Yönetmen Sarıhalil: Kırım daha tamamen öğrenemediğim bir hayattır benim için

Yönetmen Sarıhalil: Kırım daha tamamen öğrenemediğim bir hayattır benim için

Haber Giriş Tarihi: 10.07.2020 14:11
Haber Güncellenme Tarihi: 10.07.2020 14:11
https://www.qha.com.tr/

Kırım Haber Ajansı (QHA) / İgor Zaytsev

Ahmedi-Ernes Sarıhalil, Kırım Tatar kökenli Ukraynalı yönetmen ve müzisyen. 4 kısa metrajlı ve bir uzun metrajlı belgesel film çekti. Onun "Mıqlar (Çiviler)" filmi Büyük Britanya, Türkiye, Almanya ve Ukrayna’daki festivallerde gösterildi. Film ayrıca birçok ödülün de sahibi oldu.

Kırım Haber Ajansına konuşan Sarıhalil, Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Kırımoğlu'nun hayatı ve mücadelesine adanmış ilk belgeselin çekiliş hikayesini, geleceğe dair planlarını ve Kırım'ı anlattı.

ÖZBEKİSTAN - KIRIM: EN PARLAK HATIRALAR

Hayatınızda ilk hatırayı anlatabilir misiniz?

Yakın zamanda bunu düşünmüştüm. Özbekistan’da yaşadığımız yıllar. Andican şehrinde yaşıyorduk. Büyükannem ve dedem yakın bir yerde oturuyordu, Nefteprom deniliyordu, orada petrol pompalanıyordu. Biz de oraya gidiyorduk. O zamanları çok iyi hatırlıyorum. Büyükannemin yaptığı ekmekler aklıma geliyor. Dedem fırında kebap yapıyordu. Çok lezzetli kebap yapıyordu. Küçükken oralarda babamın motorundan düşmüştüm. 1986 veya 1987 yılındaydı. 

Kırım ile ilgili en net hatıranız hangisi?

Kırım’a döndükten sonra, yaşayacağımız eve geldiğimizde her yeri ot kaplamıştı. Evin kapısına geçmeye çare yoktu. Valizlerimize oturduk, babam da eve girebilmemiz için elleriyle otları çekmeye başladı.  

Ya hayatınızda ilk kez izlediğiniz filmi hatırlıyor musunuz?

Yaşadığımız kasabada yerli kulüp vardı. Çok kötü durumdaydı. Orada Hint filmleri gösteriliyordu. Orada ilk kez “Fantoma” filmini izledim. O kadar korkmuştum ki, sürekli gözlerimi kapatıyordum. Ondan sonra “Terminatör” filminin ilk kısmı gösterime çıktı. Çok iyi hatırlıyorum, inanılmaz bir filmdi. Filmin türü, üslubu, Sarah Connor'ın seslendirmesi. İnanılmaz bir şey...

Bu işi seçmenizde ebeveynlerinizden birinin etkisi oldu mu? Ailenizden biri bu yolu seçtiğiniz için size destek verdi mi?

Babam... Gençliğinde çok fotoğraflar yapmış, resimler çizmiş. Bunları kendi kendine yapıyormuş. Ancak yaratıcılık açısından babamın kendisini geliştirme fırsatı olmamış. Bu nedenle ben büyüdüğüm de babam inşaatçıydı ve bunun da bana fazla etkisi oldu diyemem. 

AKMESCİT VE AKYAR’DA GENÇLİK YILLARI

Okul yıllarınıza dönelim. Lise bittikten sonra neler oldu hayatınızda?

Liseden sonra ne yapacağımı bilmiyordum. İlk yıl üniversiteye giremedim. O zamanlar, radyo mühendisliği ile ilgileniyordum. Babam da bununla ilgileniyordu. Bana çeşitli kitaplar hediye ediyordu. Sonra ben Akmescit’e gittim. Orada hazırlık kurslara gidecektim. Kurslar ücretli olduğu için aynı zamanda işe girdim. 

Ne iş yapıyordunuz?

