Kırım Tatarlarının milli lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Haber Ajansının "3 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan olaylar" üzerine sorduğu sorulara yanıt verdi. Kırımoğlu, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi ve ardından sözde referandumla yönetimi eline geçirmesiyle anavatanına girişinin nasıl yasaklandığını anlattı. İşgalci Rusya tarafından Kırım’a girişi engellenen Kırımoğlu, o dönemde Kırım Tatarlarının Rusya’nın söz konusu yasa dışı kararını protesto ettiğini hatırlattı.
3 Mayıs 2014 tarihinde binlerce Kırım Tatarı, 1944 yılında Stalin rejiminin baskılarına uğrayan halkın zorlu ve uzun vatana dönüş yolunun sembolü olan ve işgalci Rusya tarafından Kırım'a girişi yasaklanan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun vatanına dönmesini sağlamak için Ukrayna'nın ana kısmı ile yarımada arasındaki idari sınırda toplanarak Kırımoğlu’nun Kırım’a girişinin yasaklanmasını sert şekilde protesto etmişti. Kırım Tatarları, işgalci Rus askerlerinden oluşan kordonu yararak Ukrayna'nın ana kısmına geçmiş ve orada milli liderleri Kırımoğlu ile görüşmüştü. Rus işgal güçleri tarafından yarımadaya girişine izin verilmeyen Kırımoğlu, Kıyiv'e dönmek zorunda kaldı.
“İŞGALCİ YÖNETİMİN LİSTESİNDE ADIM YOKTU”
26 Şubat 2014’ten sonra Kırım’da yaşanan olaylara, Kremlin kontrolündeki sözde yönetimin aldığı “kararları”, sözde “referandum”un düzenlemesine tepki gösteren Ukrayna Parlamentosu, Ukrayna yasalarını ihlal etme gerekçesiyle Kırım Parlamentosunun feshedilmesine dair karar kabul etti. Buna karşılık olarak işgalci yönetim söz konusu karara destek veren Ukrayna milletvekilleri hakkında “Kırım’a yasak” kararı aldıklarını anlatan Kırımoğlu, “O zaman Kırım’daki arkadaşlarımız da merak ettiler acaba Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu da bu listede var mıdır? Çünkü ben de bu karar lehine oy kullanmıştım. O zamanki Kırım Parlamentosu Başkanı Yardımcısı Yofe dedi ki: ‘Biz aptalız belki ama o derece de aptal değiliz. Kırımoğlu’na Kırım’a giriş yasağı uygulanırsa neler olabileceğini biliyoruz. Bu yüzden ona yasak uygulanmadı.’ Ve hakikaten onların listesinde adım yoktu. Bu yüzden bana yasağın uygulanmayacağını düşündüm.” dedi.
“KTMM BİNASINA SALDIRI GERÇEKLEŞTİ”
Nisan 2014’te Aslan Kırımlı ile Kırım’a gittiğini ve Rus askerlerin idari sınırda yaklaşık 1,5 saat oyaladıktan sonra yarımadaya geçmesine izin verdiğini aktaran Kırımoğlu, “Ben Kırım’dayken bazı olaylar gerçekleşti. İşgalden sonra Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) binasındaki Ukrayna bayrağı indirilmişti. Ancak ben geldiğimde arkadaşlar yine binaya Ukrayna bayrağını diktiler. Ertesi gün binaya baskın düzenledi. Gece saatlerinde kimliği belirsiz haydutlar bekçimizi darp etti ve Ukrayna bayrağı indirerek Rusya bayrağını diktiler. O gün bu haberi alınca halkımıza Kırım’daki siyasi durumla ilgili çağrı yapacaktım. Telefonda Refat Çubarov ile görüştük. Ona dedim ki ATR televizyon kanalına haber ver, yaşanan olaylarla ilgili canlı yayında konuşma yapmak istiyorum. Refat da bana, biz şimdi KTMM toplantısı düzenleyeceğiz sen de gel katıl ondan sonra televizyona çıkabilirsin dedi.” diye anlattı.
KTMM üyeleri ile birlikte bölge meclisleri başkanlarının da katıldığı toplantıda, 3 Mayıs 2014 tarihine denk gelen Hıdırellez Bayramı’nın kutlanıp kutlanmayacağının ele alındığını kaydeden Kırım Tatar milli lideri, “Fikirler ayrıldı; birileri işgal altında bayram mı olur dedi, diğerleri Hıdırellez Bayramı bahanesiyle halkı bir araya getiririz ve orada fikirlerimizi paylaşırız dedi. Ben de aslında bayram yapılmasına karşı çıktım. Dedim ki: ‘Zaten Ruslar halkımıza istediğimiz şeyleri söylemeye müsaade etmez’. Ayrıca provokasyonlar yapılabilir. Mesela, birileri Rus bayrağıyla gelir, bizimkiler de karşı çıkar ve kargaşa yaşanır. Bunu da Ruslar insanlarımızı hapse atmak için bahane olarak kullanabilir. Sonuçta nihai bir karar alınmadı. Ama az olsa da çoğunluk Hıdırellez kutlamasının yapılmasını desteklemişti. Çok geç olduğu için ATR’deki yayına katılamamıştım. Ertesi gün de Kıyiv’e gitmem gerekiyordu.” dedi.
