Burak Kosova: Rus propagandası, doğrudan Türk halkının hassasiyetlerini hedef alıyor

Dünya kamuoyunun dikkatini Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaştan uzaklaştırmak ve Ukrayna'ya olan desteği baltalamak isteyen Putin Rusyası'nın emellerini ve propaganda faaliyetlerini Ukrayna Uzmanı Burak Kosova, Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.

Haber Giriş Tarihi: 19.11.2023 19:12
Haber Güncellenme Tarihi: 19.11.2023 19:12
https://www.qha.com.tr/

Mustafa KOÇYEGİT QHA Ankara

Son dönemde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin üzerinden gerçekleşen Rus propaganda mekanizmalarının daha aktif şekilde işlediği görülüyor. Putin, bir yandan uluslararası alanda birçok savaş suçunun doğrudan muhatabı olurken; diğer yandan da imaj çalışmasıyla kendinden çok farklı bir portre çizmeye çalışıyor. 24 Şubat 2022'de Ukrayna'ya karşı topyekun işgal girişimi ve saldırılara başlayan Rusya, terör fiilleri ve savaş suçlarını gizlemek için propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerine yoğun bütçe ayırıyor. Özellikle, küresel ve bölgesel gelişmeler ise burada başat konumda. 7 Ekim'den bu yana Gazze'de devam eden İsrail saldırıları ve sivillerin hedef alınması ise bu durumun en bariz örneği. Dünya kamuoyunun dikkatini ve Ukrayna'ya olan desteğini baltalamak isteyen Kremlin, bu konuda ciddi faaliyetler yürütüyor. 

Geçmişten bugüne Rus devletinin ve halen Putin Rusyası'nın propaganda ve dezenformasyon çalışmalarını Kırım Haber Ajansı olarak, Ukrayna Uzmanı Burak Kosova'ya sorduk. İşte o röportaj:

Putin’in Rusya’daki iktidarı 1999 yılına dayansa da geçmişi itibariyle KGB’de Sovyetler Birliği’nin istihbarat bürokrasisinde yer almış birisi. Şunu net bir biçimde biliyoruz ki, Sovyetler Birliği propaganda denildiğinde dünya tarihi içerisinde gerek yöntem gerekse de başarı yönünden hakkında oldukça pozitif örnekleri ortaya koymuş bir devlet. Putin de içerisinden çıktığı bu yapının modern bir örneği. Putin hakimiyetindeki Rusya, bugün ne tür propaganda tekniklerini kullanıyor?

Rusların devlet yapısında propagandanın büyük bir önemi vardır. Esasında bu alışkanlık Sovyetler birliğinden kalan bir miras gibi gözükse de bu miras Rus İmparatorluğundan geçmedir. 2. Katerina'yı "propagandanın kraliçesi" olarak adlandırabiliriz. Özellikle de 2. Katerina'nın Osmanlı'ya karşı kazandığı savaşlarda ele geçirilen toprakların kalkındırılmasındaki başarıları kutlamak için 1787 yılında büyük bir yabancı misafir grubu ile -tarihçiler 3 bin civarı kişiden bahseder- St. Petersburg'dan Rusya'nın Güneyine kadar büyük bir gezi düzenledi. Konvoyun geçeceği yerlerdeki binaların onarımı ve hatta içinde yaşanması için değil sadece görüntü maksatlı binalarda yapılmıştı. Ufak bir nüans olarak Herson'da bu konvoyu "Constantinople'e giden yol" yazısıyla karşıladılar. Tüm bunların amacı Rus İmparatorluğunu ve 2. Katerina'yı olduğundan daha güçlü ve ihtişamlı göstermek içindi.

Sovyetler dönemi ise bu propaganda çok daha agresif hale geldi ve sistematik olarak karşıtını canavarlaştırma mantığı ve Sovyetleri olduğundan daha güçlü gösterme yolu benimsendi. Biz bunun böyle olduğunu Sovyetler yıkıldıktan sonra çok daha net gördük. Biliyorsunuz seffaflaştırma politikası dönemi bazı bilgilere ulaşmak kısa bir dönem için kolay oldu.