Kereste fabrikasına girmeye çalıştım. Ancak 17 yaşındaydım ve kanunlara göre o yaşta işe giremiyordum. Ses kasetleri satmaya başladım. Bu işi çok seviyordum, günlerce müzik dinliyordum. Sabahları bir kaset, akşamları başkası..

O zamanlar Akmescit’te nerede oturdunuz?

Param çok değildi. Bu nedenle ev kiralamıyordum. Bazen eve, köye dönüyordum. Yaklaşık 50 kilometre. Önce trene biniyordum, sonra 10 kilometre yürüyerek gidiyordum. Akmescit’te birkaç tanıdığım vardı. Bir gün birinin, ikinci gün başkasının evinde kalıyordum. Bir gün bir arkadaşımın evine gidecektim, onunla konuştum, oraya geldiğimde evde kimse yoktu. Gece, otobüsler çalışmıyordu ve hava çok soğuktu. Anahtarın nerede olduğunu biliyordum. İçeri girdim. Yemek hazırlıyorum, bir anda arkadaşımın büyükannesi geldi.  Beni de bir hırsız olduğumu sanmış. Benim için büyük bir şok oldu. 

Akmescit’ten sonra nereye gittiniz?

Akmescit’ten sonra Akyar’a taşındım. Oraya üniversiteye başvurmak için gittim. Sivastopol Teknik Üniversitesi’nin hazırlık kurslarına girdim. Bir yıl oraya gittim, sonra da üniversiteye başladım.

Hangi yıldı bu?

2002.

2004 yılında Ukrayna'daki Turuncu Devrimi hatırlıyor musunuz?

Tabii. Devrimin ilk günlerini hatırlıyorum. Akyar’da çok iyi hissediliyordu. Arkadaşlarımla çok tartışıyorduk, onların çoğu karşıydı. Bizim farklı bakışlarımız vardı. Ben devrimcileri destekliyordum. Benim gibi kişilerin sayısı çok azdı. 

Ciddi çatışmalar oldu mu?

Oldu. Yani insanlarla aynı şehirde yaşıyorsunuz, aynı üniversiteye gidiyorsunuz. Aynı ilgi alanlarına sahipsiniz. Ve bir anda her şey değişiyor. Çoğu Rus tarafını desteklemeye başlıyor. Ben çatışmaları sevmiyorum aslında ancak gerektiği yerde konuşmaktan da çekinmiyordum.

Üniversiteden sonra ne yapmaya başladınız?

Bir sınıf arkadaşım vardı. İsmi Riza. Onun abisi yerli televizyon kanalında çalışıyordu. Sonra Riza da o kanalda kameraman oldu. Bir gün Riza arayıp, beni de işe çağırdı. O zaman, ATR televizyonu o kadar bilinmiyordu. Hiçbir zaman yapmadığım bir işe davet edildim. Diplomamı savunduktan sonra Akmescit’e taşındım. Ve 2007-2010 yılları arasında ATR televizyonunda kameraman olarak çalıştım.  

O zamanları bir sanatçılık hevesiniz var mıydı?

Yaklaşık o zamanlarda tiyatro stüdyosuna gitmeye başladım. Sadece oyunculukla değil, kişisel gelişimle de ilgileniyordum. Sonra ise bu ilgim derinleşmeye başladı. Orada üç performansta oynadım. Sonra da yönetmenlik kurslarına başladım. 

Kırım’dan gittiğinizde, yönetmen olacağınızı ve bu yönde ilerleyeceğinizi biliyor muydunuz? 

O zamanı artık bana “Mustafa” filminin yönetmeni olmam teklif edildi.  Bu 2014’teydi. Ama bu da tam belli değildi, sadece konuşuyorduk işte. Yani Kırım’dan Kıyiv’e taşındığımda tam ne yapacağımı bilmiyordum. Sinema alanında çalışacağım belli değildi. 

«MUSTAFA» FİLMİ https://www.youtube.com/watch?v=Fosg3_TcpA8

Sizin için Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu kimdir? 

Mustafa Kırımoğlu hakkında çocukluktan çok şey biliyordum, çok şey duymuştum onun hakkında. Ancak filme geçersek, benim bir görevim vardı bu konuda. Geldiğimde fazla tecrübem de yoktu aslında. Diğer yandan, benim için bu çok büyük bir sorumluluktu. O yüzden çok endişeleniyordum. 

