Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping’in 2012 yılında başlattığı yolsuzlukla mücadele kampanyası, ülke çapında 200’den fazla yeni gözaltı merkezinin inşa edilmesine yol açtı. Bu merkezler, artık yalnızca Komünist Parti üyelerini değil kamu gücü kullanan tüm kesimleri hedef alıyor. Ülkede hastane yöneticilerinden okul müdürlerine, iş insanlarından kültürel kurum çalışanlarına kadar herkes tehdit altında.
2018’de kurulan ve Çin diktatörü Şi Cinping’in denetim ağına resmiyet kazandıran bu merkezlerde, “liuzhi” adlı sistemle şüpheliler, 6 aya kadar sorgusuz sualsiz tutulabiliyor. Ancak, uzmanlara göre bu yeni sistem de temel insan haklarını hiçe sayıyor. Bu merkezlerde tutulan kişiler, avukat ya da aile desteği olmadan altı ay boyunca sorgulanabiliyor.
ETNİK AZINLIKLAR DAHA ÇOK HEDEFTE
CNN’in 6 Ocak 2025 tarihli haberine göre, bu gözaltı merkezlerinin büyük bir kısmı Çin’in etnik azınlık bölgelerinde inşa edildi. Ningxia ve İç Moğolistan gibi bölgelerdeki tesisler sözde “intihar önleme” tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Ancak analizciler, bu özelliklerin asıl amacının uzun süreli gözaltılarla bireylerin direncini kırmak olduğunu belirtiyor.
ZORLU KOŞULLAR VE İŞKENCE İDDİALARI
Gözaltında tutulan kişiler, 18 saat boyunca hareketsiz oturmaya zorlanıyor. Bu süreçte birçok kişi sağlık sorunları yaşıyor, ağır psikolojik baskı altında ifadeye zorlanıyor. Birçok gözaltı merkezi, mahkumların uyku düzenlerini bozan ve fiziksel olarak yorucu koşullarıyla biliniyor.
Çin'in diktatör lideri Şi Cinping’in bu politikalarının yalnızca yolsuzlukla mücadeleyle sınırlı olmadığı, aynı zamanda özel sektör üzerinde kontrol kurmayı hedeflediği de belirtiliyor. CNN'e konuşan analizciler, bu politika ile birlikte özellikle iş insanlarının sahte suçlamalarla hedef alındığını ve para ödemeleri karşılığında serbest bırakıldıklarını ifade ediyor.
Çin’deki bu sistemin uzun vadeli ekonomik etkileri ve toplumsal sonuçları dünya kamuoyu tarafından dikkatle izleniyor.