Çin’in Arap dünyası ile olan ilişkileri nasıl ilerliyor?

Son dönemde Çin ve Arap dünyası ilişkileri hızlı bir şekilde derinleşiyor. Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü ve Çin-Arap dünyası uzmanı Abdulhakim İdris, Arap dünyası ile Çin’in derinleşen ilişkilerini Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi.

Haber Giriş Tarihi: 07.11.2023 17:48
Haber Güncellenme Tarihi: 07.11.2023 17:48
https://www.qha.com.tr/

Selahaddin Kaşgarlı / QHA Muhabir / Ankara

Çin'in "Türistan Rüyası"na ek olarak Orta Doğu'daki yayılmacı poltikası devam ediyor. Çin ve Arap dünyası ilişkileri hızlı bir şekilde derinleşiyor. Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü ve Çin-Arap dünyası uzmanı Abdulhakim İdris bugün Arap dünyası ile Çin’in derinleşen ilişkilerini QHA'ya değerlendirdi.

Abdulhakim İdris, Çin yönetiminin, Arap dünyası ile ilişkileri geliştirmesinin ekonomik, diplomatik ve özellikle Doğu Türkistan'daki işlediği suçları örtbas etme çabası açısından önemli olduğuna dikkat çekti.

Kırım Haber Ajansının Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü ve Çin-Arap dünyası uzmanı Abdulhakim İdris ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı şöyle:

"ARAP-ÇİN İLİŞKİLERİ, DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ SUÇLARIN ÖRTBAS EDİLMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ"

Arap dünyası ile Çin ilişkileri nasıl ilerliyor? İlişkilerde hangi yönler Çin’in lehine işliyor?

"Çin Komünist rejimi açısından Arap dünyası hem ekonomik, hem diplomatik hem de Doğu Türkistan’da işlediği suçları örtbas etmek için önemlidir. Ekonomik açıdan ele aldığımızda, Çin hükumeti, dünya ekonomisindeki üretim gücünü elinde tutabilmek için en büyük ihtiyacı olan petrolün çoğunluğunu Arap ülkelerin oluşturduğu bölgelerden karşılamaktadır. Çin petrol ihtiyacının yüzde 52’sini Suudi Arabistan, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Kuveyt’ten karşılamaktadır. Bunun karşılığında da bu ülkelerin önemli bir kısmı Çin açısından kapsamlı stratejik ortak konumundadır.

Arap ülkeleri 2013 yılında ilan edilen Kuşak ve Yol İnisiyatif açısından en fazla anlaşmanın yapıldığı ülkelerdendir. Örneğin Süveyş Kanalı’na ev sahipliği yaptığı için Mısır, Çin’in Ortadoğu’daki en büyük partnerlerinden biridir. Öyle ki Kahire hükumeti neredeyse kendi içişlerinde bile Pekin hükumetinin ağzına bakmaktadır. ABD ve diğer batılı ülkeler tarafından ambargoya tabi tutulan İran’a bakıldığında ise 25 yılı kapsayan 400 milyar dolarlık bir anlaşma yapılmıştır. Bugün Afrika ülkelerinde karayollarından barajlara toplu taşıma projelerinden kamu binalarına kadar bir çok proje Çinli şirketler tarafından üstlenilmektedir. Bu şirketlerin tamamına yakını da Çin hükumeti ile ilişkili kuruluşlardır. Aynı zamanda Arap ülkelerindeki iletişim altyapısının tamamına yakını da yine Pekin hükumeti ile ilişkili şirketler tarafından üstlenilmektedir. Ancak burada altı çizilmesi gereken husus şudur ki Arap dünyasına Çin yatırım yaparken o ülkelerin ekonomisini kalkındırmamaktadır. Tam aksine o ülkelerin ekonomik imkanlarını kendine bağlı şirketlere kullandırmaktadır. Projelerin finansmanını kendi finansal kuruluşlarından, projede kullanılacak malzemeler, araç gereç hatta çalışanlar bile Çin’den gelmektedir. Kısacası Arap dünyası kendi parası ile Çin’e bağımlı hale gelmiştir. Borçlandığı için eli kolu bağlıdır."

"EKONOMİK BAĞIMLILIK ARAP DÜNYASINI ÇİN’İN YÖRÜNGESİNDE TUTMAKTADIR"

"​Ekonomik anlamdaki bu ağır bedel ödenerek geliştirilen bağımlılık hali ile diplomatik alanda da Arap dünyasını Çin’in yörüngesinde tutmaktadır. Bugün BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto gücüne sahip olma avantajını da göz önünde bulundurduğumuzda Arap dünyası her alanda Pekin hükumetinin talepleri doğrultusunda hareket etmektedir. Bunu hem BM’deki karar alma süreçlerinden hem de Çin’in rakibi konumundaki ABD ve diğer batılı ülkelerle ilişkileri düzenleme bakımından değerlendirmek gerekmektedir. Arap dünyası uluslararası alanda Çin ne diyorsa hiçbir şekilde itiraz etmemekte ve onların talebi doğrultusunda hareket etmektedir. Bu da Türkçe deyimlerde yer aldığı gibi ‘borç alan emir alır’ sözünün en dramatik yansımasıdır."

"ARAP DÜNYASINA GÖRE DOĞU TÜRKİSTAN DİYE BİR YER YOKTUR"

Arap ve İslam dünyası ile Çin arasında derinleşen ilişki, Doğu Türkistan meselesini nasıl etkiliyor? Çin’in Arap dünyası üzerindeki hegamonik gücü, Arap dünyasının Uygur Soykırımına olan tutumunu daha da köreltir mi?

