Azerbaycan Millî Marşı'nın bestecisi Üzeyir Hacıbeyli'nin vefatının 76. yılı
Azerbaycan Millî Marşı'nın bestecisi Üzeyir Hacıbeyli, Azerbaycan toprağı olan Karabağ bölgesindeki Şuşa şehrinin Ağcabedi kasabasında doğdu. Karabağ’ın yerlilerinden Ebdül Hüseyni ailesinde dünyaya gelen Üzeyir Hacıbeyli köklü Türk aileleri arasında yetişmiş; musiki zekâsı da yetiştiği bu verimli ortamda filizlenmeye başlamıştı. Üzeyir Hacıbeyli, ilk eğitimini 1896’da medresede, 1897 ve 1899 yıllarında ise Nikolayevsk Rus Tatar Okulunda aldı. Henüz on üç yaşında iken Abdurrahim Bey Hakverdiyev’in yönetmenliğinde icra edilen “Leyla’nın Kabri Başında Mecnun” adlı sahnenin korosunda yer Üzeyir Hacıbeyli, eğitimine Gori Öğretmen Okulunun Tatar Şubesinde devam etmiştir.
TÜRK VE İSLAM DÜNYASININ İLK OPERA BESTECİSİ
1903 yılında Tiflis’te çıkan Şark-ı Rus gazetesinde Dellek adlı felyetonuyla yazarlık faaliyetine başlayan Üzeyir Hacıbeyli, hayatı boyunca kalemi elinde bırakmadı. 1904’te Hadrut köy okulunda öğretmen iken Kaspi gazetesinin yerel muhabiri görevinde bulunmuş, Cebrayıl ve Şuşa kazalarından Rusça haberleri gazetede yayımladı.
Ermeni-Müslüman ihtilafının ardından 20 Ağustos 1905 günü akşam saat 07.00'de trenle Bakü'ye gelen Üzeyir Hacıbeyli ve 7 Eylül 1905 tarihli Hayat gazetesinde "20, 21 ve 23 Ağustos Bakü Anlaşması"nı yazdı. Yayım hayatına Kaspi, Takamul, İrşad, Taraki, İkbal, Yeni İkbal, Azerbaycan, Fyuuzat, Molla Nasreddin adlı gazetelerdeki ve dergilerdeki yazıları ile devam eden Üzeyir Hacıbeyli Azerbaycan Türklerinin kendi haklarını ve milliyet anlayışlarının korunmasının ancak ilim ve eğitimden geçtiğine inandı ve vatanının, milletinin, millî medeniyetin gelişmesi için mücadele etti.
Adını Fuzûlî’nin aynı adla eserinden alın ve Türk dünyasının ilk opera eseri olma niteliğine sahip olan Leyla ile Mecnun, 12 Ocak 1908 yılında Üzeyir Hacıbeyli tarafından sahnelendi. Leyla ve Mecnun adlı opera eserinin başarısı sonrasında millî dilinde opera yazmaya devam eden Üzeyir Hacıbeyli, 1913 yılında geniş kitlelere ulaşan Arşın Mal Alan adlı opera eserini yazdı.
“KENDİ VATANIMIZIN ÖZ EVLADIYIZ”
1918’de kurulan bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra cumhuriyetin resmî yayın organı Azerbaycan gazetesinde çalışan Üzeyir Bey yazarlık mesleği boyunca ise millî ilkelere sadık kalarak halkın yanında yer aldı. Periyodik basına önem veren Hacıbeyli, gazeteyi bilgi kaynağı, enformasyon taşıyıcısı, birey ve toplum arasında iletişim aracı, ideolojik mücadelede etkin bir silah olarak değerlendirdi, halka karşı bir tehdit söz konusu olduğunda basının derhâl harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
“Biz artık yabancı bir vatanın üvey evladı değiliz. Kendi vatanımızın öz evladıyız. Vatan da bizimdir, hükûmet de bizimdir, cemaat da bizimdir” diyen Üzeyir Hacıbeyli, 1919 yılında sözlerini Ahmet Cevat’ın yazdığı Azerbaycan Halk Cumhuriyeti millî marşını besteledi. Ancak millî marş demokratik cumhuriyetin çöküşünden dolayı kullanılamadı, 1991 yılında Azerbaycan bağımsızlığını kabul ettikten sonra 1992 yılında kabul edilip kullanılmaya başlandı.
Üzeyir Hacıbeyli ayrıca, vatanseverlik duygularının yükselişi, savaş azminin arttırılması, işgalci güçlere karşı mücadele ruhunun yükselişi amacıyla birkaç marş besteledi. Sözlerini Ahmed Cevad’ın yazdığı “Çırpınırdı Karadeniz” adlı şiiri besteleyen de Üzeyir Hacıbeyli oldu.
Öte yandan Rusya’dan koparak bağımsızlık kazanan cumhuriyetlere karşı Rus Bolşevik rejiminin savaş açacağını öngören Üzeyir Hacıbeyli, bu konudaki uyarısını şu şekilde ifade etti:
Bir gün olacaktır ki, Rusya’da monarşistler veya Bolşevikler hakim-i mutlak olmak ihtiyarını bir kerelik ele alıp, ardından Rusya’dan ayrılan 'isyancılar' üzerine çökerek onları tekrar itaate mecbur etmekle uğraşacaklar. O halde biz, iki emirden birini kabule mecbur olacağız: Ya boyun eğip itaat etmek veya hakkımızı kılıç gücüyle savunmaya kalkmak.
Üzeyir Hacıbeyli, Azerbaycan millî hükûmetinin 28 Nisan 1920’de 11. Kızıl Ordu müdahalesi ile yıkılması sonrasında hayatının sonuna kadar sanat, bilim ve pedagojik faaliyetle ilgilendi ve birçok değerli esere imza attı. 23 Kasım 1948 tarihinde ise kalbindeki vatan aşkıyla hayata gözlerini yumdu.