Siyasi tutsak İzzet Abdullayev'in eşi: Baskın sırasında buzdolabımızın altına yasak kitap atıldı!

Siyasi tutsak İzzet Abdullayev'in eşi: Baskın sırasında buzdolabımızın altına yasak kitap atıldı!

Haber Giriş Tarihi: 23.09.2020 15:24
Haber Güncellenme Tarihi: 23.09.2020 15:24
https://www.qha.com.tr/

Asif Aliyev/ QHA Kıyiv

İnsan hakları savunucularının verilerine göre, yüzden fazla Kırımlı, siyasi nedenlerden ötürü Rusya veya işgal edilen Kırım’daki hapishanelerde alıkonuluyor. Söz konusu siyasi tutsakların büyük bir çoğunluğu ise Kırım Tatarılarından oluşuyor.

İlk bakışta sadece tutsak listelerindeki isimler olarak algılanan siyasi tutsakların her birinin ayrı hikayesi bulunuyor. Kırım Haber Ajansı (QHA), siyasi tutsakların ailelerinin durumunu ve yaşantısını anlatan yazı dizisine devam ediyor.

Akmescit sakini, Özbekistan’da sürgün bölgesinde doğan Kremlin esiri İzzet Abdullayev, bir Kırım Tatar aktivistiydi. Rus işgali altındaki Kırım’da açılan siyasi güdümlü davaların duruşmalarına katılıyor, evlerine baskınlar düzenlenen Kırım Tatarlarını yalnız bırakmıyordu.

KIRIM’DA YAPILAN EN BÜYÜK TOPLU BASKIN

Yarımada’nın işgalinden bu yana Kırım Tatarlarının evlerine en büyük toplu baskınlardan biri 27 Mart 2019’da yapıldı. İzzet Abdullayev'in evine de baskın yapan işgalci güçler onu alıkoydu.

Kırım Tatarı İzzet Abdullayev, Rusya Ceza Kanunu'nun 205.5. maddesinin 2. fıkrasına göre terör örgütü olarak kabul edilen bir örgütün üyesi olmakla (20 yıla kadar hapis cezasını öngörüyor) ve Rusya Federasyonu Ceza Kanununun 30. maddesinin 1. fıkrası ve 278. maddesine göre şiddet kullanarak iktidarı ele geçirmeye hazırlıkla (10 yıla kadar hapis cezası) suçlanıyor.

Siyasi tutsağın eşi Güzel Abdullayeva, QHA’ya verdiği demeçte; evlerine yapılan baskından ve eşinin en kısa zamanda serbest bırakılması umudundan bahsetti.

"TUTUKLANMASINDAN ÖNCE AKTİF BİR İNSANDI"

İzzet, Allah'tan korkan, nazik, zeki ve sempatik bir kişidir. Tutuklanmasından önce, aktif bir sivil duruşa sahipti ve soydaşlarına karşı açılan sözde davaların duruşmalarına katılırdı. Yalandan nefret eder ve her zaman doğruyu söylerdi. Bakış açısını asla gizlemedi ve her zaman ilkelerine sadık kaldı. İzzet, masum bir kişiye dava açılamayacağından emindi.

İzzet'le beş buçuk yıldır evliyiz ve iki küçük çocuğumuz var, iki kızımız var: dört yaşındaki büyük kızımız Salsabil ve kocamın tutuklanmasından altı gün sonra doğan küçük kızımız Safiye.

ARAMA SIRASINDA BUZDOLABIMIZIN ALTINA GİZLİCE YASAK KİTAP KOYDULAR

27 Mart 2019'da kocamın ailesinin evinde arama yapıldı, zira o zaman onlarla yaşıyorduk. Arama standart olarak sabah 6'da başladı ve öğlene kadar sürdü. Güvenlik güçleri maske takıyordu ve yanlarında getirdikleri tanıklar da maskeliydi. İzzet, tanıdıklarından birilerinin, mesela komşularının tanık olmalarını istedi ama güvenlik güçleri bunu kabul etmedi.

