Doç. Dr. Esma Özdaşlı: Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, diğer Türk devletleri için örnek olmuştur
Doç. Dr. Esma Özdaşlı: Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, diğer Türk devletleri için örnek olmuştur
Doç. Dr. Esma Özdaşlı, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 105. yılında, Azerbaycan ve Türk dünyası açısından 28 Mayıs 1918'de kurulan cumhuriyeti, Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Haber Giriş Tarihi: 28.05.2023 21:59
Haber Güncellenme Tarihi: 28.05.2023 23:35
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Azerbaycan Milli Şurası tarafından 28 Mayıs 1918 tarihinde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ilan edildi. Azerbaycan halkının unutulmaz lideri Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki Azerbaycan Milli Şurası tarafından Tiflis’te ilan edilen cumhuriyetin bu sene 105. yılı kaydediliyor. 105. kuruluş yılında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin önemini, Doç. Dr. Esma Özdaşlı Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
AZERBAYCAN HALK CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ SÜRECİ
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin (AHC) kuruluş süreci açısından Rusya’nın 1905 yılında Japonya ile yapılan savaşı kaybetmesinden sonra yaşanan ihtilal ve neticesinde meşruti yönetime geçilmesi önemli bir dönemeçtir. İhtilal sonrası Çarlık coğrafyasında baskı altında yaşayan tüm halkların yaşadığı görece özgürlük ortamında Azerbaycan’da milli dil ve kimlik gibi fikirler aydınlar tarafından daha rahatlıkla dile getirilmeye başlanmış, milli bağımsızlık hareketinin öncüsü olarak örgütlenmeler açık ve gizli olarak faaliyetlerine hız vermişlerdir. Özellikle 1905 yılında açılan Rusya Parlamentosu’nda Azerbaycanlı vekillerin de görev yapması, gelecekte kurulacak demokratik devlet için bir ön hazırlık olmuştur.
AZERBAYCAN HALK CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ İLKELERİ
28 Mayıs 1918’de bağımsızlığını ilan eden AHC, Hüseyin Baykara’nın ifadesi ile tam manasıyla bir hukuk devleti idi ve 23 ay gibi kısa bir süre varlık gösterse de kadın haklarından çocuk ve işçi haklarına kadar birçok alanda attığı adımlarla çağdaşı birçok ülkenin ilerisinde bir demokrasi örneği olmuştur. Resulzade, AHC’nin esas olarak üç temel ilke üzerine kurulduğunu vurgulamıştır: ulusal egemenlik, özgürlük ve eşitlik. Bu haliyle Türk-İslam tarihi açısından önemli bir prototip olan AHC, örneğin birçok Batılı ülkeden daha önce kadınlara seçme seçilme hakkı vererek çağını aşan demokratik ve eşitlikçi anlayışını siyasi ve sosyal hayatı tamamına yaymaya çalıştığını ispat etmiştir. Kanunla güvence altına alınmış bu girişimler açıkça göstermiştir ki, şayet AHC kuruluşundan yalnızca iki yıl sonra Kızıl Ordu’nun işgaline uğrayıp yıkılmamış olsaydı, hukukun üstünlüğüne, güçler ayrılığına ve siyasal katılımı toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde genişleten bu anlayış, devletin her alanına sirayet edecekti.
AZERBAYCAN HALK CUMHURİYETİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİN ÖNEMLİ BİR MODEL OLMUŞTUR
AHC, milli devlet anlayışı ve demokratik devlet yapısı ile sadece Güney Kafkasya açısından değil tüm Türk ve İslam tarihi açısından önemli bir örnek ve model olmuştur. Nitekim Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mehmet Emin Resulzade AHC’nin milli devlet kültürü temeli ve milli demokratik Türk devletçiliği esasları üzerine kurulduğunu söylerken, Azerbaycan Milli Marşı’nın da bestecisi olan Şuşalı büyük sanatçı Üzeyir Hacıbeyli devletin “sağlıklı bir millet düşüncesi, Türklük ideali üzerine kurulduğunu” ifade etmiştir. 28 Mayıs 1918’de ilan edilen altı maddelik İstiklal Beyannamesi’nde tüm vatandaşlara milliyet, din, mezhep, sınıf ve cinsi farkı gözetmeden vatandaşlık ve siyasi hakların temin edileceği belirtilirken, 19 Kasım 1918’de kabul edilen seçim kanununda azınlıkta kalan vatandaşlara da seçilme hakkı tanınacağı edilmiş ve 120 kişilik meclisin; 80’i Türk/Müslüman, 21’i Ermeni, 10’u Rus, 1’i Alman ve kalan 6 parlamenterin de farklı teşkilatlarca belirlenmesi öngörülmüştür.
