KTMM Başkanı Çubarov: Biz top mermisiyiz!

KTMM Başkanı Refat Çubarov, dünyanın en güvenilir ve etkili üç gazetesinden bir olarak gösterilen Neue Zürcher Zeitung gazetesine, Kırım'da silahların gölgesinde gerçekleşen sözde referandumun 10. yılı münasebetiyle bir mülakat verdi.

Haber Giriş Tarihi: 16.03.2024 22:15
Haber Güncellenme Tarihi: 16.03.2024 22:15
https://www.qha.com.tr/

Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Kırım Tatar halkının ana vatanı Kırım'da 16 Mart 2014 tarihinde kamuflajlı Rus askerlerinin baskısı altında düzenlenen göstermelik sözde referandumun 10. yılında önemli açıklamalarda bulundu.

Dünyanın en güvenilir ve etkili üç gazetesinden bir olarak gösterilen Neue Zürcher Zeitung gazetesi muhabiri Ivo Mijnssen'e konuşan Çubarov'un röportajı gazetenin 16 Mart 2024 tarihli baskısında yer aldı. "Kırım Tatarları Rusya’nın savaşta kullandığı top mermileri" şeklinde başlıklandırılan haberde, Kırım ve Kırım Tatarlarının 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'ndan günümüze durumu bir özet olarak sunuldu.

KTMM Başkanı Refat Çubarov'un gazeteci Ivo Mijnssen ile görüşmesine dayarak oluşturulan haber, Avusturya'da faaliyet gösteren Yeni Vatan Gazetesi imtiyaz sahibi Birol Kılıç tarafından Türkçeye aktarıldı.

Karadeniz’deki Kırım Yarımadası'nın 10 yıl önce, 16 Mart 2014 tarihinde işgal edilmesinden bu yana, Kırım'ın yerli halkı olan Kırım Tatarları boyunduruk altına alındı.

Bölgedeki mevcut duruma ilişkin olarak "Kırım bir korku bölgesi" ifadesini kullanan Refat Çubarov, 10 yıldır Kırım Tatarlarının siyasi temsilciliği olan KTMM'nin başkanlığını yürütüyor. Ayrıca, Yarımada'nın Rusya tarafından işgal edilmesinden bu yana, yerinden edilmiş ve siyasi olarak zulüm görmüş biri olarak Ukrayna’da sürgünde yaşıyor.

KIRIM TATARLARI RUSLAR’DAN YÜZYILLAR ÖNCE KIRIM’DA BULUNUYOR

Moskova’ya göre Çubarov uç bir vaka çünkü Rusya’nın vatanı Kırım'ı işgalini Çubarov hiçbir zaman tanımadı ve alenen protesto etti. Halkının kendi kaderini demokratik olarak tayin etme hakkı konusunda ısrarcı olan 66 yaşındaki Çubarov, Kırım Tatarlarının Ruslardan yüzyıllar önce Kırım’da bulunduklarına, hatta kimi dönemlerde kendi devletlerine sahip olduklarına dikkat çekti. Çubarov Viyana’daki AGİT toplantısında, ilhaktan bu yana vatanı Kırım’ı Rus ordusunun adeta askeri kamp haline getirildiğini kaydetti. Çubarov'un aile geçmişi, halkının yakın geçmişinin bir aynası gibi görünüyor: Çubarov’un ailesi, 80 yıl önce 1944 yılında kendi köyleri olan Ay Seres’ten Özbekistan’a sürüldü.

STALİN’İN SÜRGÜN VE SOYKIRIM POLİTİKASI

Stalin, Kırım Tatarlarını Alman Wehrmacht (1935 ile 1945 yılları arasında Nazi Almanyası'nın silahlı kuvvetleri) ile iş birliği yapmakla suçlamış ve yaklaşık 200 binini ülkenin doğusuna sürmüştü. Hayvan vagonlarında taşınan Kırım Tatarlar halkının, başta Özbekistan olmak üzere bölgedeki ülkelere yerleştirilmeli sonrasında nüfusun yaklaşık yarısı öldü. Sürgün, Kırım Tatarlarının Yarımada'daki varlığını sona erdirirken Kırım'ın Ruslaştırılmasının önünü açtı.

1967’de Rusya’da Kırım Tatarları toplu ihanet suçlamasından beraat etmesine karşın sembolik olarak birkaç aile dışında nüfusun geri dönmesine izin verilmedi. Ancak 22 yıl sonra dönemin Kremlin lideri Gorbaçov Kırım Tatar halkının çoğunluğunun evlerine dönmesine izin verdi. Bununla birlikte, Kırım’da sürgün sonrasında başkaları tarafından ele geçirilmiş olan evlerine yerleşmelerine izin verilmedi.

Rusya’nın Kırım’ı 16 Mart 2014’deki yaşa dışı ilhakı sırasında, aralarında Çubarov’un da bulunduğu 266 bin Kırım Tatarı, Kırım Yarımadası'nda yeniden yaşamaya başlamıştı. Kırım, bağımsız Ukrayna’nın bir parçası olarak özerkliğe sahipti.

KTMM Başkanı Çubarov, "Ancak Ukraynalılarla karmaşık bir ilişkimiz vardı“ diyerek, sözlerine şunları ekledi:

"Kıyiv, nüfusunun çoğunluğu Rus olan Yarımada'ya tanınan özel haklar konusunda her zaman şüpheciydi. Nüfusun yüzde 12’sini oluşturan ve Türkçe konuşan Kırım Tatarlarına karşı da güvensizlik vardı. Pek çok Ukraynalı siyasetçi, gücümüzü yeniden kazanıp, Kırım’ımızla birlikte Türkiye’ye kaçacağımızdan korkuyordu.“

Çubarov, Moskova birliklerinin Şubat 2014'te Yarımada'ya girmeleri ve devamında 16 Mart 2014'de sözde referandumun yapılması sonrasında, Kırım Tatarları için gergin ama demokratik dönemin aniden sona erdiğini belirtti.