Bugüne gelecek olursak, bugün Rusya Federasyonu; Putin ile birlikte başka bir propaganda stratejisine geçmiştir. Rusya'nın uyguladığı propaganda demin söylediğimiz tüm propagandaların çağımıza uyarlanmış bir melezidir. Temeli ise aynıdır. Rusya'yı olduğundan daha güçlü göstermek, güçlü lider Putin, canavarlaştırılmış karşıt ve yalan bilgilerin çokluğu -ki, bu çok önemlidir- ve doğrudan insanların hassasiyetlerini hedef alırken ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Belki de Putin propagandasının en önemli kısmı da budur.

Aslında buna bizzat tecrübe ettiğimiz birkaç propaganda haberi verebiliriz. Bunlardan birisi FETÖ terör örgütü üyelerinin Ukrayna ordusunda savaştığına dair paylaşılan ve sözde esir düşen bir Ukrayna askerinin üzerinden çıkan eşyalarda elebaşının kitaplarınında olduğu bir fotoğraf karesiydi. Ne ilginçtir bu, 14 Temmuz tarihinde paylaşıma girmişti. Yapılan hata ise fotoğraf karesinde Tornado taburunun peçi'nin olmasıydı çünkü Tornado taburu 2014 yılında lağvedilmişti. Doğal olarak 2022 yılında Ukrayna ordusunda böyle bir tabura ait peçin olması imkansızdı. Amaç neydi? Türk halkının hassasiyetine saldırırak Ukrayna'ya olan desteği bitirmekti. Bu tür yalan propaganda haberlerine onlarca örnek verebilirim.

Dolayısıyla saçma da olsa her fikir kendine bir sahip bulur. Doğal olarak her yalan da birileri tarafından kabul edilir çünkü insan gerçek ile duyguları arasında sıkışmış bir düşünce dünyasında yaşar.

Putin Rusyası'nın propaganda ve dezenformasyon çabaları Ukrayna Uzmanı Burak Kosova: Rus propagandası, doğrudan Türk halkının hassasiyetlerini hedef alıyor ???? https://t.co/uJuzujdeIr pic.twitter.com/5bN2wZZUgN

— QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 19, 2023

Hem Türkiye hem dünya kamuoyu, 7 Ekim’den bu yana önce Hamas’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği eylemler, arkasından İsrail’in Gazze’nin tamamını hedef alan askerî operasyonlarına odaklanmış durumda. Yaklaşık bir buçuk aydır aralıksız devam eden bu olaylarda ortaya çıkan insanî dram ise Putin açısından adeta bulunmaz bir fırsat oldu. Tüm bu süreçte Rus propaganda aygıtları tüm gücüyle devreye alındı. Putin buradan ne amaçlıyor?

