Avrupa Birliği içerisinde Putin yanlısı olmalarıyla tanınan sağ görüşlü politikacılar ve gruplar, İngiltere'nin Brexit referandumu sonrasında söylemleri ve faaliyetleriyle dikkat çekiyor.
Cenevre'de BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el-Hüseyin, İngiltere'deki referandum sonrasında Birleşik Krallık'ta azınlıkları hedef alan saldırıların endişe verici ölçülere ulaştığını ifade ederek, yetkilere yabancılara ve azınlıklara yönelik olası saldırılara engel olma çağrısında bulundu.
Putin yanlısı görüşleriyle tanınan Fransız aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi (FN) lideri Marine Le Pen, Brüksel'de Avrupa Parlamentosu (AP) İngiliz halkının Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı alarak özgürleştiklerini iddia etti. Avrupa Birliği'nin işsizlik ve göç gibi sorunlarla baş edemediğini ileri süren Le Pen, Avrupa Birliği'nin dağılması gerektiğini söyledi.
Rusya'nın Avrupa Birliği'ni hedef alan (hibrid savaş kapsamında) çift yönlü bir politikası olduğu biliniyor. Bir yandan Avrupa'daki bazı aşırı sağcı parti ve grupları (özellikle fonlar aracılığıyla) desteklerken diğer yandan Suriye'de hava saldırılarıyla mülteci gruplarının Avrupa'ya yönelmesini, böylece Avrupa ülkelerinde yabancı düşmanlığının artmasını sağlıyor. Bu şekilde Kremlin destekli grupların nüfuzlarını arttırıp kendi etki sahasını genişletiyor.
Kremlin'in bu saldırılarının nihai hedefinin, Le Pen'in özgürlük diye sunmaya çalıştığı "bölünmüş Avrupa" hayali olduğu birçok uzman ve yetkili tarafından, farklı dönemlerde dile getiriliyor.