Türk hikayeciliğinin öncü ismi Ömer Seyfettin 137 yaşında!

Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden, yazdığı hikayelerle bugün halen hatırlanan Türk yazar Ömer Seyfettin, 137 yıl önce bugün dünyaya geldi. Öğretmen ve asker kimliğinden ziyade yazarlığıyla tanınan Ömer Seyfettin, 6 Mart 1920’de 35 yaşında iken hayata veda etti.

Haber Giriş Tarihi: 11.03.2021 17:01
Haber Güncellenme Tarihi: 11.03.2021 17:01
https://www.qha.com.tr/

Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden, eserleriyle bugün halen önemini koruyan Türk yazar Ömer Seyfettin, 137 yıl önce bugün dünyaya geldi. Öğretmen ve asker kimliğinden ziyade yazarlığıyla tanınan Ömer Seyfettin, 6 Mart 1920’de daha 35 yaşında iken hayata veda etti.

Türk edebiyatında kısa hikâyeciliğinin kurucusu olarak kabul edilen ve Türkçe'de sadeleşmenin savunucu olarak tanınan Seyfettin, 11 Mart 1884’te Balıkesir, Gönen’de dünyaya geldi. Yüzbaşı Ömer Şevki Bey ile Fatma Hanım’ın dört çocuğundan biri olan Ömer Seyfettin, sırasıyla Mekteb-î Osmanî, Askerî Baytar (Veteriner) Rüştiyesi, Kuleli Askeri İdadisi ve Edirne Askeri İdadisi’nde eğitim gördü. Şiir yazmaya ve edebiyat çalışmalarına Edirne’deki öğrenciliği esnasında başladı. 1900’de idadiyi bitirip İstanbul’a dönen Seyfettin, Mekteb-i Harbiye-i Şahâne’ye girmesini takiben, Mecmua-i Edebiye dergisinde ilk şiirleri yayımlandı.

ÖMER SEYFETTİN, YENİ LİSAN HAREKETİ VE GENÇ KALEMLER

Ömer Seyfettin, 1903’te 19 yaşında mezun edilerek, piyade asteğmeni olarak Selanik merkezli Üçüncü Ordu’nun İzmir Redif Tümeni’ne bağlı Kuşadası Redif Taburu’na tayin edildi. Sonrasında 1906’da İzmir Jandarma Okulu’na öğretmen olarak atandı. İzmir’de fikri ve edebi çevreler içerisinde faaliyet göstermeye başlayan Seyfettin, Necip Türkçü’nün sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat fikirlerinden etkilendi. Ocak 1909’da Selanik Üçüncü Ordu’da görevlendirilerek Manastır, Pirlepe, Köprülü, Cumâ-yı Bâlâ kasaba ve köylerinde görev yapan Seyfettin, Razlık (günümüzde Bulgaristan) kasabasının Yakorit köyünde bölük komutanı oldu. Burada Ali Canip’e yazdığı meşhur mektubunun akabinde dil konusunda görüşlerini özetleyerek Yeni Lisan hareketini başlattı.Ziya Gökalp’in tavsiyesi üzerine 1910’da tazminatını ödeyip askerlikten ayrılan Seyfettin, öğretmenlik ve yazarlıkla hayatını sürdürmek üzere Selanik’e yerleşti. Rumeli’nin tek Türk bilim ve edebiyat dergisi “Hüsn ve Şiir” dergisinin ismi “Genç Kalemler” olarak değiştirilden sonra Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı yazısı, imzasız olarak burada yayımlandı.

ÖMRÜNÜ TÜRKÇE'YE, TÜRKÇÜLÜĞE VE TÜRK EDEBİYATINA ADADI

Genç Kalemler’in edebiyat çalışmaları 1912’de Balkan Harbi’nin başlaması üzerine son buldu. Yeniden orduya katılan Seyfettin, Yanya Kuşatması esnasında 1913’te esir düştü. Atina yakınlarında süren on aylık esareti sırasında yazdığı bazı hikayeleri Türk Yurdu’nda yayımlandı.

Esaretinin ardından kasım 1913’te İstanbul’a dönen yazar, 1914’te askerlikten tekrar ayrılarak Kabataş Sultanisi’nde edebiyat öğretmenliğine başladı. “Türk Sözü” dergisinin yazarlığına getirilerek Türkçü düşünceye yönelik yazılar kaleme aldı.Harbi-i Umumi’nin (Cihan Harbi, Birinci Dünya Savaşı) yenilgisini takiben sağlığının kötü yönde etkilenmesi üzerine Anadolu’da uzun seyahatlere çıktı. 1917-1920 arasında on kitap, 125 hikaye kaleme alan Seyfettin’in hikaye ve makaleleri “Yeni Mecmua”, “Şair”, “Donanma”, “Büyük Mecmua”, “Yeni Dünya”, “Diken” ve “Türk Kadını” dergilerinden, “Vakit”, “Zaman”, “İfham” gazetelerinde yayımlandı.

Ömer Seyfettin’in mezartaşı, Zincirlikuyu Mezarlığı, İstanbul 35 YAŞINDA HAYATA VEDA ETTİ

Ömrünü Türkçeye ve edebiyata adayan yazar, İstanbul’da 25 Şubat 1920’de rahatsızlığının artmasının ardından 4 Mart’ta hastaneye kaldırıldı. Buradayken 6 Mart 1920’de, henüz 35 yaşındayken hayatını kaybetti. Naaşı önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı’na defnedildi, sonra da buradan 23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Mezarlığı’na nakledildi.

ÖMER SEYFETTİN'İN NAAŞINA NE OLDU? KADAVRA OLARAK KULLANILDI MI?

Sosyal medya çevrelerinde sıkça iddia edilenin aksine, naaşı kadavra olarak kullanılmadı.

ESERLERİ

Hikâyeleri: Falaka, Yüksek Ökçeler, Kızıl Elma, Bomba, Beyaz Lale, Gizli Mabet, Bahar ve Kelebekler, Yalnız Efe, Kaşağı, İlk Düşen Ak, Pembe İncili Kaftan, Harem, Yüzakı, Kurumuş Ağaçlar, Aşk Dalgası, Perili Köşk, Diyet…

Roman: Efruz Bey, Yalnız Efe (novella, uzun öykü), Ashab-ı Kehfimiz

Şiir: Şiirler (Doğduğum Yer)

Tiyatro Oyunu: Mahçupluk İmtihanı