Ukrayna, Kırım üzerindeki
devlet egemenliğini yeniden sağlamaya yönelik kararlar alırken; küresel siyasi,
güvenlik ve ekonomik eğilimlerin mantığını takip etmek ve bu tür süreçlerin
sıfırdan başlamadığını anlamak gerekiyor.
Bugün, artık protokol
buluşmalarının ve onlardan sonra yapılan açıklamaların Kırım’ın işgalden
kurtarılmasına yardım etmeyeceği anlaşılıyor. Ukrayna’nın ilk önce aşağıdaki
sorulara yanıt bulması gerekiyor:
-Ukrayna’nın egemenliğini
ve toprak bütünlüğünü yeniden kazanma politikasını destekleyebilecek
uluslararası aktörler tam olarak neye ihtiyaç duyuyor?
-Yabancı ülkelerin dış
politikası, güvenliği ve ekonomik çıkarları Ukrayna’nın ulusal çıkarlarına
uygun mu?
-Kilit uluslararası aktörler,
Ukrayna’da barışın yeniden sağlanması ile ilgileniyor mu? Önerilerimize ne gibi
alternatifler sunuyorlar?
Tüm bu sorulara yanıt verdikten sonra Ukrayna’nın ulusal çıkarları güvenli bir şekilde korunabilir.
Kırım Platformu’nu başlatmak için
Ukrayna hangi uluslararası ortaklarla iş birliği yapacak?
Ukrayna son zamanlarda sık
sık Kırım Platformu’nu oluşturma konusunu gündeme getiriyor. Öte yandan,
Kırım’ı işgalden kurtarma stratejisinin bir parçası olarak uluslararası bir
platformun oluşturulması fikri beş yıldan uzun bir süredir tartışılıyor.
Dolayısıyla Kırım hakkında yapılan konuşmaları “kutsallaştırmayı” bırakarak
gerçek adımlara geçmek gerekiyor. Ukrayna’nın konu ile ilgili açıklamaları
ayrıca Kırım sorununu çözmeyi amaçlayan belirli devlet kararlarıyla
desteklenmelidir.
Birleşmiş Milletler (BM)
Genel Kurulunda 2014 yılından beri 7 defa Kırım ile ilgili kararlar kabul
edildi. BM Genel Kurulunda Kırım kararına destek veren devletlerin Kırım
Platformu’na da destek vereceği öngörülebilir.
Çin Halk Cumhuriyeti, BM’de
yapılan oylamalar sırasında Ukrayna’ya hiçbir zaman destek vermedi. Bu yüzden
Ukrayna Dışişleri Bakanlığının, Çin tarafına “Kırım konusunda gösterdiği
kararlı siyasi tutum için” minnettarlığını bildirmesi saçma geliyor. Pekin yönetiminin,
sayısız insan hakları ihlalleri ve Uygur Türklerine karşı yürüttüğü etnik ve
dini kökene dayalı zulmünden bahsetmeye gerek bile yok.
Ukrayna Dışişleri
Bakanlığının, Kırım’ı işgalden kurtarma konusunu savunmak için kullanmayı
teklif ettiği Türk Konseyi (Türk Keneşi) üye devletlerinin Ukrayna’ya BM’de
verdiği destek konusunda da zorluklar mevcut.
Kırım Tatar halkı, kültür
ve medeniyet anlamında Türk milletinin bir parçasıdır. Çok eski zamanlardan
beri halklarımız arasında dostane ilişkiler mevcut. Türk halklarının
temsilcilerinin dünya edebiyatı, sanatı, kültürü ve biliminin gelişimine
sağladığı katkılardan gurur duyuyoruz.
Ancak Türk Konseyinden
devletler arası bir format olarak bahsedecek olursak, demokrasi, uluslararası
hukuk, uluslararası ilişkilerde ahlaka dair farklı bakış açılarına sahip
olduğumuzu göz önünde bulundurmalıyız.
Demokratik bir devlet olan
Ukrayna, eski Sovyetler Birliği devletleri için bir örnektir. Öte yandan eski
Sovyetler Birliği üyesi olan ve şu an Türk Konseyi üyesi olan Türk
devletlerinin çoğu, insan haklarının korunması konusunda kendi anlayışlarını
savunan, Moskova’nın sömürge politikasının kalıntılarını hala devam ettiren ve
aynı zamanda hala Rusya ile ortak jeopolitik ve jeoekonomik projeler
gerçekleştiren hükûmetler tarafından yönetiliyor.
Uluslararası ortaklar,
Ukrayna’yı dibe çekmemeli ve ona hedeflerine ulaşması konusunda yardım
etmelidirler. Bu konuda Ukrayna ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki iş birliği
iyi bir örnektir. Türk Konseyi üyeleri arasında Türkiye, Ukrayna egemenliği ve
toprak bütünlüğünü tutarlı bir şekilde savunan müttefik bir devlettir.
