Mustafa KOÇYEGİT QHA Ankara
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) İktisadi İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) 100. Yıl Kültür Merkezi'nde tertip edilen program ile Holodomor Soykırımı, 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı, Kırım'ın 2014'te Rusya tarafından işgali ve Ukrayna'ya yönelik olarak 2022 yılından bu yana devam eden savaş konuşuldu.
Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun onur konuğu olarak katıldığı, Karabük Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Yuliya Biletska, Kapadokya Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Valeriy Morkva ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Dr. Öğr. Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu'nun panelist olarak yer aldığı; "Ukrayna ve Kırım'da Rus Zulmü: Holodomor, İşgal, Sürgün ve Savaş" başlıklı panelin moderatörlüğünü gazeteci Gönül Şamilkızı yürüttü.
Programa; Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı, Ukrayna Milletvekili ve Ukrayna-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Eş Başkanı Ahtem Çiygöz, Ukrayna-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu üyeleri ve Ukrayna milletvekilleri Oleh Sınyutka ile Mıkola Knyajıtskıy, Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, KTMM Üyesi ve Şefika Gaspıralı Birliği Başkanı Doç. Dr. Gayana Yüksel, Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) Denetleme Kurulu Başkanı, AHBVÜ İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Aydoğan, Kırım Derneği Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yüksel ile birlikte AHBVÜ'den çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.
"BİR AN ÖNCE BU SAVAŞIN VE HAKSIZ İŞGALİN SONLANMASINI DİLİYORUZ"
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren AHBVÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Fırat Purtaş, Ukrayna halkı içerisinde Kırım Tatarları, Nogaylar ve Azerbaycan Türkleri başta olmak üzere çok sayıda Türk toplulukları olduğuna atıf yaparak, "Bir an önce bu savaşın ve haksız işgalin sonlanmasını diliyoruz. Bu düşüncelerle etkinliğimizin ses getirmesini, başarılı olmasını diliyoruz." dedi.
Kendisinin akademik gelişiminde Ukrayna'nın çok önemli bir yeri olduğuna ve geçmişte Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Genel Sekreter Yardımcılığı görevi yürüttüğü dönemde Kırım'da çeşitli kültürel etkinliklere katılma fırsatına eriştiğini kaydeden Prof. Dr. Purtaş, "Savaş şartlarında maalesef Kıyiv'e doğrudan uçuş mümkün değil, üniversiteler arasındaki iş birliği çok zayıfladı, öğrenci hareketlerimiz maalesef neredeyse yok; aynı şekilde Kırım'daki kültürel zenginliklerimizi, soydaşlarımızı, akrabalarımızı ziyaret etmemiz mümkün değil. Bir an önce Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün tesis edilmesini, barışın tesis edilmesini, üniversiteler arasındaki iş birliğinin yeniden canlandırılmasını temenni ediyorum. Bu çerçevede sayın Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun ömrünü adadığı barışın en kısa sürede tesis edileceğine yürekten inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Purtaş, gerçekleştirdiği açılış konuşması sonrasında Kırımoğlu'nun elini öptü.
"RUSYA'NIN ŞOVENİST VE YAYILMACI SİYASETİ DEVAM EDECEKTİR"
Panelde onur konuğu olarak yer alan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Ukrayna'dan bir dizi resmî görüşmeler yapmak üzere heyet olarak geldiklerini ancak panel konusunun önemi sebebiyle AHBVÜ tarafından yapılan bu daveti düşünmeden kabul ettiğini belirtti.
Kırım Tatarlarının millî lideri Kırımoğlu, Sovyetlerin Ukrayna halkına karşı işlediği Holodomor Soykırımı hakkında değerlendirme yaptı. Kırımoğlu, Rusların o günden bu yana soykırım politikasına devam ettiğine dikkat çekti.
"Adı Rusya Federasyonu olan ülkede, rejimler değişebilir, yöneticiler değişebilir, onların adları değişebilir. Ama onların, şovenist ve yayılmacı siyaseti devam edecektir." şeklinde konuşan Kırımoğlu, Kırım Yarımadası'nın 10 yıldır Rusya’nın işgali altında olduğunu ve 3 yıldan beri Rusya ile Ukrayna arasında kanlı bir topyekûn savaşın devam ettiğini anımsattı.
Kırım tarihine bakıldığında 3 büyük trajik olay yaşandığını ve bunların hepsinin Rusya'dan kaynaklığını vurgulayan Kırımoğlu, ayrıca şu ifadeleri kullandı:
Dünyada şu anda bu savaşı durdurmak için çeşitli şekillerde "insani" temelli barış teklifleri öne sürülüyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskıy'ın barış planı var. Bu barış nasıl gerçekleşirse gerçekleşsin; Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün sağlanması lazım. İşgal edilen tüm topraklar Kırım dahil olmak üzere yeniden Ukrayna’nın kontrolünde olması lazım. Aksi halde, ateşkes olsa dahi daha kanlı, daha dehşetli yeni bir savaş çıkacaktır.
