Bulgarlaştırma sürecine karşı çıkan şehitler anıldı

Haber Giriş Tarihi: 25.12.2013 08:23
Haber Güncellenme Tarihi: 25.12.2013 08:23
https://www.qha.com.tr/

Bu yıl da 24 Aralık 1984 yılında komünist totaliter rejimin başlattığı Bulgarlaştırma sürecine karşı ilk büyük direniş yürüyüşün yapıldığı Sütkesiği (Mleçino) meydanında anma töreni gerçekleştirildi. Kırcaali Haber gazetesinin haberine göre, tören Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin (HÖH) Eğridere (Ardino) İlçe Başkanlığı tarafından düzenlendi. Bu münasebetle yüzlerce soydaşımız yaşanılan kötü olayları anarak geçmişten geleceğe ders almak için bir araya geldiler. Törenden önce merkez köy camisinde mevlit okundu. Ardından 1951 yılında Tosçalı’dan (Gorno Prahovo) Türkiye’ye göç eden Fahri Boyacı’nın köydeşi Ramadan Hüseyin Muslu’nun İlk İsyan şiirini okumasıyla başladı. Ondan sonra gazeteci Güner Şükrü ve bir grup genç söyledikleri şiirlerle gelen misafirleri selamladılar. 29 yıl önceki olayları Faik İsmail Arda, Recep Küpçü, Hasan Özkan, Mustafa Mutkov, İbrahim Kamberoğlu, Aynur Açıkgöz ve Saffet Eren’in şiirleriyle canlandıran gençler seyircileri duygulandırdılar. Öyle ki yürekler doldu taştı. Gençler özgürlüğün sembolü olarak birer güvercin havaya uçurarak kürsüden ayrıldılar.Anma töreninde Kırcaali HÖH milletvekilleri Müh. Erdinç Hayrulla ve Mustafa Ahmet, T.C. Filibe Başkonsolosluğu Muavin Konsolos Ahmet Keloğlu, Kırcaali İl Müftüsü Beyhan Mehmet, Eğridere Belediye Başkanı Resmi Murat, Kırcaali Vali Yardımcısı Musa Seidahmet, HÖH İl Başkanı ve Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer, HÖH Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Ayhan Ethem, HÖH Gençlik Kolları İl Başkanı Bayram Bayram ve 24 Aralık 1984 yılı olaylarını teşkilatlandıranlardan Belene mağdurları Rıfat Yağcı, Mümün Çolak, Fehim Çelik, Recep Taşçı ve Siyasi Mağdurlar Vakfı Başkanı Halil Küçük yerini aldılar.Ayrıca Türkiye’den gelen Eğridere’nin Onursal Vatandaşı Bursa Eğridereliler Derneği Başkanı Ahmet Kahraman, İstanbul HÖH Temsilcisi Fahri Vatansever, İstanbul Göçmenlere Yardım Derneği Başkanı Necati Barlas, Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Genel Sekreteri Zülkef Yeşilbahçe, Bursa BAL-GÖÇ Temsilcisi Sevinç Mutlu ve Yunanistan’dan Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Sami Toraman da törene konuk olarak katıldılar.Törende Kırcaali ili ilçe belediye ve Meclis başkanları, Meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda vatandaş hazır bulundular.İlk konuşmayı HÖH Yerel Teşkilat Başkanı Güner Şükrü yaptı. Bulgarlaştırma sürecinin Bulgaristan’ın tarihinde bir kara leke olduğunu kaydetti. Bu utanç verici politika uygulamasının tekrarlanmaması için anma törenleri düzenlenip gençlere hatırlatılması gerektiğini ifade ederek kısaca 29 yıl önce meydana gelen olaylara değindi.Adından Kırcaali Müftüsü Beyhan Mehmet,”Bulgaristan tarihinde hüzünle ifade ettiğimiz Türklüğün, İslam’ın ve camilerin yıkıldığı bir dönemi kınıyoruz. O dönemde direnç gösteren, hak ve hukukumuzu savunan kardeşlerimizi ve bu doğrultuda şehit düşen kardeşlerimizi hayırla, rahmetle, minnetle yad ediyoruz” diye ifade ederek, bu tür olayların bir daha yaşanmaması ve tüm asimilasyon politikası kurbanlarının ruhları için dua okudu.Rıfat Yağcı yaptığı konuşmasında Bulgaristan Türklerine yönelik baskıların 1984 yılından çok daha önce başladığını kaydetti. Önceleri dilimize ve dinimize müdahale edildiğini, daha sonra geleneklerimize ve 1984 yılında isim değiştirme kampanyasına başlandığını belirtti.Belene mağduru, Bulgarlık varmış bahanesiyle gece gündüz demeden Türkler evlerinde basılarak cop ve silah gücüyle isimleri değiştirilmeye başlandığını dile getirdi. Hallar (Başevo) köyünden olan Yağcı, bunu