SÖZDE "REFERANDUM"

KTMM'nin, uluslararası hukuku ihlal eden oylamayı boykot ettiğini anımsatan Çubarov, "İşgalci Ruslar o tarihten bu yana Kırım Tatar azınlığın siyasi faaliyetlerine Kırım’da kararlı bir şekilde zulüm etmekte" olduğunu kaydetti.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri 2023 Raporu'nda yer alan, son 10 yılda Kırım Tatarlarının insan hakları durumunda büyük bir kötüleşme olduğu tespitine atıfta bulunan KTMM Başkanı, "Meclis’in 2016 yılında yasaklanması buzdağının sadece görünen kısmıydı. Tüm sivil toplum örgütleri ve bağımsız medya da Kırım’da ortadan kayboldu. Bunların yerini Rus propaganda makinesi aldı." ifadelerini kullandı.

RAHATSIZ OLANLARA KARŞI BİR SİLAH

Kırım’da ideoloji ve militarizm ile karakterize edilen Rusya vatanseverliği programının artık okullarda öğretildiğinin altını çizen Çubarov, Yarımada'daki 14 Kırım Tatar okunulunun kasıtlı olarak hâlâ açık bırakılıp, Rus öğrenciler yerleştirilmek suretiyle onların da kendi dillerinde eğitim alma hakkını savundukları bir mekanizma oluşturulduğunu belirtti. Bu okullarla ilgili olarak Çubarov, "Önceden her derste Kırım Tatarca konuşulurdu. Şimdi haftada 45 dakika Kırım Tatarca dil dersi var." dedi.

Mevcut duruma ilişkin olarak Kırım'dan aldığı rapor ışığında Çubarov, Kırım’da açık baskı olduğunu ve Kırım’daki Rus hapishanelerinde 200'den fazla siyasi mahkum bulunduğunu söyledi. Siyasi mahkumların üçte ikisinin Kırım Tatarı olduğunu kaydeden Çubarov, son yıllarda ulusal topluluğun 13 üyesinin kaybolduğunu vurguladı.

Rusya, oluşturduğu siyasi mahkemeler aracılığıyla, siyasi mahkumlara dair yaygın olarak ve dramatik sonuçları olan sözde terörizm bağlamında kararlar alıyor. Hakkına mahkumiyet kararı çıkarılan kişiler ise en az 3 yıl hapis cezası alıyor. Çubarov, tutuklular arasında yer alan bir akrabasının sosyal medya paylaşımının, "İşgalin sizi etkilemeyeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Sizin için gelmeleri ve her şeyi alıp götürmeleri an meselesi" olduğunu belirtti.

"BİZ TOP MERMİSİYİZ"

KTMM Başkanı, Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı başlattığı topyekûn saldırı ve özellikle aynı yılın sonbaharında çıkarılan kısmî seferberliğin Kırım’daki durumu daha da zorlaştırdığını, işgal altında olan Kırım'da yaşayanlar Kırım Tatarlarının orduya alınan ilk gruplar arasında olduğunu söyledi.

Kırım’da 2014 yılından bu yana 40 binden fazla erkeğin askere çağrıldığını vurgulayan Çubarov, "Yetkililer için bu sadık görmedikleri insanlardan kurtulmanın en iyi yolu. Biz top mermisiyiz." ifadelerini kullandı.

6 bin Kırım Tatarının 2022 sonunda aileleriyle birlikte Rus ordusuna hizmet etmemek için Kırım'dan çıkmak zorunda kaldığını açıklayan Çubarov, birçoğunun Ukrayna pasaportunun süresi dolduğu için, onları kabul eden Kazakistan üzerinden seyahat ettiklerini, oradan da Ukrayna Büyükelçiliği ve KTMM ile temasa geçtiklerini belirtti. Çubarov, Avrupa Konseyinin raporuna göre, yeni bir seferberlik dalgası yaşanmadığı için bir kısmının geri döndüğünü ancak şimdi de Rus baskınlarının hedefi durumunda olduklarını kaydetti.

Şuan Rus ordusunda görev yapanların kendi ülkeleri Ukrayna’ya karşı silahlanmaya zorlandıklarını belirten Çubarov, özellikle geçen yıl haklarında haberler çıkan ve Ukrayna gizli servisine bilgi sağlayıp Kırım’da mukavemet gösteren "Ateş" gizli direniş hareketi hakkında yapılan yorumların abartılı olduğunu ancak "Bu daha çok sembolik ve moral açısından önemli" değerlendirmesinde bulundu.

"Ruslar neredeyse her santimetreyi izliyor, bu yüzden büyük bir faaliyet mümkün değil."  ifadelerini kullanan Çubarov, Kırım Tatarlarının umut ve umutsuzluk arasında sıkıştığını ve Ukrayna’nın Karadeniz Filosu’na ve Kırım’daki askeri üslere yönelik karşı saldırılarının önemli olduğunu belirtti.

Buna karşın 10 yıllık işgalin izlerini bıraktığını kaydeden Çubarov, az sayıda da olsa bazı insanların kendilerine her şeyin o kadar da kötü olmadığını, Rusların ordunun ihtiyaçlarına yönelik olsa bile yollar ve okullar inşa ettiğini söylediğini ve bu yanlış tutumunda işgali meşrulaştırmaya hizmet ettiğini vurgulayarak şu şekilde devam etti:

"Ama inanıyorum ki, özgürlük geldiğinde insanlar gerçek yüzlerini yeniden bulacaklardır."