Film çekimlerinden önce Mustafa Kırımoğlu ile konuşmuş muydunuz? Bir araya geldiniz mi?

Hayır. Yani kişisel olarak görüşmedik.  

Neden film yapımcıları yönetmen olarak sizi seçtiğini biliyor musunuz?

Bilmiyorum, zor bir soru. O zamanlar bazı çalışmalarım vardı. Kız kardeşime film çekmiştim. Bence, iyi oldu. Birkaç yarışmada ödül kazandı. Sonra bir şeyler çektik. Belgesele benzer bir şeyler. Yani işlerim vardı, ama bu çalışmalar başka bir alandaydı.

Mustafa'yı oynayan oyuncu Ukraynalı. Neden bu rol için onu onayladın?

Yanıt verenlerden en çok yaklaşan kişiydi. Onda bir şey vardı. Yanılmıyorsam, bu profesyonel bir aktör değil. Harkiv’deki tiyatroda oynamış daha önce. 

Rol için başvuru çok muydu?

Birçok kişi yazdı. Onlar arasında beşini seçtik. Sonra da role Maksim’i onayladık.

Film için senaryonuz var mıydı?

Bir plan hazırladım. Tüm olayları dramatik, tarihsel açıdan inceledim ve ona göre yapacaklarımızı adım adım belirttim. 

Film sahnelerinde, diyalogların tarihsel özgünlüğü ne kadar doğru bir şekilde gösteriliyor? 

Mustafa Kırımoğlu ile röportaj yaptık. Onun anlattığı en ilginç hikayeleri filmde göstermek istedim. Tabii ki, bazı yerlerini biraz değiştirdik. 

Filmde Kırımoğlu hapiste Lev Tolstoy’un ‘Savaş ve Barış’ kitabını ingilizce okuyor. Neden?

Bu gerçek bir şey. Öyle bir şey oldu. Kırımoğlu, İngilizceyi hapisteyken öğrendi. 

Belgeselde ayrıca Kırım Tatarlarının Kırım’a dönüşünü hakkında birçok video var? Onları nereden aldınız?

İnternetten buldum.

Bu videolarda sürgünlükten bomboş topraklara dönen insanları görüyoruz. Onlar çadırlara yaşayıp, evlerini sıfırdan kurdu. Sizin aileniz de aynı yoldan geçti mi?

O zamanlar, insanlar önce Kırım’a durumu öğrenmek için geliyordu. Babam da öyle yapmıştı. Kırım Tatarları yarımadanın Güney kısmına gitmemeleri için, onları en uzak kolhozlara (köylere) yerleştirmek istemişler. Babama bir köyde iş ve hatta ev vermişler. Annem ve babam için en önemlisi de Kırım’da kalmaktı. Biz temelli Kırım’a yerleşmeden önce her yıl oraya geliyorduk. Annemle babam yıl boyunca bunu yapabilmemiz için para ayırıyordu. 

Mustafa Kırımoğlu filme nasıl tepki verdi?

Belgeleselin galasından birkaç gün önce Tamila Taşeva filmi Mustafa Ağaya gösterdi. Mustafa Ağa da orada yanlış bir şeyler olduğunu söylemiş. Mesela, psikologla konuşma biraz farklıydı. Orada iki kişi olmuş, bizde ise bir. Ama aslında, Mustafa Ağa filmi beğendi. 

“Mustafa” filminde bir çok sahne Rusya’dan çekilmiş. Çekim ekibiyle Rusya’ya mı gittiniz?

Hayır. Bu şehirlerde bizim için bu kısımları çeken arkadaşlar vardı. 

Rusya’da film gösterisinin iptal edildiğini biliyorum. Siz bunun detaylarını biliyor musunuz?

Detaylarını bilmiyorum. Gösteri olacaktı. Moskova’da Kırım Tatar derneği var. Onlar filmi izlemeye gittiğinde, gösterinin iptal edildiğini söylemişler. Ben bunu telefondan öğrendim. Anladığım kadarıyla, bu işte kolluk kuvvetlerinin ve özel hizmetlerin parmağı vardı. Rusya’da film yasaklandıktan sonra onu internete koymaya karar verdik. Herkes izleyebilsin diye. Bence çok doğru bir karardı bu. 