kabullenemediklerini ve 23 Aralık gecesi toplanıp karşı koymaya karar verdiklerini dile getirdi. Ertesi günü Sütkesiği köyü meydanına geldiklerinde burada yüzlerce kişi olduğunu, ancak devletin asker ve milis güçlerinin protestocuları top tüfekle karşıladıklarını paylaştı. İtilerek ve dövülerek oradan kovulduklarını ve birkaç gününe direnişte önde gelenlerin Belene kampına gönderildiğini anlattı. Belene mağduru, “Biz bugün, bir daha asla dokunmayın dilimize, dinimize ve de ismimize, demek için buradayız” diyerek sözlerini tamamladı.Ev sahibi konumundaki Resmi Murat, asimilasyon politikası şehitlerinin anısına düzenlenen 10. anma töreninde bulunan herkesi ve ayrıca Türkiye’den gelen konukları ve Gümürcine’den teşrif eden 40 kişilik heyeti selamladı ve teşekkür etti. Sayın Murat, “Hak ve özgürlükler hiçbir zaman ebedi verilmemiştir. Şiirlerde ve kahramanlarımızın sözlerinde acılı günlerin acılarını işittik. Bu acılı günlerin tekrarlanmaması için bizim beraberce her zaman haklarımızı savunmamız gerekir. Her günün ayrı bir mücadelesi vardır. O gün davamız isimlerdi, haklarımız, özgürlüğümüzdü. Bugün onlar elimizde gibi görünüyor ama onlara eşit başka haklar için de mücadele gerekiyor. Bugün yaşamamızı kolaylaştırmak için mücadele vermek zorundayız” diye ileri sürdü. HÖH partisinin iktidarda olduğu dönemlerde bunun için savaşıldığının altını çizdi. Başkan, “Bugün Allah’a şükür, Bulgaristan devletinde bir parça söze sahibiz” diyerek, önceki GERB hükümetinin Kırcaali bölgesine farklı politika uyguladığını ve yerel iktidarın görevlerini yerine getirmekte bir hayli zorluk çektiğini paylaştı. Şimdi yerel iktidarın HÖH partisinin 6 aydır hükümet ortağı olması sebebiyle geçmişte 6 yılda yapılamayanı başardığını vurguladı. Daha sonra Eğridere Belediyesi’nin önemli altyapı projelerini örnek verdi. Resmi Murat, herkesin gelecek 2014 yılını iyilik, kardeşlik, dostluk, başarı dilekleriyle kutladı.Ahmatlar (Dolno Prahovo) doğumlu Sevinç Mutlu, temsil ettiği Bursa BAL-GÖÇ Genel Başkanı Doç. Dr. Yüksel Özkan ve tüm BAL-GÖÇ Yönetim Kurulu adına herkesi selamladı.Törene katılan herkese Bursa’daki göçmenler adına teşekkür ederek, aslında bölgede yaşayan her bir Türkü burada görmek istediğini paylaştı. Bazı hakların birlik ve beraberliğin sağlanmadığında kaybedildiğini ifade etti.Eski göçmenlerden aslen Topallar (Hromitsa) köyünden olan Zülkef Yeşilbahçe, asimilasyon yıllarında Türkiye’de yaşadığı birkaç anıyı dile getirdi. Bulgaristan’da Bulgarlaştırma sürecinin başladığını duyunca Bursa Balkan Göçmenleri Derneği (BAL-GÖÇ) kurucu başkanı merhum Mümin Gençoğlu ve Ahmatlar’ın Haşallar’dan Şevket Haşal ile bir araya geldiklerini ve dernek kurmaya karar verdiklerini anlattı. Ekim ayında çalışmalara başlayıp 17 Şubat 1985 yılında BAL-GÖÇ’ün resmi kuruluşunu gerçekleştirdiklerini paylaştı. Kurucu 8 kişiden birisi olduğunu dile getirdi. Kısa zaman sonra ekibin dağıtılması için uyarı geldiğini, fakat yolundan dönmediklerini belirtti. Zülkef Yeşilbahçe, “Ne olur birlik olun! Size hizmet edemeyen insanlara açıkça gidin, sorunlarınızı, eksiklerinizi anlatın, ama bölünmeyin. Muhtelif yerlere gitmeyin. Bölünmenin kimlere yarayacağını çok iyi biliyorsunuz” diye kalabalığa seslendi.Batı Trakyalı Türklerin adına kalabalığı selamlayan Sami Toraman, “Biz Rodopların güneyinde, siz Rodopların kuzeyinde, bizim ayrımız gayrımız yok, sen ben yok, biz varız, biz bir bütünüz! Biz 31 Ağustos 1913’te ilk Türk Cumhuriyeti’ni kurmuş insanların çocukları ve torunlarıyız. Bizim adımıza kimsenin ipotek koymaya hakkı yoktur. Türk doğduk, Türk ölürüz! Elbette ki Balkanlar’da Türk olmanın bedeli vardır. Bedel ödedik, gene öderiz, ama yolumuzdan, dilimizden, dinimizden taviz verme diye bir konumuz söz konusu