Birleşik Çerkesya Konseyi, 5 Ağustos 2023 tarihinde İstanbul'da konferans düzenledi. "1. Uluslararası Bağımsız Çerkesya Konferansı" başlıklı programa çok sayıda politikacı, uzman, akademisyen, gazeteci ve aktivist katıldı. Konsey, Çerkes ulusunun Rusya'dan ayrı bir toprakta, bağımsız bir devlet olması konusunu masaya yatırdı.
Konferans, Üsküdar Gençlik Merkezi'nde düzenlendi. Konferans kapsamında, Çerkes halkının kendi geleceğini tayin etme hakkına dayanarak, kendi öz toprakları üzerinde bağımsız Çerkesya devletini kurmaları için fikir alışverişinde bulunuldu.
Bu bağlamda konferansta; "Çerkes Ulusunun Bağımsızlığı Neden Önemlidir?, Uluslararası Hukukta Kendi Kaderini Tayin Hakkı, Çerkes Diasporasındaki ve Anavatandaki Durum, Tarihi Çerkesya Vatanı, Çerkes Soykırımının Ulusal Parlamentolar Tarafından Tanınması İçin Yapılabilecek Çalışmalar, Batı Ülkeleri Çerkesya'nın Bağımsızlığı Fikrine Nasıl Yaklaşıyor, Bağımsız Çerkesya'nın Karadeniz’in ve Doğu Avrupa’nın Güvenliğindeki Muhtemel Rolü, Bağımsız Çerkesya'nın Enerji Arz Güvenliğindeki Olası Rolü" konuları ele alındı.
KENAN KAPLAN: KONSEYİN NİHAİ AMACI BAĞIMSIZ ÇERKESYA CUMHURİYETİNİ KURMAKTIR
Konferans kapsamında konuşan Birleşik Çerkesya Konseyi Genel Başkanı Kenan Kaplan şu ifadeleri kullandı:
"Çerkes toplumu Rusya Çarlığı döneminde uygulanan soykırım ve sürgün sonucunda dünyanın 40 ülkesine diasporalarda sürgün hayatı yaşıyor, kültürünü kimliğini kaybetme noktasına geldi. Bu 159 yılın sonunda Çerkes Ulusu anladı ki varlığını yaşatabilmesinin tek yolu artık anavatanının sahibi olmak, bunun için mücadele etmekten geçiyor. Bu maksatla uluslararası alanda bağımsız Çerkesya mücadelesini dünyanın gündemine getirmek, Çerkesya’nın uğradığı soykırımı dünyanın gündemine getirmek, konjonktürel olarak Rusya’da gelişebilecek olaylar ve Rusya Federasyonu’nun dağılması gibi süreçler gündeme geldiğinde kendi bağımsızlığını elde edecek ortamı oluşturmak, uluslararası ilişkileri kurmak üzere Birleşik Çerkesya Konseyi kuruldu. Konseyin nihai amacı bağımsız Çerkesya Cumhuriyetini kurmaktır. Kuracağımız bu cumhuriyet çoğulcu demokrasi anlayışına dayalı insan haklarına dayalı demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlediği üniter bir devlet yapısına sahip olacaktır. Kendi sınırlarımız içerisinde hiçbir farklı etnik unsura da özel statü tanınmayacaktır. Çünkü bu farklı unsurların büyük bölümü Ruslar tarafından bize uygulanan soykırım döneminde Çerkesya’ya getirilmiş ve bize karşı uygulanan soykırımda kullanılmışlardır. Bu nedenle bunlar kuracağımız cumhuriyetin vatandaşları olabilirler ama hiçbir özel statüye sahip olmayacaklardır. Bu konferansı düzenleme amacımız, diaspora tarihinde ilk defa birinci konferans oluyor, artık Çerkes ulusunun bağımsızlığını elde etme idealini tüm dünyaya ilan etmek ve dünya kamuoyunun uluslararası kamuoyunun desteğini almak üzere düzenlediğimiz bir organizasyon. Birleşik Çerkesya Konseyi kurulalı yaklaşık bir yıl oldu. Hangi kurumda, hangi kurum olursa olsun kendini Çerkes hisseden Çerkes varlığına adayan buna hizmet etmeyi hedefleyen tüm kurum ve kuruluşlarla her zaman işbirliği halinde mücadele etmeye hazırız. Ancak Rusya Federasyonu kurum ve kuruluşlarımızı manipüle etmek için büyük bir çaba içerisinde. Biz gerekli görüşme ve uyarılarımızı yaparak bu manipülasyonun önüne geçme için elimizden gelen çabayı harcıyoruz"
Toplantıya, Bütün Tatar Toplum Merkezi Başkanı Farit Zakiyev de katıldı. Sürgündeki Tataristan Hükumeti Başbakanı Rafis Kaşapov ise toplantıya Londra'dan çevrim içi bağlandı.