“KIRIM’DAN ÇIKARKEN HAKKIMDA GİRİŞ YASAĞI KARARININ ÇIKARILDIĞINI BİLDİRDİLER”
Kıyiv’e giderken, 19 Nisan 2014 tarihinde işgal altındaki Kırım ile Herson bölgesi arasındaki idari sınırdaki Rus kontrol noktasında işgalciler Kırımoğlu’na hakkında 5 yıllık ‘Rusya’ya giriş yasağının’ uygulandığını bildirdi. Kendisine üzerinde bir imzanın bile olmadığı kağıdın gösterildiğini belirten Kırımoğlu, “Zaten, Rusya’ya gitme niyetim olmadığını söyledim. Putin davet etmeseydi hiç gitmeyecektim. Onlar da bana Kırım’ın artık ‘Rus toprağı’ olduğunu söylediler. Kağıdı vermek istemediler ama arkadaşlar kağıdı ellerinden çekip aldılar ve resmini çektiler. Daha sonra bu kararları tüm dünyaya yayıldı.” ifadelerini kullandı.
Daha sonraki günlerde Rus propaganda televizyon kanallarında “Kırımoğlu’na Kırım’a giriş yasağı uygulandı haberlerinin yalan olduğunun” iddia edildiğini belirten Kırımoğlu, “O zaman belki büyük tepkiden dolayı Ruslar geri adım attı diye düşündüm. Ve Kırım’a giriş yapma kararı aldık. Kırım ile Ukrayna arasında uçak ve tren seferleri yapılmadığı için uçakla Moskova üzerinden gitme kararı aldık. Aslan Kırımlı ile Moskova’daki Şeremetyevo Havalimanına geldik. Aslan beye geçmeye izin verdiler, beni ise durdurdular. Pasaportumu aldılar bir saat kadar beklettiler. Sonra pasaportumu ve yanında Kıyiv’e dönüş bileti verdiler. Aslan da benimle birlikte geri dönme kararı aldı.” dedi.
“SINIRDA BİZİ ZIRHLI ARAÇLAR, TANKLARLA BEKLİYORLARDI”
Havalimanında basının olmadığına ve yine eline bir resmi belgenin verilmediğine dikkat çeken Kırımoğlu, “Yanımıza basını da alarak Kırım’ın idari sınırına gitme kararı aldık. Bana Kırım’a girmeye izin verip vermeyeceklerini görmek için. Sınırda bizi bin kişiden fazla OMON (Rus özel polis timi), zırhlı araçlar, tanklar bekliyordu. Sanki savaşmaya geliyorduk. Kıyiv’den 2 araçla yola çıkmıştık. Daha sonra Herson bölgesinde yaşayan Kırım Tatarlarından birkaç araç daha bize katıldı. Ama Kırım’dan yaklaşık 5 bin Kırım Tatarı bizi karşılamaya geldi. Aslında Hıdırellez için toplandılar ama bana Kırım’a girmeye izin verilmediğini öğrenince sınıra geldiler. Epey rahatsızlık verici olaylar yaşandı. Başta insanları sınıra yaklaştırmadılar. Onlar yolu kendileri açtılar. Askerler havaya ateş ettiler. Bu da gençlerimizi daha fazla kızdırdı. Çatışma çıkabilir diye çok endişelendim. Bana Kırım’a giriş yapmaya izin vermediler. Ayrıca dediler ki; ‘Kırım’dan Herson’a geçenler izinsiz sınırı geçtikleri için onlara da yarımadaya giriş yasaklanacak’. Böyle bir şey olsaydı gerçekten de kan dökülme ihtimali vardı. Bunun olmasını engellemek için Refat Çubarov ve diğer KTMM üyeleri akşama kadar müzakere yaptı.” dedi.