olamaz” dedi. Türk kültürünü hep birlikte yaşatmaya devam edeceklerini söyledi.Musa Yusuf, Avrupa Birliği’nin her vatandaşının Anadili’nde konuşma hakkını kullanacağını ifade ederek, “1984 yılında totaliter rejimin halka yapmış olduğu terör girişimlerinde ben 1 yaşında bir bebekmişim. Ancak sizin ve partimizin sayenizde biz gençler asimilasyon politikası hakkında çok şeyler öğrendik. Birlik ve beraberlik içerisinde olduğumuz sürece güven içerisinde olduğumuzu öğrendik. Tek yumruk ve partimizin çatısı altında olduğumuz sürece güçlüyüz. Şunu da öğrendik ki, zulümler ve baskılar sadece silahla yapılmıyor.Ekonomik yöntemlerle de yapılabiliyor. Bunu Boyko Borisov’un hükümeti çok iyi bir şekilde gösterdi. Boyko Borisov hükümetinin 270 levalık asgari ücretle yaşam sürmeye mecbur bırakarak Bulgaristan vatandaşlarını köleleştirdiğini söyleyebilirim. Dört yılda işçi maaşı sadece 30 leva yükseltildi. Bu parayla kişisel ihtiyaçların karşılanması mümkün değil, dolayısıyla özgürlük söz konusu olamaz. Siyasi özgürlük tam anlamıyla özgürlük sayılmaz.Ekonomik özgürlük de gereklidir. Bunun için demokrasinin tekrar geriye kazanılmasından sonra temel görevimiz işçi ücretinin yükseltilmesidir. Ancak o zaman amaçlarımıza ulaşmış olacağız” diye konuştu.Çok duygusal bir konuşma yapan Mustafa Ahmet, “Bugün Bulgarlaştırma süreci kurbanlarını anmak için buradayız. O zaman totaliter rejim tarafından farklı olana, ötekine karşı nefret aşılandı. Fakat bizim kahramanlarımız nefrete sevgiyle cevap verdiler. Onlar diline, dinine, değerlerine, gelenek, görenek ve isimlerine olan sevgisiyle baş kaldırdılar. Ve o zaman sevgi nefretin üstesinden geldi. Nefret daima felakete yol açar. Sizin sevginiz bizim daha iyi bir dünyada yaşama hakkımız olduğunu kanıtladı. Çünkü biz insanız. Daha iyi bir gelecek adına birlikte yürümemiz için bu örnek bize ders olmalıdır” diye ileri sürdü. Milletvekili de birlik ve beraberlik içerisinde hareket etme çağrısında bulundu. Sayın Ahmet, hapislerde zülüm görenlerin sesini duyduklarını ifade ederek, “Bizim kalbimiz büyük olmalı, onlara yakışmalı. Benim kalbim o kadar büyük ki, hepiniz bu kalbin içerisindesiniz” diye sözlerini tamamladı.Erdinç Hayrulla, 29 yıl önce yapılan zulümlerin, haksızlıkların unutulmadığını gösteren bu anma töreninde bulunmaktan şeref duyduğunu dile getirdi. Milletvekili de hakların korunması için daima mücadele edilmesi gerektiğini savundu. Kahramanlara sağlık ve baş hoşluğu dileyerek, onların yaptıklarının tarihte yerini aldığını belirtti. Türkiye’de katıldığı anma törenlerinden bahsetti. Türkiye’deki direnişin önderlerinden merhum Mümin Gençoğlu adına çok güzel bir sosyal tesis kazandırıldığını haber verdi. Bulgaristan Türkleri adından bunun gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti. HÖH partisinin seçmenlerinin desteğiyle iktidar ortağı olduğunu ve her etnik grubun temsilcilerinin olması sebebiyle Bulgaristan’ın yönetiminde var olmaya devam edeceğini ileri sürdü. Milletvekili, “Biz hoşgörünün, gelişimin, paylaşımın partisiyiz” diye ifade ederek, seçim sırasında ve hükümet ortağı olarak yaşanılan sıkıntılar sırasında destek verenlere teşekkür etti. Sayın Hayrulla, “Bu hükümetin sosyal güvenlik bazında, bölgelerin gelişimi bazında başarılara imza atacağına inanıyorum.Çünkü bir devlette her bölge eşit gelişmiyorsa, sosyal güvenlik hakları iyi değilse, bu devlet gelişemez” diye altını çizdi. Milletvekili, HÖH Genel Başkanı Lütfi Mestan, Genel Merkez ve Meclis Grubu adına herkesi selamlayarak, Yeni Yılı güzel dileklerde kutladı.Tören, HÖH partisinin etkin üyelerin, yurt içinden ve yurt dışından gelen duyarlı konukların ve yerli halkın köy meydanındaki 24 Aralık 1984 yılı anıt çeşmesine çelenk ve çiçek koyarak saygı duruşlarıyla son buldu.