AHC; milli devlet anlayışı, demokratik, laik, hukukun üstünlüğünü temel alan yapısı ve siyasal alanda eşit temsil ilkeleriyle özellikle kendisinden yalnızca beş yıl sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti için güzel bir örnek model olmuştur. Gerçekten AHC tarafından uygulanan veya en azından gündeme getirilen demokratik haklar, sadece Türkiye Cumhuriyeti için değil, tüm Türk ve İslam Dünyası için büyük önem taşımaktadır. AHC, Batılı bazı aydınların iddiasının aksine demokrasinin çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede kolaylıkla uygulanabileceğini, hatta gelişmiş bazı Batılı ülkelerden dahi ileri düzeyde ve daha erken tarihlerde rejime uygun adımların atılabileceğini ispat etmiştir. Bu manada kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesi oldukça mühimdir. 20 yaşına ulaşmış herkesin oy kullanmasını düzenleyen seçim kanunu, eşitlik ilkesi ile genel ve gizli seçim usulünü düzenlemişti. Dolayısıyla cinsiyet fark etmeksizin oy kullanma hakkı getirilmiştir. Azerbaycan’da kadınlar seçme-seçilme hakkını elde ettiklerinde, birçok Batılı ülkedeki hemcinsleri bu haktan mahrumdu ve bu hakkı elde etmeleri İkinci Dünya Savaşı’nın sonunu bulacaktı. Azerbaycanlı kadınlar; Fransa’daki kadınlardan 26, İtalya’daki kadınlardan 27, Belçika’daki kadınlardan 30, İsviçre’deki kadınlardan (ülke genelinde) 53 yıl, Portekiz’deki kadınlardan ise 57 yıl önce siyasal haklarına kavuşmuşlardır. Türkiye ise Azerbaycan’dan 16 yıl sonra 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme-seçilme hakkını vermiştir. Bu açıdan Azerbaycan, Türkiye için güzel bir örnek teşkil etmektedir. Bununla birlikte AHC’den neredeyse 100 yıl sonra örneğin Katar’da 1999, Suudi Arabistan’da ise 2015 yılında kadınlara siyasal hakların ancak bazı şartlarla verildiği düşünüldüğünde, AHC’nin çağını aşan bir anlayışla demokratik temsil ve eşitlik ilkeleri en üst düzeyde nasıl inşa etmeye çalıştığı görülür.
AZERBAYCAN CUMHURİYETİ’NİN YENİDEN İLANI
Azerbaycan 18 Ekim 1991’de bağımsızlığını yeniden ilan etmiş ve aynı gün “Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Devlet Bağımsızlığı Hakkında Anayasa Akti” kabul edilmiştir. Söz konusu belgede, Azerbaycan topraklarının Çarlık Rusya tarafından hukuksuz olarak işgal edildiği, Sovyetler Birliği’nin savaş ilan etmeden yine uluslararası hukuku ağır bir şekilde ihlal ederek bağımsız AHC’yi işgal ettiği, 70 yıl boyunca Azerbaycan’a karşı sömürge politikası izlendiği ve doğal kaynaklarının acımasızca sömürüldüğünün açıkça dile getirilmesi, dolayısıyla AHC’nin mirasçısı olunduğunun vurgulanması oldukça mühimdir. Bu vurgu ile Azerbaycan’da köklü devlet geleneğinin varlığına işaret edilmiştir. Bu bakımdan 18 Ekim 1991 Azerbaycan’ın bağımsızlığını yeniden ilan ettiği tarihtir. Bu tarihi gerçeğe uygun olarak 2021 yılında yapılan değişikle 28 Mayıs “Bağımsızlık Günü/Müstəqillik Günü”, 18 Ekim ise “Müstəqilliyin Bərpası Günü” yani yeniden ilan edildiği gün olarak remen kutlanmaya başlanmıştır.
AHC’nin mirasının, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini ve hedeflerini şekillendirmiştir. AHC ayrıca, kendisinden beş yıl sonra kurulan Türkiye ve diğer Türk devletleri içinde örnek bir model olmuştur. AHC’nin; demokratik, laik, hukukun üstünlüğüne, güçler ayrılığına ve siyasal katılımı toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde genişleten anlayışı; kadın, işçi ve çocuk haklarına verdiği ehemmiyet Türkiye’de de aynı hassasiyetle uygulanmaya çalışılmıştır.