"STALİN YÖNETİMİ UKRAYNA MİLLİYETÇİLİĞİNİ BASTIRMAYI AMAÇLADI"
Açılış konuşmaları sonrasında başlayan panelde ilk sunumu gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Yuliya Biletska, Holodomor Soykırımı'nı ele alarak, "Holodomor, Ukrayna köyleri hedef alan kasıtlı bir ölüm politikasıydı. Stalin yönetimi Ukrayna milliyetçiliğini bastırmayı ve cezalandırmayı amaçladı. Bu bağlamda Holodomor'u sadece kıtlık değil bilinçli bir soykırım olarak değerlendirmek gerekiyor." diye konuştu.
Stalin'in Ukrayna'daki millî hareketi bir tehdit olarak gördüğünü vurgulayan Biletska, gulag olarak adlandırılan varlıklı köylülere karşı mücadele başlattığını belirtti. Holodomor öncesinde ise 1920'li yılların sonu ve 1930'lu yılların başında Ukrayna'nın tüm entelijansiyasının, yazarlarının, müzisyenlerinin, senaristlerinin, elitlerinin öldürüldüğünü söyledi. "Kurşuna dizilen diriliş" olarak adlandırılan bu olaylara köylülerin reaksiyon verdiğini ve Stalin'in politikaları ile Sovyetler Birliği'nin uyguladığı yüksek tahıl kotalarının bu soykırımı ortaya çıkardığının altını çizdi.
Holodomor esnasında uygulanan "Beş Başak Yasası" ile köylülerin elinden tüm yiyeceklerin alındığını ve bununla birlikte ablukanın uygulandığını kaydeden Biletska, Sovyet askerlerinin köylere giriş çıkışı da engellediğini belirtti.
Ukrayna'nın cezalandırılması amacını taşıyan Holodomor'un sonuçları üzerinde de duran Biletska, kalıcı olarak Ukrayna'da demografik yapının değiştiğine işaret etti. Söz konusu bu dönüşümün günümüzdeki sorunlara temel teşkil ettiğini söyleyen Biletska, ayrıca Holodomor'un Ukrayna millî kimliğinin merkezini oluşturduğunu belirtti.
RUSYA'NIN UKRAYNA'YA YÖNELİK TAVRI TARİHİ
Panelde bir diğer sunumu gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Valeriy Morkva, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik olarak yayılmacı ve şovenist politikasının tarih boyunca aralıksız olarak sürdüğünün altını çizdi. Bu doğrultuda günümüzde devam eden sorunlarının salt olarak Putin'in şahsına indirgenemeyeceğini ve benzer olayların tarihte çok kez tekrar ettiğini belirterek, "Burada bir sistem var. Tüm tarihsel olayları birleştiren ve günümüzde de devam eden bir tutarlılık görüyoruz." dedi.
Bu tarihsel bakış açısının günümüze yansımasının önce 2014 yılında ve devam eden süreçte 2022 yılında başlayan topyekûn işgal girişiminde ortaya çıktığına dikkat çeken Morkva, "Rus ordusunun işgal ettiği bölgelerden Ukraynalı çocuklar Rusya'ya götürülüyor ve onlara Rus kimlikleri veriyor. Burada da devam eden sistem ve mantık Ukrayna kimliğinin yok edilmesidir." şeklinde konuştu.
Öte yandan Moskova'nın bu tutumunun sadece Ukrayna ile sınırlı olmadığını kaydeden Morkva, Baltık ülkerini, Belarus'u, Moldova'yı, Kafkasya'da yaşanan Çeçenistan savaşlarını, Türkistan coğrafyasındaki Türk devletlerine yönelik politikaları, Sibirya'daki halkları örnek gösterdi.
"RUS YAYILMACILIĞI BÜYÜK BİR TARİHİ DEVAMLILIK ARZ EDİYOR"
Panelin son konuşmacısı olan Dr. Öğr. Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu, tarihten bugüne Kırım'da süren Rus zulmünü anlattı. Holodomor gibi bir açlığın 1921 ve 1922 yıllarında Kırım'da yaşandığına dikkat çeken Bezikoğlu, bu konuların akademik bir bakış açısıyla araştırılması ve gündeme taşınması gerektiğini belirtti.
"Rus yayılmacılığı büyük bir tarihi devamlılık arz ediyor" diyen Bezikoğlu, şöyle devam etti:
Mesela, 1912 yılında Kırım Tatarlarının Savunma Bakanı, Kırım Halk Cumhuriyeti Bolşevikler tarafından ortadan kaldırıldığında Türkiye'ye gelmek zorunda kalıyor. Kendisi daha sonra "Rus Yayılmacılığının Tarihi Kökenleri" kitabını yazıyor. Rus Büyükelçiliği onu hemen Osmanlı hükûmetine şikayet ediyor ve kendisi Paris'e kaçmak zorunda kalıyor.
Rus kimliğinin; etnik milliyetçilik ya da ultra milliyetçilik gibi tanımlamalardan ziyade emperyal bir milliyetçilik anlayışına sahip olduğuna dikkat çeken Bezikoğlu, Rus edebiyatının klasik hâline gelmiş yazarlarında dahi bunu görmenin mümkün olduğuna işaret etti.