Bir önceki soruda da dile getirdiğimiz gibi Çin’in Arap dünyası üzerindeki ekonomik ve diplomatik baskısı, bu ülkelerin Doğu Türkistan’a karşı bakış açılarını da etkilemektedir. Arap dünyasına göre 'Doğu Türkistan diye bir yer yoktur. Orası Çin hükumetine bağlı Sincan Uygur Özerk bölgesidir. Orada ne oluyorsa Çin’in içişleridir ve bir başkası karışmamalıdır.' Arap dünyası ile aynı dine sahip Müslüman Uygurların sadece, İslam dinine inandıkları ve kendi kültürlerini korudukları için yok edilmesi, Arap dünyası açısından önemli değildir. Bugün birçok ülkenin kabul ettiği Uygur Soykırımı’nı bu nedenle Arap dünyası görmezden gelmektedir.

"ARAP DÜNYASI ÇİN’İN YANINDA YER ALMIŞTIR"

"Nitekim Uygur Soykırımı hakkında ister BM’de yapılan görüşmelerde ister İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından atılan adımlarda bütün Arap Dünyası Çin’in yanında yer almıştır. Kendileri ile aynı dine mensup insanların Pekin hükumeti tarafından soykırımla yok edilmesine ses çıkarmayan bir dünya karşımızda durmaktadır. Üstelik Arap ülkeleri Çin’in propaganda ve dezenformasyon mekanizmasına da hizmet etmektedir. Bu ülkelerden Doğu Türkistan’a davet edilen, diplomatlar, gazeteciler, akademisyenler hatta İslam Dini alimleri bile, her seferinde Komünist Rejimin borazanlığını yapmaktadır. Bir kez bile Uygurların yaşadıkları zulme kulak vermemiş tam tersine Pekin hükumetinin sözde aşırılıklarla mücadele argümanına destek vermektedir. Arap dünyası Çin’e hoş görünmek adına kendi ülkelerindeki Uygurlara da baskı yapmaktadır. Geçen yıllarda Mısır’da okuyan bir grup Uygur öğrencinin Çin’e geri gönderilmesi ile Birleşik Arap Emirlikleri’nde Dubai’de Çin’e gizli hapishaneler kurulmasına izin verilmesi bunun örneklerindendir"

"ÇİN FİLİSTİN'İ DESTEKİYOR GİBİ GÖZÜKÜP, İSRAİL İLE İLİŞKİLERİNİ GELİŞTİRİYOR"

Filistin Başkanı Abbas’ın Uygur Soykırımı yok sayması ve Çin’i desteklemesi Çin’in Orta Doğudaki gücünün göstergesi diyebilir miyiz?

"​Abbas’ın Uygur Soykırımı yok sayması tabi ki Çin’in Ortadoğu’daki etkisinin göstergelerinden biridir. Tarihten bu yana Çin’in tutumuna bakıldığında şöyle bir tablo ortadadır. Filistin gibi Suriye gibi Yemen gibi taraf ülkeler arasında çatışmalar ve anlaşmazlıklar olduğu yerde Çin sözde tarafsız kalmaktadır. Ancak bu tarafsızlık tamamen ekonomik anlamda çıkarlarını korumak ve ilk fırsatta kendi şirketleri ile o bölgeleri ekonomik olarak kendisine bağlamak amacıyladır. Bugün Çin hükumeti bir yandan Filistin’e destek veriyor gibi gözükse de diğer yandan da İsrail ile ilişkilerini geliştirmektedir"

"İRAN VE ÇİN AYNI KAFATASINA SAHİP"

Orda Doğu Çin için neden önemli? Çin orta doğuda neyin peşinde?

"Arap dünyası yani Ortadoğu, Çin açısından hem ekonomik hem de diplomatik olarak önemlidir. Bugün Çin, İran’dan Lübnan’a kadar uzanan bölgede ekonomik olarak Batı’ya alternatif güç oluşturmaktadır. Kuşak ve Yol İnisiyatif ile Pakistan’dan İran’a oradan da bütün Ortadoğu’ya uzanan coğrafya, 'Çin’in dünyanın en büyük süper gücü olma' amacına hizmet etmektedir"

"Bu nedenle Çin, hem ekonomik olarak hem de diplomatik olarak bu coğrafyada tek söz sahibi olmak istemektedir. Çarpıcı bir örmek vermek gerekirse, sizin de takip ettiğiniz üzere son günlerde İran’da halka yönelik baskılar artmaktadır. Hangi konum veya makamda olursa olsun İran topraklarına giden her kadın başını örtmek zorundadır. Diğer taraftan Çin Komünist Rejimi, Doğu Türkistan’da başını örten Uygur kadınları cezalandırırken, bugüne kadar İran’dan bunu kınayan bir açıklama gelmemiştir. Bu örnek de Çin Komünist Rejimi açısından Doğu Türkistan’daki soykırımın üzerini örtmek için Ortadoğu ülkelerini kendisine bağımlı yapmasının ne kadar kritik olduğunu ortaya koymaktadır"

DÜNYA DOĞU TÜRKİSTAN'DAKİ SOYKIRIMA NEDEN KARŞI ÇIKMALI?

Sonuç olarak ifade etmek gerekirse eğer dünya gelecekte demokrasi, insan hakları ve uluslararası değerlerin hakim olduğu bir yere dönüşecekse bunun yolu Doğu Türkistan’daki soykırıma karşı çıkmaktan geçmektedir. Bu noktada ilk sorumluluk da Ortadoğu ülkelerine, Arap Dünyasına ve Müslüman devletlere düşmektedir.