SON DAKİKA
Hava Durumu

Sözde seçimlere 1 gün kala: Yukarı Karabağ Sorunu!

Haber Giriş Tarihi: 30.03.2020 22:10
Haber Güncellenme Tarihi: 15.12.2020 00:18
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Sözde seçimlere 1 gün kala: Yukarı Karabağ Sorunu!

Ayyıldız Huri Kaptan / QHA Ankara

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meşkure Yılmaz, Ermenistan'ın işgali altındaki Azerbaycan'ın Yukarı Karabağ topraklarında Ermenistan'ın planladığı tek taraflı ve haksız sözde seçimlerin gündeme gelmesiyle "Yukarı Karabağ Sorunu"nun tarihsel sürecini Kırım Haber Ajansı (QHA) için kaleme aldı.

Yukarı Karabağ'ın çok eski zamanlardan beri bir Türk yurdu olduğunu ve Karabağ'da hiçbir dönemde Türklerden daha kalabalık olmamış Ermeni nüfusunun da var olduğunu belirten Doç. Dr. Meşkure Yılmaz'ın konuya ilişkin yazısı şöyle:

"RUSLAR, BÖLGEDE SÖZ SAHİBİ OLMAK İÇİN ERMENİLERİ KARABAĞ'A YERLEŞTİRDİ"

"1828- 1829 Edirne Anlaşması sonrası Ruslar, bölgede söz sahibi olabilmek için Anadolu Ermenilerini ve Türkmençay Anlaşması sonrası da İran Ermenilerini Karabağ’a getirmiş ve yerleştirmişlerdir. Bu tarihten sonra da Ruslar, bölgede Türkleri azınlığa düşürme çabalarına hız vermişlerdir. 1829- 1830 öncesi Karabağ’da yaşayan ve sonradan Karabağ’a getirilen Ermeniler, bir ayaklanma başlatmışlar ve Türk yerleşim yerlerine saldırmışlardır. Karabağ’daki ilk Türk-Ermeni çatışması 1905 Rus İhtilali'nden sonra görülmüştür.

I. Dünya Savaşı sırasında Karabağ Ermenileri, büyük çaplı bir isyan çıkartarak Türklere ait iş yeri ve evlere saldırmışlardır. Türk Ordusunun 15 Eylül 1918’de Karabağ’a doğru harekata başlaması, Ermenilerin Türklere karşı girişeceği muhtemel bir katliamı önlemiştir.

RUSLAR OLABİLDİĞİNCE İHTİLAFLI KONU BIRAKIP ÇIKAR SİYASETİ AMAÇLADI

Moskova, bölgedeki iki komşu millet olan Azerbaycan Türkleri ve Ermeniler arasında mümkün olduğunca ihtilaflı konu bırakmak ve bu konularda oluşan görüş ayrılıklarını körüklemek sureti ile bir istikrarsızlık ve çatışma ortamı oluşturma siyaseti yürütmüştür. Böylece çatışan iki ülke, her zaman kendisine muhtaç olacak ve bu ülkeler üzerindeki çıkarlarını koruyabilecektir. Karabağ'da Rus hakimiyeti sonrası Ermenilerin tek ideali bölgeyi Ermenistan'a bağlamaktı. Bu amaçla Ermeniler, meşru ve gayri meşru her yolu denediler. Böylece Ermeniler, son yıllarda yaşanan kanlı olayların başlaması ve bugün dahi devam eden Türk- Ermeni çekişme ve anlaşmazlığına sebep oldular.

23 Eylül 1989'da ise Azerbaycan egemenliğini ilan etti. Sovyetler Birliği Yüksek Sovyet’i, 28 Kasım 1989’da Karabağ’ın Azerbaycan’a iadesine karar verdi ve böylece "Özel Yönetim" sona erdi. Fakat Ermenistan Yüksek Sovyet’i, 28 Kasım kararını tanımadığını ve 1 Aralık 1989’da Karabağ’ı ilhak ettiğini açıkladı. 1990 yılı ise kanlı çatışma ve Ermeni saldırıların arttığı bir yıl oldu.

TÜRKLERE ETNİK TEMİZLİK OPERASYONU AMAÇLANDI

1991 yılında kanlı olaylar aralıksız ve artarak devam etti. Ermeniler, özellikle Karabağ’daki çeşitli Türk köylerine saldırdı ve birçok Azerbaycanlı Türkü öldürdüler. 30 Ağustos 1991’de Azerbaycan, "tam bağımsızlık" ilan etti. Eylül ayında ise Ermeniler, Azerbaycan- Ermenistan sınır bölgesindeki köylere saldırdı ve çok sayıda Türkü katlettiler.