Bugün #Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 105. yıl dönümü. 28 Mayıs Azerbaycan Bağımsızlık Günü kutlu olsun!
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Esma Özdaşlı: Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, diğer Türk devletleri için örnek olmuştur
Doç. Dr. Esma Özdaşlı, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 105. yılında, Azerbaycan ve Türk dünyası açısından 28 Mayıs 1918'de kurulan cumhuriyeti, Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
Azerbaycan Milli Şurası tarafından 28 Mayıs 1918 tarihinde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ilan edildi. Azerbaycan halkının unutulmaz lideri Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki Azerbaycan Milli Şurası tarafından Tiflis’te ilan edilen cumhuriyetin bu sene 105. yılı kaydediliyor. 105. kuruluş yılında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin önemini, Doç. Dr. Esma Özdaşlı Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.
AZERBAYCAN HALK CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ SÜRECİ
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin (AHC) kuruluş süreci açısından Rusya’nın 1905 yılında Japonya ile yapılan savaşı kaybetmesinden sonra yaşanan ihtilal ve neticesinde meşruti yönetime geçilmesi önemli bir dönemeçtir. İhtilal sonrası Çarlık coğrafyasında baskı altında yaşayan tüm halkların yaşadığı görece özgürlük ortamında Azerbaycan’da milli dil ve kimlik gibi fikirler aydınlar tarafından daha rahatlıkla dile getirilmeye başlanmış, milli bağımsızlık hareketinin öncüsü olarak örgütlenmeler açık ve gizli olarak faaliyetlerine hız vermişlerdir. Özellikle 1905 yılında açılan Rusya Parlamentosu’nda Azerbaycanlı vekillerin de görev yapması, gelecekte kurulacak demokratik devlet için bir ön hazırlık olmuştur.
AZERBAYCAN HALK CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ İLKELERİ
28 Mayıs 1918’de bağımsızlığını ilan eden AHC, Hüseyin Baykara’nın ifadesi ile tam manasıyla bir hukuk devleti idi ve 23 ay gibi kısa bir süre varlık gösterse de kadın haklarından çocuk ve işçi haklarına kadar birçok alanda attığı adımlarla çağdaşı birçok ülkenin ilerisinde bir demokrasi örneği olmuştur. Resulzade, AHC’nin esas olarak üç temel ilke üzerine kurulduğunu vurgulamıştır: ulusal egemenlik, özgürlük ve eşitlik. Bu haliyle Türk-İslam tarihi açısından önemli bir prototip olan AHC, örneğin birçok Batılı ülkeden daha önce kadınlara seçme seçilme hakkı vererek çağını aşan demokratik ve eşitlikçi anlayışını siyasi ve sosyal hayatı tamamına yaymaya çalıştığını ispat etmiştir. Kanunla güvence altına alınmış bu girişimler açıkça göstermiştir ki, şayet AHC kuruluşundan yalnızca iki yıl sonra Kızıl Ordu’nun işgaline uğrayıp yıkılmamış olsaydı, hukukun üstünlüğüne, güçler ayrılığına ve siyasal katılımı toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde genişleten bu anlayış, devletin her alanına sirayet edecekti.
AZERBAYCAN HALK CUMHURİYETİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİN ÖNEMLİ BİR MODEL OLMUŞTUR
AHC, milli devlet anlayışı ve demokratik devlet yapısı ile sadece Güney Kafkasya açısından değil tüm Türk ve İslam tarihi açısından önemli bir örnek ve model olmuştur. Nitekim Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mehmet Emin Resulzade AHC’nin milli devlet kültürü temeli ve milli demokratik Türk devletçiliği esasları üzerine kurulduğunu söylerken, Azerbaycan Milli Marşı’nın da bestecisi olan Şuşalı büyük sanatçı Üzeyir Hacıbeyli devletin “sağlıklı bir millet düşüncesi, Türklük ideali üzerine kurulduğunu” ifade etmiştir. 28 Mayıs 1918’de ilan edilen altı maddelik İstiklal Beyannamesi’nde tüm vatandaşlara milliyet, din, mezhep, sınıf ve cinsi farkı gözetmeden vatandaşlık ve siyasi hakların temin edileceği belirtilirken, 19 Kasım 1918’de kabul edilen seçim kanununda azınlıkta kalan vatandaşlara da seçilme hakkı tanınacağı edilmiş ve 120 kişilik meclisin; 80’i Türk/Müslüman, 21’i Ermeni, 10’u Rus, 1’i Alman ve kalan 6 parlamenterin de farklı teşkilatlarca belirlenmesi öngörülmüştür.
