15. yüzyıl Türk şairi, Türk dünyasının ortak değeri ve devlet adamı Nizamüddin Ali Şir Nevai veya yaygın adıyla Ali Şir Nevai, 3 Ocak 1501 yılında vefat etti. Çağatay edebiyatının oluşmasında önemli roller alan şair, eserleri ve fikirleriyle halen anılmaya devam ediyor.
Türk dünyasının ortak değeri, büyük Türk devlet adamı ve şairi Ali Şir Nevai, bundan tam 521 yıl önce doğduğu Herat'ta vefat etti. Çağatay edebiyatının oluşmasında önemli roller alan şair, eserleri ve fikirleriyle halen anılmaya devam ediyor.
BÜYÜK TÜRK ŞAİRİ ALİ ŞİR NEVAİ'NİN HAYATITimurlular Devleti zamanında Horasan’da yaşamıştır. Ünlü bilim ve devlet adamı Hüseyin Baykara ile arkadaştırlar. Şair, yazar ve mimardır. Türkçeye verdiği büyük değer ile bilinir. Hatta Muhakemet’ül Lügateyn (iki dilin karşılaştırılması) adlı eseri Türkçenin Farsça’dan üstün bir dil olduğunu ispatlamak için yazmıştır. Sultan Hüseyin Baykara, Herat'ta yönetimin başına geçince, Ali Şîr Nevâî'yi önce mühürdar yaptı. Daha sonra vezirlik görevine tayin etti. Görevi sırasında bol bol kitap okumak, ilim çevreleriyle sohbet etmek ve araştırma yapmak imkanı bulan Ali Şîr Nevâî, bir süre sonra İstifasını Hüseyin Baykara'ya sunduysa da kabul edilmedi. Aksine Esterebad Valiliği'ne tayin edildi. Ali Şîr Nevâî, valilik görevinde fazla durmadı ve 1490 yılında ayrıldı.
Ali Şîr Nevâî'nin ailesi çok zengindi. Onun için devletten hiç maaş almadığı gibi devlete yardım da etti. Ali Şîr Nevâî topluma ve insanlığa hizmet etmekten büyük sevinç duyardı. Bu düşünceden hareketle çeşitli vakıflar kurdu. Valilik görevinden ayrıldıktan sonra bilim ve sanat konularında yoğunlaşan Ali Şîr Nevâî, 1501 yılında doğduğu şehir olan Herat'ta vefat etti.
Ali Şir, çocukluk yıllarından itibaren şiirle meşgul olmuş; küçük yaşta pek çok şairin şiirlerini ezberlemiştir. Onun yetişmesinde, şair olan dayısı Kabûlî ile Garîbî’nin önemli katkıları olmuştur. Gelenek itibariyle Klasik Şark edebiyatının dairesi içinde yaşamaktadır. Çocukluğunda Arapça ve Farsçayı öğrenmiş; Arap ve Fars edebiyatına vakıf olmuştur. Genceli Nizamî, Dehlevî, Firdevsî ve üstadı Molla Cami’nin üzerinde önemli etkiler bırakmış.
Ali Şir Nevayî, Türk edebiyatının en verimli, kendi devrine ve kendinden sonraki devirlere en çok tesir eden, edebiyatın her şeyden önce bir dil meselesi olduğuna inanıp Türkçeyi Kâşgarlı’nın Arapçaya karşı savunmasından sonra, bir başka yabancı dile, Farsçaya karşı savunan, Türk edebiyatının en büyük şahsiyetlerinden biridir. Klasik Çağatay edebiyatının oluşumunda seçkin bir yeri bulunan Ali Şir Nevayî, irili ufaklı otuza yakın eser ortaya koymuştur. Geniş bir kültüre sahip olduğu ve döneminin bilimlerine vakıf bulunduğu anlaşılan Nevayî, bu özellikleri bakımından Türk edebiyatının, sanatının ve düşünce tarihinin doruklarında yer alır. Nevayî’nin iyi bir edip, şuurlu bir Türkçü ve Türkçeci olarak yetişmesinde zamandaşları olan ve kendisine örnek aldığı Horasan padişahı Ebulkasım Babür Mirza, Lutfî, Seyyid Hasan Erdeşir, Molla Cami ve Hoca Hasan Hızrşah gibi simaların bilhassa büyük katkıları olmuştur.