1991’de sistemli bir şekilde Türkleri hedef alan Ermeni saldırıları sonucu 186 bin Azerbaycan Türkü
Azerbaycan'a gitmeye zorlandı. Bu tam anlamıyla bir "Etnik Temizlik Operasyonu" olarak tanımlanabilir. Amaç, topyekun olarak o coğrafyada bir tek Azerbaycanlı Türk'ün kalmaması, Karabağ topraklarının tamamen Ermeni ve Ruslarca işgal edilmesiydi.

RUS DESTEKLİ KATLİAMLAR

Rus gizli Servisi’nin bilgisi dışında bir davranışta bulunmaları mümkün olmayan Ermeni Birlikleri, Rus askerlerle birlikte 25 Şubat’ta Hocalı’ya ulaştı ve saldırı başladı. 25-26 Şubat 1992’de Ermeni kuvvetlerinin, Rusların 366. Alayının desteğiyle yaptıkları soykırımda 613 Azerbaycan Türkü katledilmiş, 1275 kişi rehin alınmıştır. Kayıp olanların sayısı 150 civarındadır (kayıp olanlardan bugün hala haber alınabilmiş değildir).

AZERBAYCAN TOPRAKLARININ İŞGALİNE DÜNYANIN TEPKİSİ

Azerbaycan- Ermenistan sorunu, kısa bir sürede Azerbaycan ve Ermenistan arasında bölgesel bir savaşa dönüşmüş ve Ermeni silahlı kuvvetleri bu çatışmalar neticesinde 1988 yılından ateşkesin yapıldığı 12 Mayıs 1994 tarihine kadar Dağlık Karabağ’ın tamamını olmak üzere toplam 890 rayon, köy, kasaba ve yerleşim biriminden ibaret Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmiştir. Acaba bunun tam tersi olsaydı, yani Azerbaycan Ermeni topraklarının yüzde 20’si işgal etseydi dünyanın tepkisi ne olurdu? Ermenistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra iktidar mücadelesini dört yapısal faktör üzerine kurmuştur. Bunlardan bir tanesi Karabağ meselesidir.

DAĞLIK KARABAĞ SORUNU

"Dağlık Karabağ Sorunu" günümüzde, dünyanın en istikrarsız bölgelerinden olan Kafkasya’da, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmayı adlandırmak için kullanılmaktadır. Azerbaycan'ın Yukarı Dağlık Karabağ’daki topraklarında Ermenilerin haksız iddiaları ile mevcut olan bu sorun, SSCB’nin dağılmasından sonraki süreçte ortaya çıkmıştır. 1988’de bölgedeki Ermenilerin Ermenistan’a bağlanmak için referandum düzenlemesi, Sovyetler döneminde yatışmış olan toplumsal çatışmayı körüklemiştir. 1991 yılındaki bağımsızlık ilanı ve ardından 1992’de Rus askerlerinin bölgeden çekilmesiyle ise çatışma, Azerbaycan ve Ermenistan arasında savaşa dönüşmüştür. 1994’te Bişkek Protokolü ile ateşkes sağlanmış olsa da taraflar hukuken hala savaş halindedir.

AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) bünyesinde kurulan Minsk Grubu, çatışmayı çözmek için kurulmuş bir platform olarak çeşitli girişimlerde bulunmuş ancak kalıcı çözüm sağlanamamıştır. Yaklaşık 28 yıldır donmuş bekleyen çatışma, gün geçtikçe daha karmaşık bir hal almaktadır. Temel anlaşmazlık noktaları olan Dağlık Karabağ’ın statüsü, Ermenistan’ın işgal ettiği topraklar, yerlerinden edilmiş Azerbaycan Türklerinin durumu konularında bugüne kadar hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.