RAFİS KAŞAPOV: SİZİN ACINIZ BİZİM ACIMIZDIR
Uluslararası Bağımsız Çerkesya Konferansı'na, Sürgündeki Bağımsız Tataristan Hükumeti Başbakanı Rafis Kaşapov Londra'dan naklen bağlandı. Kaşapov, Çerkes ve Tatar halkının sürgünde büyük acılar yaşadığını, kendi devletini kurmak ve kültürünü yaşatmak istediğini vurguladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Sayın kardeşlerimiz, beklentilerimiz ve endişelerimiz, kaygı ve belalarımız, hayatta kalma mücadelemiz bizleri yok etmeye çalışan düşmanımız aynı. Sizin acınız bizim acımızdır. Sizin zaferiniz ve şerefiniz bizim zaferimiz ve şerefimizdir.
Kendi fikirlerimizi ifade etmeye imkan sağladığınız için değerli Çerkes kardeşlerimize ve dostlarımıza minnettarız ve teşekkür ediyoruz. Tatar milletinin sesi duyulur diye umuyoruz. Size yönelik işgalci Rusya rejimi tarafından yapılan soykırım, sürgün ve hızlandırılmış asimilasyon; bize, Tatarlara yönelik de yapılıyor. Sizin korkunç kaderiniz bize çok acı veriyor çünkü şu an biz kendi milletimizi, dilimizi, dinimizi, kültürümüzü korumaya çalışan mülteciler olarak aynı acıları yaşıyoruz.
Rus şovenist dünyasının iradesiz köleleri olmaya razı olmayan birçok Tatar kardeşimiz, dünya çapında zorluklar içinde gezmekte, yardıma ve desteğe ihtiyacı var. Biz çok zor durumdayız, maddi ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz bazen bizleri 'Rus canavarının' ağzına geri göndermek istiyorlar. Onun için sayın Çerkes kardeşlerimizi çok iyi anlıyoruz.
Tüm dünyanın, kendini insanlığın bir parçası sayan tüm ülkelerin ve kendilerini merhametli ve dürüst sanan insanların; Çerkes Soykırımı'nı, sürgününü ve asimilasyonunu resmi olarak tanımasının zamanı gelmiştir. Dürüst ve adil olan insan haklarını savunan tüm ülkelere, 470 senelik Tatar milletine de yapılan soykırımı, zorlu asimilasyonu tanıma zamanı gelmiştir. Şimdi o tanınması ve durdurulması gereken soykırım Ukrayna'da devam ediyor. Bakınız durum nerelere geldi? Şimdiki küçücük Tataristan'da bile Tatarlar etnik olarak azınlık duruma zorlanılıyor, halkın çok büyük kısmı Ruslaştırılmış ve kendi dilini bilmiyor. Tataristan dışında kalan kendi topraklarında yaşayan Tatarlar hakkında konuşmaya da gerek yok.
SOYKIRIMIN TANINMASI İÇİN ÇAĞRI
Bir daha tekrar ediyorum. Dünyanın, bu Çerkes soykırım felaketini tanıması gerekiyor ve adaleti sağlamaya yardım etmesi gerekiyor. Aynı şekilde 1992 senesinde geçen Tataristan'ın bağımsızlık referandumu sonuçlarının da tanınması gerekiyor. O referandumda tüm uluslararası kurallar ve prosedürler sağlanıp halkın yüzde 60'ı olumlu oy ile bağımsızlık ilan etmişti. Rus işgal canavarı önce barbarca sert bir şekilde Çeçen kardeşlerimizi imha edip kaçmaya zorladı, dünya sustu. Sonra tehditle Tataristan yönetimi iradesiz bir kukla haline getirildi. Buna razı olmayan, direnebilen Tatarları öldürdü, yalanla hapislere attı, yurt dışına kovdu, yalanlarla İslami terörist ilan etti. Bu insanlar, vatanına dönemesin ve herhangi memleket onları iyı karşılamasın istediler.
Dünyanın, tüm bunları tanıyıp gerçek teröristi ve halkların katili olan sözde Rusya Federasyonu'nu cezalandırma zamanı gelmiştir. O herhangi bir federasyon değildir. O, tam bir yalancı mafya çetesi, tüm sözleşmeleri haince bozabilen bir yapıdır. Orada hiçbir zaman herhangi kanun ve insan hakları diye bir şey olmadı..."