanayi atıkları sonucunda kirletilmesi ve İran’ın buna göz yumması sonucunda Erdebil bölgesinde mide kanserinin ülke ortalamasının 5 kat üzerine çıktığı tespit edilmiştir. Her iki bölgedeki durumun devam etmesi halinde, yakın bir zamanda birçok insanın yaşamını yitirmesine ve Güney Azerbaycan’ın diğer bölgelerine göçlerin artacağına şahit olacağız. Bu da İran rejiminin, "Türksüz Güney Azerbaycan" hedefinin gerçekleşmesi demektir.

İRAN, GÜNEY AZERBAYCAN TÜRKLERİNE YÖNELİK BİR EKOLOJİK VE BİYOLOJİK SAVAŞ BAŞLATTI

Dr. Mehmet Rıza Heyet: Özetle şunu diyebilirim ki, İran rejimi asimilasyon politikalarından istediği sonucu alamayınca, Güney Azerbaycan Türklerine yönelik bir ekolojik ve biyolojik savaş başlatmıştır. Bu savaşın ister hastalıkların yayılması, isterse de göç dalgalarının başlaması açısından olumsuz etkileri Türkiye ve Kuzey Azerbaycan’da da hissedilecektir. Dolayısı ile Güney Azerbaycan Türklerinin mücadelesinin yanı sıra Türkiye ve Azerbaycan’ın da uluslararası hukuk çerçevesinde duruma müdahil olması gerektiğini düşünüyorum.