SONUÇ ALINAMAYAN GÖRÜŞMELER

Azerbaycan ile Ermenistan arasında, Azerbaycan'a ait olana ancak Ermenistan'ın da geçersiz hak iddia ettiği Dağlık Karabağ bölgesinin paylaşılamaması nedeniyle yaşanan gerilim, Şubat 1992’de sıcak savaşa dönüşmüştü. Savaşı bitiren ateşkes anlaşması Temmuz 1994’te yürürlüğe girdiğinde, Azerbaycan topraklarının, Dağlık Karabağ ve komşu yedi ilçe (rayon) ile beraber, yaklaşık yüzde 20’si Ermenistan’ın kontrolü altındaydı. O tarihten itibaren taraflarla, AGİT Minsk Grubu arabuluculuğunda, özellikle de eş başkanlar Rusya, Fransa ve ABD’nin çabalarıyla yoğun bir müzakere sürecine girildi. Bu müzakereler her ne kadar belirli bir periyotta yürütüldüyse de henüz kayda değer bir çözüme ulaşılamadı.

ERMENİSTAN, AZERBAYCAN'IN TOPRAKLARINI İŞGAL ETMEYE DEVAM EDİYOR!

Ermeniler, Azerbaycan’ın topraklarını işgal etmeye ve bunu müzakerelerde koz olarak kullanmaya devam ediyorlar. Erivan, bu toprakların özgür bırakılması halinde Dağlık Karabağ’ın tam bağımsız bir ülke olarak tanınmasını istiyor. Azerbaycan Türkleri ise Dağlık Karabağ için üst düzey özerklik vaat ediyorlar. Bakü’nün tutumu, Ermeni askerlerinin işgal altındaki topraklardan tamamen çekilmesi talebi etrafında şekilleniyor.

TÜRKİYE'NİN, TÜRK YURDU KARABAĞ'A TUTUMU

Azerbaycan ve Türkiye, Ermeni işgalinin sona ermesi ve kalıcı bir barıştan yana bir politika takip etmektedir. Ermenistan ise işgal ettiği topraklardan çekilmek istemediği gibi demografik yapıyı kendi lehlerine çevirmek için çalışmalar yapıyorlar. Ermenistan 31 Mart 2020 tarihinde de Karabağ’da seçim yapma kararı aldı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Azerbaycan'ın Ermenistan tarafından işgal altında tutulan Yukarı Karabağ bölgesinde 31 Mart 2020 tarihinde düzenlenmesi öngörülen sözde seçimlerin tanınmaması için uluslararası kamuoyuna çağrıda bulundu.

TÜRKİYE: ERMENİSTAN'IN YAPTIĞI ULUSLARARASI HUKUK İHLALİ!

Bakanlık, Azerbaycan'ın işgal altında tutulan Yukarı Karabağ bölgesinde 31 Mart 2020'de düzenlenmesi öngörülen sözde cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, söz konusu adımın Yukarı Karabağ'da uluslararası hukuka aykırı mevcut durumun tek yanlı olarak meşrulaştırılması çabalarının bir tezahürü olduğu vurgulanarak 'Bu adım, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararları ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ilkeleri dahil uluslararası hukukun açık ihlalidir.' değerlendirmesi yapıldı.

Açıklamada, Yukarı Karabağ ihtilafına barışçıl çözüm bulunması amacıyla yürütülen AGİT Minsk Sürecine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:

"Görüşmelerin sürdüğü bir aşamada, işgal altındaki topraklarda sözde seçimlerin düzenlenmesi, barışçıl ve kalıcı çözüme yönelik çabaları baltalayan bir girişim niteliğindedir. Diyerek AGİT Minsk Grubu dahil uluslararası camiayı bu seçimi tanımamaya davet etti.

'TÜRKİYE, BU GAYRİMEŞRU SEÇİMLERİ TANIMAMAKTADIR!'

Ayrıca 'Türkiye, Azerbaycan'ın egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün yeni bir ihlalini teşkil edecek bu gayrimeşru seçimleri tanımamaktadır. Türkiye, AGİT Minsk Grubu'nun bir üyesi olarak, Yukarı Karabağ ihtilafına adil ve kalıcı bir çözüm bulunması yönündeki çabaları desteklemeye devam edecektir.' denildi.

Bu seçimler uluslararası teşkilatlar tarafından tanındığı takdirde Karabağ Sorunu daha da derinleşecek ve belki de muhtemel çatışmalara neden olacaktır. Sonuç olarak Karabağ’da çözüm için çok sayıda öneri yapılsa da, henüz somut bir sonuca ulaşılmış değil. Bugün de, bu sorunlar seçim kararı ile derinleşmiştir bu nedenle yakın bir gelecekte çözüleceğini söylemek zor görünüyor."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.