AHC; milli devlet anlayışı, demokratik, laik, hukukun üstünlüğünü temel alan yapısı ve siyasal alanda eşit temsil ilkeleriyle özellikle kendisinden yalnızca beş yıl sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti için güzel bir örnek model olmuştur. Gerçekten AHC tarafından uygulanan veya en azından gündeme getirilen demokratik haklar, sadece Türkiye Cumhuriyeti için değil, tüm Türk ve İslam Dünyası için büyük önem taşımaktadır. AHC, Batılı bazı aydınların iddiasının aksine demokrasinin çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede kolaylıkla uygulanabileceğini, hatta gelişmiş bazı Batılı ülkelerden dahi ileri düzeyde ve daha erken tarihlerde rejime uygun adımların atılabileceğini ispat etmiştir. Bu manada kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesi oldukça mühimdir. 20 yaşına ulaşmış herkesin oy kullanmasını düzenleyen seçim kanunu, eşitlik ilkesi ile genel ve gizli seçim usulünü düzenlemişti. Dolayısıyla cinsiyet fark etmeksizin oy kullanma hakkı getirilmiştir. Azerbaycan’da kadınlar seçme-seçilme hakkını elde ettiklerinde, birçok Batılı ülkedeki hemcinsleri bu haktan mahrumdu ve bu hakkı elde etmeleri İkinci Dünya Savaşı’nın sonunu bulacaktı. Azerbaycanlı kadınlar; Fransa’daki kadınlardan 26, İtalya’daki kadınlardan 27, Belçika’daki kadınlardan 30, İsviçre’deki kadınlardan (ülke genelinde) 53 yıl, Portekiz’deki kadınlardan ise 57 yıl önce siyasal haklarına kavuşmuşlardır. Türkiye ise Azerbaycan’dan 16 yıl sonra 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme-seçilme hakkını vermiştir. Bu açıdan Azerbaycan, Türkiye için güzel bir örnek teşkil etmektedir. Bununla birlikte AHC’den neredeyse 100 yıl sonra örneğin Katar’da 1999, Suudi Arabistan’da ise 2015 yılında kadınlara siyasal hakların ancak bazı şartlarla verildiği düşünüldüğünde, AHC’nin çağını aşan bir anlayışla demokratik temsil ve eşitlik ilkeleri en üst düzeyde nasıl inşa etmeye çalıştığı görülür.
AZERBAYCAN CUMHURİYETİ’NİN YENİDEN İLANI
Azerbaycan 18 Ekim 1991’de bağımsızlığını yeniden ilan etmiş ve aynı gün “Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Devlet Bağımsızlığı Hakkında Anayasa Akti” kabul edilmiştir. Söz konusu belgede, Azerbaycan topraklarının Çarlık Rusya tarafından hukuksuz olarak işgal edildiği, Sovyetler Birliği’nin savaş ilan etmeden yine uluslararası hukuku ağır bir şekilde ihlal ederek bağımsız AHC’yi işgal ettiği, 70 yıl boyunca Azerbaycan’a karşı sömürge politikası izlendiği ve doğal kaynaklarının acımasızca sömürüldüğünün açıkça dile getirilmesi, dolayısıyla AHC’nin mirasçısı olunduğunun vurgulanması oldukça mühimdir. Bu vurgu ile Azerbaycan’da köklü devlet geleneğinin varlığına işaret edilmiştir. Bu bakımdan 18 Ekim 1991 Azerbaycan’ın bağımsızlığını yeniden ilan ettiği tarihtir. Bu tarihi gerçeğe uygun olarak 2021 yılında yapılan değişikle 28 Mayıs “Bağımsızlık Günü/Müstəqillik Günü”, 18 Ekim ise “Müstəqilliyin Bərpası Günü” yani yeniden ilan edildiği gün olarak remen kutlanmaya başlanmıştır.
AHC’nin mirasının, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini ve hedeflerini şekillendirmiştir. AHC ayrıca, kendisinden beş yıl sonra kurulan Türkiye ve diğer Türk devletleri içinde örnek bir model olmuştur. AHC’nin; demokratik, laik, hukukun üstünlüğüne, güçler ayrılığına ve siyasal katılımı toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde genişleten anlayışı; kadın, işçi ve çocuk haklarına verdiği ehemmiyet Türkiye’de de aynı hassasiyetle uygulanmaya çalışılmıştır.
Son Haberler