Cümleme başlamadan önce birkaç hususu hatırlatmakta büyük fayda görüyorum. Öncelikle Hamas konusunda ben henüz Hamas'ın bunu neden yaptığını veya şu ana kadar nasıl bir fayda güttüğünü anlamamakla birlikte, Hamas'ın çokta kabul edilebilir bir stratejiye sahip olduğuna dair bir emare henüz görmedim. 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısı olduktan sonra Rusya'nın Ukrayna'daki Doğu cephelerinde gerçekleştirdiği taarruzları ise birbirinden bağımsız görmeyi pek doğru bulmuyorum. Şunu unutmayın ki, her ne kadar bazı haber kaynakları Ukrayna'ya yardımların azaldığını, kesildiğini söylese de; Rusya açısından rutin ve planlı hale gelen yardımların ve aynı zamanda oluşan odağın dağıtılması önemliydi. Bunu, askerî manada cepheyi genişletmek veya yeni cephe açmak olarakta yorumlayabiliriz. Bana göre bunun ilk denendiği yer Kosova. Mitroviçe konusunda Sırbistan-Kosova arasındaki gerilimdi. Aslında Rusya, İsrail-Hamas çatışmasındaki fırsatı iyi değerlendirmeye çabaladı. Maalesef bu konuda bana göre Ukrayna bazı aceleci söylemlerde bulundu. Elbette Ukrayna'nın tutumunu kendi içinde anlayabiliriz. Putin'in burada amaçladığı şey, Ukrayna-Rusya Savaşı'nı bir Rus işgali algısından çıkarıp, bir taraf algısı içine sokmak. Yani dünya kamuoyunda bloklaşma yaratmak ve aynı zamanda karşıt olarak gördüğü bloğun içinde kendine taraftar toplamak olarak görebiliriz. Müslüman dünyasına ve hatta İsrail'den rahatsız olan tüm gruplara yönelik hamleler bunlar. Burada trajik olan konu şu ki, aslında Rusya, tarz olarak kendinden çok da farklı olmayan İsrail'e karşı bu karşıtlığı yapıyor ve doğrudan İsrail'e değil bunu ABD üzerinden yapıyor çünkü Ukrayna'ya en büyük yardımların geldiği yer, ABD. Hatırlayacağınız üzere ilk yalan propaganda, Ukrayna'daki silahların Hamas'ın eline geçtiği söylentisiydi. Ben bu konuyla ilgili olarak bu silahların nasıl Hamas'ın eline nasıl geçmiş olabileceğine dair bir video da paylaşmıştım.

"DOĞRUDAN TÜRK HALKININ HASSASİYETLERİNE YÖNELİK YAPILIYOR"

Peki son soru olarak, sizden bir Türk bakış açısıyla Putin’i anlatmanızı istesem. Putin, istihbarat geçmişle Rusya’da önce Başbakanlığa sonra devlet başkanlığına geldi. Boris Yeltsin’in istifasından bu yana da kelimenin tam anlamıyla devletin bir numarası. Putin idaresindeki Rusya’nın geçmişten bugüne izlediği politikaları göz önüne aldığımızda; Türkiye ve Türk dünyası açısından ne gibi risk ve tehditler barındırıyor?

Buna cevap vermeden önce şunu söylemeyi önemli buluyorum. Bizim burada ele aldığımız konu ne Rus milleti ne de onun değerleridir. Öncelikle her milletin değerlerine saygı göstermenin bir Türk olarak önemini doğru buluyorum ve kabul ediyorum.

Putin yönetiminde basit bir mantık güdüldü. Yeltsin ile "gülünç" hale gelen, -tabiri caizse- ayağa düşen Rus devleti, Putin ile küllerinden doğdu algısı yaratıldı. Bunun doğru yanları olduğunu kabul etmemizde gerekir ancak bu bir süre sonra büyük bir propaganda haline geldi. Putin'e karşıysan, Rusya'ya karşısındır mantığı geliştirildi. Bununla birlikte Putin'e rakip olan siyasetçi, iş adamı ve gazeteciler çeşitli yöntemlerle saf dışı bırakıldı. Her otoriter rejimin başına gelecek kaçınılmaz bir şey vardı. O da devlete değil şahıslara olan biat ve sadakat kriteri, liyakatı saf dışı bıraktı. Sonuç olarak ortaya propagandalarla güçlü gösterilen ancak hakikatte birçok zaafı olan bir Rusya ortaya çıktı. Bugün, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda bunu çok net görüyoruz. Bu Rusya'nın güçsüz olduğu anlamına gelmediği gibi kendini pazarladığı kadar da güçlü olmadığı anlamına geliyor.

Putin'in ve bazı Rus devlet yetkililerinin Türkiye'yi ne kadar önemsediği yapılan propagandalar ile birlikte Türk halkını yönlendirme çabalarından çok iyi anlıyor, biliyor ve görüyoruz. Hem de bu propagandalar doğrudan Türk halkının hassasiyetlerine yönelik yapılıyor.