Arama sırasında evimize gizlice yasak kitap koydular. Buzdolabının altına koydular. Üzerinde tek bir toz zerresi bile yoktu, tamamen yeniydi.

Arama sırasında evimize gizlice yasak kitap koydular. Buzdolabının altına koydular. Üzerinde tek bir toz zerresi bile yoktu, tamamen yeniydi. İzzet bu kitabı görünce bunun bizimle hiçbir ilgisi olmadığını söyleyerek üzerinde parmak izlerimizin olup olmadığının kontrol edilmesini istedi. Avukatımızın (Mamet Mambetov) geldiğini pencereden görünce eşim arama sırasında onun da bulunmasına izin verilmesini istedi. Güvenlik görevlileri sırıtarak, arama başladığında orada olmadığı için şimdi de buna gerek olmadığını söylediler.

Aynı gün İzzet ve diğer alıkonulan kişiler mahkemeye çıkarıldılar ve haklarında tutuklama kararı alındı. İki gün sonra Rostov-na-Donu şehrine sevk edildiler. İzzet, Şahtı kentindeki 4 numaralı tutukevine yerleştirildi. Geçen yıl 24 Temmuz'a kadar oradaydı. Daha sonra Akmescit (Simferopol) 1 No'lu tutukevine nakledildi ve burada Kırım Psikiyatri Hastanesine yerleştirildi. 25 Kasım 2019'da tekrar Rostov'a gönderildi ve bu yılın ağustos ayında tekrar Akmescit'teki tutukevine sevk edildi.

İzzet, koğuşta temiz hava yetersizliği nedeniyle şiddetli baş ağrıları çekiyor. Ayrıca koğuştaki aydınlatma da çok kötü, bu nedenle gözleri de bozuluyor. Eşim diş ağrısı da çekiyor, yetersiz beslenme, vitamin ve kalsiyum eksikliği nedeniyle dişleri parçalanıyor. Oradai kendisine tıbbi yardım sağlanmıyor.

Tutuklandığından beri bir kez bile görüş izni verilmedi, defalarca başvuruda bulunduk, her seferinde ret cevabı aldık. Sadece duruşmalar sırasında görüşebiliyoruz, o da duruşma açık yapılırsa.

İzzet'i götürdüklerinde büyük kızımız Salsabil 2,5 yaşındaydı. O zaman henüz konuşamıyordu ve neler hissettiğini anlayamıyordum. Ama davranışından sinirli olduğunu, babasını aradığını, onu beklediğini anlayabiliyordum. Şimdi ise ona "Baban nerede?" diye sorduğumda, "Babam yok" diyor. Ben de babasının olduğunu ama onu kötü kişilerin götürdüğünü, babasının bizi, onu, kardeşini sevdiğini söylüyorum. Ama kızımız babası bizimle olmadığı için kötü biri olduğunu söylüyor (ağlıyor)…

HALKIMIZIN DESTEĞİ BİRLİĞİMİZİN TİMSALİDİR

Toplumun desteğine gelince… bizim için çok değerli. Kayıtsız kalmayan, bize yardım eden herkese minnettarım… Halkımızın desteği bize kelimelerle ifade bile edemeyeceğim huzur ve sevinç veriyor. Bu destek herkes için birlik, yüksek ahlak örneğidir. Haklarınız için barışçıl yolllarla nasıl mücadele etmek gerektiğinin örneğidir.

Değişim (Ukrayna ile Rusya arasında esir değişimi) seçeneğini göz ardı etmiyorum ama buna pek ümidim yok, yani bu düşünceyle yaşamıyorum. Eşim ve diğer din kardeşlerimizin uzun yıllar hapishanelerde tutulmayacağına inanıyorum. Her zor durumda Yüce Allah'a sığınırız ve bir an bile bu durumdan çıkış yolu olmadığını kabul etmiyorum, çünkü Allah'ın kendisi karanlıktan aydınlığa çıkar.