Erdoğan: NATO gerçekçi ve stratejik bir yaklaşımla hareket etmeli

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO zirvesi sonrası basın açıklaması gerçekleştirdi. Konuşmasında Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne vurgu yaptı. Türkiye'nin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırılarına yönelik tutumunu, çözüm için gösterdiği çabalarını dile getirdi. Mülteciler konusunda her ülkenin kapısına gelenleri desteklemesi gerektiğine vurgu yaptı. Mevcut savaş konusunda NATO’nun gerçekçi ve stratejik bir yaklaşımla hareket etmesinin şart olduğunu belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 25.03.2022 01:44
Haber Güncellenme Tarihi: 25.03.2022 01:44
https://www.qha.com.tr/

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO zirvesi sonrası basın açıklaması gerçekleştirdi. Konuşmasında Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne vurgu yaptı. Türkiye'nin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırılarına yönelik tutumunu, çözüm için gösterdiği çabalarını dile getirdi. Mülteciler konusunda her ülkenin kapısına gelenleri desteklemesi gerektiğine vurgu yaptı. Mevcut savaş konusunda NATO’nun gerçekçi ve stratejik bir yaklaşımla hareket etmesinin şart olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Mart 2022 tarihinde Brüksel'de gerçekleştirilen NATO Olağanüstü Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin ardından düzenlediği basın toplantısında konuştu.

Cumhurbaşkan'ın basın açıklaması konuşması şöyledir:

NATO'NUN BİRLİK VE DAYANIŞMA MESAJI VERMESİ ANLAMLIDIR

Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın bugün itibarıyla birinci ayını geride bıraktık. NATO müttefikleri olarak hem güncel gelişmeleri hem de ittifakın cari güvenlik ortamında aldığı tedbirleri değerlendirmek üzere bir araya geldik. 25 Şubat'ta video konferans yöntemiyle düzenlenen Zirve'nin ardından NATO'nun bir kez daha birlik ve dayanışma mesajı vermesi anlamlıdır.

UKRAYNA'NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EGEMENLİĞİNE VURGU YAPILDI

Türkiye'nin, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine 2014'ten bu yana sergilediği kuvvetli destek, herkesin malumudur. Kırım'ın ilhakını tanımadığımızı ve tanımayacağımızı her fırsatta ifade ettik, etmeyi sürdürüyoruz. Zirve vesilesiyle Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yönelik desteğimizi bir kez daha güçlü biçimde vurguladım.

RUSYA'NIN UKRAYNA'YA SALDIRISIYLA İLGİLİ TUTUMUZ NETTİR

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısıyla ilgili tutumumuz da bu ilkeli politikamızla uyumludur ve nettir. Savaşın neden olduğu yıkım ve insani trajedi ortadadır. Tahrip olan şehirler, adeta enkaza dönen hastaneler, okullar, evler, bütün varlığını bir bavula sığdırmış gözü yaşlı mülteciler, korku ve endişenin pençesinde kıvranan masum çocuklar, savaşın kanlı yüzünü bizlere tekrar hatırlatmıştır. Bu savaş özellikle çocuklar ve kadınlar üzerinde izleri senelerce silinmeyecek, çok ağır travmalara yol açıyor. Çatışmalar uzadıkça maalesef her iki tarafta da savaşın yıkıcılığı artıyor.

MÜZAKERE SÜRECİNİ KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN BİRÇOK ADIM ATTIK

Bu süreçte Türkiye, gerek coğrafi konumu, gerekse NATO müttefiki olarak özel ve istisnai bir yerde duruyor. Öncelikle Ukrayna ve Rusya, Karadeniz'den komşumuz olan iki ülkedir. Ukrayna ile köklü, çok boyutlu ve yakın ilişkilerimizin yanı sıra stratejik ortaklığımız vardır. Bir diğer komşumuz Rusya ile yapıcı ve karşılıklı güvene dayalı diyalog içinde olmaya özen gösteriyoruz. Türkiye'nin son 11 yıldır Suriye'deki savaşın yükünü adeta tek başına taşıyan bir ülke olarak, bölgedeki sulhu sükunun hakim kılınması için çalışıyoruz. Savaşın bir an önce sona erdirilmesine yönelik olarak iki ülkeyle de yoğun temas halindeyiz. Taraflar arasındaki müzakereleri yakından takip ediyor ve destekliyoruz. Müzakere sürecini kolaylaştırmak için şimdiye kadar birçok adım attık. Antalya'da dışişleri bakanlarını bir araya getirmemiz ve bilahare Dışişleri Bakanımın Moskova ve Lviv temasları, birer dönüm noktası oldu. Nihai çözümün, her iki ülkenin ve uluslararası kamuoyunun kabul edeceği muteber bir formüle dayanması gerektiğini düşünüyoruz. Ukrayna'nın egemenliği ve bağımsızlığı temel öncelik olmalıdır. Müzakerelerde bazı noktalarda ilerleme kaydedilmesini ihtiyatlı bir iyimserlikle karşılıyoruz. Savaşın başından itibaren Montrö sözleşmesinin ülkemize sağladığı yetkileri Karadeniz'de gerilimi düşürmek amacıyla kullanıyoruz.