Kurtlar sürüsüyle güçlüdür ve sürüyü dağıtmadan kurdu yenemezsiniz. Kırım bu sürünün önemli bir üyesidir. Şimdi burada Kırım'ın bizden nasıl koparıldığını ve sonrasında gelişen olayları ve günümüzde 2014 yılı Rus işgali sonrası Kırım'da Kırım Tatarlarının maruz kaldığı olayları da Türk halkının takdirine bırakıyorum. Bazılarımız her ne kadar kendini Osmanlı'dan, Selçuklu'dan ayrı görmeye çabalasa da bölgesel rakiplerimiz bizim mazimizi ve gelecekte neye meyil edeceğimizi çok iyi biliyorlar.

Hatırlayacağınız üzere Putin'in Covid-19 sürecinde yaptığı bir konuşma vardı. O konuşmasının ufak bir kısmı şöyleydi; Burak Kosova: Putin propagandasının temeli yalan bilgilerin çokluğudurÜlkemiz birden fazla kez ciddi denemelerden geçti. Peçenekler ve Kıpçaklar ona eziyet etti. Rusya hepsiyle başa çıktı. Koronavirüs enfeksiyonunu da yeneceğiz." Peçenekler ve Kıpçaklar kimdi? Bir milleti virüs ile kıyaslamanın ne anlama geldiğini söyleme gereği bile duymuyorum. Putin'in 24 Şubat'ta yaptığı konuşmayı unutmamak gerekir. Ne diyordu? "Biz Karadeniz'i Türklerden aldık, şimdi bu yıkılmak üzere" Peki bu sözler kime? Rahmetli Ebufez Elçibey'in dediği gibi,"Sen Türk olduğunu unutsan da düşmanın asla unutmaz."

Sonuç olarak Karadeniz'in Rus gölü haline geldiğini bazı Rus devlet yetkilileri söylemedi mi? Rusya Karadeniz'de önce Abhazya'yı sonra Kırım'ı işgal ederek kıyılarını genişletmiyor mu? Tüm bu hamleler kime karşı? Suriye'de, Libya'da, Balkanlarda rakibimiz kim? Azerbaycan, Karabağ meselesini 30 sene sürünceme de bırakan ve Ermenistan'ı silahlandıran kim? 1. Karabağ Savaşı'nda Ermenistan'a yardım eden kim? Peki ya Kazakistan'ın kuzey topraklarında hak talep eden, Ukrayna'ya karşı geliştirdiği söylemlerin bire bir aynısını Kazakistan'a karşı da geliştiren kim? Elbette Rusya.

"TÜRKİYE, YERİNDE VE OLUMLU HAMLELER YAPTI"

Putin sanılanın aksine bir asker değildir. Sovyetlerde rütbe almak için askeri okullarda ve akademilerde okumanıza gerek yoktu çünkü Bolşeviklerin bir geleneği yoktu. Aksine o gelenekleri yıkmıştır. Putin'i Kremlin'e sokan güç tek başına KGB ajanı olması kesinlikle değildir. Putin, iyi bir diplomasi adamıdır. KGB ajanlığı sonrası St. Petersburg'daki ilişkilerini iyi incelemek ve anlamak gerekir. Putin'in karakter olarak cüretkar ve yalan söylemekten pek çekinmeyen bir yapısı vardır. Çünkü bu yalanlar güçlü bir propaganda ile desteklendiğinde çok iyi biliyor ki, inanılır hale gelir.

Bana göre bugün Türk Devletleri Teşkilatının önündeki en büyük engellerden birisi Rusya'dır. Putin'in ve bazı Rus devlet yetkililerin söylemlerinden bunu rahatlıkla anlıyoruz. Doğal olarak bizlerin monolog bir düşman veya rakip algısı içinden çıkıp, çok persfektifli bir bakış açısına geçmemiz gerekiyor. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti, bu konuda gayet yerinde ve olumlu hamleler yaptı.