“SON KIRIM TATARI KIRIM’A GEÇTİKTEN SONRA SINIRDAN AYRILDIM”
İşgalcilerin Kırım’a girmesine izin vermediğini belirten Kırımoğlu, “Kıyiv’e geri dönmek zorunda kaldım. Ama geri dönmeden önce bir şart koydum. Dedim ki: ‘Sınırı geçen 2-3 bin Kırım Tatarına yarımadaya geri dönmesine müsade edilecek. Ondan sonra ben Kıyiv’e döneceğim.’ Ve son Kırım Tatarı sınırdan geçene kadar bekledim. Herkes geçtikten sonra arabaya binip oradan uzaklaştım. Yine de tüm bunlara rağmen Rus propagandası hem benim hakkımda hem de Refat Çubarov hakkında ‘Kırım’ı terk ettiler, Kırım’dan kaçtılar’ iddiaları yaymaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
“ÖLDÜKTEN SONRA KIRIM’A GÖMÜLMEMİ İSTEMİYORLAR”
Kırım’a giriş kararının 5 yıl süreyle verildiğini ancak yasak süresi bitmeden FSB’nin onu uzatma kararı aldığını aktaran Kırımoğlu, “Bana karşı açılan davanın 8. duruşmasında avukatım Nikolay Polozov, dava dosyalarında Kırım’a giriş kararının 2034 yılına kadar uzatıldığını görüyor… 2034’te ben hayatta olacak mıyım sadece Allah bilir… Anladığım kadarıyla onlar istiyorlar ki benim cesedim de Kırım’a girmesin. Çünkü yasakları var. Sovyetler zamanında böyle uygulama vardı; örneğin bir insan hapiste ölürse ve hapis cezası henüz sona ermediyse naaşını akrabalarına teslim etmiyorlardı, hapishanenin mezarlığına gömüyorlardı.. Şimdiki Rusya’nın da buna benzer kuralları var.” dedi.
Kırım’a girişinin yasaklanmasının ardından Kırım’da bir dizi protesto eylemi gerçekleştirildiğini anlatan Kırımoğlu, “3 Mayıs 2014’te idari sınırdan ayrılmadan önce işgalcilere; idari sınırı geçen insanların Kırım’a geri dönmesine izin vereceksiniz ve protestoya katılan insanlara baskı uygulamayacaksınız diye şart koymuştum. Ruslar da bunu kabul etti ve her zamanki gibi yalan söylediler. Daha sonra baskılar başladı, yüzlerce Kırım Tatarına toplam miktarı bir milyon rubleyi geçen para cezaları verildi ve 3 arkadaşımız da hapse atıldı.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE DE 3 MAYIS OLAYLARINI ENDİŞEYLE TAKİP ETTİ
Kırım’ın idari sınırında olayların yaşandığı 3 Mayıs 2014’te Türkiye’nin Kıyiv Büyükelçiliği ile de görüştüğünü anlatan Kırımoğlu, “Bana dediler ki: “Televizyonda canlı yayınlanan olayları Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu da takip ediyorlar. Çok endişeliler. Eğer bir olay çıkarsa, Ukrayna’da bir tane daha savaş cephesi açılabilir. Bu yüzden rica ediyoruz sınırdan çekiliniz. Biz ise Türkiye olarak sizin Kırım’a girmenize izin verilmesi için diplomatik yollarla çaba göstereceğiz.’ Bundan sonra da Erdoğan konu ile ilgili birkaç açıklamada bulundu. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın bu kararını kınadı. İki ülke arasında yapılan görüşmelerde bu konu gündeme getirildi ama bir sonuç alınamadı.” dedi.
Kırımoğlu söz konusu olayların ardından 2015 yılında Putin’in Türkiye ziyaretinden önce Erdoğan tarafından Ankara’ya davet edilerek KTMM Başkanı Refat Çubarov ile yaşanan sorunları ele aldıklarını aktardı. Erdoğan’ın “Putin’den bir isteğiniz var mı?” sorusuna “Toprağımızdan gitsin tek isteğimiz bu” yanıtını verdiğini belirten Kırımoğlu, “Ayrıca Putin’e ‘Sayın Putin, koca bir devletin Başkanısınız, büyük insansınız ama neden bu kadar korkaksınız? Neden bu küçük adamın vatana girmesinden korkuyorsunuz?’ diye sorar mısınız dedim.” diye anlattı.
“PUTİN REJİMİ YAKINDA YOK OLACAK”
QHA’nın “9 yıl sonra Putin bu kararı değiştirir mi?” sorusuna Kırımoğlu, “Değişmez. Bence Putin’in birkaç ayı kaldı, muhtemelen yakında Putin rejimi yok olacak. Onun yerine gelecek iktidar bütün dünya ile barışmak isterse, tecritten kurtulmak isterse bu saçma kararları iptal etmesi gerekecek. Hapiste olan insanlarımızı serbest bırakması gerek. Yalnızca bundan sonra yaptırımların kaldırılması konusu ele alınabilir.” yanıtını verdi.