İNSANİ YARDIM NOKTASINDA DA TÜRKİYE ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI

insani yardımlar noktasında da Türkiye'nin, üzerine düşeni fazlasıyla yapıyoruz. Şu ana kadar 56 tır bölgeye insani yardım göndermiş durumdayız ve göndermeye de devam ediyoruz. Ukraynalılar da dahil 63 binden fazla kişinin, çatışma bölgelerinden ayrılmasına yardımcı olduk. Türkiye'ye giriş yapan Ukraynalıların sayısı ise 60 bine yaklaştı. Ukrayna ve komşularına bu insani yardımları bundan sonra da göndermeye devam edeceğiz. Gerek AFAD, Türk Kızılay gibi resmi kurumlarımız, gerekse sivil toplum kuruluşlarımız sahada çok büyük bir özveriyle çalışıyor. Her türlü riske ve tehdide rağmen milletimizin alicenaplığını ve dayanışma ruhunu temsil eden tüm kuruluşlarımızı buradan tebrik ediyorum. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Ukrayna Gözlem Misyonu'nun 142 görevlisini de İstanbul üzerinden tahliye ettik. Son 8 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ki yaklaşık 5 milyon mülteciye ev sahipliği yapan ülkeyiz, dostlarımızın içinde bulunduğu zorluğu gayet iyi anlıyoruz.

AB BAŞTA OLMAK ÜZERE HERKES KAPISINA GELEN MÜLTECİLERİ DESTEKLEMELİ

Mültecilere sahip çıkma konusunda uluslararası toplumun iyi bir imtihan veremediğini de geçmişteki acı tecrübelerimizden çok iyi biliyoruz. Evini ve yurdunu terk etmek zorunda kalan çaresiz insanların göz rengine, diline, inancına, kültürüne göre ayrımcılığa uğramasını esefle karşılıyoruz. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere herkes kapısına gelen mültecileri desteklemeli, sıkıntılarının hafifletilmesi için elini taşın altına koymalıdır. Bizi insan kılan, bizi diğer canlılardan ayıran sadece kendi acımıza değil, başkalarının acısına yönelik hassasiyetimizdir, empati duygumuzdur. 11 yıldır Suriyeli kardeşlerimizin, son 1 aydır Ukrayna halkının yaşadığı zorlukların, gelecekte bir başka ülkenin başına gelmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur. Türkiye olarak, 'insanı yaratılmışların en şereflisi gören' medeniyet anlayışımız çerçevesinde, hiçbir ayrım yapmadan, ihtiyaç sahiplerinin yanında olmayı sürdüreceğiz.

NATO'NUN GERÇEKÇİ VE STRATEJİK BİR YAKLAŞIMLA HAREKET ETMESİ ŞARTTIR

zirvede, izlediklerimiz aktif ve ilkeli politikayı ve sarf ettiklerimiz etkin diplomatik gayretleri kapsamlı biçimde müttefiklerimize anlattım. İttifakın, Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik tehditler karşısında nasıl mukabele edeceğine dair kapsamlı görüş alışverişinde bulunduk. NATO'nun, mevcut savaş ortamında Ukrayna'ya siyasi ve pratik desteğini sürdürürken gerçekçi ve stratejik bir yaklaşımla hareket etmesi şarttır. Zirvede aldıkları kararların tamamen NATO'nun caydırıcılık ve savunma yapılanmasını güçlendirmeye yönelik adımlardır.

MİLLİ ÖNCELİKLERİMİZİ VE HASSASİYETLERİMİZİ DİLE GETİRDİM

İttifakın, Rusya'ya ya da başka bir üçüncü ülkeye tehdit oluşturacak bir yapılanma içinde olmadığının altını bu şekilde bir kez daha çizmiş olduk. Muhtemel çatışmalar ve krizler karşısında, müttefiklerin etkin biçimde korunmasına yönelik tedbirler alınırken, güvenliğin bölünmezliği ilkesinin önemine özellikle dikkat çektim. 360 derece güvenlik anlayışının temel düstur olduğunu vurguladım. Bu vesileyle terörizmle mücadele dahil olmak üzere milli önceliklerimizi ve hassasiyetlerimizi müttefiklerimiz nezdinde bir kez daha dile getirdim.

MÜTTEFİKLER ARASINDA GİZLİ-AÇIK AMBARGOLAR OLMAMALI

Türkiye, ittifak dayanışması ruhunu esas alarak, NATO'nun caydırıcılık ve savunma tedbirlerine gerekli katkıyı vermeye devam edecektir. Müttefiklerimizden de aynı dayanışmayı bekliyoruz. Türk savunma sanayi ürünlerinin başarıları ortadayken, bu alanda karşılaştığımız engellemelerin hiçbir makul gerekçesi olamaz. Savunma sanayimizin önüne bizzat bazı müttefiklerimiz tarafından konan kısıtlamaların artık kaldırılması ortak menfaatimizedir. Müttefikler arasında gizli-açık ambargoların bırakın uygulanmasını, konuşulmaması, hatta gündeme dahi gelmemesi gerekir. Bu konudaki beklentilerimizi liderlerle açıkça paylaştım.

TÜRKİYE NATO'DA GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ GELECEKTE DE SÖZ SAHİBİ OLACAK

Madrid'de, ittifakın geleceğini şekillendirecek, NATO'yu gelecek yıllara taşıyacak kararların alınacağı bir zirvenin icrası planlanıyor. Şüphesiz, bu kararların içinde NATO'nun yeni stratejik konsepti ön plana çıkacaktır. Türkiye, NATO'nun geçmişinde ve bugününde söz sahibi olduğu gibi bu sürece olan katkılarıyla ittifakın geleceğinde de söz sahibidir....