Türkiye genelinde Doğu Türkistan için ortak basın açıklaması

Doğu Türkistan’da devam eden soykırım ve yaşanan yangın faciası gündemiyle İHH İnsani Yardım Vakfı ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği ortaklığında 77 ilde Cuma namazı sonrasında ortak basın açıklaması yapıldı. Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen basın açıklamasına çok sayıda teşkilat ve basın mensubu katıldı.

Haber Giriş Tarihi: 09.12.2022 22:07
Haber Güncellenme Tarihi: 09.12.2022 22:07
https://www.qha.com.tr/

Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı baskılar, Cuma namazı sonrası 77 ilde düzenleyeceği basın açıklamaları ile protesto edildi. Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen basın açıklaması ise, Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği ve İHH İnsani Yardım Vakfı ile ortaklığında gerçekleşti. Ankara’daki basın açıklaması ise, İHH İnsani Yardım Vakfı ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği tarafından Cuma namazı sonrası Hacı Bayram Veli Camii avlusunda gerçekleştirildi. Pek çok sivil toplum kuruluşunun destek verdiği basın açıklamasında, STK temsilcileri tarafından konuşmalar yapıldı.

İHH İnsani Yardım Vakfı Gene Başkanı Bülent Yıldırım 24 Kasım Ürümçi’de meydana gelen yangına değinerek “Çin rejimi Uygur Müslümanlarının apartmanlarını toplama kampına çevirdi. İnsanları diri diri yaktılar. aç bıraktılar, susuz bıraktılar. Bu topraklar bizim topraklarımızdır. Kimin yanında olacağımıza biz karar veririz. Çin kaç nüfusa sahip olursa olsun, ondan büyük Allah vardır” diyerek Çin rejimine tepki gösterdi.

Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan “Bizim burada toplanmamızdaki amacımız, Çin’in Doğu Türkistan’da uygulamakta olduğu soykırım ve asimilasyon politikasını kınamak ve uluslararası toplumu harekete geçirmektir. Buraya toplanıyoruz çünkü biz şuan Türkiye’de 84 milyon Müslüman huzur içerisinden yaşamaya devam ederken Doğu Türkistan’da milyonlarca Müslüman kardeşimiz toplama kamplarında şehit oluyor veya işkence görüyor.” ifadeleriyle toplanan kalabalığa Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan Çin işkencesini hatırlattı.

İHH İnsani Yardım Vakfı ve Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği’nin basın bildiri şu şekilde:

Çin hükumeti özellikle 2017 yılından beri sayılarının bin 200’ü geçtiği belirtilen toplama kamplarında 3 milyon kişiyi zorla alıkoyuyor! Çin zulmünün açıkça diğer adı: Adım adım soykırımdır! Doğu Türkistanlılar, inanmadıkları Çin Komünist Partisi (ÇKP) ideolojisinin söylevlerini, marş ve şiirlerini ezberlemek zorunda bırakılıyor! Sanki bir dinmiş gibi, Çin komünist partisinin liderine tazime zorlanıyor! Biz burada Uygur’u, Kazak’ı, Kırgız’ı… İslam inancına mensup insanların, ırkçı bir yaklaşımla topyekün ortadan kaldırmayı hedefleyen Çin’in soykırım içeren uygulamalarından vazgeçmesi adına bir kanaat oluşturmayı hedefliyoruz! Bosna’da nice soykırımlara şahitlik eden rahmetli Aliya İzzetbegovic “Unutulan soykırım tekrarlanır.” diyor. Hiçbir soykırım elbette unutulmasın ve insanlık ailesi bir daha asla soykırımlarla yüz yüze kalmasın duasıyla Çin’in bu zulmüne karşı; ulusal ve kamuoyunu farkındalığa çağırıyoruz! Doğu Türkistan, bir etnik gruba karşı girişilmiş en yaygın ve sistematik baskı rejimlerinden birine sahne olmaktal 2016 yılından bu yana 3 milyon Uygur, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı, işçi kölelere dönüştürüldü ve kısırlaştırma programlarının hedefi oldu. Uygurlar bugün en temel insani hakları ellerinden alınmış bir halk olarak kitlesel bir cezalandırma ile karşı karşıya bulunmaktadır. Çin’in Uygur bölgesinde uyguladığı terörle savaş ve güvenlik merkezli politikalan Uygur toplumunu kültürel kimliklerinden, dini inançlanından sıyrılmış ve “terbiye edilmiş” makul vatandaşlar haline getirecek kitlesel bir sosyal mühendislik projesi olarak görülmelidir.

ÇİN KOMÜNİST PARTİSİ VE YÖNETİMİ, ZALİM VE KATİLDİR!

Bugün geldiğimiz noktada, Uygur bölgesinde, Uygurca tüm eğitim kurumlarından kaldırılmış, din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış, Kur’an-ı Kerim dahil dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtü, uzun etek gibi dini kisveler kullanmak yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin irrasyonel “Sıfır Covid” nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi! Evlerin kapıları kaynak makineleriyle kapatılmakta, insanların en temel ihtiyaçlarını gidermek için dahi dışarı çıkmalarına müsaade edilmemektedir! En son yaşanan elim yangın faciası ve Çinli görevlilerin bu faciaya seyirci kalmaları bir kez daha göstermiştir ki, Çin Komünist Partisi ve yönetimi, zalim ve katildir!

PEKİ YA NE YAPMALIYIZ?

Öncelikle Çin’in bu tutumdan derhal vazgeçmesi gerektiğini ilkesel olarak hem uluslararası toplumun hem de kamuoyunun kabul etmesi gerekmektedir! Doğu Türkistan’da kurulan ve Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer topluluklarının evlerinin içine kadar takip edilmesini sağlayan yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetleme sistemleri derhal kaldırılmalı; sokak sokak, cadde cadde, ev ev bu uygulamalar yapan 1.400’ü aşkın güvenlik şirketi bölgeden çekilmelidir. Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nü ve bağımsız sağlık kurumlarımı derhal kamplara davet etmelidir. Birleşmiş Milletler, Çin’in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhal durduracak sahici adımlar atmalıdır! Çin’in veto engelini aşabilecek önlemler getirilmelidir!

Toplama kamplan utancından kurtuluncaya kadar tüm ülkeler Çin ile siyasi, ticari ve askeri bağlanını koparmalıdır. Çin’in en büyük tican ortak İslam dünyasıdır! Bu çerçevede, ekonomik yaptnm mekanizmalarının etkinliği göz ardı edilmemelidir! Bu bir özeleştiri: İslam dünyası ve medya kuruluşlan Doğu Türkistan’daki hak ihlallerini yok görmekten vazgeçmeli ve bu konuya daha çok ilgili göstermelidir!

Son olarak belirtmek isteriz ki; Dün olduğu gibi, bugün ve yann da her türlü hak ihlaline karşı mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz ve mazlumların yanında kalmaya devam edeceğiz. Çünkü, bizler inanıyoruz ki; Martin Luther King’in ifade ettiği gibi; “Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalete yönelik bir tehdittir.”