Azerbaycan'ın bağımsızlık tarihinde önemli bir yere sahip olan ve bağımsızlık hareketinin başladığı gün olarak kabul edilen 17 Kasım 1988, Azerbaycan'da Milli Diriliş Günü olarak adlandırılmakta ve kutlanmaktadır.
Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde, Ermeniler 1988 yılından itibaren Azerbaycan Türklerine karşı saldırı ve katliamlara girişmişlerdir. Karabağ toprakları üzerinde hak iddia etmeye başladığı yıl olan 1988'den başlayarak 1994 tarihine kadar Ermenilerin saldırıları sonucunda bin 500'den fazla kişi hayatını kaybederken, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştır. Azerbaycan'ın bine yakın yerleşim yerine düzenlenen saldırılarda yüzbinlerce insan yurtlarını terk etmek zorunda kalmıştır. Yaklaşık bir milyon insanın Azerbaycan'ın diğer bölgelerine göç etmesi neticesinde "kaçkınlar" olarak adlandırılan insanlar, yıllarca zor şartlar altında çadırlarda yaşamak zorunda kalmışlardır.
1987 yılı sonları ve 1988 yılı başlarındaki bu olaylara Sovyetler Birliği yönetimi ve Azerbaycan'ın yerel idarecileri sessiz kalınca halk hareketleri başlamıştır. Gittikçe büyüyen ve destek gören hareketler mitinglere dönüşmüştür. Bu mitinglerin sonucunda 17 Kasım 1988 günü, şimdiki Azadlık o zamanda kullanılan ismiyle “Lenin” meydanında toplanan Azerbaycan Türkleri, SSCB'nin anti-Azerbaycan tutumuna karşı tek yumruk olarak sürekli mitinge başladı. Günlerce dağıtılamayan kalabalığa müdahaleler olsa da özgürlük için artık yola çıkanlar 18 gün boyunca meydanı terk etmedi. Sovyet yönetimi ilk defa olağanüstü hâl ilan ederek Kızıl Ordu askerleri ile meydanı kuşatmış, birçok insanı tutuklayarak mitinge son verebilmiştir.
SOVYETLER BİRLİĞİNE KARŞI AZERBAYCAN TÜRKLERİ TEK YÜREK OLDU
Bu olaylar, Azerbaycan'da bağımsızlık hareketlerini daha da alevlendirmiş ve ileride kurulacak bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin temelini atmıştır. Artık halk birlik olarak ayağa kalkmış ve kendi gücünü görmüştü bir kere. Bağımsızlık yolunda hiçbir güç engel olamazdı o halka. Nitekim olamadı da. Tarihte Milli Azadlık Harekâtı adıyla yerini alan bu olay, 18 Ekim 1991'de kazanılan bağımsızlığın zeminini oluşturdu ve alt yapısını hazırladı.
Haziran 1989'da Azerbaycan Halk Cephesi kuruldu. Aynı yılın eylül ayında Azerbaycan Yüksek Sovyet’inin Azerbaycan'ın egemenliği hakkında Anayasal Bildirgeyi kabul etmesi Moskova’yı biraz daha körükledi ve 1990 yılında 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece Kızıl Ordu birlikleri Bakü'ye girdi. Bu birliği Bakü'ye sokmamak için el-ele tutuşarak tankların önüne dizilen ve "Bizi ezmeden Bakü'ye giremezsiniz" diyen insanları ezerek Bakü'ye dahil olan Kızıl Ordu, yüzlerce insanı acımasızca katletti.
Ancak Rusya'nın baskısı ve katliamları, halkın direncini hiçbir şekilde kıramadı; tam aksine bağımsızlık sürecini daha da hızlandırdı. Ve bunun sonucunda 18 Ekim 1991 tarihinde Azerbaycan bağımsızlığını kazandı. 1992 senesinin mayıs ayında Azerbaycan Halk Cephesi iktidara geldi ve kısa süre içinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı için tehdit oluşturan Rus askeri birlikleri ülkeden çıkartıldı. 17 Kasım tarihi ise Ebülfez Elçibey tarafından Milli Diriliş (Uyanış) Günü olarak ilan edildi.