Bu film daha nerede gösterildi?

Kırgızistan'da bir insan hakları festivalinde, hatta orada bir ödül aldı. Polonya'da, daha birkaç yerde, tam olarak hatırlamıyorum.

Film üzerinde çalışmalar ne kadar sürdü?

Yaklaşık bir yıl. 

Filmin sponsoru kim oldu?

Kitle fonu ve Ulusal Demokrasi Destekleme Fonu.

Bu filmden sonra Mustafa Kırımoğlu hakkında uzun metrajlı bir film çekme teklifleri oldu mu?

Yani sadece teklif şeklinde. Ancak ciddi teklifler yapılmadı. Ben kendim de bir yıl içinde yoruldum. Bu nedenle bunun üzerinde düşünmedim.

SEVGİ, AİLE, YARATICI PLANLAR

Siz aynı zamanda müzisyensiniz. Sizin için hangisi daha önemli?

Muhtemelen sinema. Bu alan daha canlı bence. Öyle diyebilirim. Müzik de öyle, ama ben müzikte kendimi bir yönetmen değil de, bir aktör gibi hissediyorum.

Din nedir sizin için?

Bu konuda çok düşünüyorum. Benim için din bu dünyanın yapısıdır. Yani kendi kendini ve ortamı anlama ve kullanma kılavuzu.

Bu kılavuzda bir güvenlik önlemi var mı?

Tabii… 

En çok kiminle konuşmak isterdiniz? 

Gelecekten gelen kendimle sohbet etmek istiyorum.

Ne söylerdiniz?

Onun bana söyleyeceklerini dinlemek isterdim. 

Neler söyleyebilecekleri ile ilgili tahminleriniz var mı?

Hayır.  

Kırım sizin için nedir?

Bilmiyorum, sevgi, aile ile ilgili düşünceler geliyor aklıma… Kırım daha tamamen öğrenemediğim bir hayattır, derdim. 

Kırım’da kızınız var, doğru mu?

Evet, ismi Meryem. Yedi yaşında. Onunla çok yakınız. Sık sık konuşuyoruz. Bazen ona masallar anlatıyorum. Her seferinde yeni bir bölüm uydururken, entrikayı korumak için her zaman en ilginç anda bitiriyorum.

Dizi gibi...

Evet, ona benziyor.

En sevdiğiniz filmler ve yönetmenleri söyleyebilir misiniz?

“Amerikan Güzeli”, yönetmen Sam Mendes

“Bir Katil Kiraladım”, yönetmen Aki Kaurismäki 

“Temmuz'da”, yönetmen Fatih Akın

“Piyanist”, yönetmen Michael Haneke

“Hong Kong Express”, yönetmen Wong Kar-Wai

“The Shining”, yönetmen Stanley Kubrick

“Terminatör 2”, yönetmen James Cameron

Asgar Ferhadi, Bong Joon-ho ve Lee Chang-dong'un filmleri.

En sevdiğiniz kitaplar?

“Hayatın Kaynağı”, Ayn Rand;

“Emanet Dolabı Bebekleri”, Ryu Murakami;

Haruki Murakami’nin kitapları.

En sevdiğiniz müzik?

Radiohead feat Hans Zimmer – Ocean Bloom.

Bir sonraki filminiz nasıl olacak?

Duygular, ilişkiler hakkında bir film yapmak istiyorum. Politikasız ve milliyetçilik olmadan. Bunlar her zaman içimde var, ama şimdi başka bir şey yapmak istiyorum. Sürekli bu konuda olmak çok zor. “Mustafa” ve “Kegelbahn” (Bowling pisti) filmlerim bu konuda ve şimdilik bu bana yeterli.  Ve elbette, yaşamı onaylayan, motive edici, ilham verici bir film yapma isteğim var. Kahramanların gerçek bir hayat yaşamasını istiyorum. Sinemadan insanlar için gerçek bir fayda olmasını istiyorum. Şimdi bu yöntemde çalışıyorum, bununla ilgili birkaç fikrim var.