ALİ ŞİR NEVAİ MUHAKEMETÜ'L-LÜGATEYN1071-1073 yılları arasında Araplara Türkçeyi öğretmek, Türkçenin Arapçaya denk bir dil oduğunu ispatlamak gayesiyle Kâşgarlı Mahmud, Divanü Lugati't-Türk adlı ansiklopedik sözlük mahiyetindeki eserini yazmıştı. Türklük bilgisinin zengin malzemesini ortaya koyan bu eserin ardından 426 yıl sonra aynı dil şuuruyla aşağı yukarı aynı yüksek gayelere hizmet eden ikinci bir eser yazıldı: Muhakemetü’l-lugateyn. Eserin bilinen dört yazma nüshası vardır. Bunlardan ikisi Türkiye'dedir (Topkapı ve Fatih nüshası).
Onun en büyük özelliği Türkistan Türkçesini eserleriyle kuvvetli, edebî bir dil haline getirmiş olmasıdır. Bu özellik onun şuurlu bir dil milliyetçisi olduğunu gösterir. Türkçeye karşı duyduğu derin sevgi ve bu dille yazdığı eserlerinin uyandırdığı büyük akisler sebebiyle, Türkistan Türkçesi yüzyıllarca onun adıyla, “Nevayî dili” diye anılmıştır.
Nizameddin Ali Şir, Türkçe şiirlerinde Nevayî, Farsça şiirlerinde ise “Fanî” mahlasını kullanmıştır. Bu mahlaslar tesadüfen seçilmiş değildir. Şarkı, türkü, ahenk gibi anlamlara gelen “Neva” kelimesini mahlas olarak seçmesi, onun sanatla ve duyguyla olan bağını açıkça göstermektedir.
Beş mesnevisinden meydana gelen Hamse'si ile Türk edebiyatının ilk hamse yazarı Ali Şîr Nevâî'nin divanlarından hariç 18 ayrı eseri daha vardır.
Hayretü'l-Ebrâr, Ferhat ve Şirin, Leyla ve Mecnun, Seb'a-i Seyyârem, Sedd-i İskender, Lisânü't-Tayr, Muhâkemetü'l-Lügateyn, Mecâlisü'n-Nefâis, Mîzânü'l-Evzân, Nesâimü'l-Mehabbe, Nazmü'l-Cevâhir, Hamsetü'l-Mütehayyirîn, Tühfetü'l Mülûk, Münşeât, Sirâcü'l-Müslimîn, Tarihu'l-Enbiyâ, Mahbûbü'l-Kulûb fi'l-Ahlâk, Seyfü'l-Hâdî ve Rekâbet-ü'l-Münâdî.
Ali Şîr Nevâî'nin eserleri hem yazıldıkları devirde, hem de daha sonra bütün Türk dünyasında zevkle okunmuş, pek çok ünlü Türk şairi onu örnek almış, ona övgü yazmıştır. XV. yüzyılda yaşamış büyük Osmanlı Şairi Ahmet Paşa, XVI. Yüzyılda yaşamış ve Azeri lehçesiyle yazmış ünlü Fuzûlî, Ali Şîr Nevâî'den etkilenmişlerdir.
Bir çok Osmanlı aydını, bu arada Yavuz Sultan Selim, Nevaî'nin hayranı idiler. XVIII. yüzyılda büyük divan şairimiz Nedim bile Ali Şîr Nevâî dilinde (Çağatay lehçesinde) şiirler yazmıştır.