Doğu Türkistan mücadelesinin efsane ismi: Mehmet Rıza Bekin Paşa

Türkiye'de Doğu Türkistan davasının unutulmaz isimlerinden biri olan Mehmet Rıza Bekin Paşa, yalnızca bir asker değildi. Bekin Paşa zulme karşı direnişin simgesi olarak, ismini Türk halkının kalbine altın harflerle yazdırdı.

Haber Giriş Tarihi: 02.10.2024 22:10
Haber Güncellenme Tarihi: 02.10.2024 22:10
https://www.qha.com.tr/

Selahaddin KAŞGARLI/QHA Ankara

Mehmet Rıza Bekin Paşa, yalnızca bir asker değil, bir milletin direniş ruhuydu. 1925 yılında Doğu Türkistan’ın Hotan şehrinde, daha çocuk yaşta kaderi zulüm ve mücadeleyle yoğrulmuş bu adam, sadece kendisinin değil, tüm bir halkın umudunu sırtlanarak büyüdü. Daha 8 yaşındayken, ailesiyle birlikte vatandan koparılıp sürgün yollarına düşen Bekin, Hindistan ve Afganistan’da hayatta kalmayı ve asla boyun eğmemeyi öğrendi. Afganistan’da başladığı eğitim, onun sadece aklına değil, yüreğine de bir ateş yaktı. Doğu Türkistan'ın özgürlüğü ve Türk milletinin bekası için verilen bu savaşı kalbinin en derininde taşıdı.

Doğu Türkistan mücadelesinin efsane ismi: Mehmet Rıza Bekin Paşa Bekin Paşa zulme karşı direnişin simgesi olarak, ismini Türk halkının kalbine altın harflerle yazdırdı pic.twitter.com/CHUdQALsOo

— QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) October 2, 2024

TÜRKİYE’YE YOLCULUK: YENİ BİR MÜCADELE BAŞLANGICI

1937’de, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin kurucularından olan eniştesi Mehmet Emin Buğra'nın girişimiyle Türkiye’ye askerî öğrenci olarak gönderildi. Kabil Büyükelçisi Memduh Şevket Esendal’ın da yardımıyla Türkiye topraklarına ayak bastığı anda, onun için yeni bir mücadele başlamıştı. Artık tek bir hedefi vardı: Doğu Türkistan’ı özgür, Türkiye’yi güçlü görmek. 

ASKERÎ KARİYER: KORE SAVAŞI'NDAKİ CESARETİ

Mehmet Rız Bekin, 1946’da Harp Okulu’ndan mezun oldu ve Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) katıldı. Kore Savaşı’nda Birinci Türk Tugayı’nda topçu teğmeni olarak görev aldı ve burada, savaşın en zor anlarında Türk askerine liderlik etti. Ölümün kol gezdiği cephelerde sergilediği cesaret, ona sadece Gazilik madalyası ve Birleşmiş Milletler (BM) Üstün Hizmet madalyası kazandırmadı; onu Türk milletinin gönlünde efsane haline getirdi. Ama Bekin Paşa için madalyalar, ünvanlar değil, milletine ve davasına hizmet etmek en büyük onurdu.

TEVAZU VE ONUR: BEKİN PAŞA’NIN HAYATI

Hayatı boyunca makam ve mevkiden uzak duran, tevazuyu kendine ilke edinen Bekin Paşa, TSK'da yükselip Tuğgeneralliğe kadar terfi ettiğinde bile devletin kendisine tahsis ettiği makam aracı ve korumaları reddetti. Bekin Paşa, “Bu imkanları kabul edersem, Türkiye Cumhuriyeti’nin hakkına girerim” diyerek bir kez daha ne kadar onurlu ve yüksek bir karaktere sahip olduğunu gösterdi. Paşa olmasına rağmen üstüne kayıtlı sadece devlet tarafından verilen mütevazı bir evi vardı ve o evi de kendine mal edinmemişti. Toplu taşıma araçlarını kullanır, halkın arasına karışır, günlük hayatını herkes gibi mütevazı bir şekilde yaşardı. O, halkın adamıydı; ne makamların ne de şatafatlı hayatların peşindeydi. Onun tek derdi, vatanına ve milletine olan borcunu ödemekti.

DOĞU TÜRKİSTAN DAVASI: EMEKLİLİK SONRASI MÜCADELE

1973’te Tuğgeneral olduktan sonra CENTO’da önemli görevler üstlendi, İran’da askerî ataşe olarak görev yaptı, ancak kalbinin en derinlerinde hep Doğu Türkistan davası yatıyordu. 1977’de emekliye ayrıldığında ise, kendini tamamen bu davaya adadı. 1978’de kurulan Doğu Türkistan Vakfının başkanlığına seçildi ve ömrünün sonuna kadar bu görevi büyük bir azimle sürdürdü. Vakfın lideri olarak, uluslararası alanda Doğu Türkistan’ın sesini duyurmak için sayısız sempozyumlar düzenledi. Birleşmiş Milletlerin isteği üzerine Afganistan’a insanî yardım projeleri kapsamında gittiğinde bile Doğu Türkistan için mücadele ediyordu. Onun için dünya, Doğu Türkistan’ın özgürlüğü ve Türk milletinin refahı için bir mücadele alanıydı.

KAHRAMANLIK VE ADALET: BİR SEMBOL OLARAK BEKİN PAŞA

Mehmet Rıza Bekin Paşa, sadece bir asker ya da devlet adamı değil; zulme karşı dimdik duran, mazlumun sesi olan, adalete inanan bir kahramandı. Onun mücadelesi, silahlarla değil, onurla inançla ve kararlılıkla verilmiş bir savaştı. O, ömrünü idealleri uğruna feda etti fakat bu dünyadan ne bir zenginlik ne de bir şöhret beklentisiyle geçti. Geride bıraktığı en büyük miras, halkının gönlünde kazandığı yer ve Doğu Türkistan davasına olan sarsılmaz inancıydı.

Türk ve Doğu Türkistan Halklarının Birliği: Bekin Paşa’nın Vizyonu

16 Şubat 2010’da hayata gözlerini yumduğunda, geride unutulmaz bir destan bıraktı. Ankara Karşıyaka Gaziler Mezarlığı’na defnedildi ama onun mücadelesi asla mezara gömülmedi. Mehmet Rıza Bekin Paşa, yalnızca Türkiye için değil, tüm mazlum milletler için bir direniş sembolüydü. O, makam peşinde koşmayan, halkla iç içe, gerçek bir kahramandı. Onun adı, Doğu Türkistan'ın bağımsızlık mücadelesiyle birlikte sonsuza dek yaşayacak.