Azerbaycan, 2014 yılında BM Genel Kurulunun, “Ukrayna’nın Toprak Bütünlüğü Hakkında” başlıklı kararına destek vermedi. Ancak Azerbaycan daha sonra Ukrayna’nın toprak bütünlüğüyle ilgili BM Genel Kurulunda düzenlenen oylamalarda destek vermektedir. Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan, 2014 yılında BM Genel Kurulunda yapılan oylama sırasında ya hayır, ya çekimser oy kullandı veya oylama salonunu terk etti.
Devletlerin bu tutumlarından hareketle şöyle bir soru oluşuyor: Ukrayna’nın Kırım’a hakkındaki dış politika çabaları neden etkisiz olacağı öngörülen bir seyre yönlendiriliyor? Ayrıca Rusya’nın, Türk Konseyindeki varlığını güçlendirmeyi planladığını göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bu nedenle Kırım konusunu savunmak için Çin ve Orta Asya devletlerinin davet edilmesi daha çok bir “Truva Atı” operasyonuna benziyor.
Kapsamlı bir Kırım çözümünün formülü nedir?
Ukraynalı yetkililer,
uluslararası ortaklarıyla müzakereler yapıyor. Onlar ise şu aşamada, Kırım ile
ilgili yapabilecekleri her şeyi yaptıklarını göstermeliler. Ukrayna, süreci
yerinden hareketlendirmek için uluslararası desteğe ihtiyacı olduğunu duyurmalı.
Kırım’ı
işgalden kurtarma sürecini uluslararası hukuk, güvenlik gerçekleri ve tarihsel
adalet üzerinden değerlendirmek gerekir. Bununla birlikte Kırım sorununun, Kırım Tatar halkının gündemindeki sorunların
çözülmesi ve Kırım Tatar halkının sadece Kırım’da değil tüm Ukrayna’da kapsamlı
gelişimi için uygun şartların sağlanması ile bağlantılı olduğunun net olarak
anlaşılması gerekiyor. İşte aslında bu, kapsamlı Kırım çözümünün formülüdür.
Esas olarak, Kırım Tatar
sorununun görmezden gelinmesi, Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesine yol açan
koşullar yarattı. Yukarıdaki görüşü uluslararası ortaklarla ulaştırmak için eş
merkezli çemberler teorisi kullanılabilir.
İlk önce, Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Sivastopol (Akyar)
kentinin statüsüne ilişkin anlaşmaya vararak anayasal düzeyde Kırım’ın Kırım
Tatar Özerk Cumhuriyeti olarak tanınması gerekiyor.
İkinci olarak, başta ABD,
Kanada, İngiltere, Polonya, Baltık ülkeleri, Türkiye olmak üzere yabancı
ortaklarımızı kapsamlı Kırım çözümü sürecine davet edilmesi ve söz konusu
sürecin odak noktasının Kırım Tatar halkının geleceği olması gerekiyor.
Uluslararası topluma Rus İmparatorluğu’nun, Sovyetler Birliği’nin ve modern Rus
yönetiminin, Kırım Tatar halkına karşı soykırım uyguladığını kabul ettirmek
gerekiyor.
Son olarak, konu ile
ilgilenen diğer uluslararası devlet ve uluslararası kuruluşlar sürece katılmaya
davet edilmeli.
Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü ve adaletin, sosyal ve politik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan devletler bizim müttefiklerimiz.
Kırım Platformunun, kritik
altyapı güvenliği sorunları, siber güvenlik, Kırım’ın askerileştirilmesi ve
Azak Denizi ile Karadeniz’deki denizciliğin güvenliği, Rusya’nın sadece Karadeniz’de
değil aynı zamanda Akdeniz’de dahil olmak üzere daha geniş bir alanda askeri ve
stratejik hedeflerine ulaşması için Kırım’ı kullanması, bölgenin ekolojik
güvenliği, Ukrayna’nın kendine ait kıta sahanlığındaki kaynaklarını
kullanamaması gibi konulara odaklanması gerekiyor. İnsan hakları, organize
suçla mücadele, kara para aklama ve yasa dışı uyuşturucu ve silah kaçakçılığı
gibi konular da özel dikkat gerektiriyor.
Tüm bu bileşenler, tek bir
Kırım Platformu’nun parçası olmalıdır… Ve ancak tüm resmi gördükten sonra
bazı hedefler belirlenmelidir ve her yönde ayrı ayrı dikkatle çalışılmalıdır.
Ukrayna potansiyel
ortaklarına, Kırım Platformu’na katılımlarının gerçek faydalarını ve Doğu
Avrupa, Güney Kafkasya, Azak Denizi, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde güvenlik
alanı oluşumu bağlamında Kırım’ın rolünü anlatarak; bölgedeki güvenlik
sorunlarını çözmek için Kırım’ın işgalden kurtarılmasının gerektiğini
vurgulamalıdır.
Tüm bunların farkına
varılması, Ukrayna’mızın dış politika hedeflerine başarılı bir şekilde ulaşması
için gerekli koşulları sağlayacaktır.